Bu seçim neden bu kadar önemli?

11 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
KKTC'de bundan önceki seçimlere hiç bu kadar ilgi gösterilmemişti. Bu kez sadece Türkiye değil, BM'den AB'ye ve ABD'ye kadar bütün dünya, pazar günü 50 sandalyeli Meclis için 140 bin seçmenin vereceği oya olağanüstü bir önem veriyor.
Neden? Çünkü bu seçimler bundan öncekilerin aksine, yerel niteliği aşıyor ve uluslararası etkileri olabilecek bir referanduma dönüşüyor.
Tercih şu temel konu üzerinde odaklanıyor: Kıbrıs sorununun çözümü bağlamında, arzulanan şey "değişim" mi, yoksa "fiili durumun devamı" mı?
Kıbrıs Türk toplumu ilk kez bu konuda iki kampa ayrılmış durumda. Partiler - ve seçmenler - aldıkları tutuma göre, "Denktaş yanlısı" veya "Denktaş karşıtı", ya da "çözüm isteyenler" veya "çözüm istemeyenler" şeklinde tanımlanıyor.
"Değişimi" savunanlar, Annan planı çerçevesinde acil bir çözüme ulaşarak AB'ye mayıs ayında Güney Kıbrıs'la birlikte girmeyi amaçlıyorlar... "Fiili durumu" veya "statüko"yu tercih edenler ise, Annan planını reddediyorlar ve gerekirse KKTC'nin AB'siz de kendi yoluna devam etmesini istiyorlar...

Yazının Devamı

Teröre karşı NATO...

10 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
TERÖRLE mücadelede NATO'nun rolü ne olabilir? Bir askeri - siyasal ittifak olarak NATO, bu yeni tehdit karşısında bir varlık gösterebilir mi?
Türk Atlantik Konseyi'nin Antalya'da düzenlediği "Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Konferansı"nda, Türk ve yabancı katılımcılar, bu güncel soruya yanıt aradılar.
Sunuşlarda ve tartışmalarda önemli tespitler yapıldı, ilginç görüşler de ortaya kondu. Ancak bütün bu konuşmalardan çıkan sonuç, NATO'nun bir blok olarak henüz terör illeti ile baş edecek durumda bulunmadığı ve böyle bir misyon ile kendisini donatması için daha çok zamana ve çabaya ihtiyaç olduğudur...
***
BU konuda tebliğ sunan emekli büyükelçilerden Taner Baytok'tan Şükrü Elekdağ'a, stratejist emekli Gen. Arman Kuloğlu'dan akademisyen Dr. Çağrı Erhan'a kadar çeşitli konuşmacılar, fikir birliği içinde hep şu nokta üzerinde durdular: NATO, soğuk savaş sonrası yeni tehditler karşısında yeni stratejiler geliştirmek ve bazı yeni güvenlik misyonları üstlenmek durumundadır. Terörizm bugün küresel boyutları ile, (halen 19 üyesi bulunan ve önümüzdeki yıl 7 ülkeyi daha kendi bünyesine alacak olan) NATO dahil bütün dünya için en büyük tehdidi

Yazının Devamı

Antalya'dan mesajlar...

9 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
ANTALYA

TÜRK Atlantik Konseyi'nin her yıl Antalya'da düzenlediği "Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Konferansı", Türk ve yabancı devlet yetkililerini, diplomatları, politikacıları ve akademisyenleri bir araya getiren saygın bir forumdur.
Dün Belek'teki "Gloria Gulf Resort"ta başlayan ve iki gün sürecek olan 13. konferans, özellikle İstanbul'da meydana gelen terör eylemlerinin hemen ardından gerçekleştiği için, daha büyük bir önem ve anlam taşıyor.
Her ne kadar bazı yabancı isimler (bu arada İngiliz temsilciler) son dakikada gelişlerini iptal etmişlerse de, konferans gene, oldukça geniş bir katılım ile yapılıyor. Üstelik bu kez Afganistan ve Irak krizlerinden sonra NATO'nun yeni rolünün ne olması gerektiği gibi esas gündem maddelerinin önüne, terörizm ve Batı'nın bu yeni tehdit karşısındaki durumu gibi çok güncel ve ivedi bir konu geçmiş bulunuyor.

Yazının Devamı

TESEV'in Kıbrıs atağı...

5 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
İSTANBUL'da bugün Kıbrıs'la ilgili önemli bir sivil toplum girişimi gerçekleşecek. Gayesi belirli bir görüşü savunmak, taraf tutmak değil, kamuoyunu bilgilendirmek ve daha sağlıklı bir tartışma zemini oluşturmak...
Girişimin sahibi, Türkiye'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı). Dış politika konularında çeşitli toplantıları ve yayınları ile de tanınan TESEV, bugünkü basın brifinginde "Kıbrıs İçin Annan Planı: Vatandaşın El Kitabı" başlıklı bir kitapçığı sunacak.
Aslında bu 52 sayfalık "yeşil kitapçığın" amacı, 192 sayfalık Kofi Annan planının, herkesin kolayca anlayabileceği bir özetini vermek.
Bu çalışmayı yapan da, TESEV'in ilişki içinde bulunduğu Oslo'daki prestijli "Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü" PRIO'nun Kıbrıslı Türk ve Rum uzmanlardan oluşan bir ekibidir.
TESEV dağıtımını yaptığı bu kitapçığı kamuoyuna "www.cyprusdecides.org" web sitesinden de sunuyor. Aynı proje çerçevesinde vakıf 16 Ocak'ta İstanbul'da Kıbrıs'tan 20 Türk ve 20 Rum, Yunanistan'dan da 10 politikacı ve aydının katılacağı bir "atölye" çalışması düzenleyecek. Bu forumda Annan planı ışığında Kıbrıs sorununun çeşitli

Yazının Devamı

Herkes memnun ama...

4 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
HERKES memnun... Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs Rum yönetimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi, yedi yıldır süregelen "Loizidu davası"nın nihayet bir sonuca bağlanmasını, kendi açılarından tatmin edici buluyor. Ve hepsi varılan karardan kendi hesaplarına bir başarı payı çıkarıyor...
Türkiye'nin memnun olmasının nedeni, tamamen aleyhindeki bir durumu en azından kabul edilebilir hale sokmayı başarmasıdır. Evet, Türkiye Bayan Titina Loizidu'ya 1.1 milyon euro tazminat ödedi ama, karşılığında bazı önemli siyasal kazanımlar elde etti: Örneğin, Avrupa Konseyi'nin denetiminden kurtuldu, Avrupa Mahkemesi'ne Kuzey Kıbrıs'taki mülk iadesi sorununun 2005'ten önce ele alınmasının yolunu kesti, Loizidu davasının benzer Rum talepleri için bir emsal oluşturmayacağına ilişkin beyanını tescil ettirdi...
İşi tersinden alırsak, eğer Türkiye "ben tazminat ödemem, ne yaparsanız yapın" diye dayatsaydı, bunun ters sonuçlarına katlanmak zorunda kalırdı. Ankara'nın böyle bir tavır takınması, onu Avrupa'dan (AK'den, AB'den) uzaklaştırır ve izole olmasına yol açardı. Böylece Kıbrıs Rumlarının ve Yunanlıların istediği şey olurdu...
***
KIBRIS Rumları şimdi

Yazının Devamı

Sanal da olsa, umut verici...

3 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
BARIŞIN "gayriresmi"si veya "sanal"ı olur mu? Neden olmasın?
En azından barışı çok isteyen ve bunun gerçekleşebileceğine inanan insanlar için, bu pekala mümkün...
Şimdi bunun ispatı var: Biri İsrailli, diğeri Filistinli, "iki cesur adam", Cenevre'de iki yıl süren gizli müzakereler sonucunda, bir barış anlaşması imzaladılar.
Yossi Beilin, İsrail'de muhalefetteki İşçi Partisi'nin eski bir bakanı ve 10 yıl önceki Oslo görüşmelerinin mimarı. Yaser Abıd - Rabbo, Filistin yönetiminin eski Enformasyon Bakanı ve Meclis üyesi...
İşte halen resmi görevleri olmamakla beraber, bu iki cesur adam, önceki gün "Cenevre Mutabakatı" adı verilen 50 sayfalık bir sözleşmeye, bin kişinin katıldığı görkemli bir tören sırasında imzalarını bastılar.

Yazının Devamı

Dış politikada terör faktörü

2 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
BEŞ yıl önce Suriye'nin, kendi topraklarında barındırdığı PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ı iade etmesi ve terörist örgütü dağıtması konusunda Ankara'nın sürekli ilettiği talebi kabul etmesi için, Türk ordusunun sesini yükseltip Şam'a sert bir uyarıda bulunması gerekmişti. Nitekim o zaman Türkiye'nin askeri bir müdahaleyi dahi göze aldığını sezen Esad yönetimi, Öcalan'ı ülkesinden çıkarmakta ve PKK'nın bürolarını kapatmakta gecikmedi.
İstanbul'daki son terör eylemlerinin ardından Türkiye, Suriye'den, gene kendi topraklarında bulunduğu Türk istihbarat birimlerince saptanan 22 kişiyi süratle Türk makamlarına teslim etti. Şam'ın bu kez gösterdiği işbirliği anlayışı, iki ülke arasındaki ilişkilerin "düşmanlıktan dostluğa dönüşmesi" yolunda kat edilen mesafeyi ortaya koydu...
***
KUŞKUSUZ son iki - üç yılda Ankara ile Şam arasındaki yakınlaşmada, karşılıklı ziyaretlerin, çeşitli temasların, ticaretteki atılımların ve giderek oluşan güven ortamının büyük payı var. Herhalde böyle bir hava esmeseydi, Suriye'nin aranan kişileri hızla bulup teslim etmesi de bu kadar rahat gerçekleşmezdi.
Halen gerek Ankara, gerekse Şam, iyi ilişkiler içinde olmanın ortak

Yazının Devamı

Saldırılar sonrası durum...

29 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
İSTANBUL'daki 15 ve 20 Kasım terör saldırıları, ABD'deki 11 Eylül olayına benzetildi. New York'taki ikiz kuleleri yerle bir eden ve üç bin kişinin hayatına mal olan trajedi, Amerikan halkının günlük yaşamında ve Washington'un iç ve dış politikasında bir "milat" sayıldı. Gerçekten o günden sonra ABD'de çok şey değişti...
Türkiye için aynı şey söz konusu olabilir mi? İstanbul'daki menfur olay, Türkiye'de yaşamın akışında ve Ankara'nın politikalarında köklü değişikliklere yol açabilir mi?
* * *
ŞU ana kadar İstanbul'daki saldırı (11 Eylül olayından farklı olarak) günlük yaşam ve hükümet politikaları bağlamında bir değişiklik yaratmadı.
Genel çizgileri ile durumu şöyle özetleyebiliriz:

Yazının Devamı