Yazıcı: En sevdiğiniz kişiyi düşünün

31 Mayıs 2013

Rize
Karadeniz’e, özellikle de Doğu Karadeniz’e gelip de fıkra dinlemeden ayrılmak mümkün değildir. Milliyet’in “Geleceğe Yatırım, Türkiye’ye Yatırım” toplantılarının Rize’de yapılan 17.sine de bir fıkra değil ama fıkra gibi bir hatıra damgasını vurdu.
Milliyet’in toplantısının başkonuğu olan, aynı zamanda bizi memleketinde ağırlayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın konuşmasının ardından toplantıya katılanlar, hem Rize hem de memleket meselelerine ilişkin görüşlerini ikişer, üçer dakikayla özetlediler. Bu sırada mikrofon İyidere Belediye Başkanı Ahmet Mete’ye geldi.
Mete, özelde Rizeliler’i, genelde Karadeniz insanını anlatırken, vekil öğretmenken başından geçen bir olayı aktardı.
Buralarda bir zamanlar okula çocukların geç gönderildiğini, okul sayısının az olduğunu, şans eseri okulla tanışabilen çocukların da sınıfta kala kala senelerce okuduğunu söyledikten sonra, şöyle devam etti: “Benim de böyle bir öğrencim vardı. O kadar uzun süreler ilkokulda okumuştu ki babası geldi, ‘Hocam’ dedi, ‘Allah rızası için bunu mezun et’. Ben de dayanamadım, ‘peki’ dedim. ‘Şu karatahtaya sadece adını yazsın, mezun edeceğim’. Babası dedi ki, ‘Onu yazmasa da eşek yazsa olur

Yazının Devamı

Öcalan’ın hücresi genişler mi?

29 Mayıs 2013

Son PKK’lının sınır dışına çıkışı için BDP-Kandil’in öngördüğü tarih haziran sonu. Hükümet tarafı ise belirli bir marj bırakıyor.
Öyle ya da böyle, Meclis tatile girmeden önce çekilme süreci tamamlanmış olacak.
Bu durum, ikinci aşamaya geçilmesi demek. Kandil’in, “Şimdi sizin yapacaklarınızı görelim” diyeceği aşama.
Hal böyle olunca, önümüzdeki yaz aylarının ne derece verimli kullanılacağı önem kazanıyor.
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, son günlerde her açıklamasında, “yaz aylarının heba edilmemesi, Meclis’in, demokratik siyasetin önünün açılması için gerekli asgari düzenlemeleri içeren bir paketi yasalaştırması gerektiği” yönünde çağrı yapıyor.

“Süre heba edilmemeli”

Yazının Devamı

Nazmiye ben geldim!

28 Mayıs 2013

Dün gece haberi alır almaz Güniz Sokağa gittim. Belli ki yıkılmıştı Demirel. Kalbinin, mazisinin, mücadelesinin tam yarısı gitmişti. Aylar önce hasta yatağındaki Nazmiye Hanım için, “bir gülümsemesi için her şeyi veririm” diyordu.
Bu aklıma geldi Güniz Sokak’taki evin kapısında.
Güniz Sokak benim için, benim gibi “Demirel muhabirleri” için çok özel bir yerdir.
Acı, tatlı o kadar çok anısı vardır ki o kapının. Kapıya yaklaşırken geldi burnuma o koku.
Nazmiye Hanım’ın kendi elleriyle yaptığı gül reçelinin kokusu.
Bizi hiç eli boş göndermezdi ki o evden. Yedirip içirmeden bırakmazdı. Yolcu ederken de elimize gül reçeli kavanozlarını tutuştururdu.
Nazmiye Demirel’in nasıl bir kadın ve nasıl bir eş olduğunu öğrenmek isteyenler için en kestirme ipucudur bu.

Yazının Devamı

Çözüm süreci depremde başladı

25 Mayıs 2013

Van Emniyet Müdürü Ümit Yurdakul (sağda) ve işadamı Bedrettin Gökçenay (solda), Milliyet yazarı Serpil Çevikcan’a depremden önceki Van’ı ve depremden sonra ortaya çıkan Van’ı anlattı.

Milliyet’in, “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” zirvelerinin 16’ncısı, 2011’in 23 Ekim ve 9 Kasım’ında iki büyük depremin yıktığı Van’da gerçekleşti.
Kendisini adeta yeniden inşa etmeye çalışan Van, 1 milyon 100 bin nüfuslu ve zirvedeki konuşmacıların tanımladığı gibi, “bölgesel” bir kent.
Bölgesel demek; cazibe merkezi olmak demek, çevre illerin aktığı bir kent olmak demek, bölgenin kültürel, ekonomik, sosyal dinamizmini temsil etmek demek.

Genç Van

Yazının Devamı

Hakkâri: Türkiye’nin yaralı hafızası

24 Mayıs 2013

Hakkâri
Van’dan yola çıkıyoruz. Hakkâri’ye 3,5 saatlik yolumuz var.
Milliyet’in, “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” zirvesinin 23 Mayıs durağı Hakkâri.
Hakkâri’de BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile buluşacak, Hakkârililer ile kucaklaşacağız.
3,5 saatlik yolculuğumuzun ilk durağı Hoşap Kalesi’nin haşmetinin gölgesindeki derme çatma bir çay evi.
Vanlılar, bize çay ikram ederken lafı hemen çözüm sürecine getiriyorlar. Her şeyin değişeceğini ama henüz hiçbir şeyin değişmediğini söylüyorlar.

Yazının Devamı

Malumun ilamı

22 Mayıs 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014’te, yerel seBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014’te, yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin yanı sıra anayasa referandumuyla birlikte üç sandık kurulabileceği yolundaki açıklaması aslında malumun ilamı değil mi?
Erdoğan’ın, başkanlık sistemini uzunca bir süredir savunduğu, Türkiye’nin ilk başkanı olmak istediği bir sır mı?
Bu olmayacaksa, “partili cumhurbaşkanı” formülüyle, yetkileri artırılmış ve partisiyle bağı kesilmemiş, dolayısıyla geride bıraktığını da garanti edebilecek bir cumhurbaşkanlığı modeli savunması doğal değil mi?
Dört benzemezli bir parlamento yapısından üzerinde tam mutabakat sağlanacak yepyeni bir anayasa çıkamayacağı da malumun ilamı değil miydi?
Örneğin, BDP ve MHP’nin, çözüm sürecinde aynı masaya oturabilmesi bile bir kazançken, nasıl bir mutabakat bekleniyordu?
CHP ve Ak Parti’nin, idari sistem ile din ve vicdan hürriyetinin kullanımı konusunda ne oranda kol kola girebileceğini bekliyorduk?
Hepsi aşağı yukarı biliniyordu. Ancak, bu Meclis’ten yeni bir anayasa çıkarabileceği yolundaki umut diri tutulmak istendi.

Yazının Devamı

Formül belli

20 Mayıs 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’de, yeni anayasa konusundaki soruyu yanıtlarken, önümüzdeki yıl sandığın vatandaşın önüne 3 kez konulabileceğini söyledi. “Şayet sonuç alınamazsa C planı olur, biz kendi taslağımızı sunacağız. 330’u bulursak referanduma gideriz. Eğer Meclis Başkanı ‘bitti’ derse bu sene de yapabiliriz” dedi.
Ak Parti’nin, Meclis Başkanı Cemil Çiçek haricinde 325 oyu vekili var. Referandum için alt sınır olan 330’u yakalayabilmesi artı 5 oya bağlı. Tabii kendi içinden fire vermezse ki verebilir.
Erdoğan, referandumu zorlayacaktır. Bu da marttaki yerel, Ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçiminin yanı sıra bir de referandum sandığı demek. Üstelik bu arada, BDP’nin taleplerinin ne ölçüde karşılanacağı da açıklık kazanacak.
Erdoğan’ın açıklamasını Ak Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ile konuştum. Çelik de Başbakan gibi “olabilirli” bir dil kullanmakla birlikte önemli ipuçları verdi. Değerlendirmeleri şöyle:

ZAMANA OYNUYOR: Anayasa Uzlaşma Komisyonu maalesef kamuoyunun beklentisi olan sonucu ortaya koyamadı. Muhalefet zamana oynuyor, ‘masadan kalkan taraf olmayalım’ diyor. Ve anayasada olması gereken maddelerin dörtte birinde bile

Yazının Devamı

Yargı var, kanıt arıyoruz

18 Mayıs 2013

“Ne sihirdir ne keramet” oluvermişti. Yerel mahkeme; Hrant Dink’i göz göre göre, sokak ortasında öldüren, öldüreni azmettiren, azmettirene kol kanat geren, bir yerlere muhbirlik eden ve bu zinciri başından beri bilenlerin oluşturduğu yapının “örgütle” uzaktan yakından ilgisinin olmadığına hükmedivermişti.
Yan yana yazarken bile “örgüt örgüt” diye bağırıyorken...
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise tebliğnamesinde, sanıkların eylemlerinin sistemli, planlı ve organize bir örgüt faaliyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, sanıkların kişisel özellikleri ve Dink’in etnik kimliği göz önüne alındığında eylemin sıradan bir adam öldürme olarak görülemeyeceğini vurgulamıştı.
Tebliğnamede, örgütün aynı zamanda kamu düzenini bozarak, ülkede kaos ve güvensizlik ortamı oluşturmayı, Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıntıya sokmayı amaçladığı, bu nedenle sanıkların terör örgütü sayılması gerektiği belirtilmişti. Açık biçimde bu kişilerin terör örgütü kurduğu, yardım edenler, himaye edenler, yönlendirenler hakkındaki soruşturmaların eksik olduğunun altı çizilmişti.

İki ileri bir geri
Genellikle “öldürülmenin” suç sayıldığı bir ülkede yaşadığımız için söz konusu tebliğname

Yazının Devamı