Hangi ölçüsüzlüğü düzelteceksin?

6 Temmuz 2013

Anayasa Mahkemesi, önceki gün, Türkiye’nin kanayan yarası uzun tutukluluk meselesinde umut ışığı olarak görülen ancak iyi okunduğunda öyle olmadığı anlaşılan bir karara imza attı.
Terör ve örgütlü suçlarda 10 yıl olan uzun tutukluluk süresini iptal etti.
Bunun üzerine KCK, Ergenekon, Balyoz davaları için “tahliyeler yolda” yorumları yapılıyor.
Buna karşın, hem mahkemenin TBMM’ye yeni düzenleme için süre verdiği, hem de kararın gerekçesinin tahliyeleri engelleyecek ayrıntılar içerdiği görülüyor.
Yine de ilk kez 10 yılın “ölçüsüz” olduğu hüküm altına alındı.
Karar, Türkiye’yi bir ayıptan kurtarma emaresi taşısa da düzeltilmesi gereken ölçüsüzlükler o kadar çok ki.
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün, Ankara’daki Gezi Parkı protestoları ile ilgili hazırladığı fezlekenin dumanı tütüyor mesela.

Yazının Devamı

Gezi’den çözüme Ankara manzarası

3 Temmuz 2013

Ankara, siyasette ayarları bozan Gezi protestolarının dumanı dağılırken kendisini çözüm süreci krizinin içinde buldu.
Kuşkusuz, eylemlerin iktidar kanadında bozduğu moral yapının, barış sürecini olumsuz etkilemesinin maliyeti Gezi’nin maliyetinden çok daha fazla olur. Gezi protestolarından alınan mesajların, iktidarın muhafazakar-milliyetçi tabanını tahkim etmek amacı üzerine inşa edilmesinin ilk zarar göreni de 30 yıldır ilk defa bu kadar yaklaşılan barış umudu olacaktır. Olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa hafta sonundan itibaren Meclis tatile girecek. Aslında, Meclis’in tatile girmesi Ankara siyasetinin düşük yoğunluklu bir atmosfere sahip olması anlamını taşır. Ancak çözüm sürecindeki gelişmeler ve beklentiler buna izin vermeyecek.
Ankara’daki manzaraya bakalım:

Güven bunalımı

HÜKÜMET CEPHESİ: İktidar kanadında, sürecin başında “PKK’ya güvensizlik” olarak odaklanan kuşku ve endişenin cephesi BDP’yi de içine alarak genişlemiş durumda. Hükümet, çekilme konusunda ayak sürüyen, sınır dışına hareket etme dışında örgütsel faaliyetlerinin tamamını yürüten, bölge illerinde “ikinci bir devlet” oluşturma hedefini alttan alta dizayn etmeye çalışan örgüte ve siyasi kanadına

Yazının Devamı

Bak nasıl unutuyorum Uludere

29 Haziran 2013

Paris’te yaşayan yönetmen-gazeteci Bülent Gündüz, Uludere faciasının filmini çekmiş.
Filmin adı insanın yüzüne çarpıyor:
Roboski Mon Amour.
Fakültedeyken, sinema dersinin hafızalarımıza kazıdığı başyapıtlardan biriydi Hiroşima Mon Amour.
Fransız yönetmen Alain Resnais’in filmini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Bilenler iyi bilir.
2. Dünya Savaşı yıllarında aşık olduğu Alman askerini kaybettikten sonra kendinden ve dünyadan soyutlanan Fransız Elle, (Emmanuel Riva) 1959’da barış temalı bir film çekmek için Hiroşima’ya gider ve burada Japon mimar Lui’ye (Eici Okada) aşık olur.
Film; en sade gerçeklikleri, karmaşık bir yapıda, geri dönüşlerle yansıtır.

Yazının Devamı

Erdoğan’a gelen bilgiler farklı

27 Haziran 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Akil İnsanlar heyetiyle dün Dolmabahçe’de yaptığı final toplantısının iki ana mesajı var.
Birincisi, çözüm sürecinde ilk adımı atarak siyaseten büyük bir riski göğüslemeyi göze alan hükümetin, sürecin tamamlanmasındaki kararlılığı.
İkincisi ise, “demokratik siyaset kanallarının açılması konusunda PKK’ya artık bir karşılık verilmesi gerekir” tezine hükümetin yaklaşımı. Toplantıdan yansıyan bilgiler, Başbakan Erdoğan’ın, iniş-çıkışlarla sürmesi doğal olan süreç konusundaki kararlığını toplantıyı açış konuşmasında özellikle vurguladığını gösteriyor.
Erdoğan, terörün, bir daha canlanmayacak şekilde sonlanması konusunda kararlı olduklarını özellikle söylemiş.
İşin ikinci boyutuna gelince...
Başbakan; 1. aşama olarak nitelenen silahlı PKK’lıların sınır dışına çıkış sürecinin, karşı taraftan yansıtıldığı gibi tamamlanmak üzere olduğu yolundaki bilgilerin doğru olmadığını aktarmış.
Yaz sonuna işaret etmiş. Akil heyetten bir ismin, “PKK’lılar çekildi, şimdi hükümetin demokratikleşme konusunda atacağı adımlar bekleniyor” değerlendirmesi üzerine, “Tam da öyle değil” diyerek çekilme sürecinin beklenenden daha yavaş gittiğini, henüz içerideki

Yazının Devamı

ÇÖZÜM SÜRECİ KOPABİLİRDİ

26 Haziran 2013

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la dün parti genel merkezinde buluştuk. Demirtaş, çözüm sürecinde nasıl bir kritik eşikten geçildiğini, Öcalan’la önceki gün yaptıkları görüşmenin çerçevesini ve sürecin ikinci aşamasının nasıl ilerleyeceğini anlattı.
Demirtaş’ın bu önemli açıklamalarını, özetle şöyle aktarabilirim:

Kopabilirdi ama aşıldı

BDP’NİN İŞİ ÇOK ZOR: BDP olarak çatışmaların yeniden başlamaması için gerçekten olağanüstü bir çaba sarf ediyoruz. İmralı’ya dışarıdaki durumu objektif yansıtmaya çalışıyoruz. Kandil’de siyasete olan güveni artırmaya çalışıyoruz. Hükümete siyasi çözüm baskısı yaratmaya, adım attırmaya çalışıyoruz. Kamuoyunun da barışa olan desteğini artırmaya çalışıyoruz. Hükümet elbette risk almıştır ancak BDP burada risk almamış değil, üstlendiği siyasi risk de az buz değil.

GEZİ’YE YAKLAŞIM VE KULLANILAN DİL KAYGI YARATTI: İkinci aşamanın haziranın sonuna doğru başlayacağı aşağı yukarı öngörülmüştü. İkinci aşama demokratik siyasetin kanallarının açılması için hükümetin atacağı adımların atılmasıdır. Bir hafta on gün içinde ve son yirmi günlük Gezi olaylarıyla birlikte ele alındığında hükümetin pratiği bizde büyük bir kaygı yarattı.

Yazının Devamı

‘Yol temizliğinde’ kritik günler

22 Haziran 2013

Gezi olaylarının gölgesinde devam eden çözüm sürecinde hareketli bir haftayı geride bırakıyoruz.
Bu hareketliliğin, BDP’nin, “PKK sözünü tuttu, hükümet de artık somut adım atsın” açıklamalarından sonra gelmesi kulislerde, “Süreç tıkanmaya mı gidiyor?” endişelerine yol açtı. Ancak hem hükümet hem de BDP çevrelerinden gelen bilgiler, sürecin kötüye gitmesinden çok, “kötüye gitmesin” kaygılarının bu açıklamalara yol açtığını gösteriyor.
6. BDP heyetinin Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmenin ardından hükümetle temaslar da yoğunlaştırıldı. BDP heyeti ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yaptığı görüşmenin ardından hükümet kanadından fazla renk vermeyen bir görüntü yansıtıldı.
Bize yansıyan bilgilere göre ise hükümette süreci tıkamaya doğru götüren bir hava olmadığı gibi, önemli adımlar atılmak üzere. Ankara’daki manzara şöyle özetlenebilir:
BDP’NİN ÖNCELİKLERİ: BDP kanadı, sürecin yasal değişikliklerin yapılacağı ikinci aşamasına geçildiğini açıklayarak, Adalet Bakanlığı’na 100 maddelik bir reform paketi sunmuştu. Bu paket, önceki gün yapılan görüşmede, “en öncelikliler” sıralanarak 25 maddeye indi. Alternatifli pakette Terörle Mücadele

Yazının Devamı

Aynı tuzağa düşmeyelim

21 Haziran 2013

Sosyolog Nilüfer Göle’nin, Gezi Parkı protestoları ve karşı refleks konusundaki analizinin şu satırları bir tuzağa işaret ediyordu:
“Müslümanlar ve Cumhuriyet arasında onarıldığı düşünülen yara yeniden kaşınıyor... Birbirine yabancı iki Türkiye’nin en yakınlaştığı, aradaki duvarların kalktığı, seküler ve dini sınıfların törpülendiği bir dönemde laiklik ve İslamcılık karşıtlığı yine gündeme oturtuluyor. Eski Türkiye’nin refleksleri, bumerang gibi gelip yüzümüze çarpıyor...”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sokağa dökülenlere yanıt verdiği konuşmalarında, başörtülü genç bir anneye saldıranları, Dolmabahçe’de camiye hakaret edenleri ısrarla konu ediyor. Menderes’ten söz ederken, Türkçe ezanın aslına nasıl döndüğünü anlatıyor.
Ve epeydir unutulan bir slogan son günlerde Ak Partili kalabalıkların dilinde:
“Mücahit Erdoğan.”
Alt alta sıralandığında ortaya çıkan bu manzara, Göle’nin işaret ettiği gibi, birbirine yabancı iki Türkiye arasındaki mesafenin yeniden açılmaya başlaması anlamına mı geliyor? Laik-antilaik hafızamız yeniden mi hortlatılıyor?
Tabii, o mesafe gerçekten kapanmaya yüz tutmuş muydu?

Yazının Devamı

‘Türkiye’yi normalleştirmeliyiz’

19 Haziran 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup konuşması nedeniyle dolup taşan Meclis’te, Ak Partililere hakim olan iki hissiyat ön plandaydı dün.
Birincisi, Başbakan’ın Sincan ve Kazlıçeşme mitingleri ile bir bakıma canlandırdığı muhafazakar kesime hakim olan, kuliste rastladığım etkili bir Ak Partilinin ağzından da bir çırpıda çıkıveren, “yıkılmadık, ayaktayız” duygusu...
Erdoğan’ın üslubu ve mesajları ile dün sabah alevlenen gözaltılar gösteriyor ki, iktidar üzerine oynandığı söylenen oyunlar, oynayanlar için epey can yakan bir bumeranga dönüşecek.
Ak Parti kulislerine hakim ikinci hissiyat ise, Türkiye’nin olabildiğince kısa sürede normalleşmesine odaklanmış görünüyor.
Bu nedenle, uzunca bir süredir ilk kez, “Mücahit Erdoğan” sloganlarıyla destek verilen Başbakan’ın, “sertlikte inat”, “mesajı almamakta ısrar” gibi nitelemelere hedef olan tavrı işin sadece bir yönünü yansıtıyor. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “algıyı yönetmekte başarılı olamadık” diyerek yaptığı son özeleştiri de aslında bunun bir yansıması.
Ak Parti’de araştırma üzerine araştırma yapılıyor, nabız tutuluyor, “Bu iş bizim başımıza nasıl geldi”nin izi sürülüyor ama Türkiye’nin imajı, ekonomik göstergeler

Yazının Devamı