4. Yargı Paketi’yle 32 yıl sonra tahliye edilen Tahir Canan, BDP?Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile tanıştırıldı.Fotoğraf: MUSTAFA İSTEMİ
Ankara’da gündemin ilk iki maddesi Reyhanlı saldırısı ve PKK’nın sınır dışına çıkması. Türkiye, içinden doğan terörle vedalaşmaya çalışırken, içeriden destekçileri olan ithal bir terörün sancısını yaşıyor.
Birbirini etkileme potansiyeline sahip bu iki gündem maddesini BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ile konuştuk.
Demirtaş, saldırının sürece dönük olmadığını düşünmekle birlikte uyarıyor:
‘Süreci de zehirler’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün “demokrasi, hukuk ve toplumsal barış için” CHP’nin önerilerini ve önceliklerini açıkladı.
CHP liderinin 19 maddede sıraladığı bu önerilere, Türkiye’de tam demokrasi ile eşit yurttaşlık isteyen kimse itiraz edemez.
Örneğin; “düşünceyi ifade ve inanç özgürlüğünü güvence altına alalım”, “demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim”, “Uludere’nin hesabı verilmelidir”, “yüzde 10 seçim barajını kaldıralım”, “Meclis iradesi hapsedilemez.”
CHP lideri, dünkü açıklamalarında haklılık payı olan bazı sorular da yöneltti.
Ak Parti yetkililerinin; sürecin çok iyi gittiğini, halkın da durumdan memnun olduğunu söylediklerini hatırlatarak, “Süreç bu kadar başarıyla devam ediyorsa AKP bu başarıya CHP’yi neden ortak etmek istesin? AKP, CHP’nin katılmasıyla bugün yapamadığı hangi işi yapacaktır?” diye sordu.
Çözüm süreci ile yeni anayasa hazırlıklarının iç içe geçtiğini tekrar vurgulayarak, “Halkımız AKP’nin başkanlık sistemine destek karşılığında Öcalan’a tavizler verdiğini düşünmektedir. Öcalan’la yapılan görüşmelerde başkanlık sisteminin de konu edilmesi buna işaret etmektedir” dedi.
CHP lideri, partisi tarafından Meclis’e
Benim kardeşim ölümüne saatler kala hastaneye ulaştırılan karaciğerin nakledilmesiyle yaşama tutundu.
Bu nedenle Ertuğrul Özkök’ün, 1 ve 3 Mayıs tarihli yazıları benim için iki kere dikkat çekiciydi.
6 yaşındaki Utku Yücel, buz pateni yaparken bayıldı. Beyninde tümör saptandı. 28 Şubat günü yaşamını yitirdi, melek oldu. Babası Kemal Yücel doğru olanı yaptı, oğlunun organlarını tereddüt etmeden bağışladı.
Utku’nun kalbi, İzmir 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapay kalple yaşamaya çalışan 3 yaşındaki Melek Özcan’a takıldı.
Utku bir Türk çocuğuydu. Melek ise Kürt. Diyarbakır’da yaşıyordu. Babası işsizdi.
Ertuğrul abi cuma günkü yazısında konuyu yeniden işledi.
Melek’e kalp naklini yapan, 9 Eylül Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Öztekin Oto, son dönemde donör (verici) bulmakta çok zorlandıklarını, kalpte ise durma noktasına gelindiğini söylemişti.
8 Mayıs yaklaştı. Bir süre sonra, Türkiye’deki PKK’lıların önemli bir bölümünün sınır dışına çıktığı haberlerini alacağız. Muhtemelen, çıkış yapan birkaç grubun sınırdan geçiş görüntülerini de göreceğiz.
Ardından yeni bir dönemece girecek Türkiye. Çözüm sürecinin ikinci aşaması.
“Demokratik inşa” da diyebilirsiniz, “yol temizliği” de.
Anayasal ve yasal değişiklik süreci.
Bu aşamayı, PKK’lıların “8 Mayıs’ta çekiliyoruz” açıklamasına bakarak, belli bir tarihte başlayıp bitecek bir dönem olarak görmek çok yanlış olur. Ya da yapılacakları sadece bu sürece indirgemek.
Atılması tasarlanan adımların bir bölümü Türkiye’deki bütün kesimlerin zaten uzun yıllardır talep ettiği değişiklikler.
Milliyet Gazetesi’nden Serpil Çevikcan ve Şükrü Andaç, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile uzun süre sohbet etti.
Kızıltepe Belediye Başkanlığı toplantı salonunda, tarafımıza yöneltilen, “Biz basını iyi biliriz” tepkisine, “Bizi başka gazetelerle karıştırmayın” cevabını vermek hepimizi epey yormuştu.
Bu yorgunluğu bir yerde atmak gerekiyordu ki zaten Kasrı Kanco’ya doğru yola çıkmıştık.
Oralara çok gittim. Kasrı Kanco deyip geçilemeyeceğini bilenlerdenim.
Cömertlik, konukseverlik, geleneksellik, kayıp, acı, yenilmişlik, tarih, direniş, hesaplaşma ve el sıkışmanın hepsinden biraz vardır Kasrı Kanco’da. Yani soyadı Türk olan Kürt’ün evi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler, “Bakın İçişleri’ne Sayın Başbakan’ın Mardinli bir milletvekilini getirmesi hem bölge insanına duyduğu güveni hem de Mardin’deki barış ve hoşgörü ortamına duyduğu ilgiyi gösteriyor. Başbakan bu bölgeye farklı bakıyor olsa Mardin milletvekilini götürüp de İçişleri Bakanı yapar mı?” diyor.
Milliyet’in, “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” zirvesinin Mardin ayağındayız. Yazıya Güler’in “güveni” vurgulayan bu değerlendirmesiyle başladım. Çünkü bu süreçte öncelikle kazanılması ve hiçbir zaman kaybedilmemesi gereken tek şey güven.
Örgüt militanlarının sınır dışına çekilmeye başlayacağı 8 Mayıs’a sayılı günler kala yeni bir güven sınavına hazırlanıyoruz.
Sorular net:
“PKK gerçekten bütün unsurlarını sınır dışına çekecek mi, çıkarken silahlarını gerçekten gömecek mi, çıktığında ne yapacak?”
Sohbetimizde 8 Mayıs ve sonrasını soruyoruz. Güler, şu yanıtı veriyor:
Şanlıurfa
Hani çözüm sürecinin başından bu yana üç aşamadan söz ediliyor ya;
“Çekilme, eşit yurttaşlığı temel alan anayasal ve yasal düzenlemeler ve nihayet silahların toptan bırakılması.”
En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim; Urfa’da çözüm zaten varmış.
Milliyet’in “Geleceğe Yatırım Türkiye’ye Yatırım” zirvelerinin 13’üncüsü için Şanlıurfa’daydık.
Milliyet’in çözüm sürecinin ağır yüküne omuz verdiği bu zirveler, bende yavaş yavaş bağımlılık yarattı.
BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak’la Diyarbakır’daki Milliyet zirvesinde sözleşmiştik. Milliyet’in ve Meclis’in demirbaşlarından Mustafa İstemi’ye, “Gültan Kışanak ile sohbet edeceğiz. Ama BDP Grup toplantılarındaki yüz ifadesini unutsan
iyi olur. Göreceksin, istesen de öyle fotoğraflar çekemeyeceksin” dedim.
Görüşme bittiğinde İstemi, Kışanak’ın sekreteryasındakilere “Bakın nasıl kahkaha atıyor” diye çektiği fotoğrafları gösteriyordu.
Türkiye, kötü bir dönemi kapatmak için Sırat köprüsünde yürüyorken, Kışanak’la bambaşka bir yönünü, yıllarca hem muhabir hem de yönetici olarak yaptığı gazeteciliği konuştuk. O, Diyarbakır Cezaevi’nde işkencelerden geçerken herkes üç maymunu oynuyordu. Gazeteci olup her şeyi, herkese duyurmaya o günlerde karar vermişti. Şimdi en çok muhabirliği özlüyor.
Çok mu istiyordunuz gazeteci olmayı?
Elazığ Öğretmen Okulu mezunuyum. 1978’de Diyarbakır Eğitim Fakültesi’nin Türkçe bölümüne girdim. İki yıl sonra darbe herkes gibi beni de vurdu. Dört yıl cezaevindeydim. Cezaevinden çıktıktan sonra yeniden üniversite sınavlarına girdim. 1986’da