Çekilme hukuka uygun olacak

10 Nisan 2013

İmralı’ya giden üçüncü BDP?heyetinin adadan getirdiği ve Diyarbakır’daki Nevruz’da okunan mektupta, Abdullah Öcalan PKK’ya çekilme çağrısı yapmıştı.

İmralı’nın odağında yer aldığı çözüm sürecinde kritik bir eşiğe gelindi. Abdullah Öcalan’ın, örgüt üyelerinin çekilmeleri yönündeki çağrısına ilişkin mektubuna Kandil’in verdiği yanıtın, bazı tereddütler içermekle birlikte beklendiği gibi olumlu olması yeni bir aşamayı işaret ediyor.
Peki bundan sonra ne olacak?
Kandil’in yanıtının Ankara’ya ulaştığı dün, iktidar kulislerinde nabız yokladım. Edindiğim bilgiler çerçevesinde, çözüm sürecinde bundan sonraki yol haritasının parametrelerini ve hükümetin bazı gelişmelere ilişkin bakışını şöyle özetleyebilirim:
1- KANDİL’İN TAVRI: Silahı elinde bulunduran, dolayısıyla sürecin gidişatını değiştirebilecek güç merkezlerinden biri olan Kandil’den Murat Karayılan’ın, örgüt üyelerini silahsız çekilmeye ikna etmenin zor olacağı, Başbakan’ın “atın önüne araba koştuğu” gibi açıklamalarının taktik olabileceği değerlendiriliyor. “‘Öcalan diyemiyor, biz diyelim’ taktiği olabilir. Öcalan’ın çağrısına ‘hayır’ diyemeyecekleri için işi dolandırma taktiği olabilir ya da ‘Öcalan bizden bu

Yazının Devamı

Senin annen bir melekti yavrum

6 Nisan 2013

Üniversiteyi 1980 darbesinden sonra okuduğumuz için bizim kuşağa “sandviç kuşağı” derlerdi.
Herhalde “apolitik” demek bile o günlerde alerji yarattığı için bu ifade daha sempatik gelmişti.
Yani, etliye sütlüye karışmayan, yiyen, içen, müzik dinleyen ve nasıl olacaksa sadece bunları yaparak vatana millete hayırlı olması gereken Türk gençleri.
Üniversite yıllarının kulağımdaki izlerinin başında gelir Chris de Burgh.
Türkiye’de onu popüler yapan Lady in Red şarkısıdır. Dünya başka şarkılarıyla da baş tacı etmiştir tabii.
Ben en çok, yıllar sonra Dünya Güzeli seçilen kızına yazdığı For Rosanna’yı severim. Sesini en iyi kullandığı şarkılardan biridir. Çok duyguludur ve bir baba kızına sevgisini ancak bu kadar lirik biçimde ifade edebilir.
Memleket, Abdullah Öcalan’ın kara kaşı kara gözüne odaklanmışken, “Bu Chris de Burgh de nereden çıktı?” diyorsunuz muhtemelen.

Yazının Devamı

PRATİKTE KARŞILIĞI YOK

31 Mart 2013

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Silahı bırak, geçişini yap. Gidecek olan silahını nereye gömerse gömsün o bizi ilgilendirmiyor. Aksi takdirde bu iş provokasyona çok açık” sözleri, barış sürecinin ete-kemiğe bürüneceği aşamanın en kritik noktası.
Süreç başladığı günden bu yana, PKK’lıların sınır dışına nasıl kazasız belasız çıkabileceğine kafa yoruluyor.
Hükümet yasal bir düzenlemeye yanaşmıyor. Erdoğan, önceki akşam, “Hazırlanacak yasal zeminler anayasa hükümlerine aykırı olamaz. Biz şimdi anayasaya aykırı bir yasal zemin nasıl oluşturabiliriz?” dedi.
KCK cephesi ise yasal düzenlemede ısrarlı. KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı dün, “silahı bırak çık” çağrısına uygun tarzda bir geri çekilmenin gündemlerinde olmadığını ilan etti.
Sürecin temel amacı, PKK’nın silah bırakması ve sınır dışına çıkması olduğuna göre, işin kalbini oluşturan bir aşamaya ilişkin görüş ayrılığıyla nasıl sonuç alınacak?
Dün, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile bir telefon görüşmesi yaptım.

Yazının Devamı

Akil sorular

30 Mart 2013

Akil İnsanlar Komisyonu ile ilgili tartışma sürüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu komisyona yüklediği işlevle, PKK-BDP cephesinin yüklemek istediği işlev 180 derece zıt görünüyor.
Başbakan Erdoğan, komisyonun çözüm süreci konusunda halkı “bilgilendirme ve ikna etmek” üzere, Anadolu’yu turlamalarını hedefliyor. Kendi ifadesiyle bu çalışmayı, kamuoyunu çözüme hazırlayarak bir “psikolojik harekat” faaliyeti olarak görüyor.
Üstelik hükümet bu komisyonun, “sivil inisiyatif” olmasında ısrarlı. Başka bir deyişle, parlamento zemininde kurulan ve resmi olarak yetkilendirilmiş bir komisyon olarak öngörmüyor.

PKK’nın istediği jandarmalık
PKK-BDP cephesi ise, hükümet ile kendisi arasında görevli ve esas olarak geri çekilmenin kazasız-belasız sonuçlanmasına “jandarmalık” yapacak bir kurum talep ediyor. Nitekim, Murat Karayılan önceki gün de, “Sağlıklı bir geri çekilmenin olması için Meclis bu süreci gözlemleyecek komisyon kurmalı” diyerek bu konudaki ısrarını sürdürdü.
Komisyona farklı işlevler yüklenmek istenmesinin gerekçesini “çekilme” işlemine hükümet ve PKK’nın farklı yöntemler penceresinden bakması oluşturuyor.

Yazının Devamı

BDP’li Demirtaş: Başkanlık için uzlaşmayacağız

28 Mart 2013

İmralı süreci, aslında birbirini besleyen bir durumu ifade etse de yeni anayasa sürecine duyulan ilgiyi biraz dağıttı.
Şu ana kadar sadece 29 maddede mutabakat var. Haliyle, ana tıkanma noktası Başkanlık’ta düğümlenen, yürütme ve sistem maddeleri.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, bağlamından koparılan, “BDP ile referandum noktasında müşterek adım atabiliriz” açıklaması ve BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın, “Anayasada yakın olduğumuz parti Ak Parti” sözleri, muhalefetin, İmralı süreci ile Başkanlık sistemini “al-ver” pazarlığı olarak nitelemesine yol açtı.
Öcalan, BDP görüşmesinde Başkanlık konusunda destek ifadeleri kullanırken, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, “Başkanlığı tartışalım. AKP’nin ne dediği tam öğrenilemedi” dedi.

Demirtaş’tan son nokta
Meclis’te Demirtaş ile sohbet ederken, söz bu meseleye geldi. BDP liderinin, ilk kez çok net ifadeler kullanması bir rahatsızlığın ifadesiydi. Hükümetin hassasiyetini yansıtan bir tonda konuştuğunu düşünüyorum. Şunları söyledi Demirtaş:

Yazının Devamı

Ağırıma gidiyor

27 Mart 2013

Dün; barış sürecinde, elini taşın altına koymamakla ve tavrını net olarak açıklamamakla eleştirilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla sohbet olanağı bulduk.
CHP lideri, her şeyden önce, bu karmaşık sorunun çözümüne dönük önerilerinin sırf “CHP söyledi diye” gözardı edildiğini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, grup toplantısında madde madde anlattığı demokratikleşme paketini işaret ederek, iki kriter sağlanmadan kalıcı bir barışın oluşturamayacağını anlattı. CHP liderine göre, öncelikle demokratikleşmenin sağlanması ve Türkiye’nin rahatlatılması gerekiyor. İkinci olarak da “hukuk dışına çıkılmaması.”

Hukuk devleti vurgusu
Kılıçdaroğlu, PKK’lıların sınır dışına çekilmesi süreci ve bu konuda İmralı ve BDP’nin istediği yasal güvenceyi anımsatmamız üzerine, “Yanıtını Başbakan’a sormak gerekiyor. Görüşmenin tarafı olarak geri çekilmeyi yürütmenin güvencesinde sağlayacağını ifade etti. Bir başbakanın bu görüşe varmasının temel hukuki normu nedir ben bilmiyorum. Hukuk devletinde bu nasıl olacak onu da bilmiyorum. Bilen varsa açıklasın” dedi.
CHP lideri, bu argümana karşı sıklıkla dile getirilen, “PKK ile görüşmeden PKK’nın silah bıraktırılmasının formülü var mı?” sorusunu da

Yazının Devamı

CHP parmağını koysa kabulümüz

26 Mart 2013

AK?Parti Sözcüsü Çelik, PKK’nın silahlı unsurlarının çekilmesi için istenen yasal düzenleme hakkında, ‘Meclis’i bu aşamada işin içine sokmanın manası yok’ dedi

Abdullah Öcalan’ın, Diyarbakır meydanında okunan mesajının ardından Kandil’in ve BDP eşbaşkanlarının da ısrarla vurguladıkları konu yasal güvence meselesi.
Bunu sadece Meclis’ten çekilme garantisi olarak öne sürmüyorlar. Selahattin Demirtaş da Gültan Kışanak da, işi daha da ilerleterek, İmralı’da yapılan görüşmelerin mevcut mevzuata göre suç oluşturduğunun pekala söylenebileceğini belirterek yasal düzenlemeyle güvence talep ediyorlar.
Her ne kadar, Başbakan Erdoğan ve Yardımcısı Beşir Atalay, “bu da konuşulabilir” dese de, hükümet kanadı, yasal güvence ve düzenleme konusunu şimdilik hem pratik bulmuyor, hem de konuya siyaseten temkinli yaklaşıyor.
Dün bu soruyu, Ak Parti Sözcüsü, Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’e yönelttim. “Çekilme için yasal düzenleme şart mı” soruma şu yanıtı verdi:
“PKK’lılar, Türkiye’nin dağlarına gelip yerleşenler, önce yurtdışına gidip eğitim almıyorlar mı? Giderken de gelirken de yasayla mı girip çıkıyorlar? İllegal olarak girip çıkıyorlar.

Yazının Devamı

Makul çoğunluğun hazmetme kapasitesi

23 Mart 2013

Manzarayı, kategorize ederek sadeleştirelim. İmralı sürecine karşı çıkanları iki gruba ayırabiliriz.
Bir; yapanı beğenmeyenler. İki; yapılanı beğenmeyenler.
Yapanı beğenmeyenler, Ak Parti karşıtları.
Bu kesimdekiler, “Zaten yüzde 50’nin üzerinde oy potansiyeli var. Bir de terör sorunu biterse Tayyip Erdoğan’ı artık kimse tutamaz. Neyi hedefliyorsa onu yapar. Başkan da olur. Partisi de güç kaybetmez. Bu rüzgarla daha uzun süre iş başında kalır. Daha da bunlardan kurtulamayız” diyor.
Sürece bu iç dünyayla karşı çıkanlar, içinden geçtiğimiz dönemin Kürt meselesi ve Türkiye’yi nereye götüreceğine odaklanma aşamasına hiçbir zaman geçmezler, geçmeyecekler.
İkinci kesimdekiler, yani yapılanı beğenmeyenler ise kendi içinde ikiye ayrılıyor.
Başını MHP’nin çektiği kesim, varoluş nedenini kaybetme riskine karşı teyakkuzda ve bunu siyasetin acıtan gerçekleri bağlamında doğal karşılamak gerekiyor.

Yazının Devamı