Sınırın ötesi bataklık ya bu yakası?..

9 Ekim 2014

PKK’nın Suriye kolu PYD’nin özerklik ilan ettiği üç kanton yönetiminin coğrafi olarak tam ortasında yer alan Kobani günlerdir kafa kesen, katliam yapan IŞİD’in kuşatmasında... IŞİD, Kobani’yi düşürüp, hakimiyet alanını genişletmek ve diğer iki kantona yönelmek istiyor, PYD ise özerk bölgenin kalbi konumundaki bu yeri vermemek için direniyor. Biz de burnumuzun dibindeki bu orantısız savaşı izliyor, kaçanlara da kapımızı açmakla yetiniyoruz. Üstelik de orada ölenlerin burada yakınları, akrabaları varken... Bu elbette ki ‘Mehmetçik gidip IŞİD’i halletsin’ demek değil. Zaten böyle bir istek ya da beklenti de yok. Ancak, ülkeyi yönetenlerin ve Kürt temsilcilerinin daha akılcı formül bulmaları ve de soruna sağduyulu yaklaşmaları şart. Nitekim “Kobani düşerse çözüm süreci biter” diyerek AKP’yi IŞİD’e göz yummakla suçlayan HDP’nin protesto çağrısı ve iktidarın bunu bir şantaj olarak nitelendirip ‘Şiddet misliyle karşı bulacak” açıklamasından sonra yaşananları gördük. Kobani’de beklenen “sokak savaşları”, doğuda, güneydoğuda, İstanbul’da, Ankara’da çıktı ve 20’ye yakın insanımız öldü. Provokatörlerin sahne almasıyla Atatürk büstleri yıkıldı, Türk bayrakları indirildi. 1992-1994 yılları

Yazının Devamı

Bahçesinden tren geçen saray...

6 Ekim 2014

İstanbul’un trafiğine çözüm olarak gösterilen “metro”nun ilk adımı Osmanlı döneminde atılmıştı. Turist olarak İstanbul’da bulunan Fransız mühendis Henri Gavand, Galata ile Beyoğlu arasında günde 40 bin kişinin gidip-geldiğini görünce tünel projesini geliştirmiş ve o proje 17 Ocak 1875’de hizmete girdiğinde “Dünyanın 2. metrosu” olarak tarihe geçmişti. Türkiye’nin ulaşım tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınan ve arşiv belgelerine dayanarak Tünel’in kitabını da yazan Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vahdettin Engin, 139 yıl önce atılan bu adımla ilgili şöyle diyor:
“İnsanlar binmekten korktu, hayvan taşındı, şeyhülislam fetva verdi, gibi bir şey yok, hepsi uydurma. O dönemin insanları teknolojiye çok açık, korkma filan yok, hemen ertesi gün biniyorlar. 18 Ocak’tan itibaren 14 günde taşınan yolcu sayısı 75 bin. Bu o zaman nüfusu 800 bin bile olmayan İstanbul için çok iyi bir rakam.”

Padişahın kararı
Bu veriler gösteriyor ki, dünya kentlerinde toplu taşıma-raylı sistem adına yatırımlar sürerken, aynı irade ve istek İstanbul için de geçerli. Prof. Engin, o günkü irade ve istek konusunda ilginç bir örnek daha veriyor:
“İstanbul’u Avrupa’ya

Yazının Devamı

Soma gerçeği bekliyor komisyon ne istiyor!..

2 Ekim 2014

Soma’da 301 madenciyi yitirdiğimiz facianın ardından “oy ve gönül birliğiyle” oluşturulduğu belirtilen Meclis Araştırma Komisyonu’nun amacı neydi? Olayın nedenlerini ve bir daha yaşanmaması için alınacak önlemleri saptamak. Ya da kanundaki hangi eksikleri giderelim ki madenlerimiz güvenli, madencilerimiz güvende olsun.
Bu durumda ne beklenir? İvedilikle sonuç ve çözüm önerileri. Ancak görüyoruz ki, bu konuda ciddi tıkanıklık ve çatlak söz konusu. Bunun kanıtı da aylar sonra madencilerimize mezar olan ocakta bir kez daha inceleme yapan komisyon üyelerinin medyaya yansıyan açıklamaları... Örneğin, komisyonun AKP’li başkanı Ali Rıza Alaboyun öncelikle kaza sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda büyük eksiklikler olduğuna dikkat çekerek, buna odaklandıklarını söyledi. Komisyonun CHP’li üyesi Özgür Özel ise “Bilirkişi raporunu değerlendirmek bizim işimiz değil” sözleriyle Alaboyun’a tepki gösterdi. Hatta “Raporu bu şekilde yazarlarsa kendileri imzalarlar”dedi.
Bu gelişmeler üzerine biz de komisyon üyelerinden bazılarına “Neler oluyor” diye sorduk.

Özel’den başlayalım:

“Bilirkişi raporundaki, sadece facianın olduğu işletmeye değil, madencilik ve özelleştirme

Yazının Devamı

Avrupalı aileler çocuklarının peşinde

29 Eylül 2014

Kafa kasen, toplu katliamlar yapan IŞİD, dünyanın kimyasını bozdu. Bir yanda korkuyla yerlerinden, yurtlarından olan yüzbinler öte yanda dünyanın her yerinden devşirilen savaşçılar... İstihbarat kuruluşlarının tahminine göre; 80’i aşkın ülkeden Suriye’ye giden yabancı savaşçı sayısı 15 bin civarında. Bunların yaklaşık 3 bini ise Avrupa ülkelerinden... Aralarında da çok sayıda kandırılmış eşini, işini, okulunu bırakarak savaşa sürüklenen gençler var. Buna bağlı olarak son dönemde neredeyse her gün Irak ve Suriye’de terör estiren IŞİD’e katılan bir gencin akıbetiyle ilgili haberler okuyor, izliyoruz. Kimi ailesi tarafından yaralı bulunurken, kiminin ölüm haberi geliyor. Hatta çocuğunun cenazesini alabilmek için örgüte para ödeyen ya da çocuğunun peşinden Suriye’ye geçenler bile oluyor. O nedenle sınır illerimizde sadece zulümden kaçanların değil, IŞİD’e kaptırdıkları çocuklarını, yakınlarını bu bataklıktan kurtarmak için çırpınan ailelerin dramı da yaşanıyor. Bölgede bu durumda çok sayıda Türk ve yabancı aile olduğunu söyleyen CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl, “Daha geçen hafta Fransız ve Belçikalı dört aileyle görüştük. ‘Çocuklarımızı nasıl geri getirebiliriz’ diye sordular,

Yazının Devamı

Yalnızlık ‘güzel ülkenin’ fıtratı mı?

25 Eylül 2014

Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı sayısı 2 milyona yaklaştı. Her biri ilçe büyüklüğündeki 24 çadırkent, sınır illerimiz ve ilçelerimiz mültecilerle doldu. Sadece son dalgada gelenlerle 100 bin kişinin yaşadığı Suruç’un nüfusu da ikiye katlanmış durumda. İstanbul ve İzmir’de bile yüz binlerce Suriyeli mülteci var. Ve bu akının ne kadar süreceği belirsiz. Bu nedenle de ikilem söz konusu. Bir yanda insanlık, öte yanda iç güvenlik, sosyolojik boyut ve 4 milyar doları bulan harcamalar...
Elbette hiç kimse “IŞİD’in zulmünden kaçanlara sınır kapatılsın, yaşlı-kadın, çoluk çocuk ölüme terk edilsin” diyemez, demedi de... Ancak, öngörüler ve kriz yönetimi konusunda ciddi hatalar yapıldığı konusunda kafalarda soru işaretleri var. Şöyle ki; dört yıl önce Suriye’de iç savaş çıkıp sınırlarımıza yığılma olunca ne denilmişti?
“Kırmızı çizgimiz 100 bin, bu rakamdan fazlasını Türkiye ağırlayamaz, böyle bir durumda Suriye içinde güvenli bölge ilan edilmeli, uluslarası toplum harekete geçmeli.” Sonra gördük ki o kırmızı çizgi ya da “psikolojik eşik” defalarca aşıldı, gelenlerin sayısı milyonları buldu ama ne güvenli bölge ne de yapılan tüm çağrılara rağmen uluslarası toplumun hareketliliği

Yazının Devamı

Yedi tepeli mi yedi kocalı mı!..

22 Eylül 2014

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, çeşitli bakanlık ve kurumların İstanbul’da “plan” yapma yetkisinin kaldırılmasını istedi. Dediği; yetki tek elde toplansın, bugün yaşanan imar karmaşası son bulsun. Doğru ama, bu hale getiren kim?..
1985 yılında çıkarılan ve halen yürürlükte olan 3194 sayılı yasaya göre; büyükşehir- ilçelerde imar planı yapma yetkisi yerel yönetimlerde... Ancak aynı yasanın bir de 9.maddesi var. O da şöyle diyor:
Bazı hallerde imar planlarını yapmayı, yaptırmaya, değiştirmeye ve resen onaylamaya Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilidir.
Yani bakanlık da devreye girebilir ama istisnai hallerde... İşte bugün, o hükmün zorlanmasıyla istisnai haller olağana dönüşmüş ve merkezi kuruluşlar belediyelerin yetkilerine ortak olmuş durumda. Örneğin şu anda Şehircilik, Kalkınma,Sanayi, Turizm, Ulaştırma, Orman başta olmak üzere neredeyse bakanlıkların tamamı ile TOKİ ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı gibi kuruluşların da aralarında bulunduğu 18 ayrı kurumun İstanbul’la ilgili plan yapma yetkisi var. Ve bunların hepsi ayrı ayrı planlarını yapıp uygulamaya koyuyorlar. Bunun doğal sonucu olarak da aynı bölge, cadde ya da sokakta birbirinden farklı, ayrıcalıklı

Yazının Devamı

Statüleri geçici kendileri kalıcı

18 Eylül 2014

Türkiye’de mülteciler konusunda ciddi sıkıntı var. Nasıl olmasın ki? Yaklaşık 1,5 milyonu Suriyeli olmak üzere, İran, Irak, Afganistan ve Somali’nin ilk sırada yer aldığı 60 ayrı ülkeden gelenlerin sayısı iki milyon civarında. Ve Türkiye her ne kadar gelenlere ülkelerine ve gelme durumlarına göre sığınmacı, geçici mülteci, misafir gibi farklı tanımlamalar yapsa da neredeyse tamamı kalıcı. Özellikle de Suriyeliler. Çünkü, görünen o ki dört yıl olmasına rağmen daha uzun bir süre geri dönmeleri zor. Uluslararası uzmanlar bunu 5-10 yıl olarak tahmin ediyor. Böyle durumlar için öngörülenler de belli:
Bulundukları ülkeye entegrasyon ya da bir başka üçüncü dünya ülkesine yerleştirilmek.
Birinci şıkla ilgili işaret fişekleri Tolga Şardan’ın hafta başındaki yazısıyla ortaya çıktı. Buna göre; Suriyeli mültecilere geçici koruma statüsü kapsamında özel kart verilecek, bu kartla da Suriyeliler, eğitim, sağlık ve çalışma gibi alanlarda Türk vatandaşlarına sağlanan olanaklardan yararlanabilecek...
Peki ya ikinci şık? Yani üçüncü dünya ülkelerine yerleştirilme olasılığı... İşte o konuda henüz değil işaret fişeği kibrit çakması bile yok. BM’nin yaptığı çağrılara rağmen, sadece 10 bin

Yazının Devamı

Ders ziliyle gelen bonzai alarmı!

15 Eylül 2014

Bugün ülke genelinde 17 milyon öğrenci ders başı yapıyor, okul çevrelerinde büyük tehdit oluşturan bonzaiye karşı eylem planı da Bakanlar Kurulu’na sunuluyor. Hedef, torbacılara, ayakçılara verilecek cezaları yeniden düzenlemek ve okul çevrelerinde “erken uyarı sistemi” kurmak. Bunlar kullanımı hızla yayılan bonzai belasıyla mücadelede önemli adımlar ancak, neden geç kalındığı ve nasıl olacağı konusunda soru işaretleri var. Şöyle ki; gençlerimizi öldüren, sokak ortasında alenen pazarlanan bonzai tehdidine yönelik son iki yılda ilgili bakanların yanıtlaması için onlarca soru önergesi verilmesine rağmen hiçbirine doğru dürüst yanıt gelmemiş. Üstelik çevresinde erken uyarı sistemi kurulacak denilen okulların çoğunda güvenlik kamerası bile yok. Dahası böylesine hayati bir konu ne Meclis’teki eğitim komisyonu ne de okullardaki eğitim dönemi öncesi seminerlerde gündeme gelmemiş. Bunlar benim değil, doğrudan muhataplarının tespitleri:
Nur Serter (TBMM Eğitim, Kültür,Gençlik ve Spor Komisyonu Üyesi): Gençliğin sağılığı için tehdit olan uyuşturucu ve bonzai komisyonda hiç gündeme gelmedi. Bizlere bilgi de verilmedi. Soru önergelerimize de yanıt gelmiyor onun için tek kaynağımız Bilgi

Yazının Devamı