Sağlık Bakanlığı Ltd...

12 Ağustos 2000


      Devlet hastaneleri otomasyona geçiyor. Bundan böyle personel kayırmaları, yolsuzluklar, gereksiz yatırımlar, ihtiyaç fazlaları (personel - cihaz) tek tuşla ortaya çıkacak. Teşhiste zorlanan doktorlar bilgisayar aracılığıyla meslektaşlarıyla görüş alışverişinde bulunacak. Ağrı - Hakkari'deki doktor, tıptaki gelişmeleri internetten izleyebilecek. Sağlık Bakanlığı'nın verdiği bilgiye göre; çalışmalar son aşamada, para sıkıntısı da yok...
      Proje uyarınca 750 hastane, 5 bin 661 sağlık ocağı, 11 bin 755 sağlık evi, 290 ana çocuk sağlığı merkezi, 271 verem savaş dispanseri, 285 sağlık meslek lisesi, 78 halk sağlığı laboratuvarı, 19 donatım bölge müdürlüğü, 69 sağlık denetleme merkezi bilgisayarlanıyor. Buraya kadar iyi. Hatta geç bile kalındı. Ama yürütülen projeyle ilgili bazı soru işaretleri var. İddia o ki; bakanlık milyonlarca dolarlık işleri ihaleye çıkmadan oldu bittiye getiriyor. Dolayısıyla da birtakım kişilere menfaat sağlıyor. Hastane otomasyonu konusunda yazılım üreten bir firmanın yetkilisi Hakan Işık, şöyle diyor:

İddia ve savunma
       "Valilikler kanalıyl

Yazının Devamı

40 tankere el konuldu

9 Ağustos 2000


      Türkiye hayali ihracat iddialarıyla sarsılıyor. Gaziantep'te paraşüt, İzmir'de balina operasyonları, güneyde ise (Mersin - İskenderun) akaryakıt vurgunu. Yine trilyonlar hortumlanmış, üç - beş uyanık köşeyi dönmüş. Olayın boyutunun kamuoyuna yansıyandan daha büyük olduğunu belirten gümrüklerden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, akaryakıt vurgununda 300 tankerle ilgili yasal işlemin sürdüğünü söylüyor. Mahkemeleri sonuçlanan 40'ına da devlet el koymuş...
      Eskiden hayali ihracat denildi mi, iş gümrüklerde biterdi. Kırpıntı mallar, deri ya da tekstil ürünü gibi yurtdışına çıkarılırdı. Şimdi işin boyutu gelişti, sahtekarlar gümrüğe dahi gerek duymuyor. Sahte belge, mühürle işi bitiriyor. Öyle tezgah kurulmuş ki; devlet adına yetki kullanan yeminli mali müşavirlerden bazıları da zan altında.

Gözler gümrüklerde
      İzmir'deki operasyonun mesajını çok önceden verdiklerini belirten Mehmet Keçeciler, 'Bizim de 15 milyon dolarlık başka bir operasyonumuz var. Konu hayali ihracat olunca ucu gümrüklere dokunuyor ama; iş o kadarla bitmiyor' diyor. Vergi iade ödemesi

Yazının Devamı

Yalova'da üç kat sınırlaması

8 Ağustos 2000


      17 Ağustos'un yıldönümü yaklaşıyor. Yaralar sarılıp facianın tüm izleri silindi mi? Hayır. Hala çadırda yaşayanlar var, kalıcı konutların bu yılın sonuna yetişmesi zor, bölgede işsizlik had safhada. Hatta bazı yerlerde hasar tespit raporlarıyla ilgili tartışmalar devam ediyor. Ama umut verici gelişmeler de var. Örneğin Yalova canlanmaya başlamış. Kentten kaçış durmuş, yaralı kalpler - asık suratlar yumuşamış...
      Sevindirici bir başka gelişme de depremden ders alınması. Belediye meclisinin kararına (Ankara'nın onayı bekleniyor) göre; bundan böyle kentte üç katın dışında imar izni verilmeyecek. Mevcut çok katlı yapıların da ekonomik ömürlerini tamamladıktan sonra yıkılarak üç kata indirilmesi planlanıyor...
      Facianın ilk günlerini anımsıyorum. Doğru dürüst haber dahi alınamıyordu. On binlerce ev yıkılmış, binlerce insan ölmüştü. Devlet acz içindeydi. Vatandaş politikacılara kızgındı. Kentten panik içinde kaçış yaşanıyordu...
      O günlerden bugüne... Sonuçta; öncelikle sivil toplum örgütlerinin katkısı yadsınamaz...

Sanatçıl

Yazının Devamı

Ölüm şişeleri!..

6 Ağustos 2000


      Piyasadaki sahte rakıya dikkat... Sağlıksız ortamda ve metil alkolden üretilen sahte içkiler öldürüyor, felç ediyor. Tekel Genel Müdürü Mehmet Akbay, sahte ve kaçak ürünlerde artış olduğuna dikkat çekerek, "Gücümüz oranında piyasayı denetlemeye çalışıyoruz" diyor.
      Tekel'in ihracat dahil yıllık rakı üretimi 80 milyon litre (yaklaşık 130 milyon şişe). Bu da sahtekarları özendiren en büyük etken. Sokaklardan boş şişelerin toplandığını belirten Akbay, şöyle konuşuyor:
      "Şişelere kapak uyduruyorlar. Tadı anlaşılmasın diye de içine normal şeker kamışı alkolü ya da şeker pancarı suyu ilave edip, anason parfümü katıyorlar. Bütün ürünlerin sahtesi - takliti var. Bunların eski Yugoslav cumhuriyetlerinden Pekin'e kadar uzayan bir takım fabrikalarda yapıldığına dair iddialar mevcut. Büyük bir kaçakçılık şebekesinin uzantıları. Aslında her ülke kaçak - sahte ürün tehdidinde. AB'de de son dönemde arttı."
      Sahte rakının öldürücü olduğuna değinen Akbay, şöyle devam ediyor:
      "Gerçek rakı etil

Yazının Devamı

Cinayete davetiye...

5 Ağustos 2000


      17 Ağustos, 12 Kasım facialarının ardından hepimiz söz vermiştik. Yaşadıklarımızdan ders alacaktık. Hırsız müteahhitlere, çalan - çırpan yöneticilere göz açtırmayacaktık. Ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı!..
      Zaman geçti sözler unutuldu. Unutkanların başını ise politikacılar çekiyor. Dolayısıyla da meydan yine üçkağıtçıların, avantacıların elinde kaldı. Para hırsıyla raporlar - kararlar değişiyor. Kişisel menfaatler uğruna insan hayatları hiçe sayılıyor. Özetle her şey eskisi gibi... İzmitli depremzede Naime Selmin Özden'in mektubu bunun açık kanıtı.
      Mektup 'Olası İstanbul depreminde İzmit şehir merkezinde İkizli Çeşme Meydanı'nda Ulugazi İlkokulu yanındaki 4 ağır hasarlı rapordan orta hasara çevrilen evimde öleceklerin katillerine dur deyin' diye başlıyor. Ve şöyle devam ediyor:
      "İzmit'te 17 Ağustos faciasını yaşamış bir depremzedeyim. Müteahhitten satın aldığım 75 metrekare evimize Bayındırlık Bakanlığı tarafından 4 ağır hasar raporu verildi. Evin yıkımını beklerken eski yer sahibi müteahhitle bir olup benim ve

Yazının Devamı

Zeugma'dan ders almak

2 Ağustos 2000


      Zeugma antik kentini kurtarmakta geç kalan devlet, Hasankeyf'te işi sıkı tutuyor. Başbakanlık GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) İdaresi Başkanı Olcay Ünver, 'Zeugma'dan aldığımız dersle çalışmayı hızlandırdık' diyor. Zeynel Bey Türbesi'nin taşınacağını, finans sorunu olmadığını da söylüyor.
      Az da olsa yüreklerimize su serpildi. Çünkü; devlet Zeugma konusunda gerçekten vurdumduymaz davrandı. Birecik Barajı'nın yapımı 1984'te plandı, inşası da 1993'te başladı. Ve göz göre göre antik kentin ilk terası sulara gömüldü. Zeugma Girişimi, kamuoyunu ayağa kaldırmasa ikinci teras da yok olacaktı...
      Zeugma şimdi ne durumda? Olcay Ünver, Profesyonel bir İngiliz ekibin 2.5 aydır bölgede kazı yaptığını söylüyor. İkinci teras için geç kalınmadığını savunarak, şöyle diyor:
      "Şu an 100 arkeolog çalışıyor. İngiliz ekibin yöneticileri sevindirici haberler veriyor. Sökülenler baraj sitesi içindeki bir yere taşınıyor. Ekim ayından sonra da C bölgesi diye adlandırdığımız üçüncü terasta kazılar başlayacak. Antik kentin asıl önemli bölümü

Yazının Devamı

F tipi halka açılıyor

1 Ağustos 2000


      Tartışılan F tipi cezaevlerini medyaya, barolara (tümü çağrılı olduğu halde sadece İstanbul, Ankara, Sakarya gelmiş) ve tutuklu ailelerine gösteren Adalet Bakanlığı şimdi de halka açmayı planlıyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ersotun, 'İsteyen gelsin görsün kararını versin' diyor.
      Cezaevi sorununa çözüm olarak sunulan F tipleri henüz devreye girmedi ama; tartışması alevlendi. Devleti suçlayan tutuklu ve mahkum aileleri şu iddiada:
      "Kartal ve Eskişehir cezaevleri hücre tipidir. Buralara hakim misiniz? Hakimseniz, cep telefonu, silah, bomba, uyuşturucuyu kim sokuyor? Değiliz diyorsanız, o zaman çok övdüğünüz F tiplerine nasıl hakim olacaksınız? Sonuçta hepsi hücre..."
      Bakalım devlet ne diyor?..

'Hücre değil oda'
      Ersotun, öncelikle tartışmanın terörün bitmesinden endişe duyanlardan kaynaklandığını savunarak, 'Biz teröre akan para okul, yol, hastane olsun diyoruz ama; istemiyorlar' diyor. Ardından da ekliyor:

Yazının Devamı

Başkanlar gözünüzü açın

30 Temmuz 2000


      Vatandaşa hizmet sözüyle koltuğa oturan belediye başkanları çevresinde olan biteni görmüyor. Ya da görmek istemiyor. Bir çoğu da asli görevini unutup, politik - avanta yatırımlar peşinde koşturuyor. Örneğin; Gaziosmanpaşa Belediyesi kafayı külliye ve kuran kurslarına takmış. Sokaklarını çöp götüren Üsküdar'ın başkanı denizi temizlemeye soyunuyor. Çiçeği burnunda Bahçeşehir Belediyesi vatandaşın kazıklanmasına göz yumuyor. Kentin her yeri patlamaya hazır bombalarla dolu. Fabrikalar, akaryakıt - LPG istasyonları konutların arasına sıkışmış ama; hiçbiri oralı olmuyor... Ve istisnasız tümü aynı kaldırımı defalarca söküp döşüyor. Sonra da para yokluğundan yakınıyor!..

Önce Şişli
      Mustafa Sarıgül, genç - dinamik bir başkan. Doğruyu söylemek gerekirse seçim öncesinde harıl harıl çalıştı. Ama bugün eleştiriler var. Okurumuz C. Refik Ongan, tespitlerini şöyle sıralıyor:
      "Kente sahip çıkmak uygarlıktır diye bir yenileme çalışması var. Öncelikle Rumeli Caddesi'nde yoğunlaşıyor. Binaların dış görünüşleri elbette önemli. Ancak içleri nasıl acaba? Şair Nigar Sokakta ne

Yazının Devamı