Dünya Katıksız bir realist: Henry Kissinger

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

04.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

1970’lerde ABD Dışişleri Bakanı olarak dünya siyasetine yön veren Kissinger, 100 yaşına bastı. Kissinger, Bismarck’ın ‘realpolitik’ anlayışını acımasızca pratiğe döken bir diplomat olarak tarihe geçti.

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

“Kendi halkının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasını neden oturup izlememiz gerektiğini anlamıyorum. Meseleler Şilili seçmenlerin kendi kendilerine karar veremeyecekleri kadar önemli.” Henry Kissinger, 1970

Haberin Devamı

Ege Doğaç Erdoğan - Yukarıdaki sözlerin sahibi Amerika Birleşik Devletleri’nin 1969’dan 1977’ye kadar dış politikasının dümenini elinde bulunduran Henry Kissinger... 27 Mayıs’ta 100 yaşına giren devlet adamı 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısında dünya siyasetine yön veren en önemli aktörlerden biri. Başkan Nixon ve selefi Ford’un Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Kissinger, Vietnam Savaşı’ndan tutun Çin ile yakınlaşmaya, Şili, Endonezya, Doğu Timor, Arjantin krizlerine uzanan küresel güç dengelerini doğrudan etkilemiştir. Ülkesinde hem liberallerin hem de muhafazakârların övgüyle söz ettiği hatta hayranlık duyduğu kurt politikacı, dünyanın geri kalan kısmında çok da iyi hatırlanmıyor. Yazının başındaki sözünden de anlaşılabileceği üzere Kissinger, dış politikada etik değerler ekseninde hareket etmekten ziyade, Bismarck’ın ‘realpolitik’ anlayışını acımasızca pratiğe döken bir diplomat olarak tarihe geçmiştir.

Haberin Devamı

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

ABD’nin eski başkanı Donald Trump da 2017’de Kissinger ile görüşmüştü.

‘Yumuşama’ politikası

Önce ulusal güvenlik danışmanı ve sonra dışişleri bakanı olarak görev yapan Kissinger, Başkan Nixon’ın Sovyetler Birliği ile ABD arasında ‘détente’ (yumuşama) politikasının baş aktörlerinden biriydi. Nixon’ın 1972’deki tarihi Çin ziyareti sonrası ABD ile Çin’in yakınlaşmasının ilk adımları atılmış, bu gelişme SSCB’nin de ABD ile daha yakın bir iletişim kurma isteğine yol açmıştı. Nixon’dan önce Kissinger’ın gizlice Çin’e giderek başkanın ziyaretinin temellerini attığı sonradan ortaya çıkmıştır. Çin ziyaretinden üç ay sonra Moskova’ya giden Nixon, SSCB Prömiyeri Aleksey N. Kosygin ve Komünist Parti Lideri Leonid Brezhnev ile görüşmüş, sonuç olarak “Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri Anlaşması” (SALT) iki ülke arasında imzalanmıştır. Nükleer silah yarışının durdurulması gerektiğini kuvvetlice savunan Kissinger’ın bu anlaşmada büyük etkisi olduğu görülmüştür.

Katıksız bir realist: Henry Kissinger
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2006’da Kissinger’ı ağırlamıştı.

‘Her yol mübahtır’

1973’de Paris’te yürütülen müzakerelerde Vietnam Savaşı’nı bitiren ateşkes anlaşması sürecindeki katkılarından dolayı Kuzey Vietnam lideri Le Duc Tho ile beraber Kissinger’ın Nobel Barış Ödülü alması çok eleştirilmiş, Le Duc Tho ödülü reddetmiştir. Güney Amerika’da ise Arjantin ve Şili’de komünizm karşıtı hareketleri ve askeri darbeleri desteklemiştir. Amerikan çıkarları uğruna “Sonuca giden her yol mübahtır” mantığıyla hareket eden Kissinger, Bangladeş’in bağımsızlığını kazanma mücadelesi esnasında Pakistan hükümetinin katliamına göz yummakla suçlanmıştır. Çin’le ilişkilerde bir aracı görevi yapan Pakistan’ın işlediği insanlık suçları Kissinger’ın siyasi mirasında bir leke olarak kalacaktır. Afrika’da da komünizmin yayılmasını engellemek için özellikle Angola’daki iç savaşta Sovyet ve Küba desteğine karşı diğer tarafı desteklemiş ve bundan mütevellit ülkedeki ırkçılığın devam etmesine sebep olduğu suçlamalarına maruz kalmıştır.

Haberin Devamı

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

1994’te Kissinger ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyahi devlet başkanı Nelson Mandela.

Haberin Devamı

‘Çıkarlar vardır’

Kissinger’ın dış politikasını aslında tek bir cümleyle özetlemek mümkün, hem de kendi sarfettiği: “Amerika’nın kalıcı dostu veya düşmanı yoktur, sadece çıkarları vardır”. Uluslararası İlişkiler üç ana teori üzerinde şekillenir: Realizm, liberal kurumsalcılık ve oluşturmacılık (konstruktivizm). Bunlardan sonuncusu kimliklerin ve ulusal farklılıkların etkili olduğunu, hakikatın göreceli olduğunu savunur; post-modernist bir anlayışa sahiptir. Liberal kurumsalcılık ise devletlerin çıkarlarına göre hareket ettiğini kabul eder, ancak uluslararası kurumların (Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü vb.) hakemliğinde işbirliği yapmalarının mümkün olduğunu iddia eder. Realizm ise uluslararası siyaset arenasını bir anarşi olarak yorumlar ve devletlerin tamamen çıkarları üzerine hareket etmeleri gerektiğini ileri sürer.

Negatif şöhret

Realizmde duygusallığa yer yoktur. Günümüzün en etkili realist teorisyenlerinden birisi olan John Mearsheimer bu durumu şöyle açıklar: “Üzücü gerçek şudur ki uluslararası siyaset her zaman acımasız ve tehlikeli bir iştir ve böyle olmaya da devam etmesi kuvvetli muhtemeldir.”

Haberin Devamı

İşte Kissinger, tam da bu ideolojik yaklaşımla Amerikan dış politikasına yön vermiş, ülkesinin gözünde usta bir satranç oyuncusu olarak görülse de dünyada negatif bir ün kazanmıştır. Tarihçi yazar Robert Dallek, Kissinger için “Ülkesinin ulusal çıkarları ve dünya barışı için kendisinin ne denli faydalı olduğu hakkındaki şahsi düşünceleri bir yana, şüphesiz ki Kissinger’ın mücadelesi kişisel bir güç elde etme arzusunun da ürünüdür” şeklinde yorum yapmıştır. Hem uluslararası siyasette hem de kişisel kariyerinde güç odaklı davranan, bir döneme damgasını vurmuş Kissinger’ın beraber yürüdüğü diğer siyasi aktörler zamanla tarih sahnesinden silinse de, o hâlâ 100 yaşında önemli bir figür olarak hayatına devam ediyor.

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

27 Mayıs 1923 doğumlu Kissinger, ABD’de hem liberallerin hem de muhafazakârların hayranlığını kazandı. Kissinger, 1969’dan 1977’ye kadar ABD dış politikasının dümenini elinde tuttu.

Bir Amerikan Rüyası

Kissinger, Heinz Alfred ismiyle 1923’te Almanya’da doğmuştur. Bir Alman Yahudisi olarak 1938’de ailesiyle beraber Naziler’den kaçarak ABD, New York’a göç eder. Başarılı bir öğrenci olarak dikkat çeken Kissinger, Harvard Üniversitesi’nin siyaset bilimi bölümünde lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini elde eder. Göçmen bir ailenin çocuğu olarak ülkenin en kritik siyasi pozisyonlarına yükselmesi bir Amerikan rüyası olarak yorumlanabilir. Çocukluğunda yaşadığı Nazi travmasının onu hayatı boyunca etkilediği ve bu sebeple acımasız bir realist politika yürüttüğü, onu eleştirenler tarafından dile getirilmiştir. Kissinger şimdilerde New York’ta yaşamına devam ediyor; aktif siyasetten çekildikten sonra Çin ile olan yakın ilişkilerinden istifade ederek şirketlere danışmanlık yapan Kissinger’ın bu sayede büyük bir servet edindiği iddia ediliyor.

Katıksız bir realist: Henry Kissinger

1986’da Kissinger ve Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac.

Türkiye’ye desteği

Kissinger’ın Türkiye ile iyi ilişkiler yürütmeye çaba sarfettiği biliniyor. Soğuk Savaş döneminde komünizme karşı Türkiye’nin batı bloğunda yer almasının öneminin farkındaydı. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında da Türkiye’yi üstü kapalı olsa da arka planda desteklemiştir. Kissinger ile dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Melih Esenbel arasındaki bir konuşmanın ilginç bir hikâyesi de vardır. Kissinger’ın daha sonra ortaya çıkan ve eleştirilere maruz kalmasına yol açan kötü üne sahip sözlerinden birisi Ankara’da bir toplantı esnasında söylenmiştir. 10 Mart 1975’de Türkiye’ye karşı Kıbrıs sebebiyle uygulanan ambargo hususunda Kissinger, ABD Türkiye Büyükelçisi Macomber ve Dışişleri Bakanı Melih Esenbel arasında geçen konuşmada Esenbel, ABD’nin Avrupalı ülkelerle anlaşarak NATO müttefiki Türkiye’ye ambargoyu delecek bir şekilde yedek parça satışı yapılmasının gerekli olduğunu ifade eder. Büyükelçi Macomber “Bu yasadışı olur” diye ortaya atılır. Kissinger ise “Bilgi Özgürlüğü Yasası (Freedom of Information Act) öncesi toplantılarda ‘Eğer yasadışıysa hemen yaparız, anayasaya aykırıysa yapmamız biraz daha zaman alır’ derdim ancak artık böyle şeyler söylemeye çekiniyorum” der. Ancak yine de ambargoyu devredışı bırakacak çözümler üretmek için “büyük çaba sarfedeceğim” diyerek Türkiye’ye uygulanan yasaklara karşı çıktığını açıkça beyan eder.

‘Güç, en kuvvetli afrodizyaktır’

Kissinger özgüveni, esprili kişiliği ve etkileyici konuşma tarzıyla Washington’da cemiyet hayatının da aranılan ve sevilen isimlerindendi. “Güç, en kuvvetli afrodizyaktır”sözüyle bilinen Kissinger, seçkin partilerin vazgeçilmez davetlisi haline gelmiş, Playboy dergisi sahibi Hugh Heffner ile yakın arkadaşlık kurmuş, seks ikonu bir politikacı olarak da ün salmıştır. 70’li yıllardaki pek çok ankette kadınların en çok görüşmek istediği erkek olarak birinci sırada yer alan Kissinger, Elizabeth Taylor, Lana Turner, Raquel Welch, hatta Bond kızı Jill St. John ile beraber görüntülenmiştir. İlk eşi Ann Fleischer’den iki çocuğu olan Kissinger, boşandıktan sonra New York sosyetesinin tanınan simalarından Nancy Maginnes ile evlenmiştir.