29.05.2025 - 17:11 | Son Güncellenme:
Aşırı uyarılma, bir çocuğun çevreden gelen duyusal uyarıcıların yoğunluğuyla başa çıkamaması durumudur. Bu uyarıcılar; görsel (parlak ışıklar, renkli objeler), işitsel (yüksek sesler, kalabalık gürültüsü), dokunsal (kıyafetlerin dokusu, fiziksel temas) ya da hatta koku ve tat gibi farklı duyusal kaynaklardan gelebilir. Her çocuğun bu uyarıcılara karşı tolerans eşiği farklıdır.
Özellikle otizm spektrum bozukluğu (OSB), dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi nörolojik farklılıkları olan çocuklar, duyusal uyarıcılara karşı daha hassas olabilir. Örneğin, bir floresan lambanın hafif uğultusu ya da bir yiyeceğin dokusu, bu çocuklar için rahatsız edici olabilir ve aşırı uyarılmaya yol açabilir.
Aşırı uyarılma, çocuğun duyusal sisteminin o anki kapasitesinin, çevreden gelen uyarıcıların yoğunluğunu aşmasıyla meydana gelir. Bu durum, tek bir faktörden değil, genellikle birden fazla etkenin birleşiminden kaynaklanır. Örneğin, bir çocuk kalabalık bir doğum günü partisinde hem yüksek sesli müzik, hem parlak ışıklar hem de kalabalığın hareketliliğiyle karşı karşıya kalabilir. Eğer bu çocuk zaten yorgunsa, açsa ya da stresli bir gün geçirmişse, bu uyarıcılar onun için başa çıkılamaz hale gelir.
Çocukların duyusal eşikleri, yaşlarına ve bireysel özelliklerine göre farklılık gösterir. Bebekler, duyusal sistemleri henüz gelişim aşamasında olduğu için daha kolay aşırı uyarılabilir. Yürümeye başlayan çocuklar ise çevrelerini keşfetme isteğiyle hareket ederken, aynı anda çok fazla uyarıcıyla karşılaşabilir.
Aşırı uyarılma, çocuğun yaşına, mizacına ve bireysel özelliklerine bağlı olarak farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bebeklerde bu durum, genellikle ağlama, huzursuzluk, uzuvlarını sallama ya da başını çevirme gibi fiziksel tepkilerle ifade edilir. Yürümeye başlayan çocuklar ve okul öncesi yaştakiler, öfke nöbetleri, huzursuzluk ya da çevreye karşı ilgisizlik gibi davranışlar sergileyebilir. Bazı çocuklar, duyusal aşırı yüklenmeden kaçınmak için belirli davranışlar geliştirebilir. Örneğin, kulaklarını kapatma, bir köşeye çekilme, ileri geri sallanma ya da mırıldanma gibi tekrarlayan hareketler, çocuğun kendini sakinleştirmeye çalıştığının göstergesi olabilir.
Çocuğunuzun aşırı uyarıldığını fark ettiğinizde, öncelikli hedefiniz onu sakinleştirmek ve duyusal yükü azaltmak olmalı. Mümkünse, çocuğunuzu gürültülü veya yoğun ortamdan uzaklaştırarak sakin bir alana götürün. Çocuğunuzun yaşına uygun sakinleştirici aktiviteler, duyusal yükü azaltmada etkili olabilir. Bebekler için kundaklama ya da hafif bir sallama hareketi rahatlatıcı olabilir. Aşırı uyarılma anında çocuğunuzla mantık yürütmeye çalışmak ya da ondan “sakin olmasını” beklemek genellikle işe yaramaz. Bu anlarda çocuğunuzun kontrolü sınırlıdır ve duygusal olarak bunalmış hisseder. Ona sakin bir alan sunmalısınız.