26.03.2013 - 12:22 | Son Güncellenme:
ANKA
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail özür dilemesine yönelik görüşmenin, ABD Başkanı Barack Obama’nın şahitliğinde yapıldığını ifade ederken, “İsrail’den ayrılırken Sayın Obama, Netanyahu ile birlikte havaalanında beni telefonla aradılar ve telefonda yaptığımız görüşmede önce Netanyahu’nun sesini aldım ama ben dedim; ‘Sayın Obama’nın sesini özlemiştim önce kendisiyle de bir görüşeyim’ ve kendisiyle görüştük, kendisiyle görüştükten sonra metni karşılıklı görüştük ve sonunda tekrar Obama ile bu süreci bir teyit ettik. Dolayısıyla Obama’nın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek, bu işi bitirdik” dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Kahramanmaraş’ta geçirdiği bir helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu ölüm yıldönümü olması sebebiyle, kendisini rahmetle andığını belirtti. Geçen hafta gerçekleştirdiği yurt dışı ziyaretlerinin olumlu geçtiğini ifade eden Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısı ve hafta sonu gerçekleştirdiği Eskişehir ziyaretine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Eskişehir- Konya Yüksek Hızlı Treni’nin hizmete alımının herkese hayırlı olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, “Yıl sonuna doğru, planımız 29 Ekim, o gün Marmaray ile birlikte Eskişehir-İstanbul yüksek hızlı tren hattını hizmete alacak ve Osmanlı’nın son başkentini de bu hattın içine dahil edeceğiz” dedi.
-“EŞEĞİ SAĞLAM KAZIĞA BAĞLAYACAĞIZ”-
Mavi Marmara gemisine Akdeniz’de uluslararası sularda İsrail’in güvenlik birimlerinin saldırısına uğradığını ve 9 kişinin hayatını kaybettiğini anımsattı. Bu olaylar yaşandığında, Şili’de olduklarını ve derhal ziyaretlerini yarıda keserek Türkiye’ye döndüklerini, olayı tüm boyutlarıyla değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, İsrail’e gidip ve süratle yaralıları Türkiye’ye getirdiklerini kaydetti. Uluslararası hukuk çerçevesinde olayı takip ettiklerine değinen Erdoğan, İsrail’den özür, tazminat ve Filistin’e ambargonun kaldırılmasını isteklerini belirtti. Erdoğan, şöyle konuştu:
“AK Parti olarak bu katliam karşısında susmadık. Takipten yorulmadık. Hukuktan taviz vermedik. İsrail’e bu 3 şartı sürekli olarak tekrar ettik. Özür kelimesi yerine bunlar ısrarla ‘üzüntü duyduk, üzüntü verici’, bunu kullansak olamaz mı? Hayır. Kesinlikle özür, bu olmadığı takdirle olmaz. İşte ‘tazminatı kabul edelim. Onda mutabıkız ama diğer ikisi olmasa’, kesinlikle olmaz. Üçte üç olacak. Özür dilenecek, tazminat ödenecek ve Filistin’e uygulanan ambargo kalkacak. Bu üç şart yerine getirilmediği sürece ilişkilerin farklı bir noktaya gelmeyeceğini, iyileşmek bir yana bunun değerlendirmeye dahi alınamayacağını, uluslararası her platformda dile getirdik. BM Genel Kurulu’nda yaptığım konuşmada da bunu dile getirdim. ABD Başkanı Obama, İsrail’e yaptığı bu resmi temaslar öncesinde de yine Dışişleri Bakanı bize geldi, Dışişleri Bakanı Sayın Kerry ile yaptığımız görüşmede, gerekse Dışişleri Bakanımızla yaptığı görüşmelerde bu konunun etraflıca ele alarak değerlendirmesini yaptık. Ne gibi bir çerçeve oluşturalım ki bu işi çözelim. Biz tabi yine çerçeveyi ortaya koyduk; dedik şöyle şöyle olursa bir süreç başlayabilir. Tabi Obama’nın Ortadoğu’ya gelişinde önümüze yine bir metin geldi, o metinde tabi kabul edemeyeceğimiz bazı şeyler vardı, hayır dedik. Biz burada sadece şehitlerimiz değil, Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukukunu da böyle bir görüşmede bir kenara koyamayız, onun da bu anlaşmaya dercedilmesi lazım. O da aynı şekilde buraya girdiği gibi bunun yanında Filistin-İsrail ihtilafında İsrail’in Türkiye ile işbirliği yapması da burada kayıt altına alındı. İsrail’den ayrılırken Sayın Obama, Netanyahu ile birlikte havaalanında beni telefonla aradılar ve telefonda yaptığımız görüşmede önce Netanyahu’nun sesini aldım ama ben dedim; ‘Sayın Obama’nın sesini özlemiştim önce kendisiyle de bir görüşeyim’ ve kendisiyle görüştük, kendisiyle görüştükten sonra metni karşılıklı görüştük ve sonunda tekrar Obama ile bu süreci bir teyit ettik. Dolayısıyla Obama’nın şahitliğinde bu görüşmeyi gerçekleştirerek, bu işi bitirdik. Ardından ABD hemen açıklamasını yaptı bu çerçevede, onun arkasından İsrail açıklamasını yaptı. Ama hepsi yazılı metinlerde, aynı zamanda tabi telefon kayıtlarımızda. Ardından da biz açıklamamızı yaptık. Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra Allah’a emanet edeceğiz.”
-“SÜRECE GÖRE DE TÜRKİYE OLARAK TAVRIMIZI BELİRLEYECEĞİZ”-
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Mavi Marmara olayından dolayı Türkiye’den özür dilediğini, şehitlerin ailelerine tazminat ödenmesi konusunda hükümetine talimat verdiğini, Filistin’e ambargonun kaldırılması için çalışmaların başlatılacağını ifade ettiğini kaydeden Erdoğan, “Ben de ülkem, milletim ve şehitlerimiz adına bu özrü kabul ettiğimizi, tazminatın ve ambargonun kaldırılmasının takipçisi olacağımızı ifade ettim. İnşallah şöyle çok kısa bir zaman içerisinde, bu Nisan ayında olabilir. Filistin’e bir ziyaretle de birlikte, buradaki ambargonun ne durumda olduğunu yerinde görme, yerinde tespit etme fırsatımız olur” diye konuştu.
Bundan sonra artık verilen sözlerin tutulup tutulmadığını yeni uygulamalara bakma suretiyle takip edeceklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, “Sürece göre de Türkiye olarak tavrımızı belirleyecek, tutumumuzu netleştirecek ve adımlarımızı da ona göre atacağız. Elbette ki bu özür, bu adımlar Mavi Marmara gemisinde katledilen şehitlerimizi geri getirmeyecek, elbette ki bu özür Filistin’de on yıllardır uygulanan insanlık dışı muameleyi telafi etmeyecek, ancak şehitlerimizin hatırası için, Filistin’in şehit kahramanları için bu özrün son derece önemli olduğuna inanıyor, bu şehitlerin kanının böylece yerde kalmadığını burada özellikle vurgulamak istiyorum” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, bölgedeki yöneticilerin, kanaat önderlerinin, partilerin yaptıkları açıklamalarda, İsrail’in özrünü Türkiye’nin bir başarısı olarak nitelediğini, artık yeni bir dönemin başladığını ifade ettiklerini anlatırken, “Filistin ve çevre ülkelerde sürecin içinde bulunan tüm kardeşlerimizle yaptığımız istişareler neticesinde geldiğimiz bu nokta, Filistin sorunun çözümü konusunda inanıyorum ki sorumluluğumuzu daha da arttırıyor ve yeni bir denklem oluşturuyor” dedi.
-“GAZZE’Lİ KARDEŞLERİMİZ İLE ORADA KUCAKLAŞACAĞIM”-
Bütün bu olaylardan sonra Hamas’ın siyasi lideri Halid Meşal’i aradığını dile getiren Erdoğan, “Kendisini bilgilendirdim. Çok duygulandığını, çok sevindiğini, Filistin’in, Gazze’nin de aynı şekilde duygulandığını bana ifade etti. Bu görüşmede kendisine de ilk fırsata Gazze’yi ziyaret edeceğimi ifade ettim. İnşallah bu sözümüzü de tutacak, en kısa sürede Gazze’ye gidecek, mazlum Gazze’li kardeşlerimiz ile orada kucaklaşacağım” ifadelerini kullandı.
-“İSRAİL ÖZÜR DİLEDİ VE ÖZRÜ DİLER AMA CHP ÖZÜR DİLEMEZ”-
Mavi Marmara’da 9 kardeşin şehit edilmesi acısını yüreklerinde hissettiklerine vurgu yapan Erdoğan, bütün Türkiye’nin, dünyadaki dost ver kardeş milletlerin de bu acıyı yüreklerinde hissettiğini belirtti. “Bu saldırı karşısında boyun eğecek değildik” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Haklı olduğumuz bir davada, haksız duruma düşmek gibi lüksümüz asla yoktu. Onun için hukuk, Birleşmiş Milletler, uluslararası anlaşmalar dedik. Meşru zeminde mücadelemizi kararlılıkla sürdürdük. Biz isterdik ki böyle bir meselede muhalefet de ülke ve milletlin yanında olsun. Biz isterdik ki böyle milli bir mesele de muhalefet de bizim yanımızda yerini alsın. Biz isterdik bizi değil, Türkiye’yi hedef alan böyle bir saldırı karşısında muhalefet de dik dursun, mertçe cesur bir duruş sergilesin. Ne yazık ki, muhalefetten bunu göremedik. Gerek saldırı esnasında, gerek saldırı sonrasında başta CHP olmak üzere, muhalefet ülkesinin, milletinin yanında durmak yerine gitti saldırganların yanında saf tuttu, saldırganların diliyle, ağzıyla bize var gücüyle saldırdı. CHP Genel Başkanı; ‘Biz olsaydık Mavi Marmara’yı göndermezdik’ dedi. İsrail çıktı ‘bu sonucu Mavi Marmara yarattı’ dedi. CHP Genel Başkanı çıktı aynı kelimelerle adeta bir papağan edasıyla ‘Bu sonucu Mavi Marmara yarattı’ dedi. Hepsi bunların kayıtlarda, belgelerde mevcut. Biz İsrail’e Tevrat’tan ‘öldürmeyeceksin’ emrini hatırlattığımızda buna Tel-Aviv cevap vereceğine çıktı CHP Genel Başkanı İsrail’in sözcüsü gibi buna cevap verdi, dış politikamızı aşağıladılar. Bu olay sonrasındaki gelişmeleri dış politika tarihimizin en ağır hezimetlerinden biri olarak ifade ettiler. İsrail’in elinin güçlendiğini söylediler. Elde var sıfır dediler, diplomatik garabet dediler, Dışişleri Bakanımıza en ağır hakaretleri ettiler, gensoru önergeleri verdiler, hiçbir zaman Türkiye’nin yanında değil, gittiler ne yazık ki İsrail’in yanında, saldırganların safında yer aldılar. Bugün nasıl Türkiye’ye karşı düşmanca eylemlerin içinde olan Suriye’nin kanlı rejimiyle aynı fotoğraf karesi içindelerse, o gün de gittiler aynı şekilde İsrail’le o fotoğraf karesi içinde saf tutular. Hiç şaşırmadım. Bunların dış politika çizgisi tarih boyunca hep bu olmuştur. Bunların dış politikadan anladığı, susmaktır, boyun eğmektir, geri çekilmektir görmezden gelmektir ve el pençe divan durmaktır. Bunların dış politikadan anladığı kendi ülkelerinin düşmanlarıyla, halkına zulüm eden zalimlerle aynı fotoğraf karesine girmektir. Tüm milletime sesleniyorum; bunlardan mahcubiyet, özür beklemeyin. İsrail özür diledi ve özrü diler ama CHP özür dilemez. Ben bir başbakan olarak Dersim olayıyla ilgili özür diledim ama CHP Genel Başkanı kendi memleketinin insanlarıyla ilgili olarak kalkıp da bu konuda bir kelime duydunuz mu ağzından?”