Memleketten manzaralar

10 Mayıs 2008

Son bir haftam yollarda geçti. Bursa, Afyon, Eskişehir, Burdur. Haftaya da İzmir ve Samsun. Çok yoğun program ve yorucu bir tempo. Ama keyifli. Üniversiteleri yakından izlemenin başka bir yolu yok. Uzaktan duyduklarınızla, gördükleriniz o kadar farklı ki!..
Uludağ Üniversitesi’ne daha önce defalarca gittim. Ama hiç bu kadar detaylı gezmemiştim. Tıp fakültesi hastanesi dünyanın en ünlü akreditasyon kuruluşunun denetiminden geçip belge alınca, “Ben gördüğüme inanırım“ dedim. “O zaman atla gel, gör” dediler. Ben de öyle yaptım.
Hani, Allah ihtiyaç hissettirmesin ama olsun denir ya, işte öyle bir sağlık kurumu. Filmlerde gördüğünüz gibi. Hem pırıl pırıl hem de fazlasıyla donanımlı. En ufak bir operasyonu bile organ nakli titizliğinde gerçekleştiriyorlar. Rektör Mustafa Yurtkuran ve arkadaşları, sağlıkta dünya standartlarını yakalama konusunda çok büyük çaba harcadılar ama emeklerine değmiş.
Uludağ Üniversitesi ile ilgili bir başka sevindirici haber, yavru üniversitenin

Yazının Devamı

Bizim mucitler tam gaz

9 Mayıs 2008

Türk insanı keşfetmeyi seviyor. En azından merak ediyor. Herhangi bir sorun karşısında pes etme yerine, nasıl çözerim diye kafa yoruyor. Önceki geceki Bizim Mucitler yarışmasının bende bıraktığı genel kanı bu yönde. Yediden yetmişe, en okumuşundan eğitimi yarım kalmışlara kadar hemen herkes yeni bir şeyler yapmanın peşinde.
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da minik mucitlerimiz vardı. Biri eli kolu dolu anneler için paspasın altına zil koymuş, diğeri anneannesinin tarhana çorbası dakikalarca karıştırmasına dayanamayıp otomatik çorba karıştırıcı yapmış, bir diğeri de poşet çayları sıkma aparatı dizayn etmiş. Bol bol alkış aldılar, gelecek için umut verdiler.
Yarışmacı büyüklerin projeleri de yine ihtiyaçtan kaynaklanan projelerdi.
Furkan Kuru ile Mustafa Ayan sanal karakterler yaratıp kitap okumayı daha keyifli ve kolay hale getiren projeleri “Canlı Kitap”la birinciliğe hak kazandı. Bilgisayar yazılımı sayesinde kitaptaki bilgileri üç boyutlu animasyonlar haline dönüştüren projeyle birinci oldular.
Yarışmada ikinciliği, hiç bekletmeden kan sayımı

Yazının Devamı

Milli Kazandırma Bakanlığı

7 Mayıs 2008

Milli Eğitim Bakanlığı, Çelik döneminde çok farklı bir misyon yüklendi. Dershaneler, özel okullar ve kurslardan sonra şimdi de müteahhitleri ihya etme peşinde.
Özel sektöre, yatırımcılara, girişimcilere karşı mıyız? Kesinlikle hayır. Tam aksine, eğitime çok daha fazla ilgi duymalarından yanayız. Bu konuda samimi çaba içerisinde olanları da alkışlıyoruz. Çünkü devlet tek başına 22 milyon öğrenciye daha iyi eğitim veremiyor. Bu çağda hâlâ 7.5 milyon okuma yazma bilmeyenimiz var. Bu yüzden özel sektörün eğitime daha fazla ilgi duymasını canı gönülden destekleriz. Yeter ki devletin yetişemediği alanlara el atsınlar. Örneğin ÖSS ve OKS kursları yerine, keşke, aynı oranda, mesleki eğitime ve mesleki kurslara yönelebilseler.
Ama Çelik yöntemiyle değil. Atılan taş kurbağayı ürkütmediği gibi, kafa göz de yarmamalı. Yerini bulmalı.
Bakın Çelik neler yaptı...
Dershanelere olan bağımlığı kaldıracağım diye OKS’yi kaldırıp onun yerine 6, 7 ve 8’inci sınıflara Seviye Belirleme Sınavı SBS’yi

Yazının Devamı

Doçentti, YÖK Başkan Vekili oldu

6 Mayıs 2008

YÖK’te garip gelişmeler oluyor. Görünürde Başkan Yusuf Ziya Özcan, ama sanki YÖK’ü başkaları yönetiyor. Tüm operasyonların perde arkasındaki isim İçişleri Bakanı Beşir Atalay. Uygulayıcısı ise Başbakanlık Müsteşarlığı’ndan sonra AKP milletvekilliğine seçilen Ömer Dinçer. Şimdi bu kervana bir süre önce YÖK Başkan Vekilliği’ne atanan Doç. Dr. Ömer Demir de katıldı. Evet evet, yanlış okumadınız, Doç. Dr. Ömer Demir. Yani profesörlerin, dekanların, rektörlerin en tepesine bir doçent getirildi. Hem de ilk kez. Tıpkı bir albayın Genelkurmay 2. Başkanlığı’na getirilmesi gibi...
Bu arada Başkan Bey’e, yani Yusuf Ziya Özcan’a, alt ve üst komisyonlar üyesi adı altında, sürekli danışmanlar atanıyor. Önceki gün bunlardan biriyle konuştum. “Başkanı hiç tanımam, bu konuyu kendisiyle hiç konuşmadık. Atamam yapıldığında şaşırdım. Ama yararlı olabileceğime inandığım için görevi kabul ettim” dedi. Eminim ki Başkan da danışmanlarından çoğunu tanımıyor.

Yazının Devamı

Neredeyse okula gitmeden diploma verilecek

4 Mayıs 2008

Milli Eğitim Bakanlığı, liselerde sınıfta kalmayı adeta imkânsız hale getiriyor. İlköğretim okullarında ise zaten kalma yok gibi.
Peki, sınıf geçme neden bu kadar kolaylaştırılıyor? Çocuklarımızı çok düşündükleri için mi? Çağdaş eğitim yöntemleri bunu gerektirdiği için mi? Yoksa bu, yerel seçimler öncesinde çocukları sevindirmenin yeni bir yolu mu?
Bu konuda ortaya atılan daha pek çok ‘deli saçması’ var. Ama bunların hiçbiri gerçek neden değil. MEB resmen açıklamasa da asıl neden, sınıfların giderek kalabalıklaşması, okul sayısının yetersizliği ve Milli Eğitim’in öğrencilerden bir an önce kurtulma isteğidir.
Çünkü, MEB için her öğrenci çok önemli bir masraf kaynağı ve kaynaklar yetersiz. AKP’ye göre de bunun yolu, eğitime daha çok kaynak ayırmak değil, öğrencileri sistemin dışına itmek. Çelik ve ekibinden daha farklı bir yaklaşım olsaydı zaten şaşardım.
MEB, geçenlerde de okul binalarının artık kiralama yöntemiyle yapılacağını duyurdu.
MEB

Yazının Devamı

Rektörlük seçimleri

3 Mayıs 2008

R Rektörlük seçimlerine yönelik kazanın fokur fokur kaynadığını dün dile getirmiştik. Bugün ise olası gelişmelere karşı, üniversitelerin kendi içlerinde gerçekleştirdikleri farklı platformlardan söz etmek istiyorum.
Üniversiteler, YÖK ve Çankaya’nın “keyfi yaptırımları” için yeni arayışlar içerisindeler. Bunlardan biri de önseçim.
Birçok adayın seçime katılıp oyları parçalaması yerine, önseçimle tek aday belirlenip, onun sandıktan en güçlü şekilde çıkması sağlanmaya çalışılıyor.
Gelinen nokta şu: Birbirine yakın oy alan adaylar olması halinde, YÖK’ün de Çankaya’nın da inisiyatif kullanma olasılığı çok yüksek.
Ama seçimi açık ara önde alan bir adayı yok saymak, hiç kolay olmaz.
Üniversite kulislerinde sıkça duyulan söylemlerden biri de şöyle:
İktidara yakın olan adaylar herhangi bir şekilde ilk 6’ya girerse, rektörlükleri kesin. Birçok aday YÖK’ü de

Yazının Devamı

TEV’in altın çocukları

2 Mayıs 2008

Türk Eğitim Vakfı TEV’i 41 yıl önce Vehbi Koç ve arkadaşları kurdu. Şimdi Türkiye’nin en köklü sivil toplum örgütlerinden biri. Bugüne kadar verdiği burs sayısı 158 bine ulaşmış. Müthiş bir rakam. Ayrıca her yıl 7 bin 500 burs veriyor. Üstelik karşılıksız. Ne devlet gibi, daha işe başlamadan üçe beşe katlayıp haciz gönderiyor ne de tarikatlar gibi cemaat baskısı yaratıyor. Ve bütün bunları hayırseverlerin katkılarıyla gerçekleştiriyor.
Türk Eğitim Vakfı yöneticileri, bursiyerleri ve katkıda bulunan hayırseverler, önceki gün Genç Bakış’ta konuğumuzdu. Öylesine farklı burs himayeleri dinledik ki, hüznü, gururu, heyecanı hep birlikte yaşadık. İşçi, memur çocukları TEV sayesinde dünyanın en iyi üniversitelerine girip mezun olmuşlar. Daha sonra da Türkiye’nin en önemli kurumlarında yönetici olmuşlar. İçlerinde işadamı olan da vardı, rektör, dekan, sanatçı olan da.
TEV’in yurtdışı burslarındaki tek şartı, mastır bitince Türkiye’ye geri dönmeleri.

Yazının Devamı

Çelik gidiyor, Sağlam geliyormuş!

30 Nisan 2008

İktidarın, kamuoyuna şirin gözükmek için, sivrilerini törpüleme yönünde harekete geçeceği dilden dile dolaşıyor. Senaryoların bini bir para. İktidar, yargı ve kamuoyuyla inatlaşma yerine uzlaşmacı tavır sergileyecekmiş. Böylece hem kapatma davasına etkilemeye çalışacak hem de “Bakın, biz değiştik” mesajı verecekmiş. Topun ucundaki ilk isim ise Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’miş. Kızağa çekilecekmiş. Yerine de Mehmet Sağlam getirilecekmiş...
Başkalarını bilmem ama ben AKP’nin Çelik’ten kolay kolay vazgeçeceğini hiç sanmıyorum. Çünkü bindiği dalı kesmiş olur. Özellikle de Doğu ve Güneydoğu’da. AKP’nin bu bölgelerdeki oy patlamasının ardındaki ismin Çelik olduğunu bilmeyen yok. Hatta Başbakan Erdoğan’a yerel seçimlerde Diyarbakır sözü verdiği de gelen duyumlar arasında. Şimdi böyle bir ortamda Çelik harcanır mı?
Mantık harcanmaz diyor. Hele hele AKP’nin iç yapısı düşünüldüğünde. Ama kapatma davası nedeniyle köşeye sıkıştı da bu

Yazının Devamı