Karşıyaka’da neler oluyor?

16 Temmuz 2009

Karşıyaka Spor Kulübü taraftarlarının diğer İzmir takımlarından farklı olduklarına dair yapmış oldukları vurgu takıma ve ilçeye ayrı bir anlam yüklemektedir. Aslında bu farklılık söylemi bir yandan da Karşıyaka’ya en fazla zarar veren şey olmuştur. Karşıyaka taraftarı ve Karşıyaka kulübü için bu farklılığın yarattığı bir önemli handikap daha söz konusudur.
Kulübün ve taraftarın en büyük düşmanı yine kendisidir.
Kulübün farklı branşları arasında her daim iktidar kavgası yaşanmakta ve bu kavga çok dallanıp budaklanmadığı müddetçe kamuoyuna yansımamakta ve taraftarlarca da bilinmemektedir.
Ancak gerilim her zaman ve her yerde sürmektedir.
Futbolun lokomotifliği, yelken-tenis gibi branşların kendine özgü yapıları, basketbolun farklı bir alan olduğu iddiaları, kulübün bütün branşları kendi özerkliklerini ilan edinceye kadar devam edecektir.
Benzer gerilim ülkemizin her iktidar alanında olduğu gibi yönetime talip olanlar, yönetimde olanlar ve eski yönetim mensupları arasında da sıkça yaşanır.
*&nbs

Yazının Devamı

Kadifekale’de top oynamak

9 Temmuz 2009

Engin Önen ve Bekir Balkız‘la birlikte yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz hafta Kadifekale sokaklarında gözlem yapma imkânı buldum. Bir sosyal bilimci için Kadifekale gerçekten de müthiş bir zenginliği bünyesinde barındırmakta.
Kentin merkezinde olup kentin böylesine dışında bulunan bir yeri yakalamak sosyal bilimciler için her zaman mümkün olmasa gerek.
Kadifekale sokaklarında yürürken gözümün önünde kendi çocukluğum ve mahalle aralarında yaşadıklarım geliverdi.
Tek katlı, iki katlı evlerin ağırlıkta olduğu, kapı önü sohbetlerinin varlığını sürdürdüğü bir mekanda çocuk olmanın kendine has güzellikleri vardır.
Sokaklar sizin kendi çocukluğunuzu doya doya yaşama imkânını size vermeye devam etmektedir.
Buraya kadar olan benzerlik muhtarla yaptığımız görüşme sonrasında bir anda ortadan kayboluverdi.
Okulun olmadığı, sağlık ocağının bulunmadığı, postanenin kapatıldığı, bankaların şubelerini kapattığı kentin merkezine beş dakikalık bir yer bir anda

Yazının Devamı

Beş maçlık ceza üzerinden gündelik hayatımız

2 Temmuz 2009

Federasyonların vermiş olduğu cezalar spor sahalarında taraftarların en fazla kafasını kurcalayan konulardan biridir.
Aşırı tarafgirlik sonrasında federasyonun takımı aleyhine verdiği cezayı kimse beğenmez.
Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde saha içerisinde meydana gelen ve tüm ülkede büyük tepki gören davranışlara verilen cezalar da bile en başta kulüp yönetimleri spor kamuoyunun vicdanının rahatlamasına izin vermezler.
Tabii bir de işin federasyon boyutu var.
Sanki yazılı kuralmış gibi standart cezalar verilerek iş halledilmek istenir. Bu konuda iki örnek vereceğim; bunlardan ilki süper lige yükselme finalinde Karşıyaka taraftarlarının sahaya girmesi sonrasında yaşananlar nedeniyle futbol federasyonunun Karşıyaka kulübüne verdiği beş maçlık seyircisiz oynama cezası.
* * *
İkinci örneğim ise Türkiye Basketbol şampiyonluğu için oynanan son karşılaşmada Fenerbahçe taraftarlarının bir kısmının saha içerisinde şampiyonluğu kazanan Efes Pilsenli basketbolculara saldırması sonrasında çıkan olaylar nedeniyle verilen beş maçlık ceza.

Yazının Devamı

İzmir’in şansı

25 Haziran 2009

Son yıllarda İzmir Vali ve Emniyet Müdürleri açısından Türkiye bürokrasisinin gözde ili olarak kendisini gösterdi. İzmir’den giden her bürokratın ardından yerel medyadan yükselen sesler de, bu kentin önemine yapılan aşırı vurgu hissediliyordu. Son olarak İzmir Emniyet Müdürü’nün İstanbul’a gitmesinin ardından da benzer süreçleri yaşadık. Ancak ben bu yazımda sizlere giden Emniyet Müdürümüzü değil, yeni gelen Emniyet Müdürümüz Sayın Ercüment Yılmaz‘ı anlatmak istiyorum.
7-8 Mayıs 2003 tarihlerinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından düzenlenen futbolda şiddet ve önlenmesi sempozyumu sırasında tanıştığım sevgili Ercüment Yılmaz‘ın görev yapacağı süre boyunca her alanda başarılı olacağına yürekten inanıyorum.
Öte yandan kendisinin özellikle spor alanında İzmir’in büyük bir şansı olduğunu düşünüyorum. Çünkü futbol-taraftarlık ilişkisi konusunda oldukça fazla deneyim sahibi bir Emniyet

Yazının Devamı

Yönetememe üzerine...

18 Haziran 2009

Sadece İzmir’in değil tüm ülkenin büyük bir sorunudur yönetmek ya da yönetebilmek. Toplumsal yapımızın şekillendirdiği, eğitim sistemimizin de aynı yapı üzerinde devam ettiği karar verme mekanizmalarımızla ilgili sıkıntılarımız söz konusu. Olayların olup bitmesi sonrasında tepki vermeye alışkın olan yapımız nedeniyle sorunlar çözümlenememekte, halının altına pislikler atılmaya devam etmektedir. Düzenli olarak işleyen sistemler üretemediğimiz için kişilere göre değişen yönetim anlayışlarının tutsağı olmaktayız. Daha iyiye, daha güzele doğru gelişmesi gereken pek çok durum ne yazık ki kişisellikler nedeniyle kötü sonlanmaktadır. Tabii bazı şeylerin bu ülkede hiç değişmediğini de unutmamak koşuluyla. Örneğin her yerel seçim döneminde bizlere bol keseden atılan vaatlerin yerini çok kısa süre içinde yol ve kaldırım yapımına bırakmalarında olduğu gibi. Ya da işlerinin güçlerinin bu güzel kenti yönetmek olduğunu söyleyenlerin Pazar günü yaşanan üniversite sınavı sonunda binlerce insanı

Yazının Devamı

Trabzon’dan İzmir’e futbola bakış (2)

11 Haziran 2009

Trabzon izlenimlerini sizlerle paylaşmaya bu hafta da devam ediyorum.
Yıllardır medya tarafından bizlere ateşli taraftarlar olarak tanıtılan Trabzonsporluların yönetimin saha içerisindeki anons sistemi ile takımlarını desteklemeye davet edilmesi üzerinde durulması gereken bir ayrıntıydı. Yönetimler, futbolun endüstrileşmesi sürecine vurgu yapacak olan yeni bir taraftar (müşteri) profilini tribünlere yerleştirmek istiyorlar.
Bu taraftar ya da müşteri tükettiği ölçüde takımına daha fazla yararı dokunan ve yeni dönemin futbolunun olmazsa olmazları.
Öte yandan aynı yönetimler, yeniledikleri stadyumlarını “cehennem” olarak tanıtmayı da sürdürüyorlar. Bu yeni cehennemin yaratıcıları herhalde istenilen bu taraftar ya da müşteriler değiller.
O halde Türkiye’deki özellikle bu aşamaya geldiğini düşünen ve burayı hedefleyen her kulübün önlerinde önemli bir ikilem duruyor. Tükettikçe kulübe gelir kazandıran yeni taraftarlar, müşteriler ve yenilenen tribünlerin genelde kale arkalarına yollanan ve

Yazının Devamı

Trabzon’dan İzmir’e ve futbola bakış

4 Haziran 2009

Son üç hafta içinde Türk futbolunda önde gelen dört takımın maçlarını izleme fırsatını buldum. Önce İzmir’de kupa finalini, ardından İstanbul’da Beşiktaş-Galatasaray ve son olarak da Trabzon’da Trabzonspor-Fenerbahçe karşılaşmalarını takip ettim. Geçen hafta proje ekibindeki arkadaşlarımla birlikte son derece canlı ve bir o kadar da keyifli bir tribün şovunun içerisinde yer aldıktan sonra hafta sonunda Trabzon’da gördüklerimiz bizi hayal kırıklığına uğrattı. Trabzonspor’un ateşli tribünlerinin yerinde adeta tiyatro, sinema seyretmeye gelen izleyici topluluğunun bulunmasına şaşırdık.
Maçın ertesi günü Trabzonspor taraftar derneği yöneticileri ile yaptığımız görüşmeler sonrasında bunun nedeni belirginleşmeye başladı.
Öncelikle Trabzonspor kulübü, tribüne gelen taraftarlarına yönelik olarak çıkarttığı bordo-mavi kart projesiyle pazarladığı kombine bilet satışında büyük bir başarıya ulaşmış. Yirmi üç bin kişilik stadyumun on sekiz bini kombine kart sahibi ve bu kartların

Yazının Devamı

İstanbul’dan İzmir’e futbol bakışı

28 Mayıs 2009

Yürütücüsü olduğum Türkiye’de futbol, taraftarlık ve kimlik konulu tübitak projesi kapsamında geçen Cuma gününden itibaren dört gün boyunca bölüm arkadaşlarım Engin Önen ve Bekir Balkız’la birlikte İstanbul’da Çarşı ve Genç FB’liler grubu liderleri ile görüştük.
Pazar günü İnönü stadında Beşiktaş ve Galatasaray arasında oynanan karşılaşmayı ve ardından yaşanan kutlamaları izledik.
Dört gün boyunca gezdiğimiz kent beni ve iki arkadaşımı adeta büyüledi. Coğrafyanın ve tarihin böylesine iç içe geçtiği ve yaşayanlara bulunmaz bir ortam sağladığı başka bir kent herhalde ender bulunur.
İstanbul’un son yirmi beş yıl içerisinde ülkemizin her alanındaki kaynağı kendine doğru çekmesinden sonra diğer kentlerin yaşadığı sıkıntılar futbol alanında da kendisini hissettirdi. Belki de bu süreci öngörmekte en fazla zorlanan kent İzmir oldu. İzmir kenti sanayi, ticaret, basın ve pek çok alanda olduğu gibi futbol alanında da geleceği iyi okuyamamasının

Yazının Devamı