TESTi KIRILDI MI?

22 Şubat 2011

Aşk Tesadüfleri Sever’de de, ‘Ya Sonra’da da benzer bir erkek sorusuyla karşılaşıyoruz...

Başlıkla ilgili bir açıklamayla başlayayım söze, bu testinin son haftalarda üzerine konuşulan ‘testi’yle ilgisi yok. Konu başka.
Bu, benim yıllar yıllar önce, çok yakın bir arkadaşımın ayrılmakta olduğu kocasından duyduğum bir soru: “Testi kırıldı mı?” Bu aşağı yukarı şu demek oluyor; “Benden ayrılmak, evliliğimizi bitirmek isteyen, bunu açıkça, sebepleriyle dile getiren kadının başka biriyle ilişkisi var mı?” Yoksa, ayrılmamak için, onu yeniden ‘kazanmak’ için, yitirilenleri yerine koymak için, her ne içinse artık, çaba harcayacak. Yok başka biriyle olmuşsa, zaten o kadından hayır mı gelir?

Aşkla kırılmıyor testi
Yani bir kadının bir evliliği, uzun bir ilişkiyi bitirmeyi göze almasını gerektirecek yüzlerce sebebin hiçbir hükmü yok, eline başka erkek eli değmediyse. Testi bütün demektir.
Son haftalarda gösterime giren - ve bu cuma girecek olan - iki filmde de benzer durumları görünce hatırladım bu uzun zaman önceki konuşmayı. Önce ‘Aşk Tesadüfleri Sever’de. Kız, sevgilisinden ayrılmak için bir konuşma yapıyor. Diyor ki “Sana aşık değilim”. Gülüyor adam. “Hah, ne saçma...” Öyle

Yazının Devamı

Kekeme kralın öyküsü

18 Şubat 2011

BAFTA’nın galibi, Oscar’ın güçlü adayı ‘Zoraki Kral’ gösterimde
Heyecanla beklediğimiz filmlerden biri gösterimde bu hafta. Eğer cumhurbaşkanı değilseniz ve korsana rağbet etmiyorsanız, heyecanla bekliyor olmalısınız yani. Zira Oscar’ın en güçlü adaylarından ve de İngiliz Oscar’ları kabul edilen BAFTA’nın galibi ‘Zoraki Kral / The Kings’s Speech’ söz konusu.
Yönetmenimiz, genç (38 yaşında): Bundan önce muhtelif TV dizilerine ve de ülkemizde gösterime girmese de DVD’sini ele geçirmiş futbol ve sinemaseverlerce ‘başyapıt’ kabul edilen ‘The Damned United’a (Efsane teknik direktör Brian Clough’un Leeds United’da geçirdiği 44 günü anlatan film) imza atan Tom Hooper.
Oyuncuların hepsi birbirinden güzide. Kekemelikten muzdarip ‘zoraki kral’ George’da (yakınlarının çağırdığı isimle Bertie) Colin Firth, bin doktordan binbir eziyet gördükten sonra son umut olarak kapısına dayandığı zeki, tuhaf, şahane konuşma terapisti Lionel’da Geoffrey Rush, Bertie’nin Kraliyet Ailesi için fazlasıyla sevgi ve şefkat dolu, kendine özgü ve hoş karısında Helena Bonham Carter. ‘Diğer rollerde’ Derek Jacobi’den Guy Pearce’a, Michael Gambon’a seçkin isimler.
Anlatılan ise herhalde İngiltere Kraliyet

Yazının Devamı

ÇÜNKÜ BABAMIZ HiÇ LEKE TUTMAZ

15 Şubat 2011

Herkesin “Bu tiyatro gibi değil” diye övdüğü Dot’un yeni oyunu ‘Festen / Kutlama’ için birkaç söz...

Bazen birçok şeye dair umudunuz kırılmışken, bir oyun ilaç gibi gelebiliyor insana. Kuşakdaşı olduğum, doğuşuna, emekleyişine ve hızla ayağa kalkışına tanıklık ettiğim Tiyatro Dot, bende hep bu duyguyu yaratıyor.
DOTBİLSARDA VE DOTMARSTA projelerinin ardından DOTKOLEKSİYONDA ortaya çıktığında, ‘yeni’ ve ‘iyi’ bir şey izleyeceğimi biliyordum. Sonra her görenin bayıldığını duydum. Ve “Ben yıllardır tiyatroya gitmedim” diye ayak direyen nice kişinin “Vallahi bu tiyatro gibi değil” diye ikna edilerek “Festen / Kutlama” adlı oyuna götürüldüğünü, memnun çıktığını. Yine de umduğumdan da iyiydi.
Mekan, Koleksiyon Mobilya. Merdivenleri, bahçesi ve ortaya kurulmuş şeffaf çadırıyla. Oyun merdivenlerde başlıyor. Evin babasının yaş günü. Çocuklar bu kutlu gün için dünyanın dört bir yanından gelmişler. Küfür kıyamet, koca karısıyla, küçük kardeş ablasıyla birbirine giriyor daha kapının eşiğinde. Ama ‘aile’ bu, kapıyı kapatırsın, bütün felaketini içine gömersin, gülümsersin. Bugün babanın doğum günüdür.
Çadırın içinde koskocaman, şık bir yemek masası bekliyor bizi. Avdan dönen baba (Köksal

Yazının Devamı

BiR MASAL DAHA...

11 Şubat 2011

Disko Kralı’nda olay yaratan şarkının filmi gösterimde: ‘İncir Reçeli’

Sevgililer Günü’nde sinemaya giden çift var mıdır, bilmiyorum. Benim aklımın ucundan geçmez doğrusu 14 Şubat’ı romantik bir film izleyerek geçirmek, bunu önerene de sıcak bakmam. Ama neticede böyle bir kanı olsa gerek ki, vizyona peşpeşe duygusal yerli filmler giriyor.
‘Aşk Tesadüfleri Sever’ birinci zafer haftasını devirirken, şimdi sırada ‘İncir Reçeli’ var. Künyenin senarist, yönetmen, yapımcı hanelerinde aynı isim yazıyor: Aytaç Ağırlar. Daha önce çeşitli film ve dizilerde oyuncu olarak yer almış, ‘İncir Çekirdeği’ adlı filmin senaryosunu yazmış bir isim Ağırlar. Herhalde ‘İncir Ağacı’ yolda...
İlk filminde, basın bültenlerinde de belirtildiği gibi kentli bir ‘aşk masalı’ anlatıyor. Aşkın gerçekliğinden dem vuran tüm filmlerin son dönemde ‘masal’ olarak kategorize edilmesine hiç girmeyelim, yerimiz dar.
Bu ‘masal’ın kahramanları, senaryoları sürekli geri çevrilen, hayatını skeçler yazarak kazanan 30’larında bir adam olan Metin’le (Halil Sezai Paracıkoğlu) bir gece barda tanıştığı, hakkında hiçbir şey bilmediği Duygu (Melike Güner). Çok sarhoş olduğu için geceyi Metin’in evinde noktalayan kızımız

Yazının Devamı

PRAG’A GiDECEKLERE ÖNERiLER

8 Şubat 2011

Az masrafla zengin bir tatil geçirmek, koca bir tarihle tanışmak için Prag’ın tam zamanı

Şu sıralar kısa bir tatil şansınız varsa, fazla masrafa girmeden bir masal diyarında bulabilirsiniz kendinizi, hemen davranın. İşe “Prag’a gidiyorum ben” dediğinizde alacağınız “Aaa donarsın” tepkilerini geri püskürtmeye hazırlanarak başlayın. Emin olun, donmuyorsunuz, hatta kışın göbeğinde pırıl pırıl güneşli bir sürpriz bile yapabiliyor Prag size. Ve adım başı sıcak şarap, ‘milli içki’ Becherovka ve benzeri ısıtıcı seçenekler mevcut.
Asla ve asla bir tur şirketiyle gitmeye kalkışmayın. Yola çıkana kadar başınıza gelenler yetmezmiş gibi merkezde dört yıldızlı otel diye gittiğiniz yer, ücra bir köşede hostelden hallice bir hizmet sunuyor olacaktır, booking.com’dan şaşmayın.

Restoran cennetiBoyut’un, Dost’un rehberlerini ve bulursanız mutlaka And Mag dergisinin ilgili sayısını yanınızda bulundurun. Bunu bütün gezilerinizde yapın, pişman olmazsınız. Gezilip görülecek yerler belli, benim yazacaklarım daha kişisel deneyimler.
Prag bir restoran pub cenneti. Meşhur Karl Köprüsü’nün yakınındaki Bellevue’yü, yine benzer konumdaki Mlynec’i, karşı kıyıdaki Kampa Park’ı, nehrin ortasındaki

Yazının Devamı

Bu da bizim ‘Love Story’miz

3 Şubat 2011

Yarın vizyona girecek ‘Aşk Tesadüfleri Sever’ filmi, tesadüflerden herkesten biraz daha fazla nasibini almış bir çiftin aşkını anlatıyor. Benim itirazıma gelirsek, çok fazla gözyaşı dökmüş olmaktan muzdaribim
Ortaçgil’in en güzel şarkılarından biridir, ‘Eylül Akşamı’... Tanışana kadar uzun yıllar aynı semtte yaşamış ama yolları hiç kesişmemiş bir çifti anlatır. “Belki benim kağıt param / Bir şekilde, döne dolaşa / Senin cebine girmiştir / Belki aynı posta kutusuna, / Değişik zamanlarda da olsa / Birkaç mektup atmışızdır” der... “Olamaz mı? Olabilir.”
Herhalde her aşık çift hesaplamıştır bunları. Daha önce nerelerde, kaç kez birbirlerine teğet geçtiklerini... Ve o gün orada o saatte bulunmalarının adeta ilahi bir güç tarafından ayarlandığını.
Aşkın kendisi bir tesadüf zaten. İki insanın dünyadaki milyonlarca başka kişi arasından birbirini seçmesi nasıl açıklanabilir ki? Lafı ‘Aşk Tesadüfleri Sever’e getirmeye çalışıyorum, anlamışsınızdır. Ömer Faruk Sorak’ın çektiği, adını Murathan Mungan’ın Müslüm Gürses için yazdığı şarkı sözünden alan filme.
Tesadüflerden herkesten biraz daha fazla nasibini almış bir çiftin aşkını anlatıyor film. Deniz (Belçim Bilgin) ile Özgür (Mehmet

Yazının Devamı

Bütün kızlar toplandık

28 Ocak 2011

10’uncu Time Out İstanbul / Gusta Yeme & İçme Ödülleri’nde en iyi bar seçilen Off Pera’nın doğuşu, bir ‘dibe vurmadan yükselemezsin’ hikayesi

“Ve kazanan: Asmalımescit’te eğlenceyi sokaklara çıkaran... Off Pera...” Nahide’de alkışlar koparken benim için zaman durdu sanki. Bir buçuk yıl öncesine gittim hızla.
Sıkıntılı, miskin bir yaz günüydü. Biz iki arkadaş Gümüşlük’te oturmuş ufka bakıyorduk. Tadımız yoktu pek... ‘Dibe vurmak’ diye bir şey varsa eğer, benim uzun yıllardır tanıdığım arkadaşım ilk kez bu kadar derini görüyordu.
Hayatının önemli bir bölümünü adadığı, İstanbul’un ‘minderli - hamaklı ilk mekanı’ Arka Bahçe satılmış, üzerine de talihsizlikler peş peşe gelmişti. En son, Asmalımescit’te el attığı (adını anmak istemediğim) bir barı tez zamanda kalkındırmış ve bunun ‘cezasını’ da aynı hızla görmüştü. Neden? Çünkü ortaklık, güven üzerine kurulmaması gereken bir şeydi.
O 3-4 aylık dönem, benim hayatımda da yeni bir kapı açmıştı. Kafamdan geçen ‘Sadece intikam şarkılarının çalındığı bir gece olsa insanlar çok eğlenmez mi?’ düşüncesini bir
14 Şubat’ta o barda hayata geçirmiştik. Adını ‘Yıkılmadım, Ayaktayım’ koyduk, sevgilisiz insanlar gelip kurtlarını

Yazının Devamı

SEFA GELDiN, HOŞGELDiN...

26 Ocak 2011

Ezginin Günlüğü’nden ayrılan Hüsnü Arkan’ın ‘Solo’ albümü müjde gibi geldi

Ezginin Günlüğü’nün kalbi, beyni, bel kemiği olduğunu düşündüğüm Hüsnü Arkan’ın gruptan ayrılış haberine vahvahlanan ben ve benim gibiler için ilaç gibi geldi ‘Solo’. Neyse ki fazla bekletmedi, sefa geldi, hoş geldi...
Hüsnü Arkan’ın gruptan uçup kendi kanatlarına kavuşuşunun aslında kara bir haber sayılamayacağının kanıtı ‘Solo’. Ada Müzik etiketiyle yayınlanan albümde 10 adet yepyeni şarkı var. Tamamının bestesi, altısının sözü Arkan’a ait. Kalan dört parçada Can Yücel, Orhan Veli, Ümit Yaşar Oğuzcan ve Nâzım Hikmet imzası var.

Yılın sürprizi
Yazıma başlık yaptığım şarkıdan başlamak isterim, albüm onunla açılmasa da: ‘Hoşgeldin’. Çünkü, gördüğüm andan itibaren bana yılın sürprizi gibi geldi Hüsnü Arkan - Birsen Tezer düeti. Bilmiyorum Birsen Tezer’i hâlâ dinlememiş olanlar var mı? Belki onlara büyük bir iddia gibi gelebilir ama bana göre Türkiye’nin en iyi yorumcularından biridir. Şahane söylediği Ortaçgil şarkılarıyla, en çok ‘Çığlık Çığlığa’ ile tanınmış, çoğu kendi şarkılarından oluşan ilk albümü ‘Cihan’ı ise bir buçuk yıl önce çıkarmıştır. Şimdi yeni haberler bekliyoruz Birsen Tezer

Yazının Devamı