Ödüllerden çok bunlar konuşuldu

30 Mart 2011

Kırmızı halı: Ödül törenlerinin en eğlenceli bölümüdür. Bizdeki törenlerde ise özensiz giyime alışığız. Bu yıl moda tasarımcıları adaylara sponsor olmuş. Kıyafetler hatta mücevherler bile yurt dışındaki gibi ödünç alınmış. Örneğin, Hande Ataizi Ralph Lauren kıyafetini Kafkas zümrütlerle tamamlamış. Bir nevi Angelina Jolie durumu. Zaten Hollywood starı havasında olan bir tek Hande Ataizi var.
Burcu Esmersoy ve Yekta Kopan röportajlarında herkese moda tasarımcılarını soruyor. Bazılarında tasarımcı ya da firmanın temsilcisi de yanlarında. Ama Zafer Algöz’ü giydiren Damat Tween’den bir yetkili canlı yayın heyecanına kapılıp ‘Zafer Bey’ yerine ‘Zeki Bey’ diyebiliyor. Kırmızı halıda firma yetkililerine kadar herkesi dinlememize ne gerek var?
Kilo sorunu: Melis Birkan’ın daracık deniz kızı elbisesi patladı patlayacak gibi duruyor. Neyse ki kendinden emin duruşu durumu biraz kurtarıyor. Türk sinemasının yıldızları belli ki kendilerine hiç bakmıyor. Ne diyet, ne spor yapıyorlar. Hepsi birbirinden beter durumda. Oysa oyuncu bedenine özen göstermeli. Her oyuncuya spor ve diyet konusunda Hande Ataizi ya da Demet Akbağ (En iyi kadın oyuncu ödülünü boşuna almadı) disiplini lazım.

Yazının Devamı

Tilki tilki saat kaç?

28 Mart 2011

Günün oyunu belli. Dün ve bugün herkes aynı şeyi soruyor, “Saat kaç?” Herkes bir cevap veriyor, ama doğrusu kimse söylediğinden emin değil. Nedeni basit. Bütün dünya pazar sabahı itibariyle yaz saati uygulamasına geçti, saatleri bir saat ileri aldı.
Biz bir gün geriden takip ediyoruz ama teknoloji geri kalmamıza izin vermiyor, sağolsun, telefonlar, bilgisayarlar bizden önde gidiyor.
Dün sabah telefonumun alarmıyla uyandım. Bir telefona baktım, bir saatime. Arada bir1 saat fark var. İşin komiği hangisi doğru, bilmiyorum. Bir de bilgisayarımı açıyorum, o nedense en son tamire gittiği yerde, İngiltere saatinde kalmış. Önümde üç ayrı saat, üçü de farklı. Saat pekala 06.00, 07.00 ya da 08.00 olabilir. Hemen bilgisayarda haber sitelerini açıyorum, doğru saati bulmak için. Ne mümkün! Üstte saat 08.00 yazıyor, altında “Yaz saati uygulaması YGS nedeniyle pazartesiye alınmıştır” haberi var, kolumdaki saat ise 07.00’yi gösteriyor. Nasıl bir karışıklık... İyi ki yetişmek gereken bir yer yok diye seviniyorum. Tabii o sırada aklıma üniversite sınavında ter döken 1 milyon 692 bin 345 öğrenci geliyor. Sınavda karışıklık olmaması için Bakanlar Kurulu’nun saat değişikliğini pazartesiye alması

Yazının Devamı

Sonunda Michelin yıldızımız oldu!

26 Mart 2011

İyi şeyler de oluyor! İstanbul Doors Group, Türkiye'nin en büyük yeme-içme grubu. Şimdi Londra'nın en ünlü restoran zincirlerinden biri olan Tom Aikens Group'u satın aldılar
Alıştık. Her yeni restoran açılışında konu dönüp dolaşıp Michelin Yıldızı’na geliyor. Her yurt dışında çalışıp Türkiye'ye dönen şef Michelin'li restoranlarda çalıştığını ballandıra ballandıra anlatıyor. Sonraki aşama da belli, İstanbul'da açtığı restoranla Michelin'e aday olacağını söylüyor. Oysa artık ne müşteriler bu söylenenlere kanıyor, ne de Michelin'in eski değeri var. Zaten bizim asıl konumuz da Michelin değil.
Geçen ay İstanbul Doors Group'un ortağı Levent Büyükuğur'dan yabancı bir restoran grubunu satın almak üzere olduklarını öğrenmiş ve yazmıştım. Beklenen haber çarşamba günü geldi. 23 Mart itibariyle İstanbul Doors Group Londra'nın ünlü zinciri Tom Aikens Group'a ortak oldu.

Yenilenme operasyonu
Tom Aikens 2 Michelin Yıldızlı bir şef. Chelsea ve Somerset House'da Tom's Kitchen ve Chelsea'de Tom Aikens adlı restoranları var. Şimdi kendi adını taşıyan 'fine dining' restoranını da daha ulaşılabilir yapmak için İstanbul Doors'la birlikte bir yenilenme operasyonuna giriyor. Tom Aikens hazirandan

Yazının Devamı

Dikkat, bağımlılık yapabilir!

23 Mart 2011

İnternetten alışveriş yapanları anında tavlayacak bir site: morhipo.com. Farkını Cem Boyner’den dinledim. Etkilenmemek mümkün değil
Önceki gün İstinye Park’ta morhipo.com’u Cem Boyner’den dinlemek üzere toplandık. Baştan söyleyeyim, Cem Boyner çok iyi bir konuşmacı. Hiç ilgilenmediğiniz bir konu hakkında konuşsa bile onu saatlerce dinleyebilirsiniz. Öyle bir etkisi var.
Bir araya gelme sebebimiz morhipo.com, Boyner Holding’in kurduğu yeni bir alışveriş sitesi. İlk duyduğumda, “Bir bu eksikti!” dedim. Her gün açılan alışveriş sitelerine bir yenisi daha eklendi. Üstelik Beymen’in sloganı olan “Koşulsuz müşteri memnuniyeti” farkıyla. “Cini bir kere şişeden çıkardık. Şimdi müşteri her gün daha fazlasını istiyor” diyor Cem Boyner. morhipo’nun en büyük artısı müşteriyi çok iyi tanıyor. Zaten Cem Boyner de bunun altını çiziyor, “Rakiplere bakmadık, müşterilere baktık” diyor.

Çift sarılı yumurta
Morhipo’yu ‘çift sarılı yumurta’ya benzetiyor. Neden mi? Site içinde iki bölüm var, biri exclusive yani indirimli sezon sonu ürünler, diğeri ise sezon ürünleri. Sezon ürünlerinde de yüzde 5-20 arasında indirimler olacak.
Tabii yurt dışından gelen siparişler gibi gümrüğe takılma gibi bir

Yazının Devamı

Nişantaşı’nda ayılana gazoz, bayılana limon

21 Mart 2011

Haber kanalları bile gündemi görmezden geliyor. Herkes bir kaçış peşinde. Neyse ki 40 gün 40 gece sürecek olan ‘İstanbul Shopping Fest’imiz var. Bir kez daha görüyoruz, ne yaparsak yapalım, arabesk içimizde...

Japonya’dan sonra şimdi de Libya’yla sarsılıyoruz. İşin ilginci, haber kanalları Libya’da olanları vermiyor. Artık ciddiye mi almıyorlar, yoksa onlar da çok bunaldılar, başka konulara mı kaçmak istiyorlar, belli değil.
Benim bu hafta sonu kaçışım İstanbul Shopping Fest ile oldu. Amaç belli, hem ekonomiye katkıda bulunalım, hem de ‘retail therapy’ yapalım. Tamamen ihtiyaçtan.
Cuma akşamı başladım. Derbi merbi dinlemedim, kendimi İstinye Park’a attım.
“Vogue’un sergisini gezerim, biraz da dükkan dolaşırım” dedim. Önce Dim Sum’da yemek yedim. Yemekleri bu kadar iyi olan, fiyatları hâlâ makul kalan çok nadir yerlerden biri ama ne yazık ki hak ettiği ilgiyi görmedi. Yemek sonrası hazım niyetine vitrin bakmaya başladım. Saat 24.00’e geliyor, millet La Senza’da kapış kapış seksi iç çamaşırı alıyor. “O renkleri, o modelleri kim giyer?” dediğiniz şeyler peynir ekmek gibi satıyor. Şaşkınım, herkesin iç dünyası

Yazının Devamı

ZiNCiRLEME REAKSiYON

19 Mart 2011

Dünya yerle bir oluyor, nükleer patlamalar derinden sarsıyor. Bizim gündemimizdeyse ‘İbo ve kadınları’ var. Türkiye’de yapılacak nükleer santralse felaketimiz olabilir
Her şeyini kaybetmiş Japonlar tek sıra halinde su içmeyi beklerken, bizde yoğun bakıma kim girecek kavgası ya da hastane bahçesinde lahmacun tartışması çıkabiliyor. Şaşırıyor muyuz? Hayır.
Dünya yerle bir olurken, nükleer patlamalar her bakımdan herkesi sarsarken, Libya birbirine girmişken gündemimizdeki en önemli madde, ‘İbo ve kadınları’.
Tabii ki ateş düştüğü yeri yakıyor. Herkesin acısı kendine büyük. Ama yoğun bakımdaki İbo için “Ziyaret ettiğimde uyuyordu, uyandırılmamasını rica ettim” diyecek, tüpgazla nükleer santrali aynı kefeye koyacak bir mantık silsilesi insanı ister istemez ürkütüyor. Bu arada senelerdir kırmızı bültenle aranan bir kişi ülkeye döndüğünde hemen serbest bırakılırken, daha suçlarının ne olduğu belli olmayanlar hapiste. Gerekçe basit, suçsuzluklarını ispatlamak zorundalar. Tam olarak hangi konudan, hangi suçtan söz ediliyor, hiçbirimiz bilmiyoruz.

Herkesi bekliyoruz
Hal ve gidişattan hep beraber sınıfta kalmış durumdayız. Yine de hepimizi en çok etkileyecek mesele belli,

Yazının Devamı

“ÇORBACI MIYIZ BiZ?”

16 Mart 2011

Sabaha kadar açık alışveriş merkezi hayalim İstanbul Shopping Fest ile gerçekleşiyor. Peki ama satış danışmanları “Çorbacı mıyız biz?” diye isyan etmekte haksız mı? Monocle’ın mart sayısı tam da bu her geçen gün artan çalışma saatlerini araştırıyor. Sonuç, hiç uyumayan ve 24 saat çalışan bir nesil olabilir

İstinye Park’ta en lüks markalardan birinde çalışanlar kendi aralarında konuşuyor. “Gece 02.00 de ne ya! Çorbacı mıyız biz?” Doğru tahmin, İstanbul Shopping Fest’ten bahsediyorlar.
Hep hayalimdi, sabaha kadar açık alışveriş merkezleri. Kaç kişi gider, gitse de kaç kişi alışveriş yapar bilmiyorum. Ama bazen gece 22.00’de mağazalar kapanırken hâlâ dükkan dükkan gezmeye doyamadığım olur. İşte o zaman söylenirim, neden daha geç saatlere kadar açık bir alışveriş merkezi yok diye.
Sonunda sesimi duydular, İstanbul Shopping Fest şerefine mağazalar sabah 02.00’ye kadar açık.

Monocle bile geç kaldı
Tam da nasıl olacak diye düşünürken Monocle’ın mart sayısını okudum. Derginin kapak konusu çalışma saatleri. Kısaca çok yakında uyku tarihe karışacak, “24 saat çalışacağız” diyorlar. Her ülkenin alışkanlıklarını ayrı ayrı inceliyorlar. Örneğin ABD’de çalışanlar öğle yemeğini masa

Yazının Devamı

‘Bir star keşfettiniz!’

14 Mart 2011

Bu akşam ‘Her Şeye Rağmen’ diye bir dönem dizisi başlıyor. Can Nergis başrolde. Tam 6 ay önce ‘Uzakdoğulular’ın bayıldığı Türk’ diye yazmıştım onu. Her şey aynı gün yazımı okuyan Tomris Giritlioğlu’ndan gelen telefonla başladı

Hiç ummadığınız bir anda hayatınız tamamen değişebiliyor. Hiç aklınıza gelmeyecek tesadüfler sonucu kendinizi bambaşka bir yerde bulabiliyorsunuz. Bazen de böyle bir değişimde hiç farkında olmadan ufak bir rol oynuyorsunuz. Bu bile değişim kadar sizi etkiliyor.
Tam 6 ay önce, 6 Eylül’de İstanbul U2 ile yıkılırken, ‘Uzakdoğulular’ın bayıldığı Türk’ diye bir yazı yazmıştım. Ortadoğu’da Kıvanç Tatlıtuğ neyse, Uzakdoğu’da da Can Nergis öyle demiştim.
Önce bir hatırlatma yapalım, Can’ı tanıyalım. Can Nergis 24 yaşında, çok ama çok yakışıklı. Nişantaşı’nda doğmuş büyümüş. Neslihan Yargıcı’nın yeğeni. Daha 18 yaşında çalışmak için Çin’e gidiyor. Sonra kendisini Tayland’da buluyor. İşte o zamanlar ben de onunla Phuket’te tanışıyorum. O zaman modellik yapmıyor, turizm sektöründe çalışıyor ve onu gören herkes “Yazık oluyor, kesinlikle modellik yapmalı” diyor.
Tayland’a bir sonraki gelişimde Can Bangkok’a taşınmış ve Uzakdoğu’da başarılı bir model

Yazının Devamı