<#comment>#comment>Milliyet bir okuldur.
O okulun mezunları bugün medya dünyamızın her alanında başarıdan başarıya koşuyorlar.
Çeşitli gazetelerde, çeşitli televizyonlarda çalışıyorlar.
O okulun temellerini Abdi Bey attı. Aydın Bey o okulu zirveye çıkarttı.
Türkiye'de geçmişi 50 yıl önceye dayanan müessese sayısı azdır.
Milliyet 50. yaşını gören, sağlam adımlarla ilerleyen önder müesseselerden biridir.
<#comment>#comment>Ücret düşüklüğünden yakınılırken, şimdi geniş kitleler için bir de işsiz kalma tehlikesi belirdi.
Ekonomik kriz piyasaları, piyasalar istihdamı vuruyor.
İşyerleri kapanıyor, kapanmayanlar işçi çıkartıyor.
Örneğin bankacılık sektöründe Türkiye'nin en eğitimli, en genç çalışan grubu deprem geçiriyor.
Her gün "işten çıkarılacak mıyım?" heyecanı yaşanıyor.
Büyük mağazalardan kapananlar var. Hafta içinde, gıda dışında her şey satan bunlardan birinin acıklı haline tanık oldum. Mallar "indirim" adı altında haraç mezat satılıyordu.
<#comment>#comment>"Diyarbakır ağladı", "Gaffar kazandı", "İlk kez halk töreni", "Halk sevgisi", "Yürekler yandı", "Diyarbakır ayağa kalktı".Gazetelerin dünkü başlıkları böyleydi.
Ve Gaffar Okkan gazetelerdeki bu başlıklar okunurken toprağa verildi.
Olay Türkiye'de bir ilktir.
Ve bir dönüm noktasıdır.
Bir başlangıçtır.
Güvenlik güçlerinin yıllarca uğraşarak sağladığı huzuru bozmak isteyenlere karşı, huzura susamışların başkaldırışıdır.
<#comment>#comment>Terör; ülkenin kıymetli evlatlarını vurdu, vuruyor.
Türk halkı acıyı yıllar boyu yüreğinde hissetti.
Son kurban Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve beş çalışma arkadaşı oldu.
Bu cinayet iki soruyu gündeme getiriyor.
* Terörün hedefindekileri devlet neden koruyamıyor?
* İdam cezası kaldırılacaksa, suikastlar için bu ceza kalmalı mı?
<#comment>#comment>Türkiye adeta dişleri, tırnakları sökülmüş bir aslan gibi kendisine saldırtılan azgın kurtlarla savaşıyor.
Galip gelse de yara almaması mümkün mü?
Bu dış saldırılar yetmezmiş gibi bir de içte huzur, uzlaşma, birlik, bütünlük yok.
Bugünkü kritik durum tarihte kaç kez yaşandı acaba?
Türkiye bugün grisi olmayan bir ülke haline geldi.
<#comment>#comment>Herkes, her müessese birbirine karşı.
Türkiye'de bir yönetim, bir yetki curcunasıdır gidiyor.
Kuvvetler ayrılığı prensibi yokmuş gibi davranılıyor.
Anayasa değişikliği Meclis'in işi. Ama bakıyorsunuz Anayasa Mahkemesi hiç de alışılmamış bir şekilde, parti kapatmayla ilgili olarak bir ültimatom benzeri açıklamayla "olmaz böyle şey" diyor. Oy oranlarıyla oynanmamasını istiyor.
Bu sözlerden; "Bu değişiklikle parti kapatma imkansız hale geliyor. Bu durumda demokratik Cumhuriyet korunamaz" anlamı çıkıyor.
Bazılarına göre Anayasa Mahkemesi böylece, FP'yi kapatma davası bakımından "ihsası rey"de de bulunmuş oluyor.
<#comment>#comment>Ahmet Vefik Paşa öldüğünde Sultan Abdülhamit'e soruyorlar:
- "Nereye gömelim?"- "Rumelihisarı Mezarlığı'na" diyor.
Robert Kolej'in çanları çaldıkça kafası zonklasın.
Rumelihisarı sırtlarındaki Robert Kolej'i Amerikalıların kurmasına Ahmet Vefik Paşa geçit verdiği için...
* * *
Mısır'daki İngiliz hakimiyeti son buluyor, İngilizler Mısır'dan çekiliyor.
<#comment>#comment>İzmit Körfezi'nde ölen balıklar karaya vurdu.
Heyecanlanmamak mümkün mü?
Çünkü bu durum deprem habercisi olarak algılanıyor.
Neyse ki incelendi ve sonunda balıkların ölümünün, dipteki birikimin meydana rüzgar ve akıntıyla getirdiği gazın yüzeye doğru çıkışına bağlandı.
Ama vatandaş hala tedirgin.