Soruşturma savsaklanmasın

26 Ağustos 1999


       Başbakan Ecevit, CNN'de "Depremin etkilerini bir yılda atlatırız" diyor.
       Depremden doğan ekonomik kaybı telafi için 30 milyar dolar gerektiğini de biliyoruz.
       Öyleyse en azından yaratılacak dış ve iç kaynak, bu miktarı elde etme amaçlı olacak.
       Yani vergi geliyor.
       Başbakan da bu konunun Meclis'e getirilmek üzere olduğunu söylüyor.
       Türk devleti üniter bir devlettir, Türk halkı da bu felaket sırasında üniter olduğunu gösterdi, sözleri ilginçti.

Yazının Devamı

Sistemsizlik, moral bozma ve bilgi akışı

25 Ağustos 1999


       Türkiye'de sistem sorunu var.
       Daha doğrusu sistemsizlik sorunu.
       Tabii afetlerin büyük felaketler halini almasının nedeni de bu.
       Sistem, birbirine bağlı olarak örgütlenmiş ilkeler bütünüdür.
       İşte Türkiye'de bu yok.
       Bu sistemsizliğe son verilmedikçe Türkiye felaketlere açık bir ülke olarak yaşayacak. Bugünkü büyüklükte olmasa da felaket felaketi kovalayacak.

Yazının Devamı

İstanbul'da tehlikeli bölgeler ve FB Stadı

24 Ağustos 1999


       İstanbul'da, Marmara'ya bakan yerler tehlikeli.
       Boğaz'a ve Karadeniz'e bakan yerlerse tehlikesiz veya çok çok az tehlikeli.
       Prof. Dr. Ahmet Ercan'ı dinliyorum.
       İstanbul'da depremde tehlikeli ve az tehlikeli yerleri, hoca sayıyor.
       Tehlikesiz bölgelerin büyük bölümü şunlar:
       Levent, 4. Levent, Sanayi Mahallesi, Mecidiyeköy, Gayrettepe, Beşiktaş, Maçka, Bebek, Sarıyer, Beykoz, Şile Çengelköy, Ümraniye, Dudullu güvenli yerler.

Yazının Devamı

Yasal olmayana fren işlemiyor

23 Ağustos 1999


       Avcılar'da bir terlik fabrikası, 2 kat olması gerekirken 4 kat inşa edilmiş.
       Daha doğrusu iki katmış, iki tane de üstüne çıkılmış.
       Depremde de yerle bir olmuş.
       Şimdi deniyor ki:
      "Ona izin verenler, göz yumanlar ne elde ettilerse ettiler. Fabrika sahibi şimdi zararını sigortaya ödetecek.
       Peki yaralananlarla işsiz kalanların günahı ne?"

Yazının Devamı

İşte ihmalin belgesi

22 Ağustos 1999


       1993'te dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu talimat veriyor ve bir rapor hazırlanıyor. "Deprem ve Doğal Afetler Raporu"nu Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Temsilcisi Dr. Oğuz Gündoğdu'nun başkanlığında oluşturulan bir komisyon 3 ay çalışarak tamamlıyor.
       Rapor "felaket geliyorum demez" sözünü yalanlarcasına felaketin gelebileceğini tam 6 yıl önceden bildirdiği için önem taşıyor.
       Rapor; amacını, İstanbul'da deprem ve doğal afetler karşısında alınacak önlemlerin belirlenmesi olarak tarif ediyor.
       Ve bu amaç raporda ekleriyle beraber tam 59 sayfada yerine getiriliyor.
       * * *
       BAZI bilgileri, önerileri aktaralım.

Yazının Devamı

Tabii değil, beklenen afet!

21 Ağustos 1999


      Bu çürük ve mevzuata uygun olmayan yapıların yarattığı faciada sorumluluk sıralaması yapabilir misiniz?
      Cevabı net: Önce hukuksuzluğa göz yuman belediyeler.
       Sonra rant peşinde koşan, kurallara uymayan sorumsuz müteahhitler.
       Ve sonra diğerleri...


Yazının Devamı

Felaketin işbirlikçileri

20 Ağustos 1999


       Türkiye'nin sorunu, "keyfilik."
       Genelde her şeyin başı bu ülkede "para."       Kanun, kural, ahlak, gelenek paranın hakimiyeti karşısında sıfır.       Türkiye'de dünyanın en mükemmel mevzuatı da olsa ona aykırı davranmayı başarmak mümkün.       Bunu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Başbakanı en veciz şekilde ifade etmemiş miydi:       "Benim memurum işini bilir."      Bu işlerin uzmanı bir Türk büyüğü (!) de bunu çok nazik bir şekilde "Ulan pezevenk, rüşvetin belgesi mi olur?" diye tercüme etmemiş miydi?
       Tabii atanmış anlamındaki bazı memurlar işini bilir de seçilmişler, örneğin; belediyelerdekiler bilmez mi? Onlar aptal mı?
       Ama memurum işini bilirse, halkımın da işi biter.
       Örneğin Veli Göçer denen adamın Yalova ve Çınarcık'ta yaptığı tüm binalar yıkıldı. Yüzlerce vatandaş öldü. Binlercesi

Yazının Devamı

Bundan sonra ne yapılmalı?

19 Ağustos 1999


       Türkiye'nin büyük felaketler için hazırlıklı olmadığını son deprem bir kez daha ispatladı.
       Sel baskını, deprem, büyük yangın, toprak kayması ve benzeri olaylar için eğitilmiş özel birimlerimiz yok.
       Atom bombası patlasa itfaiye, otomobil kazası olsa itfaiye, kuyuya kedi düşse itfaiye.
       Yeterli olması mümkün mü?
       Bugün karşılaştığımız depreme benzer büyüklükteki felaketlerde işe yarayacak kalitede ve miktarda insan yetiştirilemez mi?
       Bu gruplar profesyonel olabilir, gönüllü olabilir ama bu konuda uzmanlaşmış olduklarını gösteren belgeye sahip olarak anında olay yerine sevk edilebilir.

Yazının Devamı