Az zaman ve çok iş!..

14 Ocak 1999

       YENİ hükümetin programı 16 sayfa.
       Kısa ömre kısa program.
       Bu hükümet 18 Nisan'da bitecek. 3 aya 16 sayfa; her aya 5 sayfa.
       Ecevit realist; başbakanlıktan 3 kere gidip 4 kere gelmek gerçekçi olmayı da beraberinde getiriyor.
      "Olmayacak duaya amin" demektense olabilecekleri taahhüt etmek; 74 yaşın sağladığı olgunluğa, birikime, güvenilirliğe en uygun olanı.
       Zaten Ecevit'in kamuoyundan topladığı primin, oyunu da aşan bir büyüklüğe varmasının hikmeti buradan kaynaklanıyor.
       Doğruluk, dürüsütlük, gerçekçilik ve güvenilirlik imajından.

Yazının Devamı

Belediye başkanları seçimden önce belli

13 Ocak 1999

       MİLLETVEKİLİ seçimini tartışmayı bir yana bıraksak bile belediye başkanları için iki turlu seçim sistemini uygulamamak akla yakın mı?
       Hayır, ama bu kez de böyle olacak.
       Hatırlayın son İstanbul belediye başkanlığı seçimlerini, yüzde 20'yi geçen Tayyip Erdoğan belediye başkanı oldu.
       Tayyip Erdoğan iyidir, kötüdür tartışmasına girmiyorum. Böyle seçim olmaz diyorum.
       Devlet kadar büyük, İsviçre kadar zengin, İsveç kadar eğitimli bir şehrin, İstanbul'un en büyük yöneticisi, adeta başbakanı orada oturanların yüzde 20'si kadarının oyuyla mı iş başına gelmeli.
       Seçilmek bu kadar kolay olmaktan çıkartılmalı. Bunun yolu iki turlu seçim değil mi?
       Geçen seçimde Zülfü Livaneli ufak bir atak yapmasaydı burun farkıyla İlhan Kesici İstanbul'a belediye başkanı olabilecekti.

Yazının Devamı

Ne kadar 68'li varsa o kadar 68 mi var?

12 Ocak 1999

       68 hareketi neydi, ne değildi ve bugüne etkileri...
       Önceki akşam TV'deki Doktor Stress programında bu tartışıldı.
       Anlaşıldı ki ne kadar 68'li varsa o kadar da 68 var.
       Yöneten dahil 11 kişinin katıldığı, telefon edenlerin de olduğu o programı izleyenlerin herhalde kafaları karıştı.
       Ortak bir "68 hareketi" tarfine varmakta zorlandılar.
       Nasıl zorlanmasınlar ki? Evvela bugünkü pozisyonları itibariyle ortak tarifte buluşmaları zor olanlar vardı. Şu konular bile bunu izaha yeter.
       68'deki 68 hareketi emperyalizme karşı, özelleştirmeye karşı, yabancı sermayeye karşı bir hareketti. Sloganı; "tam bağımsız Türkiye" idi.

Yazının Devamı

Demokrasi denen Zümrüdüanka kuşu

10 Ocak 1999

      "DEMOKRASİ"; 75 yılımız bu kavramı tekrarlamakla geçti.
      "Demokrasi" bazıları için telaffuzu zor da olsa, bazıları için kavuşulması zor da görülse hep tekrarlandı durdu.
       Ve bazıları ona kavuştuğumuzu iddia ederken, diğer bazıları aynı anda aksini savunabildi.
       75 yılın en azından 50'sini onun varlığıyla yokluğu tartışması doldurdu. Onun uğruna ne canlar yandı, ne hayatlar söndü. Ama varlığı da, yokluğu da ispatlanamadı...
       Bugün olduğu gibi...
       * * *
       İŞTE; 1940'lı yılların ikinci yarısı, yani yarım asır, yani 50 yıl önce.

Yazının Devamı

Mandela, Apo ve Türkiye'nin gücü

9 Ocak 1999

       TÜM politik çalkantılara, global krize rağmen Türkiye ayakta duruyor ve etkinliğini sürdürebiliyor.
       Son örnek Mandela olayı.
       Güney Afrika Devlet Başkanı, 1992 yılında henüz Afrika Ulusal Kongresi Başkanı iken Türkiye'nin kendisine vermek istediği Atatürk Barış Ödülü'nü reddetmişti.
       Bu davranış o zaman Türkiye'de haklı olarak tepkiyle karşılanmıştı.
       O günlerde Mandela'nın lideri olduğu örgütün, PKK ve IRA ile bağlantısı olduğu iddia edilmişti.
       Mandela bu konuyu soran Türk gazetecilere şöyle diyordu:
      "Kürtlerin çektiği eziyeti gözardı etmemiz mümkün değildi. Atatürk ödülünü reddetmem Türk halkına karşı bir saldırı olarak anlaşılmamalı."

Yazının Devamı

Fikir yerine balta

8 Ocak 1999

       TV'de üniversite öğrencileri tartışıyorlar.
       İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nin o büyük salonunda toplanmışlar. Sol gruplar var, ülkücüler var, İslamcılar var. Belki başkaları da var...
       Star TV'den Kadir Çelik yönetiyor ve canlı yayında seyrediyoruz.
       Konu; öğrenci olayları.
       İstanbul Üniversitesi'nde 76 bin öğrenci var ve üniversitede neredeyse her gün olay var.
       Olay deyince yabancı birinin aklına ilginç konferanslar gelebilir, bilimsel başarılar gelebilir, öğrencilerin buluşlarının açıklanması gelebilir, başka üniversitelerde de yankılar uyandıracak tezler, tebliğler gelebilir. Sanatsal faaliyetler olabilir, folklorik faaliyetler olabilir, sportif başarılar olabilir.
       Oysa üniversitede olay deyince, akla yalnızca kavga geliyor.

Yazının Devamı

Üçlü uzlaşmanın vizyonu

7 Ocak 1999

      "BEN ilkeleri olan bir insanım. Türkiye'nin daha fazla zaman kaybetmemesi lazım. En yüksek güvenoyunu alacak hükümeti kuramadım, ama kurdurdum..."
       Bu sözlerle görevi iade etti Yalım Erez.
       İşin de, politikanın da, hatta evliliğin de olumlu gitmesi o işin sahibi kişilerin dışındaki bazı şartlara da bağlı.
       Yalım Erez kendisine güvendi, çünkü kendisini tanıyordu, belki de o nedenle büyük konuştu, dürüst ve iyi niyetli bir çaba sürdürdü, ama kendisinin dışındaki şartları iyi tahlil edemedi.
       Çok değişken olan, oynak olan, kaygan dış zemini belki de algılamak istemedi.
       Ve kaydı...
       * * *

Yazının Devamı

Kim kazandı kim kaybetti?

6 Ocak 1999

       ECEVİT formülünün gerçekleşmesi halinde kim kazanacak, kim kaybedecek?
       Önce Sayın Cumhurbaşkanı Demirel; o kaybedecek.
       Neyi?
       Kriz dönemlerinde olaylara hakim olma, inisiyatif almadaki başarısı ile ilgili şöhretini.
       Cumhurbaşkanı'nın ilk görevlendirmesi olumlu sonuç vermedi.
       İkinci görevlendirmesi de olumsuz sonuçlanırsa üçüncüye sıra geliyor. Yani yeniden Ecevit'e. Onun güvenoyu hazır.
       Öyleyse 45 gün sonra Demirel'in değil, Çiller'in önerisi ile hükümetin oluşması sağlanacak.

Yazının Devamı