“Küfre” değil, “edene” bakılır!

25 Aralık 2010

Küfürlü konuşan insanlar vardır. Hatta küfürlü konuşmanın yakıştığı insanlar bile vardır. Sohbet şamata sırasında, hele sinkafı yapan babacan bir adamsa, kahkahanın ebesi olur küfür. Karabasan gibi dış gebelikten bile nur topu kahkaha doğurtur.
Aksi halde Neyzen Tevfik’i küfür etmesi için tahrik ederler miydi?
Can Yücel’in şiirleri bu kadar sevilir miydi?
Şükrü Gülesin yaşadığı sürece modern Hasrettin Hoca ilan edilir miydi?
Yüzüncü oynatılışında bile reyting rekortmeni olan, Kemal Sunal filmleri bu ülkede...
* * *
Ama koşullar belli:

Yazının Devamı

Fenerbahçe’yi Aybaba’ya sorun

24 Aralık 2010

Soru yanlış; “Fenerbahçe, Bucaspor’a nasıl yenilir”? Bu soru, “Bucaspor, Fenerbahçe’yi nasıl yener” anlamına da gelir ki, soranların feci şekilde ilgisiz ve bilgisiz olduğunun ifadesidir.
Hayır... Tek neden topun yuvarlak olması değil!..
Çünkü Bucaspor, sisteminden tercihlerine herşeyi alt üst edip sonra başka takıma transfer olan Bülent Uygun’un bıraktığı gibi değil artık.
“Yaradılış” ve Süper Lig’e “ulaşma” sebebi olan mükemmel alt yapısı ile o altyapıdan yetişen genç yetenekleri devreye sokan Samet Aybaba’nın elinde.
“Üç Büyüklerin kötü bir taklidi” olmak yerine özüne dönüyor, özüne...
Özellikle 20 milyondan ucuzuna “yabancı” demeyen “hacıağaların” dikkatine.
* * *

Yazının Devamı

Aykut Hoca ile “icraatın içinden”!

21 Aralık 2010

Ters Köşe haftalıktan “gündelik” hale geleli iki yılı geçmedi, 500. yazıyı yazdım geçen gün.
Hayır, “ibişin boncuğu” gibi saymadım. Numara veriyorum da ondan anladım.
Aslında “nicelik” değil “nitelik” önemli ama, 500 de güzel hani...
Sadece son iki senede, beş yüz kere beynimin kamaştığını, beş yüz kere elimi taşın altına attığımı, beş yüz kere beş yüz defa eleştirildiğimi falan unuttum, davaları da boş verdim, hoşuma gitti.
Belki bu yüzden 500. Ters Köşe’den alıntıyla başlıyorum. Bilemem!..
* * *
Aykut Kocaman’ın “televizyon misafirliğinden” önce yazdığım şöyleydi:

Yazının Devamı

Kocaman bir yere gidemez!

18 Aralık 2010

İşte size “yerli” Hoca’nın faziletlerinden biri... Aykut Kocaman demiş ki, “Başkan Yıldırım’ı yıpratmam, alır şapkamı giderim”!..
Ne zaman?
“Sivasspor maçı puan kaybıyla sona ererse”.
Dur bakalım Hoca’m!.. Daha önünde koskoca bir ikinci yarı var.
Ocakta transfer ve ümit...
“Yeniden yapılanıyoruz” de geç.
“Anlayışı değiştiriyoruz” gibi klasik narkozların vanasını aç...

Yazının Devamı

Brecht “bizim futbolu” yazmış!

17 Aralık 2010

Kaldırımda ufak bir çocuk ağlıyormuş. Yoldan geçen bir adam çocuğa yaklaşmış, neden ağladığını sormuş.
Çocuk;
“Sinemaya gitmek için elimde iki tane beş lira vardı. Büyük bir çocuk geldi, elimden zorla beş lirayı aldı” demiş. Parmağıyla uzaklaşmakta olan çocuğu göstermiş.
Adam çocuğa şefkatle yaklaşarak konuşmaya başlamış:
“Bağırmadın mı, yardım çağırmadın mı” ?
“Olur mu. Bağırdım”.
“Kimse duymadı mı ?”.

Yazının Devamı

Emre’ye ‘orantısız güç’

15 Aralık 2010

Demokratik hakkını kullanan öğrenciye polisin “Allah yarattı” demeden girişmesi ne kadar “orantısız” ise Ankaragücü’nün, Fenerbahçeli Emre’ye yapıştırdığı “idam yaftası” da o kadar orantısız.
Bakınız; bu “tarz” Melih Gökçek tarzıdır.
Siyasette belki işe yarar, ama futbolun “Dolmabahçe yönteminden” bir an önce kurtulması lazımdır.
* * *
Hayır... Lafı dolandırıp, Emre’nin davranışını aklamak değil amacım. Hatta Emre’nin, Fenerbahçe’ye transferinden sonra “Kendini kabul ettirebilmek için daha çok saçmalayacak” diye, ben yazdım.
Zaten enerjiyi adrenalin ile karıştıran bir futbolcu kendisi. Durduğu yer “fayda ile zarar arası” çok ince bir çizgi. Biraz da baskı gelince, kopuyor işte.
Şimdi de soyunma odası olaylarına karışmış.

Yazının Devamı

Hagi aptal mı?

14 Aralık 2010

Hagi'yi neden tercih etti Galatasaray Yönetimi?.. Tribünlerde nostalji yaratan ismi ve Galatasaray kariyeri bir yana "kolay gelir, kolay gider" diye... Değil mi?
Zaten başkan Adnan Polat açık seçik dile getirdi geçen hafta:
"Başarılı olamazsa" sepeti koluna!
Bu kadar kolay mı peki?
"Başarısız olmak" demiyorum... Çok şükür onu halletti Hagi!.. Galatasaray’ın azıcık direnci kalmıştı, futbolcularını kurtlara atarak onu da eritti. Benim sorduğum, "Hagi’yi göndermek o kadar kolay mı"?
Bugün belki.
Ama yarın asla.

Yazının Devamı

“Aldırma Kartal aldırma”!

10 Aralık 2010

Ben de “holigan” oldum galiba!.. “Futbol” deyince, yemyeşil çimenler değil de parke taşları, asfalt, barikat, gaz, şişe, bıçak falan geliyor aklıma.
Ve kan... Yarılmış kafalar, kanayan kalçalar...
Korku filmi gibi.
Fizik ve psikolojik koşullardan olsa gerek.
Hani “şeytan tırnağı çıksa insanın canı orada” derler ya... Bu tümör... Artık hepimizin ruhunda.
Ölümcül bir tümör ve devamlı büyüyor.
Bakın. Adamlar, bıçaklamadan, yaralamadan, saldırıdan, futbol teröründen içeri alınmış. Kollarında ikişer polis... Beyleri, kalabalık bir gurup şarkılarla kutsuyor:

Yazının Devamı