‘Steril’ derbi!

12 Eylül 2009

Üç Büyükler’e konuşlanmış her yönetici, her teknik direktör, her futbolcu hatta yorumcu, “derbi arifesi yoğun ilgi ve kışkırtıcı haberlerden” dert yanar ya... Sanki “güzellikleri” beş para eder “şu bizdeki aşk olmasa”...
Bu sefer bahane yok; alın size “steril” derbi.
Ne “mikrop” bulaşmış, ne meraklı kalabalıklar içeri kafa uzatmış. Doğru dürüst haber bile çıkmamış... Galatasaray kendi halinde çalışmış, Beşiktaş’a kimse ilişmemiş.
Kolay değil... Başımız dertteydi:
Sel vardı kültür başkentinde!..
Güneydoğu’da “olağan hal”...
Milli Takım’da “yine” hüzünlü sonbahar.

Yazının Devamı

“Biz kimiz”?..

11 Eylül 2009

Milliyet Spor Servisi, manşetten sormuş doğru soruyu: “Biz kimiz”? Reklam kuşağında günde yüz kere buğulu sesiyle kendi sorup kendi yanıt veriyor ya Fatih Hoca... “Dünya büyükse, biz de büyüğüz” diye. “Biz milletiz” diye.
Gözlerimizi dolduruyor ya.
Acaba millet de mi aynı kanıda?
Anlamak için defalarca ve Terim dışında herkese sormalıyız “Biz kimiz” sorusunu. Hatta kendi kendimize.
Hemen, şimdi başlayalım isterseniz.
“Biz kimiz”?..
Dünya ve Avrupa üçüncüsü bir milli takım mı, sıradan bir futbol figüranı mı?

Yazının Devamı

Bir daha düşün Tuncay

9 Eylül 2009

Tuncay Şanlı, soyunma odasına kadar gelip Estonya galibiyeti için yanaklarını okşayan Başbakan Tayyip Erdoğan’dan bir talepte bulunmuş: “Yeşil Pasaport”.
Aslında en büyük “armağan”, Başbakan’ın oraya gelmesi... Kendisine “Noel Baba” muamelesi yapıp ayak üstü “dilek” tutmak pek uygun düşmedi, ama özde Tuncay haklı.
Ne yapıyor bu çocuklar? Ay-Yıldız’ı yurt dışında temsil ediyor. Bu milletin adına giyiyor formayı.
Peki kimlere “yeşil pasaport” veriliyor? Bu vatana hizmet için görevli olanlara. İşlerini yaparken bir de vize ile uğraşmasınlar, sınır kapılarında bizim gibi sürünmesinler diye.
Doğru ve anlaşılabilir bir “ayrıcalık”.
Lakin, oturdum “Yeşil Pasaport Taşıma Hakkı” olanları inceledim. En kritik, en zor işleri yapanların bir tanesi bile “harcırah” dışında bir kuruş alamıyorlar bu görevlerinde.
Büyük bir kısmı ise onu bile alamıyor. İşlerini başarırlarsa “prim” falan da yok.

Yazının Devamı

Kuzu gibi oturmayın

8 Eylül 2009

Hazır olun. Henüz birinci perdesini seyrettiğiniz Ankaragücü’nü ele geçirme operasyonu, ikinci perdeyi açtığında futbol yöneticilerine, kanaat önderlerine, siyasetçilere ve maalesef hukuka güveninizin bir kere daha ve çok derinden sarsılmasına hazır olun!..Aptal yerine konulmaya, futboldan soğutulmaya, kendinizi muz cumhuriyeti vatandaşı gibi hissetmeye hazır olun.
Hazır olun sistemin ne kadar çürüdüğünü anlamaya.
“Ne olacak bu meselenin sonu” diye soranlara aynen böyle söylüyorum.
* * *
Çünkü izliyorum. Çünkü yarım asırdır burada yaşıyorum.
Dün, “operasyonu” kutlamak için Melih Gökçek’i ortaya alıp “eller havaya” fotoğrafı çektirenlerin bugün “Daha bir şey sonuçlanmadı ki” demeçlerini hayret ve ibretle okuyorum.
Oğul Gökçek’in aslında Ankaraspor’la hiçbir ilişkisi olmadığı açıklaması ile koşup aynaya bakıyorum; gerçekten o kadar saf mı duruyoruz diye.

Yazının Devamı

Kazan ki, ‘TC Pasaportu’ değerlensin!

5 Eylül 2009

Aslında berbat bir maç Estonya!.. Kazanamazsan bitmişsin. Kazansan şimdilik hiçbir şeyi değiştirmeyeceksin. Ama kazanmakla mükellefsin.
Yüreğindeki duyguları, göğsündeki ay-yıldızı bir kenara koyarsan, değil güzel oynamak sahaya bile çıkmak istemeyebilirsin!
Neden?..
Ucunda bir “havuç” bile yok. Ancak havuç hayali... Üç basamak sonra sen kayıpsızsan, Bosna aksarsa, uzaktan bir keman sesi geliyor, biraz da yağmur çiseliyorsa, Güney Afrika’yı düşünebilirsin o zaman.
Umudu umut etmek bu olsa gerek.
Sit alanında arsa almak gibi.
İyilik yapıp denize atmak gibi.

Yazının Devamı

Ermenistan’ın ‘teşvik’e ihtiyacı mı var?

4 Eylül 2009

Türkiye, Bosna-Ermenistan maçı için Ermenistan Milli Takımı’na teşvik pirimi göndermiş olabilir mi? Doğru mudur Avaz Gazetesi’nin avaz avaz bağırdığı skandal?
Hiç sanmıyorum. Ama “Şüyuu vukuundan beter”!Yani, söylenmesi olmasından fena...
Yarın Zenica’da oynanacak maça “sportif üç kağıt” açabileceğimiz ihtimali, akrabamız Bosnalılar’ın bile aklına düşebiliyorsa, onlar bile bizden şüpheleniyorsa, belli ki bizde bir kusur var ve belli ki Bosnalılar bizim gerçek kardeşlerimiz!..
Az konuşmadık Türkiye’den giden çantaları bir zamanlar. Az şüphelenmedik rakiplerimizden, hakemlerden.
Evet... Bosnalı soydaşlarımızı da çok iyi anlıyorum. Aynı yollardan geçtiğimiz günleri hatırlıyorum.
En azından bizim gibi akıl yürütme metotlarıyla yetişmiş olmalılar. En azından genlerinde var!
Bosnalılar’ı hem beyin yapıları, hem koşullar zorluyor aslında bu paranoyaya.

Yazının Devamı

Kovboy kızı kurtarır ama...

3 Eylül 2009

Kimimiz var özgür irademizin kutsal oylarıyla seçtiğimiz siyasetçilerimizden başka? Adaletsizlik, zorbalık, mafya ile karşılaşınca “Kurtar bizi” diye siyasetçilerimize sarılacağız elbet.
Kurtarırlar da... Güç onlarda.
Lakin bazıları, “kovboy” gibidir!..
Tecavüzden kurtardığı genç kızın hikayesi gibi, öykü kovboyun yatağında bitiverir.
Ankaragücü ile Ankaraspor’un birleşmesi buna tipik bir örnektir.
* * *
Al sana siyasetin gücünü arkasına alan futbol...

Yazının Devamı

Diyarbakır olayları ve Yugoslavya örneği

30 Ağustos 2009

Fenerbahçe, Diyarbakır’da “taşlanınca” İstanbul’un plazalarındaki spor medyası apıştı kaldı!..
O medya ki, “Güneydoğu gençlerinin eline ‘keleş’ten önce futbol topu verelim, terörü bitirelim” fantezisinde kalmıştı.
Yirmi yıl önce bir-iki bürokratın ortaya attığı bu tezin iki yıl içinde fosladığı, geri kalan on sekiz yılda tam tersine teptiği ve her türlü örgütlenmeyi Devlet’ten daha iyi kullanan terörün, futboldan faydalandığı çoktan ortaya çıkmıştı.
Kulübü ele geçiremezsen konuk takıma bir avuç taş atarsın, Türkiye’nin neresine gitsen “PKK dışarı” diye karşılatırsın Diyarbakırspor’u...
Bundan güzel, bundan sesli bölme işlemi, ancak yandan kollu “Facit” ile yapılırdı eskiden. Dijitali çıktı o da piyasadan kalktı.
İşin gerçeği, ne Fenerbahçe’nin sorumluluğudur bu, ne Diyarbakırspor’un, ne federasyonun, ne de spor medyasının. Hiç biri de çözemez.
Sadece kitaba uygun ceza kesilir, ülkenin en derin meselesine futbol üzerinden yaklaşarak abuk sabuk laflar edilir, gelecek sefere kadar unutulur, o kadar.

Yazının Devamı