Hazin başlangıç

24 Ağustos 2008

Fenerbahçe’nin lige başlangıç oyunu olan Gaziantep’teki yarışması, sarı-lacivertli ekibin geleceği adına hiç de iç açıcı değildi doğrusu...
Önce Gaziantep’in bu maça Fenerbahçe’den çok önde ve de dinamik düşüncelerle, fizik ve oyun planı zenginliğiyle hazırlandığını açıkça belirtmeliyiz. Oyun boyunca sarı-lacivertli takıma tempolu ve kademeli bir şekilde sürekli presleyen Gaziantep, Fenerbahçe’yi oyunun adeta bütününde kendi sahasına kilitleme ustalığını göstermekteydi. Ayrıca Fenerbahçe’den çok daha çabuk düşünüp, çabuk oynama özelliğini sarı-lacivertli ekipten daha zengin şekilde sahaya süren kırmızı-siyahlılar, doğal olarak yarışmada üstün olan, gol pozisyonları üreten ve de Fenerbahçe’ye oynama şansı tanımayan galip takım olarak büyümekteydi.
Peki de Fenerbahçe niçin geçmiş yıllardaki gibi durgun ve temposuz bir başlangıç yapıyordu sezona ? Teknik direktör ve yardımcıları değişmişti. Guiza gibi bir

Yazının Devamı

Korkudan, umuda

14 Ağustos 2008

Sarı - lacivertli ekip, Partizan’ın müthiş direnişi karşısında oldukça şaşkın ve hayli de çaresiz zamanlar yaşadı Belgrad’da...
Maçın başlamasıyla oyuna yüksek volümlerde çabukluk ve hız süren Partizan, ilk yarı boyunca Fenerbahçe’ye adeta kök söktüren taraftı; kendi sahasında... Sırplar, defanslarının hemen önünde tüm ekip halinde bir savunma bloku oluşturuyorlar, böylece hem Fenerbahçe’ye oyun alanı bırakmıyorlar, hem de orta alanda kaptıkları toplarla derhal kontratağa çıkarak sarı-lacivertli defansı gafil avlamak başarısını yakalıyorlardı. Tabii iki farklı yenilgiye düşmek durumunda bir Volkan talihsizliği başrolü oynuyordu maalesef... Oyunun hemen başlarında akıl almaz zamanlama hataları ile Fenerbahçe’nin moralitesini yerle bir eden Volkan, bir sezon başı şanssızlığı mı yaşıyordu, yoksa bu yıl adına takımdan çok şey bekleyenleri korku dolu acabalı yorumlarla başbaşa mı bırakıyordu ?
Neyse ki, iki fark sonrası şok bir duruma düşen takımda başta Alex ve Carlos olmak üzere takım yavaş yavaş toparlanmaya

Yazının Devamı

Fark değil, sistem önemli

7 Ağustos 2008

Beşinci dakikada gelen Semih’in golü Fenerbahçe’nin tur garantisi olarak çok anlamlıydı. Ancak bu sayıyla galibiyet umudunu kaybeden MTK ile Macaristan’daki işini büyük bir skorla bitiren Fenerbahçe’nin oynadıkları yarışmada heyecan olarak sadece Semih’in “gol şov”una dönüşüyordu.
Sarı-lacivertli takımın bu turu aşması ikinci elemedeki Partizan’ı da saf dışı bırakıp Şampiyonlar Ligi elemelerine hazır hale gelmesi Fenerbahçe gibi bu sezonu çok ciddiye almış görünen bir takım için gayet normal ve beklenen bir sonuç değil miydi?
Ancak görmemiz gereken teknik detaylar işin aslında, yani Semih’in artık ilk on birde yer alması bu sezonun önemli yeniliklerinden biri değil mi sizce de? Bu futbolcuya geçen sezon “yarım saatlik oyuncu” teşhisini koyan “özürlü kalemler” bakalım bu oyuncunun hem hücum presteki çalışkanlıklarını hem orta alandaki pas organizasyonlarındaki rollerin ve de birbirinden şık gollerini gördükten sonraki düşünceleri bakalım nasıl

Yazının Devamı

Beşiktaşlı dostlar

1 Ağustos 2008

Beşiktaş son yıllardaki şampiyonluk arayışına önümüzdeki sezon nokta koymak için daha hırslı ve daha bilimsel olarak yol almakta.
Artık ekibini daha yakından tanıyan ve de camiadan gelen seslere kulakları daha duyarlı bir ‘Ertuğrul Sağlam hakikati’ var Kartal’da... Yalnız iki İbrahim’in sudan sebeplerle çıkardığı, aslında da ‘post kavgası’ çekişmesinden başka da bir şey olmayan bu yarayı yönetimin acilen tedavi etmesi gerekmektedir. Ne var yani, ‘kol kırılır, yen içide kalır’ sözcüğünün içinde eriyip gitmesi gereken bu durumun böylesine büyütülmesi doğru bir iş midir ? Özellikle Sinan kardeşimizin takımda yüklendiği teknik görevin gereği, bu konunun halli zorunludur. İbrahim Toraman’ın bilinen teknik klasları yanında İbrahim Üzülmez’in de bu takıma verdiği müthiş özveriler öyle kolay unutulacak cinsten değildir. Uygun zamanda bu ikilinin ana kadroya dönmesi bize zorunlu gibi gelmektedir.
Sinan kardeş, futbolun mutfağından gelme bir futbolcu eskisidir. Ortada yüz kızartıcı bir

Yazının Devamı

Mutlu bir başlangıç

31 Temmuz 2008

Fenerbahçe, MTK Budapeşte oyunu ekranlara erken düşmüş bir “mutluluk gecesi” havasında oynanmaktaydı.
Gerçi oynanan bir eleme karşılaşmasıydı sonuçta... Yani Avrupa katlarında üst çıtalara çıkıp çıkamama adına sonuç çok da önem taşımaktaydı... İşte işin bu tarafı iki takımı da hızlı ve de tempolu bir oyuna itmekte, henüz yeni sezon adına hazır olmayan adaleler oldukça zorlanmakta ama yine de futbol olarak “Fenerbahçe”sini özlemiş bir havada olan tribünler oyun olarak da, sonuç adına da huzurlu bir gece yaşamanın keyfini sürmekteydiler.
Fenerbahçe’den çabuk ve disiplinli oynama gayretleri 90 dakika boyunca açık ve net olarak gözler önündeydi. Geçen senenin tembel ve kavruk görüntülerinden eser yoktu dünkü oyunda... Tüm takım her pozisyonda tek top oynayıp derhal yeniden pas arayan pozisyonlar için büyük özveriyle çalışmaktaydılar. Özellikle Kazım - Gökhan ikilisinin sağ kanat çıkışları gözleri okşamakta, hele

Yazının Devamı

Aragones gerçeği

25 Temmuz 2008

Futbolsuz günlerde zaman geçmek bilmiyor. Hele siyaset arenasındaki keşmekeş durum da üstüne bindirince insan futbol topuna çevirmek istiyor sürekli kafasını.
İsviçre ve Avusturya’da geçen onurlu günler, bu yılki yaz mevsiminin en serinletici ve dinlendirici özelliği oldu Türkiyemiz adına. Şimdi gözler yeni açılan futbol sezonunun gündeminde gezinmeye başladı. Geçen yıl şampiyonluğu kıl payı elinden kaçıran Fenerbahçe transferde yine manşetlerde... Futbolcudan önce teknik adamını Aragones gibi bir flaş isimle yenileyen sarı-lacivertli yönetim, arkasından Güiza gibi bir gol makinesini ile Emre Belözoğlu gibi yerli bir virtüözü renklerine bağlayarak yeni senedeki hücum gücüne pırıltılı güçler kattı... Bu arada Aurelio’nun gidişi ise Fenerbahçe’ye nelere mal olacak? Bu sualin cevabını da önümüzdeki zamanda birlikte tespit edeceğiz.

Doğru tespitler
Burada bizim gelmek istediğimiz nokta Aragones’in Fenerbahçe için ne ifade ettiğidir. Ve bu saygın ismin

Yazının Devamı

Galiptir bu yolda mağlup

26 Haziran 2008

Türkiye, Almanya önünde finalist olma hakkını alnının akıyla hak etmiş bir futbol güzelliğini ve olağanüstü kaliteleriyle tam da sonuca bağlarken, iki Rüştü klasiği hatanın sonucu şampiyonadan saf dışı kaldı, maalesef...
Halbuki Ayhan-Uğur Boral-Aurelio gibi teknik kapasiteleri yüksek isimler ayrıca orta alanın sağ kulvarına çekildiği maçtan beri futbol verimliliği üst düzeylere çıkmış bir Hamit Altıntop’la yukarıdaki isimlere öncülük etmeye başlayınca Türkiye adına olağanüstü bir oyun kapasitesi Basel stadını sarıp sarmalıyordu... Sahanın her bölgesinde güçlü Alman ekibiyle kora kor bir mücadele dengesi kuran Türkiye, hem rakibini hücum pres ambargosuyla kendi sahasına kilitliyor, hem de kaptığı toplarla Almanya kalesini hücum yağmuru ile kuşatıyordu maçın uzun zaman dilimlerinde. İkinci 45’te Milli Takımdan iyice ürktüğü görülen Almanlar’ın yarışmada agresifleşip, oyunu kelle koltuk hengamesine sokarak gol kapıları aramaya başlamaktaydılar. Ancak kurduğu mantık ve yerli yerinde

Yazının Devamı

Altın ayaklar

21 Haziran 2008

Oyunun tamamı karşılıklı dengelerin ölçümü halinde geçmekteydi, Viyana’da tarihi yarı finali yükselme yarışmasında...
Hırvatlar’ın defans bloğunda çok çabuk çoğalması ve kaptığı toplarla da kontrataklara süratle çıkışları gözlere batmakta, bizim ise orta alanda bol hazırlık pasları yaparak gol kanatları yaratmaya gayret ettiğimiz bir oyun formatı dönüp durmaktaydı bu önemli yarışmanın bitiminde... Aslında Hırvatlar 20. dakikada inanılmaz şekilde kaçırdıkları gol fırsatıyla yarı final şansının dışına düşmekteydi bu önemli rakip oyunda... Kaçan gol fırsatları sayısında Hırvatlar’la hiç de yarışmak zorunda değildi Türkiye. Sanki oyunun son zamanlarını bekler gibi pusuya yatmış bir hava kokusu gelmekteydi oyunu seyreden tribünlere. Öyle ya; bu takım Portekiz maçı sonrasındaki yarışmalarda oyunun sonlarında yarattığı mucizelerle sonuçları lehine çevirmemiş miydi? İşte Milli Takım yine böyle bir ortamın içerisinde geçen dakikalara aldırış etmemekte, yine oyunun sonlarını beklemekteydi. Uzatmaların

Yazının Devamı