Ağar, Kayseri sınavını geçti

25 Eylül 2005

Abdullah Gül'ün Kayseri'de sıra dışı bir gücü, her kesimden desteği var.Bu özellikle dikkate alındığında, DYP lideri Mehmet Ağar'ın Kayseri meydanında miting düzenlemesinin bir siyasi cesaret gerektirdiği rahatlıkla söylenebilir. Kendi deyimiyle, "AKP'yi kalbinde vurmayı hedefleyen" Ağar, Kayseri Meydanı'nda topladığı kalabalık ve yakaladığı coşkuyla sınavı geçti.Meydanı tümüyle dolduran Kayserililer, Ağar'ın otobüsün üzerine çıkmasıyla başlayan sağanak yağmura rağmen dağılmadılar. Bir saatlik konuşmayı ilgiyle izlediler.DYP, Kayseri'de "köprü başı" tutmayı başarmış görünüyor. Meydan görüntüsü Ağar ve DYP kurmaylarını fazlasıyla memnun etti. Muhalefet partileri için Kayseri'de miting yapmak doğrusu cesaret işi. AKP'nin yüzde 74 oyla en güçlü kalelerinden biri. Bir Başbakan memleketi. o Başbakan ki, hükümetin ve AKP'nin hâlâ iki numaralı ismi Abdullah Gül. Meydandaki Kayserililerin Ağar'a en fazla coşkuyla katıldıkları anlar DYP liderinin, "milli" konulara girdiği anlardı. Terör ve terörle mücadele deyince, DYP liderine ayrı bir ilgi gösteriliyor. "Biz boş laf etmedik. Dağda, bayırda, mağarada mücadele ettik" diyen Ağar, Kayserililerden büyük alkış aldı. Aynı coşku, Ağar Kıbrıs

Yazının Devamı

30 Ağustos'un düşündürdükleri

31 Ağustos 2005

Ulusal Kurtuluş Savaşı ve onun bir devrim niteliğindeki sonucu olan Türkiye Cumhuriyeti, sadece Anadolu coğrafyası ve halkı için değil, tüm mazlum, ezilmiş uluslar için örnek olmuştur. Bu özelliği bugün de geçerlidir.Atatürk'ün en büyük eserim dediği, mazlum ulusların örnek aldığı Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük güç kaynağı böyle bir geçmişten süzülerek gelen ulusu ve ulus anlayışıdır. Çağdaşları bir bir tarihe karışırken, Atatürk'ün temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti'nin savaşlar yüzyılı olan 20. yüzyılı ayakta geçirmesinin en önemli nedeni bu anlayış olmalıdır.Cumhuriyeti ve ulusu, etnik kökenlerine göre çoğunluk-azınlık diye ayırmadan, yeni bir ulus olarak kavraması, cumhuriyeti böyle bir uluslaşma projesi ve sürecine bağlamış olması, Atatürk'ün ufkunu gösterir.Türkiye, etnik veya dini nedenle bir iç savaş yaşamamış olmasını da bu anlayışa borçludur. Türkiye değişik etnik kökendeki insanların barış içinde bir arada yaşayabildikleri, kaynaştıkları bir ülke olmuştur. Çoğunluk, azınlık hakkı, etnik veya coğrafi otonomiler değil, tüm ulus, tüm yurt sathı esasıyla iç çatışma ve çürümeden korunabilmiştir. 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladık. 83 yıl önce zaferle sonuçlanan Büyük

Yazının Devamı

Politik psikoloji

30 Ağustos 2005

Özellikle terörün yeniden canlandığı son dönem olaylarında toplumun "linç" eğilimi göstermesi, gerginliğin vardığı boyutları gözler önüne seriyor.Toplumun güvenlik güçlerini veya yargı mekanizmasını beklemeden, olaylara müdahale etmesi, sorumlu gördüğü kişileri kendine göre cezalandırmaya çalışması, bir kıvılcımın hızla yangına dönüşebileceği ortamların yaratılması endişe verici."Kürt sorunu" çerçevesinde yürütülen tartışmaların yoğunluk kazandığı günlerde, terör eylemlerine ve teröristlere sivil toplumun doğrudan müdahale girişiminde bulunması, siyasal ayrışmanın, sosyolojik ayrışmaya dönüşmesi ve günlük yaşama hâkim olması riskine işaret ettiğini daha önceki yazılarımızda paylaşmıştık.Trabzon'da, Seferihisar'da, Batman'da, daha önce Susurluk'ta, Bursa'da yaşanan olaylar bu nitelikteydi... Son günlerde yaşadığımız olaylar toplumda politik eksenli gerginliğin yükseldiğini gösteriyor. Ekonomik ve sosyal faktörlerin de etkili olduğu bu gerginliklerde öne çıkan ortak payda, politik nitelikli. Davranış biçimi olarak ele alındığında ortak yönleri olan Seferihisar ve Batman'da yaşanan olayların bu yönüyle irdelenmesinde fayda var.Seferihisar'da, askere hakaret ettikleri iddiasıyla, Kürt

Yazının Devamı

Irak dikiş tutar mı?

28 Ağustos 2005

Irak neresinden bakarsanız bakın yapay bir "birlik" için zorlanıyor.Bu aşamadan sonra Irak dikiş tutar mı?Bu soruya olumlu yanıt vermek çok zor. Federal bir Irak'ı uzun süre ayakta tutmak, bütünlük içinde bu devlete işlerlik kazandırmak hiç kolay değil.1991'den beri fiilen ayrılmış olan Kuzey Irak'ta Kürtler, bağımsızlık için fırsat kolluyorlar. Barzani, bunu her fırsatta dünya kamuoyuna söylüyor. Son olarak, ölmeden bağımsız Kürdistan'ı görebilmek için dua ediyordu.Bağımsızlık için altyapısı hazır Kuzey Irak'ı, Bağdat'a federal sistemle de olsa bağlı kılmak ve öyle tutmak kuşku yok ki, "zoraki" bir iş olacak.Federal sistemin her tıkanma anı bağımsızlık için gerekçe oluşturacak. Bugün Kuzey Irak'ta Kürtler bağımsız Kürdistan'ı ilan etmiyorlarsa, bunun nedeni gerçek egemen gücün ABD oluşudur. Kürtler açısından ABD'nin varlığı bir dert, yokluğu daha büyük bir dert haline gelmiş durumdadır. Irak, anayasa sorununu henüz aşamadı. Şiiler, Sünniler ve Kürtler arasında tam bir mutabakat yok. Şiiler ve Kürtler federasyona sıcak, ancak önceki dönemlerin egemenleri Sünniler buna karşı çıkıyor. Saddam'ın toplumsal ve siyasal desteğini oluşturan Sünniler, Kürt ve Şii federasyonları arasında

Yazının Devamı

ABD: 'Kandil'i bombalamak sorunu çözmez'

27 Ağustos 2005

Yemekte öne çıkan iki konu vardı: PKK ve ABD'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'na ilgisi...Bryza'nın sorularımıza verdiği yanıtlar, ABD'nin PKK konusundaki tutumunda bir değişiklik olmadığını gösteriyordu. "PKK ile mücadelede askeri olmayan yolların denenmesi, suçluların yakalanıp yargıya teslim edilmesi" biçiminde özetlenecek bu politika, ABD'nin temel bakış açısını oluşturuyor. ABD'nin Ankara Başkonsolosu Nancy Mc Eldowney, dün verdiği öğle yemeğinde, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza ile gazete ve televizyonların temsilcilerini bir araya getirdi. Türkiye'nin, ABD'den PKK konusundaki beklentisi, hemen her ABD'li yetkiliye olduğu gibi Bryza'ya anımsatılınca, yanıtı şu oldu:"Kandil'i bombalamak PKK sorununu çözmez. PKK tabii, Türkiye ile Irak'ın birlikte ele alacakları bir konu. Egemen Türkiye, egemen Irak ve egemen ABD birlikte çalışacaklar. Biz, PKK'nın mali kaynaklarının kurutulması, suçluların yakalanıp yargıya teslim edilmesi için uğraşıyoruz. Bunun altyapısı hazırlanıyor. Ama tabii, diğer devletler Türkiye için PKK sorununu çözecek değil. Türkiye ile Irak çözecek. Ayrıca, bir askeri müdahale, bugün birliğini kurmaya, Anayasası'nı yapmaya çalışan Irak'ın

Yazının Devamı

Baykal: Bülent Ersoy'un anlattıkları senaryo

26 Ağustos 2005

Baykal, Ersoy'un açıklamalarının çelişki içinde olduğu gibi, telefon konuşma bilgisi dışındakilerin tümüyle "hayal ürünü, senaryo" olduğunu vurguluyor. CHP Lideri Deniz Baykal, sanatçı Bülent Ersoy'un iddialarının, kendisini ve CHP'yi yıpratmaya dönük siyasi bir kampanyanın parçası olduğunu düşünüyor. Bülent Ersoy'un sanatçı kişiliğiyle böyle bir kampanyanın aleti haline gelmesine de anlam veremediğini belirtiyor. Baykal, dünkü görüşmemizde, Bülent Ersoy'un kendisiyle Ankara Dedeman yakınlarında bir yazıhanede görüştüğü iddiasının senaryo olduğunu belirterek, şöyle dedi:"Anlıyorum ki, yine bana ve CHP'ye karşı bir yıpratma kampanyası, bir komplo sahneye konuldu. Bülent Ersoy benimle bir yazıhanede görüştüğünü söylüyor ve bazı ayrıntılar aktarıyor. Sanıyorum bu ayrıntılar inandırıcı olabilmek için. Ama hepsi yalan. Yok böyle bir görüşme. Daha önce de söyledim. 2-3 dakika telefonla görüştüm ve bir daha temasım olmadı. Yazıhanede görüşmüş olsam niye görüşmedim diyeyim. Telefonla konuştum ve konuşmanın içeriğini de söylüyorum. Ama Bülent Ersoy ısrarla yazıhanede görüştük diyor. Bu bir senaryo." 'Yüz yüze görüşme yalan' Baykal, Ersoy'un, bir yazıhanede görüştükleri ve kendisinden

Yazının Devamı

'MGK'da sanık sandalyesinde oturmuyoruz'

25 Ağustos 2005

Bunun nedeni, kuşkusuz, Başbakan Erdoğan'ın, "Kürt sorunu vardır" diyerek Diyarbakır'a yaptığı ziyaretle başlayan tartışmalardı. Bu açıdan yapılan değerlendirmelerde, "Kürt sorunu" tanımı ve ona dayalı yaklaşımların, MGK tarafından benimsenmediği ortak yargıydı. Bu bağlamda, hükümet ile Cumhurbaşkanı ve MGK'nın asker üyeleri arasında yaklaşım farkı olduğu yorumları öne çıktı.MGK'nın hükümet kanadı ise, MGK bildirisini böyle okuyanların yanıldıkları düşüncesinde. Başbakan Erdoğan'ın, gerek aydınlarla yaptığı toplantı sırasında gerek Diyarbakır konuşmasında, bildiride vurgu yapılan "Anayasal çerçeve"ye dikkat çektiğini, bu çerçeveyi esas alarak konuştuğunu anımsatan hükümet üyelerine göre, hükümet bildiriyle mutabık. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) bildirisinde; Türkiye'nin kuruluş felsefesine, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü ilkesine, dil, din, ırk, etnik köken, cinsiyet ayırımı yapılmaksızın herkesin huzur ve refahını artırmak amacına vurgu yapılması ve hükümetlerin Anayasa'da öngörülen görevlerinin öncelikle bu hedeflere ulaşmak olduğunun anımsatılması, değişik yorumlara yol açtı. MGK üyesi olan Adalet Bakanı Cemil Çiçek, her MGK toplantısı öncesinde yaratılan "asker-sivil

Yazının Devamı

Memurun temel sorunu ve denge tazminatı

23 Ağustos 2005

Memurun gözü, kulağı bu görüşmelerde..."Sendika ve toplugörüşme" sistemine geçilmeden önce de memur, her altı ayda bir belirlenen katsayılarla maaşına yapılacak zammı bekler, bu süreçte, bağlı oldukları bakanlık ve meslek örgütleri eliyle taleplerini gündemde tutmaya çalışırdı. "Toplugörüşme" sistemi hükümetle iletişimi daha derli toplu hale getirmekle birlikte, sistem tam anlamıyla bir "sendika" sistemi değil. Memur sendikaları ile Kamu İşveren Kurulu arasındaki "toplugörüşme"ler sürüyor. Memur sendikaları, Kamu İşveren Kurulu'yla sadece "toplugörüşme" yapabiliyor. Bu bir toplusözleşme niteliği taşımıyor. Grev hakkı da olmadığı için, sistem daha çok hükümetin "memurun nabzını yoklaması" niteliğine dönüşüyor. Yetkili memur konfederasyonları, görüşmeleri mümkün olduğunca grevli-toplusözleşmeli sendika anlayışına yakın yürütüyor ama süreç "Uzlaştırma Kurulu"nun vereceği kararların "hükümet takdirine" bırakılmasıyla sonuçlanıyor. Hükümet, Uzlaştırma Kurulu'nun kararlarını "tavsiye" olarak niteliyor ve kendi takdirine göre uygulamayı belirliyor. Sonuçta, memurun ne alabileceği yeni yıl bütçesi şekillenirken ortaya çıkıyor. Kuşkusuz bu süreçte memur sendikalarının "görüşme taktikleri"

Yazının Devamı