PORTAXE’in muhteşem manzarasında Ertuğrul Günay, Fatma Turgut ve Burak Çelik ile keyifli, müzikli sohbet...
ERTUĞRUL Akbay için hedef konulduğunda artık ulaşmama ihtimali düşünülemez.
Gazetecilikteki başarıları, atlatma haberleri, röportajları hala konuşuluyor.
Bunların ötesinde şimdi de çok satanlar listesinde yerini koruyan 5. baskısını yapan “Yaş 75 Yolun Yarısı” kitabıyla rol model oluyor.
Ertuğrul Akbay’ın kitabında “sağlıklı beslenme/zayıflama, genç kalma, boy uzatma, cinsel yaşam, el falı, boyun/bel fıtığı, saç bakımı sırları” ve daha pek çok konu yer alıyor.
Tarifler, resimler, raporlar, belgeler...
Top döndü dolaştı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önüne düştü.
Cumhurbaşkanları ne yapabilir?
Bu sorunun cevabı Cumhurbaşkanı’nın kim olduğuna göre farklıdır.
Eski cumhurbaşkanlarından merhum Fahri Korutürk kendi döneminde yaşanmakta olan siyasi kriz sırasında derinliği olan bir analiz yapmış ve şöyle demişti:
Atatürk gibi cumhuriyetin kurucusu değilim.
İsmet Paşa gibi kurtuluş savaşı komutanı ve Türkiye’yi çok partili düzene geçiren demokrasi mimarı da değilim.
2014 yerel seçimleri için Türkiye’deki toplum psikolojisi, 1989 yerel seçimleri öncesini andırıyor.
Özal başbakandı.
Halk Özal’ın başında bulunduğu ANAP iktidarının düşmesi sonrasında ülkenin siyasi istikrarsızlığa girmesinden endişeliydi.
Fakat...
Gene de tepeden bakan yeni tavırlarına tepkiliydi.
ANAP’a karşı reklam kampanyasını yürüten Yorum Ajans bu “ikilemi” iyi teşhis etti ve kampanyayı “Özal’a bir ders verin” sloganı ekseninde ördü.
Yani...
İKTİDARLA Cemaat çatışması siyaset diline bir söylemi getirdi; “teopolitik...”
Tanrı ve din bilimi olarak da tanımlanabilecek “teoloji”nin “teo”su, “politikanın” ise “politik”i...
İkisinin birleşmesiyle oluşan “teopolitik” sözcüğü siyasetin en güçlü damarını oluşturmakta.
Dini söylemlerle, dini sembollerle, dini eylemlerle, dini yorumlarla politika yapmak halidir bu.
Samimi ve kişiye ait inançlar elbette özgürlüğün güvencesi altında olmalı.
Saygı duyulmalı.
Ancak...
2014’e girerken iktidarla Cemaat arasındaki çatışmanın “hukuk özü” ötesinde siyaset boyutu “algı” ekseninde sürüyor.
Topluma son operasyonlarla verilmek istenen mesaj “bu iktidar boğazına kadar yolsuzluğa batmıştır” algısını yaratmaya dönük.
Buna karşılık iktidar ise “operasyonların devlet içinde -otonom- paralel bir yapı oluşturduğu, dışarıdan da desteklendiği, Erdoğan’ın şahsında hükümeti düşürmeye odaklandığı, tuzaklar kurulduğu” algısını inşa etmekte.
30 Mart seçimleri toplumu bu iki “algıdan” hangisinin daha ağırlıklı etkileyeceği belirleyecek?
İktidar kanadında da operasyonların AK Parti oylarında rende işlevi yapabileceği kabul edilmekte.
Ama hangi oranda?
Galip Dalay’ın “AK Parti ve siyasi meşruiyete operasyon” başlıklı yazısında bu sorunun yanıtı şöyle:
HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) seçimlerinden sonra “işte budur, şimdi oldu” diyenler şimdi “yanılmışız, aldanmışız” diye nedamet getiriyor.
“Günah çıkarmaya ve çıkarttırmaya” gerek yok.
Yargıdan görüntüler zaten bir “belgesel” gibi.
Üstündeki “yürütme” gölgesi ve ona karşı sürmekte olan “gölge boksu” ibretle izleniyor.
Tek tek olaylara, kişilere, didişmelere, suçlamalara “DNA” testi yapmayacağım.
Her şey ortada.
O halde “yeniden yapılanma” da -belki- bir ihtiyaç.
2013’te vizyona giren son film:“Senin Hikâyen...” 2013’e damgasını vuran şarkıcı:
Düşler Ülkesinin Gel-Git Akıllısı İrem Derici...
Ve... 2013’ün son pazarı/son Şeffaf Oda programı...
Önemli belgesellere imza atan Tolga Örnek’in senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini yaptığı, başrollerini Selma Ergeç ve Timuçin Esen’in paylaştığı Ertuğrul Özkök’ün de köşesinde “beni ağlattı” diye yazdığı “Senin Hikâyen” sinemalarda...
Tolga Örnek Senin Hikâyen’i kendi hikâyesinden yola çıkarak hazırlamış.
Romantik komedi ve biraz da dram...
Ama çoğu insanın hikâyesi olabilecek nitelikte...
YABANCI sermaye bir ülkeye gelmek için ekonominin yanı sıra yargı erkine de bakar.
Çok büyük kâr da görse o ülkede “yargıyı” demokrasi standartlarında görmüyorsa gelmez.
Çekinir.
Ürker.
Türkiye hukuk sistemine “hakemlik” kurumunun getirilmesi bir katkı yapmıştı.
Yatırımın sadece devletle ya da ortaklarla ihtilaf halinde, yargı labirentinde dolaşmaksızın çözüm için doğrudan daha önce taraflarca kabul edilmiş “uluslararası hakemlere” gidilmesi nispeten önemlidir.
Ama...