Muhalefetin stratejisi şimdiden belli. ‘Bu referandum hükümete güven oylamasıdır.
EVET oyu verirseniz iş mi bulacaksınız?
Ürünleriniz değerini mi bulacak?
Kepenkler mi kapanmayacak?
Ücretinize, maaşınıza zam mı alacaksınız?
Terörün akıttığı kan mı duracak?
Yandaşları sizin cebinizden alarak zengin etmek devri mi noktalanacak?‘
Deniz Baykal, asker imzalı 1982 Anayasası’nı mı savunuyor?
Bu iddia hayli garip.
İktidarın anayasa taslağına/önerisine “hayır” demek ihtilal anayasasını “savunmak” anlamına gelmez.
İhtilal anayasasının mağduru Baykal’dır.
Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş ve bir dizi politikacıyla birlikte Deniz Baykal’a da “siyaset yasağı” getirilmişti.
Onlarla birlikte Baykal da sürgüne gönderilmişti.
4 yılı aşkın bir süre bu yasağın ipoteği altında kaldı.
NİLGÜN Belgün ile Ali Poyrazoğlu “Siyam İkizleri...” Yıllardır en yakın iki dost...
Bir süredir de Romantik Komedi’yi oynuyorlar.
Ali Poyrazoğlu çok yönlü bir sanatçı.
Yazıyor, oynuyor, yönetiyor, sinemada da var.
Gazete yazarı...
Anayasa’da değişiklik paketinde “dokunulmazlığın sadece kürsü masumiyeti” ile sınırlanması yok.
CHP grup başkan vekilleri “Meclis’te milletvekili sayısından daha fazla dokunulmazlık dosyası var” diyorlar.
Sıralıyorlar:
‘Karşılıksız çek...
Hosteslere sarkıntılık...
Polise tokat...
İhaleye fesat karıştırmak...
Anayasa değişikliği paketine TÜSİAD da (Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği) “yeşil ışık” yakmadı.
Başkan Ümit Boyner, “insani değerler” için aynı görüşlerin paylaşıldığı ama “kuvvetler ayrılığı” konusunda farklı düşündükleri mesajını verdi.
Bütün kaygılar bu ortak paydada yer alıyor.
Burada gerçekten mantıklı sorular yöneltilmekte.
Şöyle ki:
- Askeri Şûra kararlarına itiraz etme hakkına karşı mısınız?
Siyasi partilerin kapatılması için milli iradenin yansıdığı TBMM’nin kararı gerekmez mi?
Paris’te bir kafenin adı “Zero de Conduite...” Türkçesi, “Hal ve gidiş sıfır...”
Hani bizde eskiden karne alırken, öğrencinin terbiyesi, uyumu, usluluğu, disiplini için de “hal ve gidiş” hanesinde not yazardı.
Şimdi güncele dönelim, “Zero de Conduite” ile ilgili satırlar yazının sonunda.
.................................
Adı “Yargı Reformu...”
Ama...
Ne ilginçtir ki yargı alanındaki kurumlardan hepsi “kırık not” veriyorlar.
Başbakan Erdoğan etkili bir iletişim çizgisinde. Topluma elektrik verecek yansıtıcılarla toplantılar düzenliyor.
Toplum için rol model olan isimleri kazanmak ve onların tıpkı “röle istasyonlar” gibi enerjiyi yaymalarını sağlamak geçerli bir yöntemdir.
Konuşmakta olduğum sanatçılardan izlenimler dinledim.
Genellikle olumlu gözlemlerini yansıttılar.
Örneğin Ferhan Özpetek’in son filminin gala öncesi Yılmaz Erdoğan’la ayaküstü söyleştik.
Etkilenmişti.
“24 saatte 36 saat çalışan bir adam. Destekliyorum elbette. Bu ülkede insanlarımızın barış ve kardeşlik içinde yaşamaları için demokratik zemine taş döşemenin elbette emekçisi oluruz” diye özetleyeceğim bir söylem.
Anayasa değişikliği paketi nihayet vitrine çıktı. AKP’nin “Buyrun burdan yakın” ikramına cevapların daha şimdiden “Teşekkürler, almayayım” olacağı anlaşılıyor.
CHP ve DYP’den olumsuz tavır ortada.
Diğerlerinin de oy katkıları “Meclis’te referanduma gerek kalmaksızın kabul için” umut verici değil.
Sadece bir formül, paketteki bazı maddelere diğer partilerden “yeterli oy” desteği alabilir.
Her madde ayrı ayrı oylanırsa tavırlar olumluya dönüşebilir.
Örneğin...
Memurlara, toplu sözleşme ve grev hakkı verilmesi gibi...