MİLLİYET’İN “BABA BENİ OKULA GÖNDER” sosyal sorumluluk projesine sanat desteğinin sunulacağı salı gecesi bir kız öğrenci yurdu yaratacak.
Gecede 11’i sanatın farklı dallarından, 56’sı ressam toplam 67 sanatçının tabloları açık artırmayla satılacak.
Geliriyle Güneydoğu’da bir kız yurdu yapılacak.
Bu girişim Milliyet Sanat dergisinin önerisiyle hayata geçirildi. 9 ay süren bir çalışma...
Aralarında Yavuz Bingöl, Cemal Hünal, Beren Saat, Türkan Şoray gibi sanatçılar olan 11 ünlü Milliyet gazetesi binasında ressam Hüsamettin Koçan’ın eğitmenliğinde bir araya geldiler.
Ortaya onların fırçalarından 11 tablo çıktı.
Ardından Türkiye’nin önde gelen ressamları “en özel tablolarını” bu gece için bağışladılar.
Abdullah Öcalan “Beni öldürebilirler” mesajını verdi.
Bu bir “paranoya” olarak görülür ve “geçici psikolojik arıza” teşhisiyle üzerinden geçilirdi.
Ancak...
Mesajın devamı “netameli bir döneme girmenin eşiğinde olduğumuzun” işaretlerini veriyor:
CIA’nın buna gücü var. Teslim edildiğimde Türkiye ile bir anlaşma yapılmış, “hemen öldürmeyin” demişlerdi.
Yani “Öldürebilirsiniz ama hemen değil”, öyle anlamak lazım.
Bu kuyunun dibinde fiziğim de eski esnekliğini kaybetti.
Anayasa değişikliği paketinde “sürpriz” deniliyordu. Gerçekten “12 Eylül 1980 ihtilalini yapan komutanlar için koruyucu kalkan olan Anayasa’nın geçici 15. maddesinin kaldırılması” gündeme oturdu.
Böylece paketin tümüne destek sağlamak için bu madde turnusol kâğıdı gibi...
“Eğer söylediğin gibi gerçek demokratsan, darbelere karşıysan, renk ver...”
Nasıl ki turnusol kâğıdı aside batırıldığında farklı, baz yüklü sıvıya batırıldığında farklı renk veriyorsa, demokrat olanın da bunun gereği olan rengi vermesi gerekir.
Özellikle CHP bir süredir AKP’nin anayasa değişikliği önerilerine “Madem o kadar demokratsın, sivil anayasa için ısrarlısın, o halde 12 Eylülcüleri yargılamanın önünü aç, biz de oylarımızda destekleyelim” diyordu.
AKP siyaset satrancında 15. madde taşını öne sürerek CHP’yi sıkıştırmayı hedefliyor.
“Sözünün arkasında dur” mesajını veriyor.
Anayasa değişikliği için Prof. Serap Yazıcı’dan birkaç satır.
Anayasalar canlılar gibidir: doğarlar, gelişirler, siyasal yaşamın bozucu etkilerine maruz kalırlar, önemli ya da önemsiz değişikliklere konu olurlar ve bir gün yok olurlar.
1982 Anayasası “siyasal yaşamın bozucu mu yoksa yapıcı mı olduğu tartışılır etkilenme” sürecindedir.
Önemsiz ya da önemli değişiklikler yapıldı/yapılıyor.
Önce “yöntem...”
Anayasanın “içeriği” kadar “yapımı” da “sivil ve demokratik” olduğunu bilirler.
AKP iyi başlıyor.
Simon Kuper’in “FUTBOL ASLA SADECE FUTBOL DEĞİLDİR” kitabı sanki “Diyarbakırspor” sürecinin referansı...
Oyun yeşil çimlerin ötesinde siyaset sahasına savruldu.
Terör ve terörle mücadele ekseninde dönüyor top...
Devlet, Diyarbakırspor’un küme düşmesini önleme çabasında.
Başbakan Erdoğan bile bu iradeyi açıkça dile getirdi.
Buna karşılık sanki birileri “Diyarbakır Süperlig’den dışlansın” tezgâhını işletiyor.
Bursaspor maçında yan hakeme başına stadın betonundan sökülen kocaman bir taş atıldı.
Askerin özellikle siyaset gölgesi altındaki konularda sesi Milli Savunma Bakanı’dır.
Özellikle polemikler, psikolojik yıkım projeleri gündemdeyse...
Türkiye’de bu demokrasi geleneği yaşanmıyor.
Siyaset/asker ilişkileri zaten olması gerektiği gibi yapılanmış değil ki...
Bu nedenle zaman zaman asker kendini anlatmak zorunluğunu hissediyor.
Milliyet’ten Fikret Bila’nın, Hürriyet’ten Enis Berberoğlu’nun Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’la yaptıkları konuşmalar bu ihtiyacın gereği olarak yorumlanmalı.
Böyle özel mulakatların tehlikesi “çanak sorular” ve “kullanılmak” durumlarıdır.
AYDER Yaylası’nın harika doğasında çekimler bitiyor. Tuba Büyüküstün İstanbul’a dönerken yanında çok lezzetli bulduğu yörenin sularını ve bir kavanoz da yörenin balını getiriyor.
Eve girdiğinde kavanoz elinden kayıyor ve kırılıyor... Bal yerlerde...
Üzülüyor...
Yorum yapıyorum:
“Balın intiharı mı?”
Ermeni soykırımı iddiaları için bir belge. Yıl 1923...
Bükreş’te yapılan Ermeni Taşnak Partisi kongresine bir rapor sunulmuştu. Raporun altındaki imza Ermenistan’ın ilk başbakanı Ovanes Kaçaznuni’niye aitti:
ABD Temsilciler Meclisi alt komitesinde kabul edilen “soykırım” tasarısının daha önceki tasarılardan farkı bu kez soykırım iddiasının 1915’ten cumhuriyetin kurulduğu 1923 yılına kadar uzatılması.
Ama bakın 1923 yılında Ermenistan’ın ilk cumhurbaşkanı neler yazmış.
Türklere savaşı biz açtık
1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya’da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı.