Polat Alemdar-Ziynet Sali düeti

31 Ocak 2010




NEY üfleyerek meditasyon yapan Necati Şaşmaz, Ziynet Sali ile birlikte “Odam kireçtir”i söyledi.
Necati Şaşmaz’ın sesi güzel... Kulağı da iyi...
Dedesi Elazığ’da ünlü bir tasavvuf âlimi.
Babası da öyle...

Yazının Devamı

Check and balance’a nanik...

30 Ocak 2010

Siyaset, askere “balans ayarı” yapıyor. Peki ya sistemin tümüne “check up?”
Demokrasinin omurgası “check and balance”tır.
Anlatayım:
Bu iktidarın ilk yıllarında Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği adımları genel destek aldı.
Demokratikleşme sürecinde “asker” vesayetinin yerini Avrupa’nın Kopenhag kriterleri alıyordu.
“Zina”yı düzenleyen yasa değişikliğine AB’den tepki ve iktidarın bir süre direndikten sonra geri adımı hatırlanmalı.
Böyle başka örnekler de yaşandı.

Yazının Devamı

Hukuk kehaneti

29 Ocak 2010

Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun -gazeteye yansımasında kaza olmamışsa- söyledikleri düşündürücüdür.
Kanadoğlu “İktidar, anayasa değişikliklerini Meclis’ten geçirir ve referanduma götürmek zorunda kalırsa, Anayasa Mahkemesi’ne takılır” görüşünde.
Bu süreci de açıklıyor:
“Daha referanduma gidilmeden Anayasa Mahkemesi iptal kararı alır.”
Gerçi Anayasa Mahkemesi’nin “sadece şekil açısından inceleme yapabileceği” öne sürülebilir ama Anayasa’nın değişmez hükümleri ve ruhu ekseninde yüce mahkeme “esas” üzerinden de karar almıştır.
Hatta “yürütmeyi durdurma” kararı olasılığından bile söz edilebilir.
Yani “referandum sürecinin askıya alınması...”

Yazının Devamı

Karanlıkta dans

28 Ocak 2010

Bu ocak ayı nice değeri aldı aramızdan. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Hrant Dink...
Dün televizyonda Uğur Mumcu’nun oğlu Özgür Mumcu’yu izledim.
O da babası gibi Ankara Hukuk’tan.
Uğur’la Ankara Hukuk’ta aynı dönemdeniz.
İlk “sosyal demokrat öğrenci derneği başkanı” seçilen oydu.
Net ve cesur konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın “Sis perdesini kaldırıyoruz. Faili meçhuller aydınlanıyor” sözlerini yorumluyor ve “Bir adım daha fazlası atılmadı” diyordu.

Yazının Devamı

Yuvarlak masa

27 Ocak 2010

27Mayıs 1960 ihtilalinden sonra sık sık başvurulan “yuvarlak masa” yönetimi vardı.
Çankaya’da Cumhurbaşkanı “siyasi parti liderlerini” toplar ve bunalımlara çözüm için “asgari müştereklerde mutabakat” arardı.
Yeni nesil için açayım:
“Siyasetin olmazsa olmaz temel ilkelerinde ortak payda” sağlamaya çalışırdı.
Çoğu kez bir sonuç alamazdı.
Ama...
Topluma iyimser bir psikoloji mesajı verilmiş olurdu.

Yazının Devamı

İğneli fıçıda görev

26 Ocak 2010

2010 Türkiye’sinde en zor durumda olan kişi herhalde “Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’dur...”
Ağustos sonunda görev süresi bitiyor.
Emekliye ayrılacak.
Herhalde İlker Paşa sınır boyunda hizmet yaparken gün sayan ve “Gel tezkere gel” diyen nefer kadar “Bir an önce bitsin” psikolojisinde olmalı.
Cumhuriyet tarihinin hiç bir Genelkurmay Başkanı bu kadar zorlu bir süreç yaşamak zorunda kalmamıştır.
Bir yandan Anayasa ve yasal sınırlar içinde kalarak demokrasiye bağlılığı sürdürecek, öte yandan başında bulunduğu TSK’ ya karşı -yürütülmekte olduğuna inandığı- psikolojik savaşı göğüsleyecek, havada uçuşan darbe planları ya da iddiaları, dokümanlarıyla silkelenen kurumunu toparlamaya, dik tutmaya çalışacak...
Ne kadarı gerçek ne kadarı imalat olduğunu kendisinin de tam bilemediği “dehşet verici” bilgi kirlenmesiyle oluşan yoğun siste zorunlu yürüyüş yapacak...

Yazının Devamı

Yalıda Harem balesi

24 Ocak 2010

HAVANIN çıldırdığı cuma gecesi... Yağmur kamçı gibi vuruyor, rüzgâr buz gibi ve sert...
Ama...
Sait Halim Paşa Yalısı’nın cam salonu dolu...
Harem adlı bale gösterisini izlemek isteyen salon dolusu sanat çılgını orada.
Türk musikisiyle bale ancak bu kadar güzel sevişebilir.
Harem bir saray entrikasının öyküsü...
Padişah, Valide Sultan, cariyeler, yeniçeriler, platonik âşık harem ağası, saray ressamı...

Yazının Devamı

Kalkan eller

23 Ocak 2010

Belki de “kaosa kalkan 11 el” manşetini atan olabilir.Ama...
Ben yukarıda tırnak içine aldığım o dört kelimelik yorumu yapmam.
Çünkü...
1. Suç olabilir.
2. Kafa karıştırabilecek bir sürü kanun hükmüne karşın iyice incelendiğinde taşlar yerine oturuyor.
Şöyle ki...

Yazının Devamı