Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu, idam cezasının kaldırılması için tasarı metnini hazırladı.
Bakanlar Kurulu'na getirilmeden önce, bir kuşkusunu son kez gidermek üzere, Anayasa hukukçularıyla konuştu.
Acaba...
Abdullah Öcalan, 10 yılı özel statülü olmak üzere, 30 yıl hapiste yatma durumunda iken, genel ya da kısmi af ilan edilse... Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın - genellik ve eşitlik - ilkeleri gereğince, Öcalan'ın da bu kapsama alınması yolunda karar verebilir miydi?
1974'te, Türkiye, böyle bir hukuk deneyimi geçirmişti.
Anayasa Mahkemesi'nin bir maddeyi iptal kararıyla, terör suçluları da af kapsamına girmişlerdi.
Denizkurdu, o deneyimin tekrar yaşanmayacağı güvencesini aldı.
Bu sütunda, pazarları genellikle politika tatili vardır.
Size, ünlülerin aşk için sözlerini yansıtan bir kitaptan alıntılar sunuyorum.
Önce, Albert Einstein'ın söylemi:
"Güzel bir kızla, 1 saat sevişilirse, sanki sadece 5 dakika sürmüş gibi gelir.
Çirkin bir kızla 5 dakika çay içerseniz, 1 saat sürmüş sanırsınız.
İşte, görecelik (izafiyet) teorisi!" Dünyanın en büyük fizik bilgini, sayfalarca matematik denkleminin anlaşılmazlığını, insani anlatımla nasıl da aşıvermiş. Aşağıdaki satırlarda, böyle başka ilginç alıntılar daha sunacağım. Cindy Crawford'dan, Sharon Stone'a, Jacques Chirac'a, Alain Delon'a pek çok ünlüden itiraflar...
Geride kalan hafta Cumartesi gecesi, Başbakan Mesut Yılmaz'ın çok yakınlarında görev yapan Büyükelçi Ümit Pamir'e, "Abdullah Öcalan'ın durumunu" sormuştum.
"Rusya'da kalabilecek miydi?
Türkiye - Rusya ilişkileri, bir krize girmez miydi?"
Cevabı, sade, kısa ve netti:
"Herhalde, birkaç gün içinde Rusya'dan dışarı çıkarırlar.
Türkiye - Rusya ilişkileri, o kadar büyüdü ve çeşitli boyutlara yöneldi ki...
Abdullah Öcalan, bu büyüklük yanında, artık elde tutulması gereken bir koz olarak küçük kalır.
Naziler, 1933'te Almanya Cumhuriyeti'nin Parlamentosu Reischtag'ı yaktılar.
Amaçları, demokrasiyi kundaklamak ve kendilerine yürüyecekleri yolu açmaktı.
Bir de, sözde sanık buldular Giorgi Dimitrov.
Dimitrov, tarihe Leipzig Duruşması diye geçen bu dava sonunda, şöyle diyordu:
"Demokrasi, uyanık olmalıdır. Yüce felsefelerle beslenmelidir.
Demokrasi, gevezelere, korkaklara ve endtrikacılara değil, özgürlük ve erdem savaşında denenmiş kişilere ihtiyaç duyar.
Özgürlük ve erdem, hergün yeniden feth edilmeli, hergün yeniden güvence altına alınmalıdır..."
Fransız Senatosu'nun Clemenceau Salonu'nda, Salı günü Atatürk semineri vardı.
Salon doluydu.
İzleyiciler arasında, Senato Dış İlişkiler Komite Başkanı da var.
Çoğunluk, Fransız aydını.
Politikacılar, yazarlar, araştırmacılar...
Atatürk'ün 60. ölüm yıldönümünde, O'nun, Fransız Senatosu çatısı altında anılması...
Konuşmacılar arasında yer almış bulunmam, onur vericidir.
Bugün, Atatürk'ü kaybımızın 61.yıldönümü.
Sevgiyle ve şükranla anıyoruz.
Önce...
Bu topraklarda gözü olanlara, Atatürk'ün çok zarif ve aydın cevabını yansıtayım.
Atatürk, Yunanistan'ın, Anadolu üzerindeki iddialarının, tarihe dayandırıldığını ve bu nedenle dünya kamuoyunda destek gördüğünü sezmişti.
Eski Yunan uygarlığının, Anadolu'daki izleri ve kalıntıları, Avrupa'da ve Amerika'da bu iddiaya sempatiyle baktırıyor.
Atatürk, Anadolu'nun büyük devletlerin desteğiyle, Yunanistan tarafından işgali girişiminin arkasında, bu motifi görmüştü.
Kuzey Irak'ta, adı henüz belli değil...
Ama...
Bir Kürt devletinin doğum sancıları var.
Ankara'da, önce KDP lideri Barzani'nin basın toplantısında bulundum.
Sonra, baş başa yemek yedik.
Edindiğim izlenime göre, ABD, Barzani ve Talabani'ye, Washington'da barış antlaşması imzalatırken, şu çerçeveyi çizmiş:
"1- Türkiye'ye rağmen bir yönetim oluşturamazsınız.
Öyle bazı kurumlar vardır ki...
Onları içinize tam sindiremeseniz de, karşıtlarına bakarak yutkunmak zorunda kalırsınız.
17. kuruluş yıldönümünde, dün, YÖK'ü protesto edenlere bakınca, aynı şey oldu.
YÖK için olumsuzluklar bile - neredeyse -geri planda kaldı.
Bir yanda, türbanı, siyasetin bayrağı yapmak isteyenler... Öte yanda, öğle namazı çıkışında onlara katılan cami cemaatinin, siyasal İslamcıları... Ve, onlarla eylemi paylaşan bazı devrimci sol örgütler. Zaten... Kuraldır: "Bu iki kutup güçbirliği yaparlar." Hatta... İran Şahı'nı deviren koalisyon da, komünist tudehçilerle, mollalardan oluşuyordu. Mollalar, komünistleri bir güzel kullandılar.