TÜSİAD'ın tavrı

21 Ocak 1997

PAZAR gecesi televizyon ekranlarında konuğumuz olan Yunanistan To Vima Gazetesi yazarı Nikos Marakis, şöyle diyordu:
"Yeni Başbakan Simitis, sorunlara işadamı gibi yaklaşıyor. Çözümü de işadamı gibi arıyor. O nedenle artık hayaletlerin etkisinde savaş çığlıklarıyla politika yapmıyor. Toplumun ne istediğinin farkında. Yunan toplumu, 1960'ların, 1970'lerin, hatta 1980'li ilk yılların toplumu değil.O zamanlar nispeten fakir sayılırdık. Oysa... Avrupa Birliği'ne girdiğimizden bu yana değiştik. Varlıklı sayılırız. Türkiye'yle savaşırsak çok şeyler kaybedeceğimizi biliyoruz. Yunan halkı, artık, sahip olduğu şeyleri riske etmek istemiyor. Türkiye ile savaşmak taraftarı değil. Hatta, doğu sınırında her an çatışma kaygısı veren bir komşuyla yaşamak taraftarı da değil. İyi ilişkilerimiz olan, beraber iş yapabileceğimiz, yaşam düzeyini daha da yukarı çekebileceğimiz bir Türkiye'yi tercih ediyoruz."

BU konuşmayı, Boğaz'da bir Rum vatandaşımızın işlettiği balıkçı lokantasında yapıyorduk.
Sözlerini biraz ihtiyatla, hatta kuşkuyla dinlemiştim.
Sordum:
"Peki, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almayarak ve Avrupa baskısıyla dışlayarak Ortadoğu'ya ve bölücü akımlara itmek politikası da Atina'ya ait değil

Yazının Devamı

Apo'ya Özal'dan mesaj

19 Ocak 1997

KUZEY Irak Kürt Lideri Talabani tarihe ışık tutacak ve bazı karanlık noktaları ve iddiaları aydınlatacak açıklamalarda bulundu.
Eski Jandarma Komutanı Orgeneral Merhum Eşref Bitlis'in "ölmediği, öldürüldüğü" yolundaki iddialarla da bağlantılı olabilecek konuşmamızı geride kalan Perşembe akşamı Ankara Sheraton Otel'deki 2312 numaralı dairede yaptık.
Talabani ile konuşmamızı, bu akşam Kanal D'de sunacağım DURUM programında ayrıntılarıyla ekranda yansıtacağım.
Talabani'ye sordum:
"Bir süre önce sizin Suriye'de Abdullah Öcalan'la yaptığınız Kürtçe konuşmalı video bant bana ulaştı. Kanal D'de yayınladım. Orada Öcalan ile konuşurken - ölmeden önce Turgut Özal'ın bu sorunu başka yöntemlerle çözmek üzere olduğuna - dair sözleriniz var. Bu model neydi?"

TALABANİ herşeyi anlatacağını söyledi. Kendisinin Turgut Özal ve Eşref Bitlis tarafından özel ulak olarak Suriye'ye gönderildiğini şöyle anlattı:

Yazının Devamı

İmaj inşası

18 Ocak 1997

DEMOKRATİK Kitle Partisi'ni kuran Şerafettin Elçi, bazı doğulu milletvekilleriyle bir araya geliyor.
Grupta 5 Refah Partili var;
Haşim Haşimi (Diyarbakır)
Abdülhaluk Mutlu (Bitlis)
Ahmet Çelik (Adıyaman)
Mehmet Soner (Bingöl)
Sıddık Altay (Ağrı)

Yazının Devamı

Hukukun üstünlüğü

17 Ocak 1997

MEHMET Ağar kırıktı...
"Birilerine rahat battı. Büyük kentler güven içinde. Herkes güven içinde sinemaya, alışveriş merkezlerine, lokantalara gidiyor. Gece evlerine kapanmıyorlar. Biz bunu yaptık" diyordu.
Yakınlardaki son konuşmalardan biriydi bu.
Dün Meclis Soruşturma Komisyonu'nda ve çıkışta verdiği mesaj da bu doğrultudadır.
Türkiye elbet "beyaz zambaklar ülkesi" değil.
Ancak...
Terörle mücadelede çok mesafeler alındığı da bir gerçektir.

Yazının Devamı

Yollar

16 Ocak 1997

DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, partide Necmettin Cevheri ile birlikte, iki eski ve deneyimli isimden biridir.
Onun gazetelere yansıyan "Hükümet ortağımız kafamızı bozmaya başladı" sözleri, bir işaret gibi yorumlandı.
Hele...
Bu patlamanın hemen öncesinde bir DYP grubunun Çiller adına diğer partileri ve bu arada Anavatan'ı da ziyaret ederek "diyalog" önermesi de dikkat çekicidir.
Yoksa...

DYP yeni bir hükümet modeli için nabız mı yokluyordu?

Yazının Devamı

Bencil

15 Ocak 1997

ANKARA'da zaman zaman büyükelçiler aralarında değerlendirmeler yaparlar.
Yunanistan Büyükelçisi, İsrail Büyükelçisi'ne şöyle bir dokundurma yapıyor:
"İsrail, Türkiye ile ilişkilerinde - bencil- davranıyor.Bölgede kendisine destek sağlamak için, Türkiye'nin haksızlıklarına göz yumuyor. ABD nezdinde Türkiye'nin lobisini yapıyor.Bu, Türkiye'nin, Kıbrıs'taki hukuka aykırı varlığını sürdürmesine katkı anlamına gelir."İsrail Büyükelçisi'nin yanıtı şöyle oluyor:
"Evet, biz Türkiye politikasında - bencil - davranıyoruz. Türkiye'yi sadece ABD'de değil, Avrupa'da da lobi yaparak destekliyoruz. Ancak...Bunun Yunanistan'ın aleyhinde olduğu kanısında değiliz. Yunanistan da,- bencil - bir Türkiye politikası izlese, bizimle aynı çizgide yer alırdı.Çünkü...Orta Doğu'da Türkiye, laik, çok partili parlamenter demokrasiyle yönetilen, batıyla entegre olmuş tek devlettir.Aynı bölgeyi paylaştığımız böyle bir Türkiye'yi, demokrasi akrabası olarak görüyoruz.Desteklememiz doğaldır... Türkiye'nin ayakta ve sağlam olması, İsrail'in yararınadır.Ama sadece İsrail'in değil... Yunanistan'ın, Avrupa'nın, batının da yararınadır. Yunanistan da bizim gibi - bencil- olabilse, doğudaki sınır komşusunun İran'laşmış bir

Yazının Devamı

Beyaz camın ötesi

14 Ocak 1997

KANAL D'de yayınlanan DURUM programında, Palermo Savcısı Roberto Scarpinato büyük ilgi gördü.
Binlerce soru telefonu geldi.
Bu ilgi, halkın, "hukuk devletine" olan özlemini dile getiriyordu.
Gerçekten...
Bir ülkede sadece yasaların bulunması yeterli değildir.
İnsanların yasalar önünde eşit olduğu ve yasaların kesin güvence altındaki dürüst yargı adamları tarafından uygulandığı adalet ikliminde hukuk devleti yaşar. Hukuk devleti de gerekir.
Çünkü kanunlar, dikta rejimlerinde, krallıklarda, şeyhliklerde de vardır. Bunlar kanun devletleridir.

Yazının Devamı

Çete devlete el koyacaktı

12 Ocak 1997

ONU, önce Nilgün Cerrahoğlu'nun yaptığı ve Milliyet'te yayınlanan röportajda görmüştüm.
Göğsüne gür sakalları. Uzun beyaz saçları ile dikkat çekiyordu.
"Herhalde, mafyayı ve 7 kez Başbakanlık ve 35 kez bakanlık yapmış Andreotti'yi İtalyan Gizli Servis yöneticilerini, mafyayla içiçe siyasetçileri ancak böyle bir heybetli savcı köşeye sıkıştırabilirdi."Kalın sesli... Akşamları önüne konan sarmısak, fesleğen ve kırmızı biberli bir koca tencere makarnayı, üzerine yaprağıyla beraber çekilmiş yeşil renkli, bol zeytinyağı boca ederek iştahla yiyen... Bu arada bir şişe Cianti şarap deviren...
Ölüme meydan okuyan filozof bir hukuk adamı izlenimleri yaratmıştı.

NİLGÜN Cerrahoğlu'na, "onu Kanal D'deki Durum programıma getirip getiremeyeceğimi" sormuştum.
Önerimi ustaca hayata geçirdi.

Yazının Devamı