Bu "Hacılar" başka hacılar

9 Kasım 2001


<#comment>Hacılar, Kayseri’ye 10 km. uzaklıkta, Erciyes Dağı’nın kurak ve taşlık yamaçlarında kurulu 17 bin kişinin yaşadığı bir ilçe. Bu ilçenin insanları bugün Kayseri ekonosini coşturuyor, koşturuyor.
Kayseri’yi ve Hacılar’ı iyi tanıyan Mahmut Sabah’ın bana anlattığına göre, Hacılar’da yaşayanlar Anadolu’ya Selçuklular ile gelen Türk boylarının Kayı boyu kolundan insanlar. Toprak tarıma elverişli olmadığından taş işçiliği ve ırgatlıkla geçimlerini temine çalışmışlar. Hacılar 1930’da belediye, 1931’de nahiye, 1990’da ilçe oldu. Şu anda Türkiye’de sanayide çalışan nüfus oranı itibariyle Denizli’nin Babadağ’ından sonra ikinci.

El emeğinden makinelere geçtiler
1940’lı yıllarda küçük sanat kooperatiflerinin ve de el dokumacılığının teşvik edildiği yıllarda Hacılar insanı el dokumacılığını denemiş. El dokumacılığından makine dokumacılığına geçişte elektrik olmadığından el tezgahları durunca Hacılar insanı bir araya gelerek Hacılar Elektrik Sanayii (HES)’i kurarak ilçe için elektrik üretimini başlatmış. Kayseri’deki küçük sanat ve sanayi tesislerinde işçi, çırak, usta olarak çalışan ve sanayiin ne olduğunu öğrenen ve seven Hacılar insanı, sınırlı özkaynaklarına

Yazının Devamı

Fakirler altın satıyor, zenginler altın alıyor

8 Kasım 2001


<#comment>Eylül ve ekim aylarında parası olanlar "altına hücum etti". Darphanemiz bu yılın ilk sekiz ayında meskük (kelle) ve ziynet olarak 8.5 ton altın sikke haline getirilmişti. Son iki ayda ise sekiz aylık baskının üzerine çıkıldı. 9.8 ton Cumhuriyet altını piyasaya verildi.
Bu rakamları değerlendirirken bir noktaya dikkatinizi çekeceğim. Halkımızın hepsi altına hücum etmedi. Edemedi... Halkın büyük bölümü fakirleştiğinden altın satıyor. Ama elinde parası olan kesim borsanın çökmesi, banka faizlerinin düşmesi, bankalara güvenin yok olması, gelecekten ümit kesilmesi nedeniyle parasını altına bağlıyor.
Parası olanların altına hücumunun önemli bir nedeni son bir yıl içinde Türkiye'de altına yatırım yapanların reel olarak (enflasyondan arındırılmış biçimde) kazançlı çıkmaları. Geçen 12 aylık dönemde reel olarak altına para yatıranlar yüzde 48.2, dolara para yatıranlar yüzde 39.0, Alman markına para yatıranlar yüzde 49.1 getiri sağladı. Parasını 1 yıl vadeli banka mevduatında tutanlar yüzde - 19.5 zarar etti. Paraları eridi.
Türkiye'deki altın fiyatları, dünya altın fiyatları ile doların değerine göre değişiyor. Dünya altın fiyatları (ons olarak) geçen yıl bu

Yazının Devamı

Yaşadık... Ondüle ve cila makinesi ucuzladı

7 Kasım 2001


<#comment>Şimdiki kuşak "ondüle" makinesi nedir bilmez. Ondüle makinesi öyle bir makinedir ki, kömür maşasına benzer. Elektrikle ısıtılınca kadınların saçlarını arasına alır. O saçları kıvır kıvır yapar. Düz saç, ondüleli saç olur. Ondüleli saçı olan hanımlara erkekler bayılır!..
Cila makinesi öyle bir makinedir ki, değirmen taşına benzer. Ama taş dönmez de, taş yerine keçe döner. O dönen keçenin üzerine özel kimyevi maddeler damlatılırsa, cila makinesi evleri bir güzel cilalar... Makine ile cilalanmış evlere hem hanımlar, hem de erkekler bayılır!..
Bu kriz halkımızı üzüm üzüm üzüyordu. Çünkü halkımız kriz çıkalı beri ondüle makinesi ile cila makinesi alamaz olmuştu.
Ama halkı düşünen, başında "Umudumuz halkçı Ecevit’in bulunduğu" koalisyon hükümeti halkı memnun etmek için dün bir kararname yayımladı. Ondüle ve cila makinesindeki KDV oranı yüzde 26’dan yüzde 18’e indirildi.
Bu karar mutlaka halka coşku yaratmıştır. Türk halkı mutlaka yarın dükkânlara koşacak, KDV’si yüzde 26 olduğu için aylardır satın alamadığı ondüle makineleri ile cila makinelerini kapışacaktır. Böylece reel sektör de canlanacak. Piyasadaki durgunluk sona erecektir.
Hükümetimiz KDV

Yazının Devamı

Devletin iç borcu 100, iç borçtan alacağı 70

6 Kasım 2001


<#comment>Devletin iç borç stoku bu yılın sonunda 119.2 katrilyon liraya ulaşacak. Devletin toplam 119.2 katrilyon liralık iç borcunun 83.1 katrilyon lirası (yüzde 70'i) kamu kuruluşlarına olan borçlarından oluşacak. Bir başka anlatım ile yıl sonunda devletin, tüm iç borç senetleri toplamı 100 desek bu senetlerin 70'i kamu kuruluşlarının elinde olacak.
Devlet devlete borçlu, devlet devletten alacaklı... Nasıl olur? O zaman devletin kendi kendine olan borçları dışında kalan iç borçların sadece yüzde 30'u gerçek borçtur. Bunun da miktarı sadece 36.1 katrilyon liradır... O halde neden üzülüyoruz 119.2 katrilyon borcu ödeyeceğiz diyerek? O halde ne diye devlet kendi kendine faiz ödüyor? Ödesin 36.1 katrilyon liralık piyasa borcunun faizini. Yeter. Hem kendi rahat eder, hem kriz biter.
Geliniz görünüz ki, o kadar da kolay değil...
Devletin iç borç senetlerinin yüzde 70'i kamu kesimi elinde ama, bu kesimde farklı kuruluşlar var. Bu kuruluşların en önemlileri Ziraat ve Halk bankaları gibi kamu bankaları ile Fon bankaları.
Bu bankalara verilen iç borç senetleri, halkın bu bankalardaki mevduatının karşılığı... Hazine karşılıksız kalan mevduat için bu bankalara iç

Yazının Devamı

100 liralık kredinin 14.3 lirası batmış

5 Kasım 2001


<#comment>Merkez Bankası, bankaların ve özel finans kuruluşlarının şirketlere kullandırdıkları kredileri izliyor. Bu krediler sektör sektör gruplandırılıyor. Her gruba ne kadar kredi verildiğini, verilen kredinin ne kadarının battığını belirliyor.
Merkez Bankası’nın ağustos ayı sonu itibariyle yayımladığı tabloyu özet halinde bu yazının altında veriyorum. Tabloya bir ekleme yaptım. Geçen yılın ağustos ayında her gruba verilen 100 liralık kredinin kaç lirasının batmış olduğunu gösteren oranları da sıraladım. Böylece batmış kredilerin geçen yıldan bu yana ne kadar arttığını izleme imkanı ortaya çıktı.

Sayın okuyucularıma tabloda yer alan bilgilerin neyi anlattığını özetleyeyim:
(1) Banka kredilerinden en fazla tekstilciler yararlanıyor. Ağustos ayı sonu itibariyle toplam banka kredilerinin yüzde 12.3’ünü tekstilciler kullanmış durumda. Ticaret kesiminin payı yüzde 10.0, taşıma ve haberleşme kesiminin payı yüzde 8.8, inşaat kesiminin payı yüzde 7.7, gıda ve meşrubat kesiminin payı ise yüzde 7.5 oranında.
(2) 2001 yılı ağustos ayı sonu itibariyle tekstilcilerin kullandıkları kredinin yüzde 29.3’ü batmış durumda. Batık kredi oranı yüksek sektörler turizm

Yazının Devamı

Irak bizim için önemli bir pazar

4 Kasım 2001


<#comment>Biz Irak'a 1987 yılında 945 milyon dolarlık, 1988 yılında 986 milyon dolarlık mal satmıştık. 1988 yılının toplam 11.6 milyar dolarlık ihracatı içinde Irak'a yaptığımız ihracatın payı yüzde 8.5 idi. Ve de Irak, bizim en önemli 4 ihracat pazarımızdan biri idi. Körfez Savaşı'nda Irak pazarını tamamen kaybettik. Sonra 1991 yılından itibaren ihracatçılarımız iğne ile kuyu kazmaya başladı. 1991 yılındaki 122 milyon dolarlık ihracat, tırmana tırmana 2000 yılında 371 milyon dolara ulaştı. 2001 yılının ilk sekiz ayında Irak'a 462 milyon dolarlık ihracat yaptık. İhracat geliri 13 Eylül'de 489 milyon dolara ulaştı. Irak'a yapılan 489 milyon dolarlık ihracat bizim için önemli. Çünkü Türkiye diğer sınır komşusu ülkelere bu büyüklükte ihracat yapamıyor. İyi ilişkiler kurmaya çalıştığımız Yunanistan'a yapabildiğimiz ihracat sadece 331 milyon dolar. Irak en fazla ihracat yapabildiğimiz ve ihracatı en hızlı geliştirebildiğimiz sınır komşusu ülke. Onun için şu günlerde Bağdat'ta açılan uluslararası fuar nedeniyle 350 Türk işadamı Irak'ta... Mal satmaya, iş almaya çalışıyor.
Bizim için bu kadar önemli olan Irak'ta olan biteni bizler iyi bilemiyoruz. Irak hiçbir mal almıyor, Irak'ta

Yazının Devamı

Harpler bir şey getirmez, götürür

3 Kasım 2001


<#comment>Türkiye’nin Afganistan’a asker göndermesi ekonomiyi daha da kötü duruma getirecek. Devletin gelirleri azalacak, savunma harcamaları artacak, istikrar programı uygulanması imkansız hale gelecek.
Karardan dönüş olamaz... Ama bu kararın ekonomiye getireceklerini ve götüreceklerini (bu sayfa ekonomi sayfası olduğundan, burada sadece olayın ekonomik boyutunu alıyoruz) bilmekte yarar vardır.
"Türkiye’nin ekonomisi kötü durumda. Buna rağmen Afganistan’da ABD’yi destekliyor. Bu ülkeye yardım etmek lazım" diyerek hiçbir ülke Türkiye’ye "dolar" göndermez. "Dolar bekleyişi" karşılığı "ABD’yi desteklemek" de Türkiye’ye yakışmaz. Bu resmen "para karşılığı" harbe girmek olur. Böyle bir bekleyiş içindekiler Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olur. Uluslararası finans çevreleri harbe girdiği için Türkiye’ye borç vermekte ayak sürümeye başlar. Türkiye kıt döviz kaynaklarının büyük kısmını savunma harcamalarına aktarmaya mecbur kalır.

Sorulması gereken sorular
Şimdi gelelim Türkiye’nin (şimdilik) 90 mevcutlu da olsa asker göndererek Afganistan’da savaşa girmesine... (1) Anayasa’ya göre savaşa girme kararı verildiğinde ordu savaşa girer. (2) Ancak

Yazının Devamı

Simitte KDV yüzde 18, otoda KDV yüzde 18 (insaf!..)

2 Kasım 2001


<#comment>Ayşe Hanım Teyzem çıtır çıtır simiti masamın üzerine koydu. "Bir çay ısmarla da, simiti paylaşalım... Gelirken gördüm. Canım çekti" dedi... Çayı ısmarladım. Ayşe Hanım Teyzem çayını yudumlarken "Bugünlerde KDV insin mi, binsin mi diye bir şeyler konuşuluyor... Her ne kadar beni ilgilendirmiyor ise de..." diye konuşmaya başlayınca sözünü kestim...
"Ayşe Hanım Teyzeciğim... İlgilendirmiyor olur mu? En fazla sizi ilgilendiriyor" dedim. O ise ısrarcı "Ben buzdolabı, otomobil alacak değilim... Benim KDV ile ilgim yok..." Başladım anlatmaya. "Ayşe Hanım Teyzeciğim, Katma Değer Vergisi denilen vergi her türlü alım - satımda, mal veya hizmeti alandan tahsil edilen bir vergidir. Siz bu simiti alırken simit bedelinin yüzde 18’i kadar vergi ödediniz."
İtiraz etti. "Ben vergi falan ödemedim. Simitçiye 200 bin lira para verdim. O kadar..." Açıkladım, "Vergi 200 bin liranın içinde... Simit parası 185 bin lira, vergisi 15 bin lira..." Ayşe Hanım Teyzem şaşırdı. "Simitte de KDV olur mu?" Cevapladım, "Olur Ayşe Hanım Teyze, olur... Sadece simitte değil sizin her gün marketten satın aldığınız sebzede, maydanozda da KDV var... Sebze, maydanoz, dereotu alırken ödediğiniz her

Yazının Devamı