Dağ taş fındık

17 Kasım 2001


<#comment>Önceki gün Samsun Havaalanı’nda uçaktan inerek minibüse bindik. Ordu’ya gidiyoruz. Terme’ye kadar yol güzel. Yolun iki yanı yemyeşil. Dümdüz. Deniz ile yol arasında çam ağaçları var. Yolun öte yanındaki düzlük silme fındık ağacı dolu... Terme’de yol üzerindeki depolarda çuval çuval pirinçler yığılı... Terme pirinci nefis... Ama "fındık - pirinci boğmuş". Pirinç üretimi azalmış. Terme’den sonra yol kötüleşiyor. Daralıyor. Araçlar tek sıra yol alıyor. Ünye, Fatsa, Perşembe ve nihayet iki buçuk saat sonra Ordu’ya ulaşılıyor. Yolun iki kenarındaki çirkin beton binalar, güzelim yeşili rezil etmiş... Allahım... Kimler bu binaları bu kadar karaktersiz ve çirkin yapabilir ki? Ordu’ya kadar yolun iki yanındaki bina bolluğundan yeşil görünmez olmuş.
Ordu’da iki sanayi tesisi (Çamsan Entegre Orman Ürünleri Sanayii ve Sagra Fındık Ürünleri Sanayii tesisleri) var. Bu iki büyük sanayi kuruluşu dışında Ordu’nun geçim kaynağı "fındık". Ordulular fındığa "tembel ürünü" diyorlar. Ordu’yu fındığa mahkum ettiği için de devleti (bu devlet her kim ise, işte o devleti) suçlayıp duruyorlar.

Türkiye’de bu yıl 660 bin ton (kabuklu) fındık üretildi. Bunun 200 bin tonu Ordu’dan

Yazının Devamı

Şehr - i Ramazan

16 Kasım 2001


<#comment>Bugün mübarek Ramazan ayı başlıyor. Ramazan "Arabi - Hicri" takvimde on iki aydan dokuzuncu ayın ismidir. Tek başına kullanılamaz. Önüne "ay" anlamına gelen kelime eklenerek, "Şehr Ramazan" veya "Şehr - i Ramazan" şeklinde söylenir. Ramazan Kuran’da adı geçen tek aydır.
Bakara suresinin 185’inci ayetinde buyurulur ki, "Ramazan ayı insanlar yol gösterici, doğrunun ve doğruyu iyiden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler, onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister. Zorluk istemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir."

Bakara suresinin 187’nci ayetinde ise şunlar buyurulmuştur: "Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (Ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı)

Yazının Devamı

Dolar ‘hesaben’ gerçek değerine oturdu

15 Kasım 2001


<#comment>İktisatta ahkam kesenlerin bir kısmı "bakkal hesabı" ile konuşur. Bir kısmı ise "trent, sinüs - ko sinüs" hesapları yapar. Sayın okuyucularıma bugün "bakkal hesabı" ile dolar fiyatı üzerine "ahkam keseceğim".
Dolar fiyatının 1 milyon 600 bin lira rakamında duraklaması, 1 milyon 550 bin lira dolayında ufak dalgalanmalarla seyretmeye başlaması üzerine halkımız meraka düştü. Acaba bu durum geçici bir duraklama mı, yoksa dolar fiyatındaki aşırı tırmanış durmak üzere mi?
Bu sütunda sayın okuyucularıma on gün önce aşırı tırmanıştaki duraklamayı açıklamaya çalıştım. O yazım üzerine okuyucularımdan Sayın Coşkun Erdemir bir not gönderdi. Bakkal hesabı ile olan biteni açıklamaya çalışıyor. Sayın Coşkun Erdemir’in notunu kendi eklemelerimle sayın okuyucularıma aktaracağım.
- Efendim, işin esası "bakkal hesabı" ile gerçekçi kur tespitine dayanıyor. Biz döviz kurlarını hep şüphe ile karşıladığımız, hep devalüasyon korkusu ile yaşadığımız için kendimize göre bir gerçekçi kur hesabı icat ettik. (Bu icatta bize yardımcı olan Prof. Dr. Anne Krueger, şimdilerde IMF’nin ikinci koltuğunda oturuyor. Başkan yardımcısı.) Gerçekçi kur hesabı şöyle yapılıyor:
Belli bir

Yazının Devamı

Devlet büyüsün ‘devletten geçinenler’ küçülsün

14 Kasım 2001


<#comment>Bizim devlet kötü devlet. Devlet küçülsün. Ama biz işadamlarına daha çok teşvik verilsin. Batan şirketler Londra Yaklaşımı ile devlet tarafından kurtarılsın. Devlet bizim batık bankalara para akıtsın. Devlet ihale açsın, vergi almasın, ama yollar, okullar yapsın, mahkemeleri düzeltsin, can ve mal güvenliğimizi sağlasın. Devlet küçülsün. Ama hiçbir memur işten çıkarılmasın, maaşları artırılsın. İşçilere ek ikramiye verilsin. Erken emekli olsun. Maaşından vergi, primi kesilmesin.
Devlet küçülsün. Ama KOBİ’ye, esnafa, sanatkara, bakkala daha çok kredi versin. Kredi faizini düşürsün. KDV’yi kaldırsın. Piyasaya para akıtıp, talebi canlandırsın. Devlet dışarıdan bol döviz bularak piyasaya akıtsın. Millet ucuz ucuz alışveriş yapsın.
Bizim devlet kötü devlet. Devlet küçülsün. Ama Emekli Sandığı, SSK ve Bağ - Kur da adam olsun... Bu kadar prim kesilmesin. Emekli aylıkları artsın. Sağlık yardımı artsın. Hastanelerde sıra beklemek olmasın.
Bizim devlet kötü devlet. Küçülsün... Ama devlet bize iş versin. Aş versin. Özel sektörde zaten iş yok. Devlet de memur, işçi almıyor. Böyle devlet olur mu?
Sayın okuyucularım. Sayın halkım... Ne istediğimizi bilelim.

Yazının Devamı

ABD'nin derdi "asker" bizimki ise "kota"

13 Kasım 2001


<#comment>ABD pazarı büyük pazar, zengin pazar, bizim için önemli pazar. Geçen yıl dış pazarlara 17.4 milyar dolar mal sattık. Bunun yüzde 11'i ABD pazarına gitti.
ABD'ye ihracat yapmak bizim için çok önemli. En fazla mal satabildiğimiz 4 pazar arasında ABD 2'nci sırada. Geçen yıl Almanya'ya 5.1 milyar dolarlık, ABD'ye 3.0, İngiltere'ye 2.0, Fransa'ya 1.7 milyar dolarlık ihracat yaptık.
ABD pazarına daha çok mal satabilme imkanımız var. Ama dünyada "serbest ticaretin şampiyonluğunu yapan" ABD hükümeti bize "kota" uyguluyor.
ABD hükümeti, Türkiye'nin ABD'ye satabileceği ürünlerin isimlerini teker teker belirleyip, her üründen kaç adet, kaç metre, kaç kilo satılabileceğini kağıda yazıp elimize tutuşturuyor.
Bizim üreticimizin sattığı malın kalitesi ve fiyatı ne olur ise olsun, alıcısı ne kadar bizden mal almak ister ise istesin, ABD'ye "kota" dışı mal satamıyoruz. Bu yıllardır böyle gidiyor. ABD başka ülkelere böyle kısıtlama uygulamıyor. Türkiye'nin ise bir türlü elini kolunu çözmüyor.
Bir Türk firması, gider Bulgaristan'da kadın geceliği üretir, Ürdün'de hamam bornozu yapar ve de bu malları ABD'ye oralardan yollar ise, "kota" derdi yok. Ama

Yazının Devamı

‘Biz iyiyiz’ de ‘devlet kötü’ (mü?)

12 Kasım 2001


<#comment>Söyleyecek lafı kalmayan, "manşete çıkmak isteyen" devleti kötüler oldu. Zenginler kulübü TÜSİAD Başkanı bile, işini gücünü bıraktı. Allah’ın günü halkımıza "devletin ne kadar kötü" olduğunu anlatmak için şehir şehir dolanıyor. Bir gün Ankara’da, bir gün Antalya’da, bir gün İstanbul’da devleti kötülüyor: "Türkiye’nin en büyük yapısal sorunu devlettir. Devlet toplumun adalet duygusunu erozyona uğrattı. Devlet dökülüyor... Bizim devlet demirperde devletlerinden kötü!.."
Kim bu devlet? Devlet kötü diyenler kimi karşılarına alıyor? Kimi eleştiriyor?
Hukuk anlatımı ile devlet "aralarında dayanışma ve otorite bağları bulunan ve bir toprakta yaşayan devamlı bir fertler topluluğudur".

Açık anlatımı ile devlet biziz. Açık anlatımıyla kötü olan var ise kötü olan biziz. Kimse elini yıkayarak, karşıya geçip konuşma imtiyazına sahip değildir. Bu devlet kötü ise bu devleti biz kötü hale getirdik.
Askeri ile, polisi ile, vergi memuru ile, hakimi ile, öğretmeni ile, tapu teşkilatı ile (maaş karşılığı) halka hizmet için kiralanan memuru ile devlet bir bütündür.

Yazının Devamı

Döviz fiyatı "hız kesti"

11 Kasım 2001


<#comment>Döviz fiyatlarındaki tırmanış geçen hafta durdu. Hatta döviz fiyatları az da olsa aşağıya indi.
Acaba bundan sonra döviz daha da ucuzlar mı? Döviz fiyatları istikrara kavuştu mu?
Fiyat bir malın kıtlığını yansıtır. Kıt malın fiyatı artar. Döviz kıtlığı yok. İsteyen döviz bulabiliyor amma... Halkın gönlüne kurt düştü... Ya biter ise, ya daha da pahalılanır ise diyerek halk döviz alır oldu. İhracatımız artıyor, ithalatımız daralıyor, normal döviz gelir gideri endişe verici değil ama, halk bunlara bakmıyor. Halk aklını IMF’ye taktı... IMF’den döviz geliyor haberini alınca halk rahatlıyor. IMF döviz göndermekte ayak sürtünce halk, "Eyvah döviz bitiyor diyerek dövize hücum ediyor."
Şu günlerde IMF’den ve Dünya Bankası’ndan olumlu haber bekleyişleri var. Afganistan politikasına Türkiye’nin destek vermesi nedeniyle Batı dünyasının Türkiye’yi destekleyeceği inancı var. Bunlar "kafayı Batı’dan gelecek dövize takanlar"ı rahatlatıyor.
Amma ve lakin sadece bu "rahatlık" ile döviz fiyatı gerilemez. Başka etkenler de olmalı...
Bir başka etken, Tüpraş ile Botaş’ın Tahtakale piyasasından çekilme niyeti. Bu iki kuruluş bankalardan döviz almak istedikçe,

Yazının Devamı

İhracat % 12.5 arttı ithalat % 22.5 geriledi

10 Kasım 2001


<#comment>Ağustos ayı sonu itibariyle ihracat geçen yıla göre yüzde 12.5 arttı. İthalat yüzde 22.5 geriledi. Ama "geçen yıl" normal bir yıl değildi. Ekonominin "çılgınlık yılı" idi. Bu nedenle 2001 yılı ihracat ve ithalatını önceki yıllar ile karşılaştırmakta yarar vardır. Son altı yılın ocak - ağustos ithalat ve ihracat rakamları (milyar dolar olarak) şöyle gelişti:


Son altı yılın ocak - ağustos ayı ihracat rakamlarına göre genelde ihracat artışının devamlı olarak iyi bir çizgide sürdüğü görülür. Bu yılın ihracat artışında ise bir olumlu, bir olumsuz etken vardır. Dünya pazarı daraldı. Bu olumsuz etken. Buna karşılık devalüasyon ihracatçıları teşvik etti. Bu da ihracatı artırmada yararlı olacak bir gelişme. İhracat rakamlarını değerlendirirken iki şeye bakmak gerekir: (1) En fazla neleri satarak döviz kazanıyoruz? (2) Geçen yıla göre hangi malın satışında artış var? En fazla tekstil ve konfeksiyon eşyası ihraç ediyoruz ama döviz gelirindeki artış kara taşıt araçları ve yedek parçaları, demir çelik, elektrikli cihazlar, kazanlar, makineler, mekanik cihazlar, demir ve çelik eşya gibi sanayi ürünleri satışında büyük gelişme var.
Toplam ihracat gelirimizin

Yazının Devamı