Üst Kurul'a ilk rapor: "Krizi önlemek elinizde"

3 Temmuz 2000


       Bankacılık Üst Kurulu daha göreve başlamadı ama TÜSİAD'ın Bankacılık Çalışma Grubu, bir süre önce ciddi bir çalışmayı tamamladı. Bankacı Dr. Vural Akışık başkanlığındaki çalışma grubu "istikrar programı uygulamasının bankacılık sistemi üzerindeki etkilerini" değerlendirdi. Bu değerlemeler üzerine Dr. Vural Akışık tarafından hazırlanan bir "değerleme ve öneriler notu" Ankara'daki sorumlulara ve bu arada Üst Kurul'a sunuldu. Bu değerleme notunu özetledim. Kendi anlatım şeklime dönüştürdüm. Önemi nedeniyle sayın okuyucularıma aktarıyorum.
       IMF destekli istikrar programımızın temeli "döviz fiyatını kazığa bağlamak"tır. Benzer istikrar programları Güney Avrupa ve Asya ülkelerinde uygulandığında şu sonuçlar ortaya çıkmıştır.
       (1) Ülke parası değer kazanmıştır (Açık anlatımıyla devalüasyon baskısı ortaya çıkmıştır). Faiz düştüğü için iç tasarruflar azalmıştır. Krediler artmıştır. İşler açılmış, piyasadaki gelişme dış kredilerle finanse edilmiştir.
       (2) Ülkenin döviz kazanamaması, tersine döviz harcaması ve de iç tasarruflar

Yazının Devamı

Güher ve Süher Pekineller şimdi caz müziği de yapıyor

2 Temmuz 2000


       Vücudu sımsıkı sarmış (ten ile arasında hiçbir şey yokmuşçasına sarmış), simsiyah ince deri elbise giymiş bir kadın (hele endamı ve de yüzü güzel ise, ve de deri elbisenin yakasından aşağı inen bir fermuar var ise) erkeklerin kalbini küt, küt, küt attırır!..
       Doğan Hızlan Usta'nın 4 Haziran Pazar günü Hürriyet'te yayımlanan "İlk kez Bach'ı caz türünde yorumlayan Güher ve Süher Pekinel kardeşler" ile yaptığı söyleşiyi süsleyen fotoğraftaki Pekineller'in görünümü erkeklerin kalbini küt, küt, küt attıracak görünüm idi... İki kardeş ince ve parlak ve vücutlarını yukarıdan aşağıya saran siyah giysiler içinde, ellerini bellerine koymuş, Doğan Hızlan Usta'ya "Bizi motosikletli hayal edebilirler!" diyordu.
       Güher ve Süher Pekinel kardeşler, genç, güzel, zarif ve de çok başarılı iki piyanist. Türkiye'den çok, Türkiye dışında ün yapmış, alkış toplamış iki sanatçı. Türk ve İspanyol soyundan gelme bu ikizler, sadece zarif kişilikleri ile değil sanatları ile de benzersiz bir uyum içinde, Avrupa ve Amerika'nın müzik çevrelerinde alkış topluyor.
     

Yazının Devamı

Büyümeyi dışarıdan satın aldık

1 Temmuz 2000


       2000 yılının ilk üç ayında ithalat yüzde 40 arttı. İthalattan gelen malları satan ticaret kesiminin işi büyüdü. İthal mallarını taşıyan ulaştırma sektöründe canlanma görüldü. Devletin kasasına ithalata dayalı vergiler girdi. Ve de bütün bunların sonunda "gayri safi yurtiçi hasıla" adı verilen ve dış alan geliri dikkate alınmadan hesaplanan milli gelir geçen yılın ilk üç ayına (ocak - mart dönemine) göre yüzde 5.6 büyüdü.
       Büyüdü ama neye göre büyüdü? Geçen yılın mart ayına göre büyüdü. Fakat 1998 yılının mart ayına göre gene de küçük. 1998 yılı mart ayındaki milli gelir rakımının yüzde 3.5 gerisinde.
       Günler geçiyor... İki yıl doluyor. 2000 yılı mart ayında Türk insanı 1998 mart ayına göre daha fakir... Eline yüzde 3.5 daha az gelir geçiyor.
       İthalat olmasa, "gavur parası ile gelen mallar" piyasaya dolmasa Türk halkı daha da fakirleşecek!.. Bugünkü fakirlik çizgisini borçlanarak dışarıdan getirdiğimiz mallarla koruyabiliyoruz. Bu ayıp bize yeter...
       Biz, kader ağlarını ördüğü için

Yazının Devamı

Fatura, işçi Memed'e çıktı, çıkıyor, çıkacak(!)

30 Haziran 2000


       İşçi Memed dertli. "Hocam" diyor "işçi olduk, şamar oğlanına döndük. Enflasyon denilince işçiler akla geliyor. İşçiler olmasa bu memlekette enflasyon olmayacak. Enflasyonun faturasını bize çıkardılar. Ücrette frene bastılar. Faturayı üstlendik... Yetmedi... Şimdi enflasyon ücretlerdeki kısıntıya rağmen kontrolden çıkınca gene işçiler gündeme getirildi. Korkum o ki, IMF komiseri Cottarelli'nin istikrar planı başarısızlığa uğrar ise tek sorumlu gene işçiler olacak..."
       İşçi Memed'i uyardım "O kadar ileri gitme... Cottarelli sadece işçinin değil, memurun, emeklinin, çiftçinin de gelirini kesti... Unutma..."
       İşçi Memed, "İyi ya Hocam" dedi... "Madem ki, enflasyon işçinin, memurun, emeklinin, çiftçinin geliri kısılınca düşecek... O halde neden düşmüyor? Madem ki, bu iç borç yükünün ve yüksek faizin sebebi işçi, memur, emekli, çiftçi ödemeleri idi... Ödemeler kısıldı. Altı ayda neden iç borç artıyor. Faizin bütçedeki payı büyüyor. Faiz ödemeleri reel olarak yukarı tırmanıyor. Devletin finansman açığı kapanmıyor. Açık büyüyor..."
      

Yazının Devamı

Asgari ücret günde 3 milyon TL'ye 2 milyon insan çalışıyor

28 Haziran 2000


       Asgari ücret 1 Temmuz'da net olarak aylık 86 milyon 922 bin liraya yükseliyor (!).
       Türkiye'de asgari ücret ile çalışanların sayısı belli değil. En az 1.5 milyon insanın, bazı tahminlere göre 2 milyon kişinin asgari ücret ile çalıştığı söyleniyor.
       Demek ki, 2 milyon Türk insanı sabah kalkıyor, işe gidiyor. Akşama kadar 8 saat çalışıyor. Akşam evine dönerken cebine 3 milyon lira para giriyor.
       Cebine 3 milyon lira para giren işçi akşam evine dönerken, bakkala, kasaba, manava bakıyor. Beyaz peynirin kilosu 3 milyon lira, zeytin 3 milyon lira, ayçiçek yağının litresi 950 bin lira, pirincin kilosu 950 bin lira, kiraz 2 milyon 500 bin lira, kıyma 3 milyon 500 bin lira, kuşbaşı et 4 milyon 500 bin lira, patlıcan 750 bin lira, kayısının kilosu 1 milyon 350 bin lira...
       Asgari ücret ile çalışanların aylığı geçen yıl 1 Temmuz 1999 tarihinde net 68 milyon 631 bin lira idi.
       Bu yıl haziran ayı tüketici fiyatları endeksinin yüzde 2 dolayında bir artış

Yazının Devamı

Ayşe Hanım Teyzem "repo"nun sigortasını soruyor

27 Haziran 2000


       Bankalardaki mevduat yüzde yüz devlet garantisi altında idi. 1 Haziran'dan sonra devlet güvencesi bir kişinin bir bankadaki tüm mevduatı için 100 milyar liraya indirildi.
       Ayşe Hanım Teyzem haberleri gazetelerde okumuş. Ercan Kumcu'nun "Dikkat edin. Repolar sigorta kapsamında değil" uyarısını duymuş. Telaş ile beni aradı. "Evladım, benim param bankada repo hesabında... Repoda devlet güvencesi yokmuş. Banka batarsa ben ne yapacağım?" diyor.
       Ayşe Hanım Teyzeme reponun ne olduğunu anlatmam gerektiğini anladım. "Ayşe Hanım Teyzeciğim, 'repo' kelimesi İngilizce "'geri satın alma anlaşması' deyiminin baş harflerinden oluşmuş, uyduruk bir kelimedir. Repo işlemi ile siz vadesiz olarak Hazine bonosuna yatırım yapıyorsunuz. Hazine bonosu satın alıyorsunuz."
       Ayşe Hanım Teyzem hayret etti. "Ben Hazine bonosu falan satın almadım... Sadece bankaya gidip repo hesabı açtım" deyince de işin esasını anlatmak vacip oldu.
       "Ayşe Hanım Teyzeciğim, devlet baba, yüzde 34 faiz ile 6 ay vadeli Hazine

Yazının Devamı

Beterin de beteri var

26 Haziran 2000


       Çıldır Gölü Kars - Ardahan arasında, Gürcistan sınırında denizden 1959 m. yükseklikte, en derin yeri 130 m. olan 120 km2 büyüklüğünde koskoca bir tatlı su gölü.
       Gölün üzerinde Akçakale adında kocaman bir ada ve üç küçük kuş adası var. Akçakale adası, dar bir yol ile kıyıya bağlanıyor. Şimdilerde SİT alanı ilan edilmiş. Henüz kazı yapılmayan (fakat bugüne kadar devamlı soyulan) bu adada Neolitik dönemden bu yana, dönem dönem medeniyet kalıntıları var. Kitaniler ilk devleti bu adada kurmuş. Urartular bu adada yaşamış. Urartulardan sonra Ermeniler gelmiş. Burada Alak Kale inşa edilmiş. Alparslan Anadolu topraklarına ayak bastıktan sonra ilk defa bu kaleyi işgal etmiş.
       Milattan üç bin yıl önce üzerinde medeniyet kurulan, milattan bin yıl sonraya kadar kralların yaşadığı ada şimdi perişan. Akçakale köyü elli haneli, dört yüz nüfuslu bir köy. Köylüler genelde hayvancılık yapıyor, beş ay da Çıldır Gölü'nde balık avlıyor. Gölde sazan, alabalık, kefal çıkıyor.
       Çıldır kazasının nüfusu iki bin beş yüz kadar. Belediye Başkanı

Yazının Devamı

Abdigör köftesi

25 Haziran 2000


       Geçen hafta sonu Doğubeyazıt'ta Sim - Er Oteli'nin lokantasının balkonunda oturdum. Abdigör köftesi yedim. Otel balkonunun ön tarafında 5165 metrelik Ağrı Dağı yükseliyor. Arka yanındaki tepenin yamaçlarında İshakpaşa Sarayı duruyor. Yemek masasında Sim - Er otellerine yatırım yapan yüksek mühendis Şerafettin Eryılmaz ile otellerin yöneticileri Nuri Öztürk ve Ahmet Öztürk bana yöresel yemekleri anlatıyor.
       Abdigör köftesinin hikayesi, ilginç mi ilginç... Doğubeyazıt'ın tarihi değerlerinden İshakpaşa Sarayı ile ilgili bir hikaye. Otele 7 km. uzaklıktaki bu büyük tarihi yapıyı 1685 yılında Çolak Abdi Paşa başlatmış. Saray yüz yıl sonra 1784 yılında İsak Paşa tarafından bitirilmiş. Osmanlı, Fars ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan saray bir "külliye". 366 odası var.
       Bu sarayı tamamlayan İsak Paşa'nın dedesi "Kör Apti Paşa" imiş. Kör Apti Paşa'nın midesi rahatsızmış. Et yiyemezmiş. Halbuki bu yörenin ana yemeği et. Aşçılar Kör Apti Paşa için, midesini rahatsız etmeyecek bir et yemeği olarak "Abdigör köftesi"ni keşfetmiş.
     &n

Yazının Devamı