Ayşe Hanım Teyzem bir tepsi börek pişirdi 244 bin lira vergi ödedi

9 Şubat 2000


       Ayşe Hanım Teyzem bu işe şaşırdı kaldı... Bir tepsi börek pişirdi. Daha börek ateşten inmeden devlet babaya 244 bin lira vergiyi peşin peşin, tıkır tıkır ödedi...
       Ayşe Hanım Teyzem devlet babanın ondan nasıl vergi aldığının farkında değildi...
       "- Evladım, ben faiz vergisi ödüyorum, çöp vergisi ödüyorum, ev vergisi ödüyorum... Daha ne ödeyeyim?.. İşte o kadar!.." diyordu...
       Hafta sonunda birlikte alışverişe çıktık. Bakkal Coşkun'dan alışveriş ettik. Torbasını taşıdım... Ayşe Hanım Teyzem, bakkal Coşkun'a 12 milyon lira para ödedi. Fişini aldı.
       "- Devlet sizden razı olsun... Kısa günün ödemesi... Devlet babaya nakit nakit 1 milyondan fazla vergi ödediniz teyzeciğim..." deyince, şaka ettiğimi sandı...
       "- Vergi ödemek kim, ben kim?.. Vergiyi zenginler öder evladım... Ben vergi falan ödemiyorum ki... diyerek itiraz etti.

Yazının Devamı

Özelleştirilen EBK arsalarını kesip kesip yıldız yapıyorlar

8 Şubat 2000


       Özelleştirmenin sillesini hiç ama, hiç özelleştirilmemesi gereken Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) ile Et ve Balık Kurumu (EBK) yedi... Özelleştirilen SEK ve EBK kurumu arsalarını da yiyenler yedi... Ortada bir şey kalmadı.
       EBK ve SEK Türkiye'de hayvan yetiştiriciliğinin süt ve hayvan ürünleri sanayiinin temel direği idi.
       Bunlar "kar" esası ile değil, hayvancılığı, süt üretimini teşvik amacıyla kurulmuştu. Ülkede bölgesel üretim ve tüketim dengesini sağlıyordu.
       EBK'nın "kombina" denilen tesislerinde, kesimhane, buzhane, et işleme tesisi yanında büyük arsalar vardı. Arsalar, uzak yollardan kesime gelecek hayvanların, kilo kaybetmiş halde kesimlerini önlemek, bir süre beslenmelerini sağlamak amacıyla büyük tutulmuştu.
       EBK "kombinaları", özelleştirmede ön sıraya konulup haraç mezat satışa çıkarılınca, tesisler spekülatörlerce kapışıldı. "Tesisleri işletmek için alıyoruz" diyenler, kombinaların kapılarına kilit vurup, arsalarını değerlendirdi. Ben hikaye anlatmıyorum. "Rezaleti" duyurmaya

Yazının Devamı

Faiz yukarı borsa aşağı

7 Şubat 2000


       ABD Merkez Bankası, "borsadaki şişkinliğin havasını almak, borsanın hızla şişerek patlamasını önlemek" için faiz oranlarını artırdı.
       ABD'de faiz oranları "teorik olarak" serbest... Fakat Merkez Bankası'nın belirlediği faiz oranı faiz sisteminin temelini oluşturuyor. Bono, tahvil, kredi ve mevduat faizleri Merkez Bankası faiz oranının çevresinde oluşuyor.
       ABD Merkez Bankası faiz oranlarını 0.25 puan (bir puanın dörtte biri) artırınca, aynı gün bankalar da kredi ve mevduat faizlerini bu ölçüde ayarladı.
       (ABD'deki faiz oranları hakkında bir ara bilgi: Uzun vadeli kamu tahvili faizi yüzde 6.5, özel sektör tahvili 7.5 dolayında. Vadesiz banka mevduatına yüzde 2, bir yıl vadeliye yüzde 5 dolayında faiz ödeniyor. Tüketici kredisi yüzde 9.0, konut kredisi yüzde 7.5 - 8.0 dolayında.)
       ABD ekonomisi tarihinde görülmemiş bir büyüme içinde. Büyüme 107 aydır sürüyor. Ortalama büyüme yüzde 4 dolayında. Tüketim ve yatırım harcamaları görülmemiş biçimde artıyor.
     &nbs

Yazının Devamı

Sanat taciri Wehner'in "hazine"si şimdi "Tünel"de

6 Şubat 2000


       Hacer Gündoğdu bundan beş yıl önce inanılamayacak bir işi başardı. Berlin'de satışa çıkarılan bir "sanat dükkanı"nı dolapları ile, rafları ile, çekmeceleri ile olduğu gibi İstanbul'a taşıdı. Dolapların, rafların, çekmecelerin içi "sanat" dolu... Ve de beş yıldır Tünel'de nasıl bir "hazine" bulunduğunun çok kimse farkında değil.
       Önce "hazine"yi, sonra "Hacer" Hanım'ın ilginç hikayesini anlatayım.
       Kunsthandel Wehner (sanat taciri Wehner) bir aile firması. Yüz yılı aşan geçmişi var. Berlin'in bir zamanlar sanat merkezi olan "Krenzberg" mahallesinde bir avlu çevresinde, sanat kitapları, sanat baskıları, tıpkıbaskılar, cilt atölyeleri, marangozhane ve yaldız atölyeleri ile "Wehner" kocaman bir müessese olmuş. Duvar çekilince Wehner Doğu'da kalmış. Doğu Berlin'in sanat evi olarak Doğu Bloku ile Rusya'nın tüm sanatçılarının eserlerini toplamış. Batı'da bilinmeyen sanat eserlerine ulaşmış. Baba Wehner ölünce torunlar işe sahip çıkmamış. Berlin Duvarı yıkılınca Krenzberg'in sanatçılar için önemi kaybolmuş. Emlakçiler için önemi artmış. Wehner'in torunları binaları

Yazının Devamı

Fiyat artışlarının arkasında "devlet baba" var

5 Şubat 2000


       Ocak ayından geriye bir yıl gidelim... 1999 Ocak ayından 2000 yılı Ocak ayına kadarki 12 aylık dönemde toptan eşya fiyatlarındaki artış yüzde 66.4 oranında. Toptan eşya fiyatlarının yüzde 30 dolayındaki kısmını devlet baba kontrol ediyor, yüzde 70'i özel sektörün elinde...
       Devlet baba fiyatları ayrı ayrı artırıyor, özel sektör kendine göre belirliyor.
       Bu yılın ocak ayı dahil 12 aylık dönemde devlet baba fiyatları yüzde 119.1 oranında artırdı. Özel sektör 54.6 zam ile yetindi. Bu sayede toptan eşya fiyatları genel endeksi yüzde 66.4 oranında artış gösterdi.
       Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) (1) Tarım, (2) Madencilik - petrol, (3) Sanayi, (4) Enerji gruplarında 678 maddenin toptan fiyatlarını her ay izliyor. Bu maddelerin bir bölümünü devlet baba, bir bölümünü özel sektör üretiyor.
       Devlet babanın fiyatları devamlı olarak özel sektör fiyatlarının önünde koşuyor. Sadece 1998 yılında devlet baba fiyat artışında frene basıp, özel sektörün gerisinde kaldı. Ama 1999 yılında geri kalmayı

Yazının Devamı

Geçen yıl çiftçinin 10 milyar dolarını "iç ettik"

4 Şubat 2000


       1999 yılında Türkiye genelinde toptan eşya fiyatları yüzde 62.9 arttı. Sanayi ürünlerinin fiyatları yüzde 76.7 oranında arttı. Ama zavallı tarım kesimi... 1999 yılında toptan eşya fiyatları tarım ürünlerinde sadece yüzde 30 artış gösterebildi...
       Toptanda öyle de, perakendede böyle mi?
       Orada da tarım üreticisi kaybetti... Devlet İstatistik Enstitüsü'nün yaptığı "1999 yılında çiftçinin eline geçen fiyatlar araştırmasına göre, Türkiye genelinde 1999 yılında çiftçinin eline geçen fiyatlardaki artış sadece yüzde 46.1 oranında oldu.
       Halbuki aynı yıl toptan eşya fiyatları endeksindeki artış yüzde 62.9 ve tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 68.8.
       Hele hele alt bölümlere inilirse 1999 yılında çiftçinin nasıl ezildiği daha iyi görülür. Sebze üretenler fiyatlarını yüzde 19.6 oranında artırabildi. Tarla ürünleri yüzde 36 oranında artabildi.
       Türkiye'de bölgeler itibarıyla fiyat artışlarının kaymağını yiyenler Karadeniz Bölgesi'ndeki çiftçiler oldu.

Yazının Devamı

Devlet elindeki bankaları atsan atamazsın, satsan satamazsın

3 Şubat 2000


       Neden battı, nasıl battı, devlet neden el koydu sorularını bir yana bırakalım. Ortadaki cenazeyi kim kaldıracak, nasıl kaldıracak onu tartışalım.
       Devlet kendi bankalarını ne yapacağım diye dertlenirken, kucağına sapır supur bankalar düştü. Devlet bu bankaları ne yapacak?
       - Ya kamu bankası olarak işletecek.
       - Ya zararı üstlenip, kapatacak.
       - Ya da satacak.
       Hükümet niyetini ortaya koydu. Bu bankaları satacak... Banka satmanın bir raconu vardır. Banka "açık artırma ile, en yüksek fiyatı vereceğini söyleyene satılmaz." Devlet adına bankacılık sistemini denetleyen kuruluşlar, banka açmak veya satın almak isteyenleri sorguya çeker: "Neden banka alıyorsun? Bu ekonomiye ne yarar sağlayacaksın? Satın alacak parayı nereden buldun? Kaç paran var? Bu işi biliyor musun? Nasıl kazanç sağlayacaksın? Bankanı kim yönetecek? Bankanın ihtiyacı olduğunda ek para nereden gelecek?" Bu sorulara cevap aranır.

Yazının Devamı

Faize, borsaya değil yatırıma, üretime bakınız

2 Şubat 2000


       Nasrettin Hoca'nın hikayesini hatırlayınız... Parasız kalınca merkebinin arpasını yarıya indirmiş... Bakmış ses yok... Ertesi gün daha az arpa vermiş... Bakmış gene ses yok... Arpayı biraz daha, biraz daha, biraz daha azaltmış... Bir gün bakmış ki, merkep nalları dikmiş... Hoca hayıflanmış... "Tüh be..." demiş, "- Tam alışıyordu... Öldü gitti..."
       Türk ekonomisinin durumu da Nasrettin Hoca'nın hikayesindeki merkebin durumuna benzedi. Nasıl ki merkep arpa ile yaşar ise ekonomiye de yatırım ve üretim hayat verir.
       Parası olmadığı için devlet yatırımları kesti. Özel sektörün yatırıma ve üretime yönlendireceği imkanları da vergileri artırarak ve yüksek faiz ile bono satarak devlet topladı.
       Özel sektör de yatırım ve üretim yapamaz hale geldi... Kamuda ve özel kesimde yatırım ve üretim durunca milli gelir azalmaya başladı. Milli gelir azalınca halkın da kişisel geliri küçüldü. Halkın kişisel geliri küçülünce harcamaları daraldı. Harcama daralınca piyasada yaprak kımıldamamaya başladı.
      

Yazının Devamı