Yabancılar "gıda şirketleri"ni toplamaya başladı

11 Kasım 1999


       Türkiye'ye dünyanın dev firmaları geliyor. Bunlar önce bizim dededen ve babadan kalma sabun fabrikalarını, deterjan fabrikalarını satın aldı. Temizlik malzemesi pazarına hakim oldu. Bizim kurduğumuz fabrikalardan çıkan sabunu, temizlik malzemesini bize satmaya başladı.
       Sonra sıra gıda maddelerine geldi. Bizim dededen, babadan kalma yağ fabrikalarını satın alarak işe başladı. Ardından makarna, dondurma fabrikaları Türklerden yabancılara geçti.
       Yetmedi... Şimdi de hırdavatçılığa ve de bakkallığa soyundular... Aslında yabancı sermaye kendi içinde tutarlı... Türkiye gibi kişi başı milli geliri 3 bin doları aşmayan ülkede dünya pazarına dönük, ileri teknolojide yatırıma ve üretime ne gerek var ki?.. Bu ülke insanlarının ana ihtiyacı yıkanmak, bulaşık ve çamaşır yıkamak, karın doyurmak... Bu ülkede temizlik malzemesi ve gıda malzemesi üretip satarsanız yeter de artar bile...
       Gelen dev yabancı firmalar yatırım zahmetinde bulunmuyor. Çünkü hedefleri sadece Türk pazarında isimlerini yaşatıp, pazar hakimiyetini kurmak.

Yazının Devamı

Ya "ısınacağız" ya "ışınacağız"

10 Kasım 1999


       Rusya'dan boru ile Türkiye'ye yılda 6 milyar metreküp doğalgaz geliyor. Cezayir'den gemi ile likit halde doğalgaz (buna LNG diyorlar) taşıyoruz. Bunu likit halden uçucu hale dönüştürüp 4 milyar metreküp gaz elde ediyoruz. İşte şimdilik bir yıl içinde kullanabileceğimiz doğalgaz imkanı budur. Toplam 10 milyar metreküp eder.
       1998 yılında gelen gazın tümünü tükettik. 1998 yılında gazın yarısından çoğunu elektrik üretmek için yaktık. Dörtte biri ile konutları ısıttık. Kalan dörtte biri de sanayide çarkları döndürdü.
       1999 yılında doğalgaz ile elektrik üretecek yeni santrallar devreye girdi. Giriyor. Sanayiin doğalgaz talebi arttı... Her şeyin üzerinde şehirlerde daha çok ev doğalgaz ile ısınır, ocak yakar hale geldi.
       Bu nedenle 2000 yılında Türkiye'nin doğalgaz talebi 20 milyar metreküpe sıçradı.
       Doğalgaz ile çalışan kurulu elektrik santrallarının çalışması tam kapasite elektrik üretmesi için 12 milyar metreküp doğalgaza ihtiyaç var. Sanayiin talebi 3.5 milyar metreküp.

Yazının Devamı

Bakü "borusu" uğruna "gazı kaçırıyoruz"

9 Kasım 1999


       Ne istediğimizi bilmiyoruz. Çok konuşuyoruz. Her şeyi birbirine karıştırıyoruz. Sadece seyahat yapıyoruz. Gizli kalması gereken müzakereleri davul zurna dünyaya duyuruyoruz. Hayallerle günleri geçiriyoruz. Karar veremiyoruz. Neye karar vereceğimizden haberimiz yok. Ve de böylece 9 yıl boşa geçti. (1) Bizim petrole değil gaza ihtiyacımız var. Hem de çok acil olarak... Hem de fena halde gaza ihtiyacımız var. Gaz ile elektrik üreteceğiz. Gaz ile sanayii çalıştıracağız. Gaz ile evleri ısıtacağız.
       (2) Petrolün fiyatı belli. Satıcısı bol. İstediğimiz zaman petrol alabiliriz. Ama gaz öyle değil. Gazın mutlaka bir yerden boru ile getirilip, düzenli olarak sisteme bağlanması şart.
       Bu işin püf noktası da burada. Biz bu önceliğimizi unutup, Bakü - Ceyhan boru hattını ağzımıza sakız ettik. Türkiye'nin "Bir numaralı meselesi haline getirdik."
       (1) Bakü - Ceyhan boru hattı, bizim için büyük bir ekonomik yararı olmayan, sadece ve sadece yılda 100 milyon dolar geçiş ücreti alabileceğimiz bir projedir.
    

Yazının Devamı

165 bin bakkal, 2500 market karşısında eriyor

8 Kasım 1999


       Biz bakkaldan başka bir şey bilmez, "bakkal amca"dan başkasını tanımazdık. Karşımıza önce marketler, sonra süpermarketler, derken hipermarketler çıktı.
       Mahalle bakkalı Coşkun'un karşısına ismini beceremediğimiz yabancı isimleri kapısına yazan dev firmalar dükkan açtı.
       Doğrusunu isterseniz bakkal nedir, süpermarketten, hipermarketten farkı nedir ben pek bilemiyordum. Yeni öğrendim. İsim, işyerinin büyüklüğüne göre değişiyor imiş:
       - Dükkan 50 metrekareden küçük ise, ona bakkal der imişiz.
       - İşyeri 50 metrekare ile 100 metrekare arasında ise market oluyormuş.
       - İşyeri 100 - 400 metrekare ise ona küçük süpermarket,

Yazının Devamı

Ayakta ölüme gidenler

7 Kasım 1999


       Yaya yolunun kenarına bir masa koymuşlar. Masanın arkasındaki iki ağaç arasına bir ip germişler. İpte, orak çekiçli veya tek yıldızlı kızıl bayraklar sallanıyor. İki üç kızıl bayrakta Che'nin bereli resmi var.
       Masanın üzerine de orak çekiçli kızıl bir bayrak serilmiş. Bayrağın üzerine Marx'ın, Lenin'in, Troçki'nin kitapları sıralanmış. Kitaplarının arasında çok sayıda eski madalya, rozet ve anahtarlık duruyor. Bunlar değişik ülkelerin değişik komünist dönemlerinden kalmış bayraklar, madalyalar, rozetler.
       Masanın arkasında yaşları yetmişi aşmış dört eski komünist ayakta birbirleriyle sohbet ediyor. Yakalarındaki rozetler, eski madalyalar, eskimiş giysileri ile her biri bir "abide"...
       Masaya yaklaştım... Kitaplar bilmediğim, okuyamayacağım dillerde... Madalyaların, rozetlerin, nişanların hangi ülkelere ve hangi dönemlere ait olduğunu anlayamadım. Üzerinde Che'nin resmi olan bir anahtarlık hoşuma gitti. Che'nin simsiyah büstü. Kafasındaki siyah berenin tam önünde kızıl yıldız parlıyor. Anahtarlığın arkasında

Yazının Devamı

IMF "Ayşe Hanım Teyzeme" çok şey yazar

6 Kasım 1999


       Ayşe Hanım Teyzem IMF'ye bir kızıyor, bir kızıyor... Anlatamam... "Evladım" diyor, "Nereden çıktı bu IMF denen şey?.. Adamlar bastırıyor diye piyasa öldü... Damadın dükkanı çalışmıyor. Torun iş bulamıyor. Tek varlığım olan evi satacağım. Alıcısı yok... Şimdi de faize göz diktiler. Faiz aşağıya iniyor. Bankadaki paranın faizi ile geçinip gidiyorduk... Faiz başladı inmeye... Neden iniyor diye sordum... IMF geldi böyle oldu... Sen buna da şükret... Gelecek yıl faiz yüzde 50'nin altına inecek diyorlar... Kim çıkardı bu IMF belasını başımıza?.. Hiç olmazsa faizler yukarıda dolanıyor, faiz parası ile geçinip gidiyorduk..."
       Ayşe Hanım Teyzemin içini dökmesini bekledim... Sonra konuştum... "Ayşe Hanım Teyzeciğim... Fazin eski haline gelmesi için enflasyonun yüzde 70'lerin, yüzde 80'lerin üzerine çıkması gerekiyor. Enflasyon yüzde 70'lerin, yüzde 80'lerin üzerine çıkınca, peynirin, zeytinin, ekmeğin, patatesin, soğanın fiyatı da bir yıl içinde iki katına çıkıyor. Sizin aldığınız faiz işe yaramıyor..."
       Ayşe Hanım Teyzemin aklı hala faizde. "Yaramaz olur mu

Yazının Devamı

Bu gece "Miraç Gecesi"

5 Kasım 1999


       Bu gece Müslümanlar için önemli bir gece. Müslümanların 5 kutsal gecesi vardır: (1) Mevlit Gecesi. (2) Regaip Gecesi. (3) Miraç Gecesi. (4) Berat Gecesi. (5) Kadir Gecesi. Kadir Gecesi dışındaki gecelerden Kuran'da söz edilmez. Ama bu geceler Kuran'dan sonra kutsal olduğu mesajı alınan kıymetli gecelerdir.
       Miraç'ın Türkçe anlamı "göğe çıkış"tır. Müslümanlar miraç kelimesini Hazret - i Muhammed'in göğe çıkışını ifade için kullanır.
       İslam inancına göre, Hazret - i Muhammed 1280 yıl önce bu gece, 619 yılının Recep ayının 27'nci gecesi "Allah"a yükselmiştir.
       Hicretin bir buçuk yıl öncesinde "vuku bulan" Miraç, Allah Teala'nın Resulü Ekrem'ine en büyük lütuf ve ikramı olarak değerlendirilir. Peygamber Efendimize Mekke müşriklerinin eziyet ve işkenceleri son haddine varmıştı. Efendimiz Taif seferinden kan revan içinde dönmüştü. Kendilerini gücü ile destekleyen ve himaye eden amcası Ebu Talip ölmüş, eşi Hazret - i Hatice'yi de aynı yıl kaybetmişti. "Senetül hüzün" denilen bu sıkıntılı zaman diliminde "Miraç", bir

Yazının Devamı

İşte IMF destekli senaryo

4 Kasım 1999


       Kara senaryolara o kadar alıştık ki... "Pembe senaryo"lara bir türlü inanamıyoruz. Nasıl olsa tutmaz diyoruz. Ama "ya tutarsa!.." Hem de bu defaki "tutacağa benziyor".
       Dün Ankara'da esen "IMF destekli pembe senaryo rüzgarı" şöyle idi:
      1) 1999 yılı sonuna kadar neler olacak?
       - IMF ile stand - by anlaşması imzalanacak.
       - Helsinki'den "tam üyelik" sözü çıkmasa da, "iyimser" bir mesaj çıkacak.
       - Fakat bu olumlu gelişmeler kredi musluklarının hemen açılmasını sağlayamayacak. Çünkü yıl sonuna doğru dünya para ve sermaye piyasaları açık pozisyonlarını kapatır. Derlenir, toparlanır. Bu yılın bir de özelliği var. 2000 yılına giriliyor. Bu nedenle dış piyasalar olumlu gelişmelere hemen tepki gösteremeyecek.

Yazının Devamı