Bakan’a övgü...

28 Şubat 2009

Adalet Bakanı M. Ali Şahin, İsviçre Adalet Bakanı Eveline Schlumpf ile yaptığı görüşme sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor... Almanya’dan gelen Deniz Feneri dosyasını adalete teslim ettiklerini söyleyen Şahin, devam ediyor:
“Şu aşamadan sonra artık konu yargının elinde olduğu için ben ve Adalet Bakanlığı’ndan herhangi bir yetkili arkadaşım hiçbir açıklama yapmayacağız. Çünkü yargılamayı biz yapmıyoruz. Yargılamayı yapacak olan, soruşturmayı yürütecek, dava açılırsa davaya bakacak olan bağımsız yargı organlarıdır. Şu andan itibaren benim bu konularla ilgili bir açıklama yapmamın doğru olmadığı kanaatindeyim.”
Sayın Bakanı kutlarız... Bir Adalet Bakanı’nın alması gereken tavır işte budur...
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 285. maddesi de bunu emreder:
“Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Ne var ki, Ergenekon soruşturmasında yüzlerce kez emniyet ve savcılık ifadesi, üstelik çoğu kez çarpıtılarak, basına sızdırdırıldı. Bir kez olsun Sayın Adalet Bakanı’nın, Emniyet ve savcıları bu konuda uyardığı duyulmadı. Tam tersine teşvik edici açıklamalar yapıldı...
Kendisini bu davada “milletin savcısı” ilan

Yazının Devamı

Akıllı Obama!..

27 Şubat 2009

ABD Başkanı Obama, bu yıl 24 Nisan’ı anarken “soykırım” sözcüğünü kullanmayacakmış.. Çünkü... Başkan Afganistan’daki savaşa ağırlık veiyormuş ve Türkiye’ye ihtiyaç duyabilirmiş.
Daha açık konuşanlar, Başkan Obama’nın Türkiye’den Afganistan’da çarpışmak üzere asker isteyeceğini söylüyorlar...
Bizden de herhalde “Sağol Obama, soykırım lafını kullanmadın al bakalım karşılığında Mehmetçik kanı” dememiz bekleniyor...
Afganistan’daki savaşla bizim ilgimiz ne peki?
1970’lerde Kabil’deki Sovyet yanlısı iktidarı devirmeleri için Müslüman militanları eğiten ve silahlandıran güç ABD’nin kendisi... Bin Ladin‘i, Taliban’ı yaratan ABD... Bu yüzyılın başında İkiz Kuleler komplosunun peşinden, terörle savaş bahanesiyle Afganistan’ı işgal eden de yine ABD...
Bin Ladin‘i arıyorum diye binlerce masum Afganlıyı öldürdü ABD, hâlâ da öldürmeye devam ediyor. Üstelik savaşı Pakistan’a da sıçrattı. Afganistan’daki birlik sayısını yüzde 40 yani 17 bin arttıracağını açıkladı. Bir yandan da Çin’e karşı Hindistan’ı okşuyor. Belli ki bölgeyi kan gölüne çevirecek...
Bizim orada ne işimiz var? Efendim terörle savaş bütün dünyanın sorunu, falan denecekse geçiniz bir kalem. Batı’nın bizi PKK terörüne karşı

Yazının Devamı

Bulgaristan Türkleri

26 Şubat 2009

Arkadaşımız Fahrettin Fidan, dün Meclis’te CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ile sohbet ederken söz DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ün son grup toplantısındaki konuşmasına geldi. Anadol anlattı:
“Hatırlarsınız, 20 yıl kadar önce Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımız ciddi bir asimilasyona maruz kaldılar. Bulgar ismi alma zorlamasına ve Türkçe konuşma yasağına direnenlerin bir kısmı hapislere atıldı, işkence gördü. Onbinlercesi Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakıldı. Yapılan bütün eziyetlere rağmen bir tek soydaşımız şiddete, teröre başvurmadı. Haklarını hep hukuk içinde aradı. Sonra, Jivkov’un gidişiyle her şey hızla olumlu yönde değişmeye başladı. Yasaklar kalktı. Bu özgürlük ortamı içinde kurulan Hak ve Özgürlükler Partisi bugün iktidar ortağıdır, Başbakan Yardımcısı bir Türk’tür. Bulgaristan’a her gittiğimde Hak ve Özgürlükler Partisi milletvekilleri ve yöneticileriyle görüşürüm. Hepsinin yakasında üzerinde Bulgaristan bayrağı olan rozetler vardır. Bırakın Bulgaristan Meclisi’ni, partinin özel toplantılarında bile Bulgarca konuşuyorlar...”
Not: Kürtler Kürtçe öğrenmeli, istedikleri gibi konuşmalılar... TBMM Grubunda ancak iç tüzük izin veriyorsa konuşabilirler... Bu çıkışları

Yazının Devamı

Belden aşağı mı?

25 Şubat 2009

Başbakan Erdoğan, Mardin’de halka yaptığı konuşmada görevi aldıklarında işsizliği yüzde 10,7 olduğunu, dünya krizinin buna üç puan eklediğini söyledi ve ekledi:
“Ben burada söz veriyorum; Sayın Baykal, Sayın Bahçeli, eğer işsizliğe bir çaren varsa açıkla, o çareyi eğer yerine getirmeyen bir Tayyip Erdoğan varsa, ben siyaseti bırakmaya hazırım”...
Birincisi; Demek kriz teğet geçmemiş, çalışan kesimi fena vurmuş...
İkincisi Başbakan Erdoğan iktidara “Ben bu sorunları çözerim” iddiasıyla gelmedi mi? İşsizlik o görevi aldığında da ülkenin bir numaralı sorunu değil miydi? Kendisinin çözümü yoksa bu işi neden üstlendi?
* * *
Başbakan Yozgat’ta sanki Aydın Doğan’ın para cezasını hakettiğini anlatmaya çalışıyor. Diyor ki:
“Benim Sayın Aydın Doğan’a bir sözüm oldu. Dedim ki ‘Bak, belden aşağı vurmayın. Çocuklarımızı, ailelerimizi, mahremimizi yalan yanlış haberlerle gelip de gazetelerinize basmayın”

Yazının Devamı

Mesaj açıklandı!

24 Şubat 2009

Doğan Yayın Holding’in 826 milyon TL vergi ve ceza ile köşeye sıkıştırılmasının sebebini ve çıkış yolunu 21 Şubat tarihli yazısında Fehmi Koru açıkladı. Bakınız ne dedi:
“Vergi cezasına çarptırılan grubun medya organları hayli zamandır bir ‘varolma - yokolma’ kavgası veriyorlar. Gözden kaçan şu: Verilen kavga patronlarının ‘varolma-yokolma’ kavgası değildir; medyada köşeleri kapmış olanların değişen ve farklılaşan bir zeminde değişime direnerek ayakta kalma ve varlığını sürdürme kavgasıdır bu. Kendileri değişemiyor, gazete ve televizyonlarını da değişime sımsıkı kapıyorlar; patronlarını da bu tavrın doğru olduğuna inandırıyorlar... Tavırları patronlarını zor duruma düşürecekmiş, umurlarında bile değil...”
Mesaj gayet açık:
1. Doğan Grubu’nun medya organları zaten kıskaca alınmıştır, var olma savaşı içine sokulmuştur.
2. Bu savaşta hedef patron değil, değişime direnen bazı yazarlardır.
3. Patron değişime direnen yazarları susturur veya atarsa hem kendini hem holdingini kurtarır.
Peki bu değişim hangi yönde olacak?

Yazının Devamı

Uyumayın beyler!

22 Şubat 2009

Gözümüz aydın! Ermeni, Pontus, Süryani, Keldani derken nurtopu gibi bir çocuğumuz daha oldu: Bulgar soykırımı. Bulgaristan’daki aşırı sağcı Ataka (Saldırı) partisi Sofya Büyükelçiliğimiz önünde düzenlediği protesto gösterisinde Türkiye’nin, “Osmanlı İmparatorluğu döneminde uyguladığı Bulgar soykırımı” nedeniyle özür dilemesini istedi. Okurumuz Ercan Düz, gönderdiği notta aynen şöyle diyor:
“Haberi gazetelerde okuyunca fena halde canım sıkıldı. Düşünebiliyor musunuz, burnumuzun dibindeki Bulgarlar’a da soykırım uygulamışız ama ben bunu bizim İkinci Cumhuriyetçi ve özürcü arkadaşlardan değil de elin Bulgar’ından öğreniyorum. Bu arkadaşlarımız uyuyor mu? Böylesine güzel bir haberin verilmesi Bulgarlar’a bırakılır mı? Kendilerini, bu ihmallerinden dolayı ayrıca özür dilemeye davet ediyorum.”

Bir ülkede hırsızlık değil onu yazmak suçsa...Hırsızlığı yapan yazanı cezalandırıyorsa.Herkes soyulacak demektir...Haldun Ertem

Küçük Sözler...
- Ayarınla oynadığın kantar, gün gelir seni de yanlış tartar.
- Tetikçilerin sonu namlunun ucudur.
- İçgüdülerinin güdümündeki insanlar güdülmeye mahkûmdurlar.

Yazının Devamı

Medyaya kelepçe

21 Şubat 2009

Demokrasinin en vazgeçilmez unsuru özgür ve tarafsız medyadır.
Özgür medya olmadan kamuoyunun özgürce oluşması mümkün olmaz.
Dolayısıyla demokrasi de olmaz.
AKP’nin hedefi, özgür medyayı yok etmektir.
TRT tamamen partinin emrine sokuldu. Kimi gazetelere önce el konuldu sonra AKP’li semayeye devirleri yapıldı. Son olarak devlet bankalarından 750 milyon dolar kredi çıkarıldı, Sabah ve atv grubu Başbakan’ın “Bizim Çalık” dediği işverene teslim edildi.
Geriye kaldı iki güçlü grup... Biri Karamehmet biri Doğan...
Karamehmet bir yandan Ergenekon’la irtibantlandırılmaya çalışılıyor bir yandan büyük para cezalarıyla tehdit ediliyor... Doğan Grubu’na da vergi dairesinden 823 trilyon ceza geldi.

Yazının Devamı

Karşı devrim

20 Şubat 2009

AKP muhaliflerine kişisel darbe bir sabah vakti evi basılarak, eşyaları altüst edilerek, gözaltına alınarak, günlerce veya aylarca gözaltında tutularak vuruluyor...
Kurumsal darbeyi nasıl vuracaksınız?
İşte böyle... Bir medya gurubuna 826 milyon lira gibi onu çökertecek kadar vergi borcu ve cezası çıkararak... Uzlaşma yolunu kapatarak...
Başbakan’ın “Bizden yana olmayan gazeteleri almayın” kampanyasına halk kulak asmamıştı.
Şimdi daha etkili darbeler deniyorlar...
Umarız konu yargı tarafından sağlıklı biçimde karara bağlanacaktır.
Ancak o zamana kadar geçecek sürede borsada ve benzeri platformlarda verilecek zararı kim karşılayacak?

Yazının Devamı