Nobel uyutması...

16 Ekim 2005

- Orhan Pamuk'un kazanma şansı var mıydı? Neler oldu jüride?- Orhan Pamuk'un kazanma şansı yoktu, çünkü aday değildi dedi Demir...- Nasıl olur, Uluslararası PEN Kulüpleri'nin Türkiye Merkezi, onu aday gösterdiğini açıklamıştı...- Türk PEN Kulübü onu aday gösterebilir ama bu aday olabilmesi için yeterli değil. Nitekim değildi.- Emin misin Pamuk ödülü aldı, alıyor diye Türkiye hop oturdu hop kalktı...- Eminim canım, jüride arkadaşlarım var, tartışmalarda hiç adının geçmediğini iyi biliyorum...- İngiliz Observer gazetesi, Orhan Pamuk yüzünden jürinin ikiye bölündüğünü yazdı...- Atmışlar... İsveç gazeteleri de yazdı Orhan Pamuk aday diye...- E yazmışlar işte...- Ama "Pamuk, Türk gazetelerinin Nobel adayı" diye dalga geçtiler...- Yaşar Kemal nasıl aday olmuştu?- Onu 1972 yılında Amerikan PEN Kulübü aday göstermişti. O yıl kazanamadı. Şansı bitti. Yılın yarısını İsveç'te, yarısını Türkiye'de geçiren yazar Demir Özlü dostumuz önceki gün Türkiye'ye geldi... Konuşurken söz Nobel'den açıldı.. Sol, Bolu'da beyin fırtınası yapmış. Fırtına kurtarmaz, kasırga lazım... Avrupa Parlamentosu Türkiye ile müzakerelerin devam edebilmesinin, ancak Türkiye'nin Manyas'ta işlediği hindi soykırımını

Yazının Devamı

Sermaye ırkçılığı

13 Ekim 2005

- Sermaye ırkçılığı var...Kime bu sataşma? İstanbul'un Arap ve İsraillilere altın tepside sunulmasına itiraz edenlere... Başbakan'ın grupta konuştuğu gün Deniz Baykal da ona şu yanıtı veriyordu:- Başbakan diyor ki, İsrail sermayesi getiriyoruz beğenmiyorsun, Arap getiriyoruz beğenmiyorsun... Biz de diyoruz ki; sen projeyi hazırla, aradan çekil, ihale edilsin, kim alırsa alsın başımızla beraber... Ama yapılacak nedir, niçin yapılacak, nasıl yapılacak, kaça yapılacak bilelim... Hukuki altyapıyı hazırlayın, ihaleyi açın, en iyi teklifi veren ihaleyi alsın. İhaleye Türkler de girebilsin... Başımızla beraber... Haydarpaşa'yı, Galata'yı, Zeytinburnu'nu, Kartal'ı, Gayrettepe'yi İsrailli veya Arap işadamlarına sunuyorsun... Peki İstanbullu nerede nefes alacak, işine nasıl gidip gelecek, denizi nasıl görecek? Projeniz nerede? Bu alanların mülkiyet sorunu, hukuk sorunu, plan sorunu ne zaman nasıl çözüldü? H H HAB konusunda olsun, özelleştirmeler konusunda olsun, sorulan bu tür makul sorulara cevap veremeyenler derhal işi cazgırlığa, gürültüye, demagojiye vuruyor. Halk adına sorulan makul sorular, "ulusalcı, statükocu, devletçi, sermaye ırkçısı" gibi ucuz sloganlarla gürültüye getiriliyor.

Yazının Devamı

Gizli belgeler...(!)

12 Ekim 2005

Ek Protokol'ü TBMM'den bir an önce geçirin, demeye.. Yoksa müzakereler başlamayacak... CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, "Ne olur ne olmaz ben şu Ek Protokol'ü bir okuyayım" diye düşünmüş. Günlerdir arıyormuş. Dün:"Çok uğraşmama rağmen Ek Protokolu hâlâ bulup okuyabilmiş değilim. Günlerdir hem AB'nin hem bizim sitelerimize giriyorum, hiçbirinde yok" diyordu...Aranıp da bulunmayan sadece Ek Protokol değildir... Türkiye'nin geleceğini kayıt altına alan ilerleme raporlarının, Avrupa Parlamentosu kararlarının, geçen nisanda yayımlanan Ortak Tutum Belgesi'nin falan da resmi çevirisi yoktur. İyi derecede İngilizce bilmeyen Türk yurttaşları AB'ye ne verdiğimizi, ne aldığımızı kesinlikle öğrenemez. Bu bilgiler halktan saklanmaktadır...* * *Başbakan Erdoğan, Olli Rehn'in ardından adeta meydan okudu:- KKTC üzerinden tecridi kaldırsınlar, biz de limanları açalım...Onur Öymen bu çıkışa küçük bir soru iliştiriyor:- Böyle bir talebiniz vardı ise neden yazılı belgelere koydurmadınız?Limanların açılmasını Rumlar AB belgelerine koydurdular. KKTC üzerindeki tecridin kaldırılması ise hiçbir belgede geçmiyor... AB Komiseri Olli Rehn Ankara'ya neden geldi? Etkili olamıyorsan Her şey ruhsuz

Yazının Devamı

Ofer'in dengesi!

11 Ekim 2005

- Her yönüyle tam bir garabet. Bir kere söz konusu arazilerin bir bölümü Hazine'ye ait. Belediye'nin bu arsalar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunması hukuken mümkün değil. Önce buraları kendi üzerine alması lazım. Bunun için kesin devir şart. Sonra yapılacak binaların beş binlik ve binlik nâzım planlarına uygun olması gerek. Ardından ruhsat sorunu var. - Hukuki sorunları özel bir yasa ile aşacakları ileri sürülüyor.- Mümkün değil, çünkü kişiye özel yasa çıkarılamaz. Çıkarırlarsa Anayasa Mahkemesi'nden döner.- O zaman bu tören, bu imza niye?- Musevi işadamı Ofer'le kapalı kapılar ardında iş çevirmeleri kendi tabanlarından da büyük tepki gördü. O tepkiyi azaltmak için, bakın biz aynı şeyi Araplara da yapıyoruz mesajı vermek istiyorlar. Akıllarınca Ofer olayını dengeleyecekler. Tayyip Erdoğan Dubai'yi ziyaret ediyor... Aradan bir hafta geçiyor, bu kez Dubai Prensi El Maktum İstanbul'a geliyor... Belediye Başkanı Kadir Topbaş'la şehrin en güzel yerlerine gökdelenler, iş merkezleri dikmek üzere anlaşma imzalıyor. Ne ihale var, ne şartlar açıklanıyor. Bu kentin milyonlarca sakini, şehircileri, mimarları, uzmanları kentin pazarlandığını imza aşamasında görüyorlar. Eski İstanbul

Yazının Devamı

Sabancı hatırası

9 Ekim 2005

Dernek, Sabancı Üniversitesi'nin okul ve kampus içinde Atatürk resmi ve heykeli bulundurmayan tek üniversite olduğunu bildiriyor. Bu tavrı protesto ediyor... Dernek üyeleri, üniversite yetkililerine bu tavrın nedenini sormuşlar... Aldıkları yanıt:- İdeolojik sembolleri kullanamayız, olmuş.Acaba Sakıp Sabancı hayatta olsaydı ne derdi? Sakıp Bey'in şu sözlerini ölümünden hemen sonra Milliyet'te Yaman Törüner yazdı:- Para her şey değil. Kazandık. Şimdi ülkem için kalıcı bir şeyler yapmak istiyorum... Üniversite kurdum. Müze açtım. Vakıflar kurdum. Ülkemi yurtdışında tanıttım. Kitaplar yazdım, bildiklerimi herkesle paylaştım. Şimdi yeni bir şey yapmalıyım. Ülkemin ihtiyacı olan ve benim yapabileceğim kalıcı bir hizmet yapmalıyım. Artık, amacım para kazanmak değil. Kazanılan parayı ülkemin hizmetine sunmak. Dünyanın büyük şehirlerine birer Atatürk heykeli mi yaptırmalı? Bana öyle bir şey söyle ki, bütün gücümü ona harcayayım...Sakıp Sabancı dünyanın büyük şehirlerine birer Atatürk heykeli yaptırmayı düşlerken... Kurduğu üniversite Atatürk'ü kapıdan içeri sokmuyor... İşte sözün bittiği nokta. Ermeni konferansı düzenleyen üç üniversiteden biri olan Sabancı Üniversitesi hakkında Öncü

Yazının Devamı

OYAK'lamak...

8 Ekim 2005

Bizim açmak istediğimiz parantez bir başka konuda...AB'nin OYAK'a bakışıyla ilgili... (Sevgili Güngör Uras'ın dünkü yazısına ek sayılabilir.)Avrupa Birliği, OYAK'tan rahatsızlığını ifadeye başlamıştır. Geçen yılın mart ayında Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Arie Oostlander tarafından hazırlanan Türkiye Raporu'nda, Ordu'nun rolüne geniş yer ayrılırken tartışma OYAK'a kadar uzatılmıştı. Bakın raporda OYAK'la ilgili ne deniyordu:"AB... Hükümetin, savunma harcamalarını Parlamento kontrolüne alma çalışmalarını memnuniyetle karşılamakta, ancak hukukun üstünlüğü, demokrasi ve piyasa düzeni konularında AB değerleri ile tutarlı olmayan ve düşünce kuruluşları, işyerleri (OYAK), fonlar vb. etkinlik alanlarından oluşan (resmi ve gayri resmi) etkili ordu ağına dikkat çekmektedir."Hayatımızın her alanına girecek olan AB, yakın gelecekte OYAK'ı da gündeme getirecektir... Erdemir ihalesini OYAK'ın alması, ulusal kuruluşların yok pahasına yabancılara satılmasından bunalmış yurttaşları sevindirdi... Bu arada Tüpraş, Kuşadası Limanı, Galataport gibi ihalelerin Sami Ofer'e adeta bedavaya gitmesine ses çıkarmayan, üstelik öğretim üyesi etiketi taşıyan kimilerinin, Oyak'ın ihale almasına

Yazının Devamı

Üç koy, hava al...

7 Ekim 2005

- Aldığımız şeyler tabii ki var. Örneğin Gümrük Birliği anlaşmasıyla 1996'dan bu yana sanayi ürünlerimiz AB ülkelerine sıfır gümrükle giriyor. Ama unutmayalım ki o tarihten bu yana onların sanayi ürünleri de ülkemize sıfır gümrükle giriyor ve biz bu ticaretten AB'ye her yıl 6 ile 10 milyar euro arasında açık veriyoruz.- Başka aldıklarımız!- Başkası pek aklıma gelmiyor.- Kendinizi biraz zorlasanız!- AB müktesebatına uyum çerçevesinde önümüzdeki yıllarda bazı ilerlemeler kaydedeceğimiz muhakkak. Örneğin sanayi tesisleri arıtma sistemleri kurmak zorunda olacak. Bunun sonucunda daha temiz bir çevreye kavuşacağız... Pek çok konuda standartlar gelecek... Tepesinden filizler çıkan inşaatların sayısı giderek azalacak... Patlayan düdüklü tencereler yavaş yavaş piyasadan silinecek, yerini patlamayan tencereler alacak, vs. vs. Ama bütün bunları kendi imkânlarımızla yapacağız. Çünkü AB bu iyileştirmeler için öteki aday ülkelere verdiği fonları bize vermeyecek.* * *CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Meclis'te konuşurken, hükümetin muhalefete bilgi vermek yerine önceliği Amerikan Dışişleri Bakanı'na verdiğini söylüyor. ABD, Türkiye'nin AB ile müzakerelere başlaması için İngiltere'yi

Yazının Devamı

Çılgın kitap!

6 Ekim 2005

"50 yıldır yayıncılık yapıyorum, böyle bir olay görmedim. Şimdiye kadar en çok satan kitabımızın ulaştığı rakam 50 - 60 bin civarında oldu. En çok satışlardan birini 14 baskıyla Vural Savaş'ın 'Militan Demokrasi'si yaptı. Şu Çılgın Türkler'in hangi rakama ulaşacağını ben de kestiremiyorum. Ama 200 baskıyı rahatlıkla bulacağını söyleyebilirim..."- Peki, kimler alıyor bu kitabı?"Her kesimden, her sınıftan, her eğitim düzeyinden insanlar... Ama en başta gençler. Bir de toplu alımlar var. Bunların başında askerler ve üniversiteler geliyor. En büyük toplu alım ise 3 bin 700 ile 3. Ordu'dan geldi... Kitabı topluca alan üniversiteler içinde de Konya Selçuk, Anadolu, Sivas Cumhuriyet ve İTÜ'yü sayabilirim... Kitap okuma alışkanlığının yerlerde süründüğü ülkemizde inanılmaz bir olay yaşanıyor... Turgut Özakman'ın, "Şu Çılgın Türkler"i şimdiye kadar tam 138 baskı yaptı... Matbaa bu günlerde harıl harıl sonraki baskıları yapıyor. 154. baskıyı bitirmek üzere... Her baskıda 2.200 ile 2.300 arası kitap basılıyor, şu ana kadar satılan kitap sayısı 300 bini geçmiş durumda... Kitabı basan Bilgi Yayınevi sahibi Ahmet Küflü'yle bu inanılmaz olayı konuşuyoruz. AB'ye aşkımızın şiiri... Ne kadar da

Yazının Devamı