Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın geçen yılki genel kurulu, uluslararası mali sistemin ürkütücü depremlerle sarsıldığı bir ortamda toplanmış ve
Başkan Clinton toplantıda yaptığı konuşmada "dünya ekonomisinin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en ciddi ekonomik krizle karşı karşıya bulunduğunu" söylemişti. IMF, 1999 yılı için büyüme hızı tahminlerini düşürmüş, Rusya'daki çöküşü Brezilya'dakinin izleyeceği ve uluslararası mali sistemin bütünüyle çökebileceği kaygıları yaygın olarak dile getirilmişti. Dünyadaki krizin etkilerini Rusya krizi sonrasında daha belirgin hisseden Türkiye'de ise
"kriz bizi etkilemez" diyerek milleti avutan yetkili noktadaki kişiler, olayın ciddiyetini kavramamış görünüyordu.
Bu yılın ocak ayı sonunda, Davos'ta toplanan
Dünya Ekonomik Forumu'nda panik havasının aşıldığı ancak dünya ekonomisiyle ilgili kaygıların sürdüğü gözleniyordu. Brezilya'nın tam o sıralarda devalüasyon depremine uğraması kaygıları daha da artırmıştı. Türkiye'de ise daralmanın etkileri sonunda kendini göstermiş, ama olayın niteliği hala anlaşılamamıştı.
"Bir miktar dış kaynak