Irak'ı anlamak...

21 Mart 2007

Yorum Gerçi ABD askeri bakımdan Irak'a karşı giriştiği operasyonda hedefine hızla ulaşabilmiş, ülkeyi hâkimiyeti altına almış ve Saddam rejimini devirmiştir. Ama siyasi bakımdan, bu müdahale kısa zamanda geri tepmiş, ülkede bir direniş hareketi başlamış, bu yaygınlaşarak şiddete dönüşmüş, hatta bir iç savaş noktasına gelmiştir.ABD'nin bu alandaki beceriksizliği, Irak halkını perişan ettiği gibi, kendisine de hem insan, hem mali kaynak ve hem de bölgesel ve küresel itibar ve etkinlik açısından, çok pahalıya mal olmuştur.Şimdi ABD'de başkanlığa Cumhuriyetçi Parti'den adaylığını koymak niyetinde olan Senatör John McCain ile Irak operasyonundan kısa bir süre sonra yaptığımız bir söyleşide, "koca Amerika"nın işgal harekâtı sonrasını nasıl öngöremediğini sormuştum.Deneyimli Senatör, kabahati Bush yönetimini etkileyen siyasi kadrolara ve yeni muhafazakârlara yükledi ve "Pentagon askeri harekâtı iyi planladı, ama Beyaz Saray sonraki siyasi olayların hesabını doğru yapamadı" şeklinde konuştu... ABD'nin Irak'ı işgalinin dördüncü yılında, akla gelen pek çok sorudan biri de şu: Nasıl olur da ABD gibi her alanda üstün olanaklara sahip bir süper devlet Irak'ta başarısızlığa uğrar ve çaresiz

Yazının Devamı

Irak'ta çıkış yolu

20 Mart 2007

Yorum İşgalin dördüncü yıldönümü münasebetiyle BBC'nin, bazı Alman ve Amerikan TV kanallarıyla düzenlediği anket, halen Iraklıların ancak yüzde 17'sinin kendilerini "güvende" hissettiklerini gösteriyor.Bir başka ilginç bulgu da, ABD'ye olan güvenle ilgili. Iraklıların sadece yüzde 18'i Amerikan kuvvetlerinin ülkeyi barış ve istikrara kavuşturacağına inanıyor. Yarısından fazlası da (yüzde 51'i), Amerikan ve diğer koalisyon güçlerine karşı girişilen saldırıları haklı görüyor...Irak'ta "işgal" ile ilgili her yeni istatistik, halkın ABD'nin giriştiği askeri operasyona karşı tepkisinin giderek arttığını gösteriyor. Bunda şaşılacak bir şey yok tabii. Bush yönetiminin, Saddam Hüseyin rejimini devirmek amacıyla giriştiği harekât, sadece o zaman ileri sürdüğü gerekçeler nedeniyle değil, Irak'ta ve bölgede yarattığı olumsuz sonuçlar yüzünden güvenirliğini yitirmiş ve bütün dünyanın şimşeklerini üstüne çekmiştir. İngiliz Radyo Televizyon Kurumu BBC'nin dün yayımladığı Irak'la ilgili kapsamlı bir kamuoyu araştırmasının sonucu, ABD işgalinin Irak'ı hangi noktaya getirdiğini açıkça gösteriyor. Bush yönetimi 2000'lerin başından beri, kafasını adeta Saddam'a takmıştı. Onu devirmek, Washington'un

Yazının Devamı

Türkiye 'baypas' mı ediliyor?

17 Mart 2007

Ama eğer konuyu Türkiye'nin bir "enerji koridoru" olma stratejisi açısından ele alırsak, yeni bir "Balkan hattı"nın kurulmasıyla ilgili olarak imzalanan anlaşmadan, bir ölçüde kaygı duymamız doğal...Daha açık bir ifadeyle, bütün mesele Rusya'nın esas amacının bu yeni hatla Türkiye'yi "devre dışı" bırakmak olup olmadığıdır. Eğer konuyu sadece İstanbul ve Çanakkale boğazlarının can ve mal güvenliği açısından değerlendirirsek, Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan'ın kurmaya karar verdiği Burgaz-Dedeağaç petrol boru hattından rahatsızlık duymamamız lazım. Aksine, öteden beri Boğazlar'ın artık yoğun deniz trafiğini kaldıramadığından yakınan Türkiye, bu tür bir "baypas"tan herhalde memnun bile olmalı. Önceki gün Atina'da üç ülkenin liderlerinin imzaladığı anlaşmayla Rus petrolü ilk kez Karadeniz'den direkt Ege sahillerine akacak, Yunanistan da ilk kez (Karamanlis'in deyişiyle) "enerji haritasında" yer alabilecek...Buna kimsenin bir diyeceği yok. Enerjiye susamış olan dünya, artık "çoklu enerji hatları"nın kurulması ve petrol ve doğalgaz kaynaklarının "çeşitlendirilmesi" anlayışını benimsiyor. Ankara da bu görüştedir... Ancak yeni "alternatif yol" arayışlarının Türkiye'yi "baypas" etmeye

Yazının Devamı

ABD ile ilişkilerde duygusal etken...

16 Mart 2007

Genelde ilişkilerdeki sıkıntılar ve krizler, iki ülkenin belirli siyasi sorunlar karşısında çelişen çıkarlar nedeniyle farklı -ve bazen karşıt- tavırlar almalarının bir sonucu olarak değerlendiriliyor.Bunun son örneklerinden biri, Irak ve özellikle Kuzey Irak ile ilgili anlaşmazlıkların ilişkilerde yarattığı ciddi sarsıntıdır.Daha gerilere gidersek, mahut ABD ambargosuna neden olan Kıbrıs sorunundan Kongre'nin gündemine sık sık getirilen Ermeni soykırım tasarılarına kadar, ilişkileri zedeleyen daha birçok örnek sayılabilir.Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin zaman zaman geçirdiği sarsıntıları ve özellikle kamuoyu düzeyindeki öfke ve infiali, sadece bu siyasal faktörlerle izah etmek yetersiz kalıyor. Nitekim birçok diplomat ve analist, ilişkilerin böyle kritik noktalara gelmesine şaşırıyor ve gösterilen tepkilerin ölçüsünü anlamakta zorlanıyor... TÜRKİYE-ABD ilişkilerindeki uyuşmazlıkların ve gerginliklerin nedenleri, bir süreden beri Türk ve Amerikalı analistler tarafından enine boyuna incelenip tartışılıyor. Türk-Amerikan ilişkilerinin belirli sorunlar karşısında kolaylıkla gerilmesinde ve kritik noktalara gelmesinde, siyasal görüş ayrılıklarının yanı sıra rol oynayan başka

Yazının Devamı

Kâğıt üstünde kalmasın...

15 Mart 2007

Bu, tartışılan konuda tüm ilgililerin gerçekten anlaştığı ve daha önemlisi, herkesin giriştiği angajmanı yerine getireceği anlamına gelir mi?Bu bağlamda bazı başarı örnekleri var tabii. Ama açıkçası, yakın geçmişte, birtakım anlaşmaların, henüz mürekkebi kurumadan uçup gittiği çok görülmüştür.Geçen hafta sonu Bağdat'ta Irak'a komşu ülkelerle Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ve üç uluslararası örgütün temsilcilerinin katılımıyla yaptığı "genişletilmiş" konferans, bize bu "genel" olguyu çağrıştırdı. ULUSLARARASI toplantılarda -her zaman olmasa bile- uyuşmazlıklar üzerinde bir mutabakat sağlamak mümkün olabiliyor. Diplomasinin hüneri bu tür toplantılardan tüm tarafların tatminkâr bulacağı bir ortak bildirinin ya da deklarasyonun çıkmasını da sağlayabiliyor. Önceki gün İstanbul'da bazı köşe yazarlarıyla bir araya gelen Başbakan'ın dış politika başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Irak özel temsilcisi Oğuz Çelikkol ile yukarıda değindiğimiz soruları tartışmak olanağını bulduk.Bağdat toplantısından sonra yayımlanan deklarasyonun en önemli maddesi, Irak'ın toprak bütünlüğü, milli birliği ve egemenliği ilkesine "tüm katılımcıların" verdiği destekle ilgili. Bu önceki

Yazının Devamı

Jest mi, şov mu?

14 Mart 2007

Kıbrıs Türk yönetimi, bu jestin uluslararası camiada destek göreceğini ve Rum tarafının baskı altına girip sonunda kendi kesimindeki duvarı da yıkmak zorunda kalacağını düşünmüştü.Buna karşı olanlar ise, bu jesti "karşılıksız bir taviz" olarak görüyor ve Papadopulos yönetiminin de bundan etkilenmeyeceğini öne sürüyordu.Önceki gün Rum kesimindeki duvarın, bizzat Papadopulos'un talimatıyla ve daha önce ortaya attığı önkoşullar olmaksızın yıkılmış olması, Cumhurbaşkanı Talat'ın -ve onu destekleyen Türk diplomasisinin- doğru hareket ettiğini gösterdi.Şimdi Papadopulos bu gecikmiş davranışın bir "iyi niyet jesti" olarak "satmaya" çalışıyor. Hatta bir adım ileriye gitmek istercesine, Yeşil Hat üzerindeki diğer bazı geçiş kapılarını da (Yeşilırmak'tan başlayarak) açmaya hazırlandığını ilan ediyor... KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, geçen ocakta Lefkoşa'nın Türk ve Rum kesimini ayıran geçiş kapılarından Lokmacı'daki köprüyü yıkma kararını aldığı zaman, bazı çevrelerin itiraz ve eleştirilerine hedef olmuştu. Ne oldu da Papadopulos birdenbire tavır değiştirdi? Duvarı yıkmak, kapıları açmak gerçekten Türk tarafıyla yakınlaşmak ve uzlaşmak yönünde bir "iyi niyet jesti" mi, yoksa bir

Yazının Devamı

Bağdat toplantısı Türkiye için iyi geçti

13 Mart 2007

Bu ülkeler arasında Türkiye dahil, Irak'ın yakın komşuları, ayrıca Güvenlik Konseyi'nin (Rusya ve Fransa dahil) "Büyükler"i yer alıyor. Temsil edilen uluslararası kuruluşlar da BM, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü...Heyetler, Irak Dışişleri Bakanlığı'nın geniş bir salonunda yerlerini alırken, üst üste iki patlama duyuluyor. Bir havan topu mermisi de toplantı yerinin 40 metre yakınına düşüyor...Temsilcileri sakinleştirmeye çalışan Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari "Merak etmeyin" diyor. "Bunlar normal şeyler. Her an oluyor"...Irak'a yakın veya uzak ülkelerden gelen diplomatlar, böylece Bağdat'ta olduklarını hissediyorlar ve "Irak realitesi"ni gözleriyle görüyorlar... Bombaların her an patladığı, intihar saldırılarının pek çok can aldığı Bağdat'ta, 14 ülkeden ve 3 uluslararası kuruluştan 100'e yakın diplomat, Irak'ta güvenliğin ve barışın nasıl kurulabileceğini görüşmek üzere bir konferans masasının etrafında toplanıyorlar... Öylesine anormal ve gergin bir havada yapıldığı halde, bu bir günlük toplantının başarılı geçmesi, çoğu gözlemciyi şaşırttı.Bu "genişletilmiş konferans"ta ABD ile İran gibi birbirine "düşman" ülkeler yıllardan beri ilk kez aynı masanın etrafında yer

Yazının Devamı

Kamuoyu neden böyle?..

8 Mart 2007

BBC'nin açıkladığı anketin Türkiye ayağıyla ilgili sonuçlar, aslında sürpriz değil. Türk kamuoyunda bir süredir çoğu ülkeye karşı soğukluk veya antipati rüzgârlarının esmekte olduğu daha önce yapılan benzer araştırmalarda da ortaya çıkmıştı.BBC'nin açıkladığı rakamlar bu trendin giderek yayılmakta ve güçlenmekte olduğunu gösteriyor.İşte anket sonuçlarından birkaç örnek: AB'ye sıcak bakanların oranı yüzde 30... ABD'ye olumsuz bakanlar yüzde 69. Fransa için de oran aynı. Bu rakam İsrail için en yüksek düzeyde: Yüzde 76... İngiltere'ye karşı yüzde 54, Rusya'ya karşı yüzde 49, İran'a karşı yüzde 46...BBC'nin açıklamasında bütün bu rakamlarda, henüz ocak ayında yapılan bundan önceki anketin sonuçlarına göre, bir artış kaydedildiği belirtiliyor....Bunun çeşitli nedenleri var tabii. Ama sonuçta bu, Türk halkının geniş bir kesiminin Batı'sı ile Doğu'su ile, uzağıyla, yakınıyla, belli başlı ülkelere olumsuz baktığını, çoğunu dost olarak görmediğini veya onlara güvenmediğini ortaya koyuyor. Bu ise Türkiye'nin dış ilişkileri açısından, kaygı verici bir trend... BBC'nin GlobeScan adlı araştırma kurumu aracılığıyla 27 ülkede toplam 28 bin kişi arasında düzenlediği anketin sonuçları, Türk

Yazının Devamı