Sadece savaş yok...

13 Ekim 2001


<#comment>SON günlerde Türkiye'de dikkatler, daha çok Afganistan'daki savaş ile ilgili gelişmeler üzerinde odaklandı. Medya da, 11 Eylül sonrası durumun sadece bu "sıcak haberler" bölümüne endekse oldu.
Oysa, ABD'ye karşı terörist saldırının ardından meydana gelen önemli değişikliklerin, Türkiye'yi yakından ilgilendiren birçok yanı var.
11 Eylül'den hemen sonra, dünyada oluşacak yeni ortamın Türkiye için bazı fırsatlar ve avantajlar sağlayacağını yazmıştık. Gerçekten bu bir ay içinde, Türkiye'nin yeni durumdan bazı kazanımlar sağladığını görüyoruz.
* * *
TAHMİN edildiği gibi, son olaylar, Türkiye'nin jeo - stratejik önemini artırdı. Türkiye, desteğine daha çok ihtiyaç duyulan bir ülke oldu. Bu, ona şimdi dünyadaki güç dengelerinin yeniden şekillenmesinde yer alma, söz sahibi olma imkanını veriyor.Türkiye, ABD'ye verdiği desteğin karşılığının ilk sinyallerini almaya başladı. Washington'un işareti üzerine IMF, Dünya Bankası, Türkiye'nin ihtiyaçları ile şimdi daha yakından ilgileniyor.
Siyasal alanda 11 Eylül olayının daha ilk ayında NATO'nun 5. madde konusundaki kararı sayesinde, Türkiye kendi güvenliği alanında önemli bir kazanım elde etti. Şimdiy

Yazının Devamı

Nedenler önemli

12 Ekim 2001


<#comment>ABD'ye karşı terörist saldırısını izleyen gelişmeler karşısında "Ankara daha aktif mi davranmalı, yoksa bu işin dışında mı kalmalı" tartışması devam ederken, hükümetin aldığı bir dizi kararla Türkiye artık bu olayların içine girmiş oldu.
Türkiye önce ABD'ye desteğini bildirdi, hava sahasını ve üslerini açtı, bilgi ve tavsiyelerini onunla paylaştı. Ardından hükümet Meclis'ten özel yetki almakla, ABD'ye irtibat subayları göndermekle ve bazı askeri birlikleri Afganistan'daki belirli misyonlar için hazır tutmakla, yeni açılan cephede yerini aldı.
Bu, Türkiye "Afganistan'daki savaşa asker gönderiyor" anlamına mı geliyor? Bunu istediğiniz gibi yorumlayabilirsiniz. En azından bu aşamada Afganistan'da bir kara harekatı yok ve Mehmetçiğin (birçok kimsenin belleğindeki Kore Savaşı'nda olduğu gibi) ön safta çarpışması söz konusu değil.Ama daha genel bir deyişle, Türkiye'nin terörizme karşı açılan, bu kendine özgü savaşta yerini almakta olduğu doğru...* * *BU kaçınılmazdı. Türkiye'nin coğrafyası, temel politikası ve çıkarları Ankara'yı bu yola itti. Tıpkı daha önce, Somali'den Bosna'ya ve Kosova'ya kadar çeşitli bölgelerdeki savaşlara asker göndermeye

Yazının Devamı

İKÖ'den mesajlar

11 Ekim 2001


<#comment>Katar'ın başkenti Doha'da yapılan İslam Konferansı Örgütü'nün (İKO) Dışişleri Bakanları toplantısında, Taliban'dan yana çıkan veya Bin Ladin'e destek veren tek bir kişi çıkmadı.
Başta ev sahibi Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife olmak üzere, pek çok bakan ABD'ye karşı girişilen terörist saldırıyı kınadı.
Tartışmaların bu bölümünden çıkan mesaj çok anlamlı. Demek ki Afganistan'a karşı ABD'nin giriştiği askeri müdahalenin ardından gerek Taliban rejiminin, gerekse Bin Ladin'in cihat ilan etmesi ve kendilerini tüm İslam dünyasının davalarının savunucuları olarak göstermeye çalışması, 56 Müslüman ülkenin üyesi bulunduğu bu geniş forumda yankı bulmadı.Gerçi Pakistan başta olmak üzere, bazı Müslüman ülkelerde Taliban yanlısı - ve daha çok ABD karşıtı - gösteriler yapılıyor. Ama, İslam dünyasında çoğunluk ve özellikle İKÖ'de temsil edilen hükümetler, Bin Ladin'in ve Taliban'ın ideolojisini ve politikalarını benimsemiyorlar. Doha'daki zirvede bu açıkça ortaya çıktı.
* * *
SON olaylar, Afganistan'daki Taliban yönetimini tam bir yalnızlığa itmiş bulunuyor. Kabil'deki bu rejimi sadece 3 ülke tanıyordu. Şimdi bu bire indi. O da Pakistan, tüm dünya adına

Yazının Devamı

Ne fazla aktif ne de ürkek

10 Ekim 2001


<#comment>Kimine göre, Türkiye 11 Eylül'den sonraki yeni oluşumlarda yerini almalı, atılgan davranmalı, fırsatları yakalamalı...
Kimine göre ise, Türkiye son derece dikkatli olmalı, çatışmalara bulaşmamalı, kendini maceraya atmamalı...
Birinci gruptakiler, hükümeti aktif davranmamakla, cılız bir politika izlemekle ve Türkiye'yi geri planda kalmaya mahkum etmekle suçluyorlar.
İkinci gruptakiler ise, hükümetin izlediği politikanın Türkiye'yi ABD'nin dümen suyundan gitmeye zorladığını, İslam dünyasının sempatisini kaybettirdiğini ve riskli bir yola ittiğini iddia ediyorlar.
Yeni konjonktürde - diğer bir deyişle yeni bir dünya düzeninin kurulması sürecinde - Türkiye'nin rolünün ne olması gerektiği konusundaki tartışmalar işte şimdi bu minval üzerinde cereyan ediyor...* * *BİZCE iki görüşte de bazı doğrular var.
Dünyanın şimdi içinde bulunduğu fevkalade kritik ortamda, Türkiye'nin sırf aktif rol oynamak için öne fırlaması kadar, bazı riskler olabilir diye ürkek davranması yanlış ve sakıncalıdır.Türkiye'yi bu gibi hallerde yeni oluşumların içinde yer almaya, olup bitenlere seyirci kalmamaya iten önemli faktörler var: Coğrafyası, siyasal

Yazının Devamı

Sonra?.. Ya daha sonra?..

9 Ekim 2001


<#comment>ABD'nin Afganistan'a karşı giriştiği askeri harekatla, uzun (aylar, belki de yıllar) sürecek, çok boyutlu, çok cepheli yeni tip bir savaş başlamış bulunuyor.
Hava bombardımanı, bu yeni savaşın ilk "muharebesi"ni oluşturuyor. ABD ve İngiltere herhalde birkaç gün daha bu hava akınlarını sürdürecek... Ta ki, Bin Ladin'in örgütüne ve Taliban'a ait stratejik noktalar (kamplar, havaalanları, radarlar vs.) yerle bir edilinceye kadar...
* Sonra?Sonra askeri müdahalenin sınırlı kara harekatı faslı başlayacak. Bir yandan Amerikan ve İngiliz komandoları Afganistan'da bir temizleme operasyonuna girişirken, diğer yandan "Kuzey İttifakı"na mensup güçler Kabil'e doğru ilerleyecekler... Ta ki, Taliban rejimi alaşağı edilinceye kadar...
* Ya daha sonra?Bu noktaya gelindiğinde, artık Afganistan'ın geleceğine ve terörizmin akıbetine ilişkin bir dizi soru gündeme gelecek.
* * *
* DİYELİM ki, hava bombardımanı ve onu izleyecek kara harekatı başarılı oldu. Taliban pes etti. Hatta bu çağdışı rejim devrildi... Bunun yerine kim gelecek? Kuzey İttifakı'nda yer alan çeşitli ırklara mensup ve her birinin ayrı hesabı olan gruplar anlaşabilecek ve istikrarlı

Yazının Devamı

"Öteki tehlike'ye dikkat!"

7 Ekim 2001


<#comment>
Milliyet - TIR'ın yazarlar grubunu dün Ankara'da kabul eden Başbakan Bülent Ecevit'e, biz de özellikle "11 Eylül olayı"nın Türkiye'nin dış ilişkilerine ne şekilde yansıyacağı konusunda bazı sorular sormak olanağını bulduk.
İlk soru, Türkiye'nin, dünyadaki yeni konjonktürden ve artan jeostratejik öneminden nasıl yararlanabileceği ile ilgili idi. Bunu daha somut bir tarzda şöyle sorduk: "Türkiye'nin ABD'nin ve Batı'nın gözünde artan önemi pratikte ne gibi yararlar sağlayacak? Örneğin bu, IMF'den beklentilerimiz, AB ile ilişkilerimiz, dünyada oluşmakta olan yeni dengelerdeki rolümüz üzerinde nasıl bir etki yapacak?"
Başbakan buna genel bir yanıt vererek, Türkiye'nin son olaylardan sonra artan öneminin özellikle ABD ile işbirliği üzerinde olumlu etkisi olacağı ve bu arada IMF'nin yeni dönemde yardımlarına katkıda bulunacağı umudunu dile getirdi.
Bu aşamada ABD'den "başka destek" isteyip istenmeyeceğinin "belli olmadığını" belirten Ecevit "bunu değerlendirmek bize düşer" şeklinde konuştu...
* * *

Yazının Devamı

Yeni bir coğrafya

6 Ekim 2001


<#comment>Önümüzdeki haftalarda ve aylarda, özellikle Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasında, eski dengelerin yerine, önemli bazı yeni şekillenmeler göreceğiz. Bu, dünya politikasında bir dönüm noktası oluşturan 11 Eylül olayının kaçınılmaz bir sonucu.
ABD terörizme karşı ilan ettiği savaşta mümkün olduğu kadar çok ülkeyi kendi yanına çekmek çabasında. Yani Amerikan diplomasisinin amacı, Körfez Savaşı'ndakinden daha geniş bir "koalisyon" oluşturmaktır. Washington'un bu "müttefik" arayışı, uluslararası platformda yeni gruplaşmalara yol açmaya başladı bile.
Bu aşamada eskiden ABD'ye veya Batı'ya karşı olan ülkelerin dahi şimdi aynı safta yer alması ilginç. Ancak adeta bir deprem sonrasında olduğu gibi, sarsılan tabakalar henüz tam yerine oturmuş değil. Hele ABD'nin beklenen askeri operasyonundan sonra, dengeler yeniden değişebilir. Özellikle Orta Asya'daki ve Yakındoğu'daki kaypak zemin her türlü sürprize müsait...* * *ABD'nin müttefik arayışı, Bush yönetimini geleneksel Ortadoğu politikasında bazı köklü değişiklikler yapmaya itebilir.Clinton'dan sonra Bush, İsrail - Filistin anlaşmazlığından uzak kalmayı yeğlemişti. 11 Eylül'den önce, Bush yönetiminin

Yazının Devamı

İran da yeni çizgide

5 Ekim 2001


<#comment>11 Eylül trajedisinin ardından dünyada siyasal dengelerin değişmesi sürecinde, İran önemli bir rol oynamaya aday görünüyor.
Şu ana kadar Tahran, sergilediği tavrı ile - tabii Rusya kadar olmasa bile - olup bitenlerden kazançlı çıkmak yolunda. İran en azından Pakistan'a veya Orta Asya'daki ve Ortadoğu'daki komşularına oranla, politikasını daha rahat ve daha az riziko ile yürütebiliyor.
İran'ın bu işte en büyük kazancı, uzun süredir içinde bulunduğu diplomatik yalnızlıktan çıkmaya başlamasıdır.* Yıllardan beri ilk kez bir İngiliz Dışişleri Bakanı ve üst düzey bir AB heyeti Cumhurbaşkanı Hatemi'nin ayağına geldi ve kendisinden destek istedi...
* İran diplomasisi ustalıkla bir yandan ABD'ye uğradığı saldırıdan ötürü sempatisini bildirdi ve Afganistan'daki Taliban rejimine karşı çıktı; öte yandan da yapılacak bir askeri müdahalenin tek yanlı değil, BM'nin kararı ile yapılması gerektiğini savundu.
* Bu arada Tahran, İslam Konferansı Örgütü'nü (İKO) bu konuda ortak bir cephe oluşturulması için olağanüstü toplantıya çağırmak sureti ile inisiyatifi ele aldı...
* * *

Yazının Devamı