Rusya kazançlı

4 Ekim 2001


<#comment>ABD'nin Afganistan'a karşı planladığı askeri müdahale için geri sayım devam ede dursun, dünyadaki siyasal dengelerde daha şimdiden önemli bazı değişiklikler oluşmaya başladı bile.
Şu sırada her ülke, yeni ortama göre stratejilerini belirlemeye çalışıyor. Bu değerlendirmede kuşkusuz "ilkeler" kadar (terörizme karşı tavır almak gibi), "çıkarlar" da (bu durumdan avantaj sağlamak gibi) hesaba katılıyor.
Bazı ülkelerin şimdiye kadar olup bitenlerden kazançlı çıkmak yolunda olduğu görülüyor. Rusya bunların başında geliyor...* * *DOĞRUSU Rusya'nın ABD'deki terörist saldırının ardından aldığı tavır, herkesi şaşırttı. Moskova sadece olayı kınamakla kalmadı, ABD'ye tam destek verdi, Talibana karşı mücadelesinde işbirliği önerdi, hava sahasını açtı, istihbarat kaynaklarını onunla paylaştı.
Putin, bir satranç ustası gibi yakın ve uzak hedeflerini iyi seçti ve daha oyunun başında ilk puanları toplamaya başladı.Moskova'nın beklentileri şöyle özetlenebilir: 1) Teröre karşı aldığı tavırla, "Çeçen teröristleri"ne karşı savaşında Batı'dan anlayış - ve destek - sağlamak. Artık ABD yönetiminin bu konuda Rusların karşısına çıkması zor... 2) Taliban'ı saf

Yazının Devamı

Güvenlik özgürlük dengesi

3 Ekim 2001


<#comment>Terörizm tehdidi, şimdi Batı demokrasilerini güvenlik faktörünü ön plana almaya ve bu alanda bir dizi önlemi uygulamaya itiyor.
Bu önlemler bireysel özgürlükleri bir ölçüde kısıtlatıcı nitelikte olduğu için, daha şimdiden ABD, İngiltere ve diğer Batı ülkelerinde, hararetli tartışmaların başladığı görülüyor.
Tartışmanın özü şudur: Terörle mücadele, insan hak ve özgürlüklerini ihlal etmeden nasıl yürütülür - veya gerçekten yürütülebilir mi?Şimdiden uygulamaya konan önlemler ve ilerisi için planlanan yasal değişiklikler Batı'yı "güvenlik" ile "demokrasi" arasındaki dengeyi, yeni bir değerlendirmeye tabi tutmaya zorluyor.
* * *
ABD'deki 11 Eylül saldırısının dünyada çok şeyi değiştireceği çok söylendi ve yazıldı. Batı'daki bazı kavramların ve hatta yaşam tarzının, bu değişecek şeyler arasında yer alacağı anlaşılıyor.
En basit örneğini alırsak, güvenlik nedeni ile eski tarz seyahat özgürlüğü artık kısıtlanıyor. ABD'de ve Avrupa'da - daha önce sadece teröre sahne olan ülkelerde görülen cinsten - havaalanlarında, tren istasyonlarında, uçaklarda, vs. çok sıkı - ve de sıkıcı - güvenlik önlemleri alınıyor.

Yazının Devamı

Dünyanın kafası karıştı

2 Ekim 2001


<#comment>ABD'ye karşı girişilen dramatik terörist saldırısından üç hafta sonra, dünya Bush yönetiminin Afganistan'ı hedef alan misillemeye ne zaman ve nasıl girişeceğini merakla bekliyor.
Başta öne sürülen tahminlerin aksine, Washington'un "fevri" hareket yerine, "stratejik sabır"ı tercih ettiği ve dolayısı ile vereceği karşılığı (ki mutlaka verecektir) aceleye getirmeden, iyice hesaplayarak gerçekleştireceği anlaşılıyor.Bunun böyle olması kuşkusuz çok daha iyi. ABD yönetimi Afganistan'a karşı sadece "öç almak veya cezalandırmak" için harekete geçmenin daha büyük tehlikeler yaratacağını, müdahalenin aslında terörizmi "önleme" hedefine yönelik olması gerektiğini sezmiş görünüyor.
Ne var ki bunun nasıl gerçekleştirileceğini belirlemek çok zor. Bush yönetimi şimdi çeşitli opsiyonları ve sorunun değişik boyutlarını dikkate alarak yeni stratejiler oluşturmaya çalışıyor.
* * *
BU arada dünyanın kafasını iyice karıştıran ve ilk bakışta çelişkili görünen durumlar ortaya çıkıyor.
* Saldırıdan hemen sonra BM Güvenlik Konseyi, ABD'ye destek veren bir karar (1368 sayılı) çıkardı. Ardından terörizmle mücadelede mali ve lojistik kaynakların kontrolüne

Yazının Devamı

Ortadoğu'dan Orta Asya'ya...

29 Eylül 2001


<#comment>SON olaylar, Türkiye'ye Ortadoğu'dan Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, daha faal bir rol oynama fırsatını veriyor.
Bu iki bölge, ABD'ye karşı girişilen terörist saldırının ardındaki gelişmelerin odak noktası haline geldiği için, dünya politikasında birinci derecede önem kazanıyor.
Ancak, olayların nasıl gelişeceği ve bu iki hassas bölgedeki dengeleri nasıl etkileyeceği henüz belli değil. Bu kaypak zeminde çok şey olabilir, çok şey değişebilir. Ankara da herhalde olayların seyrine göre politikalarını ayarlayacaktır...* * *GELİŞMELERİN Türkiye'nin Ortadoğu, Orta Asya ve enerji hatları projelerini nasıl etkileyeceğine kısaca bakalım:
* ORTADOĞU'da, son zamanlarda Türkiye bir yandan Suriye, İran ve Irak gibi komşuları ile bozuk veya soğuk olan ilişkilerini düzeltmek, diğer yandan İsrail - Filistin anlaşmazlığının halline katkıda bulunmak için yoğun çaba harcamıştır.
Şimdi Türk diplomasisi, ABD'nin teşviki ile Arap - İsrail barış sürecinin canlandırılmasında daha aktif bir rol üstlenmektedir. Eğer Afganistan'a karşı olası bir ABD operasyonu İslam ve Arap dünyasını ayağa kaldırmazsa, barışçı girişimler devam edebilecektir.

Yazının Devamı

Kıbrıs baskısı hafifliyor

28 Eylül 2001


<#comment>NEW York'un ikiz kulelerinin menfur saldırıya uğradığı 11 Eylül günü, Kıbrıs Rum lideri Glafkos Klerides, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile görüşmek üzere ABD'ye uçuyordu.
KKTC Başkanı Rauf Denktaş'ın görüşmelere 12 Eylül'de koşulsuz olarak oturma önerisini reddetmesine karşın, Klerides Annan ile buluşmayı kabul etmişti.
Ancak terörist saldırı nedeni ile New York'un havaalanı kapatılınca, Klerides'in uçağı Kanada'ya yönelmiş, bu dehşet verici olaydan sonra BM'deki randevunun gerçekleşemeyeceğini anlayan Rum lideri, ülkesine dönmek zorunda kalmıştı.
Denktaş geçen hafta ziyaretine gelen eski bir dostuna, kendisine has şakacı üslubu ile şöyle diyordu: "İşte Klerides beni atlatıp kendi başına hareket ederse öyle olur!"
* * *
KLERİDES'in BM Genel Sekreteri ile görüşemeden adaya dönmesi Rum kesiminde düş kırıklığı yarattı. Rum gazetelerinin de belirttiği gibi, bunun esas nedeni de, saldırıyı izleyen gelişmelerin Kıbrıs'ı dünya gündeminden düşürmesidir.

Yazının Devamı

AB'nin tavrı değişir mi?

27 Eylül 2001


<#comment>ABD'ye karşı terörist saldırının ardından Ankara'da verilen demeçlerde, şimdi dünyanın gözünde Türkiye'nin öneminin daha çok arttığı söylendi ve bunun AB ile de ilişkileri olumlu şekilde etkileyeceği belirtildi.
Devlet Bakanı Kemal Derviş bile bir konuşmasında, Avrupalıların Türkiye'nin artan önemini daha iyi anlayacaklarını savunurken, "Bu atmosferde Türkiye'nin AB ile bütünleşmesi hız kazanacaktır" dedi.
Bu gerçekten öyle mi?
Dost ve müttefik ülkelerin nazarında Türkiye'nin jeo - stratejik konumunun ve yeni ortamda oynayabileceği rolün önem kazandığı doğrudur. Ancak sırf bu nedenle Avrupalıların, - özellikle AB olarak - Türkiye'ye bakış açısının değişeceğini söylemek, fazla iyimserlik olur.* * *BRÜKSEL'de, AB merkezinde hakim olan görüş, Türkiye'nin AB ile bütünleşme konusunun, şimdi karşılaşılan terör sorunu ile irtibatlandırılmaması gerektiği yönündedir.Türkiye'yi yakından bilen bir AB'li diplomatın şu görüşü düşündürücüdür: "AB'nin üyelik konusundaki kıstaslarında bir değişiklik olamaz. Dolayısı ile son olayların Türkiye'nin üyelik sürecini hızlandırması gibi bir sonuç yaratması beklenmemeli. Bu konuda belirleyici faktör,

Yazının Devamı

ABD ile stratejik işbirliği

26 Eylül 2001


<#comment>ABD'ye karşı girişilen terörist saldırıyı izleyen gelişmeler, Türkiye'yi nasıl etkileyecek?Bu soru günlerden beri tartışılıyor. Dehşet verici olayın hemen ardından ilk yapılan değerlendirmelerde, bunun Türkiye'nin lehinde bir ortam yarattığı belirtildi. Bunun bir nedeni olarak, Türkiye'nin jeostratejik konumu gösterildi; yeni oluşumun Türkiye'nin önemini daha da artıracağı belirtildi. İkinci bir neden olarak da, Türkiye'nin zaten yıllardır terörle mücadele ettiği, Batı'nın ise ancak şimdi terörizmin tehlikesini kavradığı hatırlatıldı ve sonuçta Türkiye'nin haklı görülmeye başlandığı öne sürüldü.
Baştaki bu iyimser değerlendirmelerden sonra, son günlerde daha çok yeni olayların Türkiye'ye yükleyebileceği yeni sorumluluklar ve yaratabileceği sıkıntılar üzerinde durulduğu görülüyor. Özellikle bazı çevreler - Körfez Şavaşı dönemini anımsatarak - Türkiye'nin olaylar tarafından sürüklenebileceğini ve arzulamadığı politikalar benimsemek zorunda kalabileceğini iddia ediyorlar.
Resmi ağızlar ise Türkiye'nin terörle mücadelede ABD'nin yanında yer aldığını, ancak "olumlu dinamiklerden yararlanmaya çalışırken, maceraya girmekten sakınacağını" vurguluyorlar...

Yazının Devamı

Savaşa kaç var?

25 Eylül 2001


<#comment>ARTIK sorulan soru "ABD vuracak mı?" değil, "Ne zaman vuracak?" şeklindedir.
ABD'nin mutlaka vuracağı ve ilk hedefinin de Afganistan olacağı belli.
Zamanına gelince, bunun da eli kulağında. Geri sayma başladı. "Savaş" her an patlak verebilir.ABD'nin girişeceği operasyon, bu "savaş"ın ilk aşamasını oluşturacak. Büyük olasılıkla bu bir hava harekatı olacak, Afganistan'da Bin Ladin'in emrindeki kamplar bombalanacak. Bunu belki de özel timlerin Bin Ladin'i "ölü veya diri" ele geçirmeye yönelik misyonları izleyecek. Ve bu arada, Taliban rejiminin devrilmesi için çeşitli taktikler uygulanacak...
* * *
EVET, 21. yüzyılın bu ilk "savaşı", başlamak üzere! Savaş sözcüğünü tırnak içine almamızın nedeni, bunun geçmişteki savaşlardan farklı bir türden olması ihtimalidir. Bu savaşın belli bir düşmanı ve adresi yok. Cephesi, nerede ise, bütün yeryüzü. Silahlar da bıçaktan füzeye kadar değişiyor!
Bilinen - daha doğrusu sıkça söylenen - şey, bunun uzun bir savaş olacağı ve terörist örgütleri olduğu kadar, onları destekleyen veya koruyan devletleri de kapsayacağıdır.ABD'nin bu konudaki niyeti Bush yönetiminin ağzından artık iyice açıklığa

Yazının Devamı