Kısaca “Quibi” denilen “Quick Bites” isimli bir platform girdi hayatımıza. Ve kısanın da kısası, ortalama 10 dakikalık içerikler sunmaya başladı bizlere2000’li çocukların, yani Z kuşağının dikkati daha düşük; fakat bu demek değil ki onları kandırmak kolay. Sezgileri çok güçlü olduğu için, gerçek olanla sahte olanın arasındaki farkı hemen hissediyorlar. Kural, sınır tanımıyorlar. Hayalleri, anne-babalarının işini yapmak değil; kendi serüvenlerini yaşamak. Bu yüzden de kendi içeriklerini kendileri üretme yolunu seçiyorlar.
YouTube, TikTok gibi platformları popüler yapan hep onlar. Sözün özü, dünya bu global neslin elinde artık. E, hal böyle olunca, markalar da özellikle bu kuşağın dikkatini çekmeye çalışıyor, aynen hayatımıza çok kısa süre önce giren 1.7 milyar dolarlık yatırım Quibi gibi.
10 dakika Ok’dir
Upuzun, bol müzikli, göz süzmeli Türk dizilerini izlemeye çalışırken, hanemize güneş gibi doğan Disney +, Hulu ve Prime Video, nispeten kısa süreli
Yıllardır Forbes’un milyarderler listesine girmeye çalışan Kanye West, geçen hafta bu hedefini gerçekleştirdi ve derin bir “Oh!” çektiBu haberi okumadan hemen önce bir elimde dezenfektan, bir elimde internetten sipariş ettiğim fındık kıracağı vardı ve evde fındık olmamasına rağmen mevcut alışverişimi neden yaptığımı sorguluyordum. Sonra Kanye West’in yıllardır Forbes milyarderleri listesine girmeye çalıştığını, nihayet başardığını ve hatta servetinin 1.3 milyar dolar değil de 3.3 milyar dolar olduğunu iddia ettiğini okuyup fındık kıracağını bir köşeye koydum. Millet bunlarla uğraşırken ben bir fındık kıracağıyla meşgul olamazdım.
Bir küçük hırs meselesi
Takip ettiğimiz kadarıyla Kanye zaten normal bir adam değil de neydi acaba bu hırsın sebebi? Çengellendiği aile, yani Kardashiangiller olabilir miydi? Rob, Kourtney, Khloe, Chris, Caithyln, Kendall, Kris ve Kylie’yi alt alta topladığımız zaman 1 milyar 613 milyon dolarlık aile ediyor. Belli ki Kanye altta kalmak istemedi ve “Görürsünüz, hepinizi geçeceğim” şeklinde bir depar atıverdi. 17 milyon
Dünyayı sallayan Covid-19, kimi sektörleri nefessiz bırakırken kimi sektörler de beklenenin ötesinde bir canlılık yaşıyor.
Haydi, bu akşam sinemaya gidelim”, “Şahane bir tiyatro oyunu gelmiş”, “Müzik festivaline bilet alalım mı?”, “Yaz programını yapmaya başlasak iyi olur”, “Bu hafta bizim lise ekibi kebapçıda toplanıyoruz” gibisinden cümleleri en azından yakın bir gelecekte kuramayacağız gibi gözüküyor. Bunca yıllık alışkanlıklarımızın yerine yenileri gelmeye başladı. Eh, kolay değil öyle evde kendini oyalayabilmek. Bizler de haliyle başka şeylere sardık.
Oyunlar
Arkadaşlarımın eşleri oyun konsollarıyla haşır neşirdir, çünkü içlerindeki çocuk henüz ölmemiştir. Karantina esnasında ise oyunlara talep çılgınlığı oldu. Düşünün ki oyuncuların oyunlara ayırdığı zaman Amerika’da yüzde 45, Fransa’da yüzde 38 oranında artmış. Mesela Nintendo Switch oyununa 2020 Mart’ta gelen talep, 2019 Mart’ta gelen talebin tam tamına iki katıymış.
Dokunmayı bu kadar özleyeceğimiz aklımıza gelmezdi. Bu hafta dokunamayanlar için alternatif çözümleri inceliyoruz
Kaliforniya Üniversitesi’nden sosyolog Dacher Keltner’in ‘dokunmak’ üzerine bir araştırması varmış. “Dokunmak, sosyal bir gerçekliktir. Birbirimize dokunduğumuz zaman stres azalır, karşılıklı güven artar, iş birliği artar. Yoksunluk hissi çeken insanlara baktığınız zaman, kendini diğerlerinden izole ettiklerini ve bu sebeple sosyal bağı kaybettiklerini görürüz” diyor Keltner. Yalnızlığın, birine dokunamamanın bireyin sağlığını negatif etkilediğini, izole olduğumuz zaman bağışıklık sistemimizin bile düştüğünü sözlerine ekliyor. Şimdi bu noktadan nereye geleceğimizi tahmin edersiniz, karantinaya. Gelin bu hafta, yalnız kalmamak için aranan çözümleri mercek altına alalım.
OnlIne arkadaşlık
Mısır çıkışlı online tanışma uygulaması Hawaya’nın verilerine göre, Covid-19 hayatımıza girdiğinden beri uygulamaya rağbet, kadınlarda yüzde 25, erkelerde ise yüzde 20 oranında artmış. Eşleşme oranı ise
Markaların art arda iptal etmeye başladığı sponsorlu projeler, geçimini sırf bu işten sağlayan influencerları alternatif yollar bulmaya itiyor
Influencer marketing, namıdiğer kanaat önderlerinin markalarla yaptığı iş birlikleri, Covid-19 fırtınasına yakalanmak üzere. Harcamalarından kısan, üretimi durduran markalar bir adım geriye çekildi. Globalde 9.7 milyar dolarlık bir sektörden söz ediyoruz. Kylie Jenner’ın, Instagram’da bir gönderi başına 250 bin dolar aldığı bir sektör... Sponsorluklar, reklamlar, Covid-19 başlamadan önceki şekliyle devam etseydi, bu yılın sonuna kadar 10 milyar dolarlık bir sektör olması öngörülüyordu. Peki ya şimdi?
Ruj mu, o ne?
“Bir gezi Influencer’ı olarak geçimimin yüzde doksanını bu mecradan kazanıyordum, şimdiyse sınırlar kapandı, uçuşlar durdu ve reklamlar, sponsorluklar iptal edildi” diyor Instagram’ın sevilen gezi hesaplarından “Follow Me Away” rumuzlu Victoria Yale. Kaygılanmakta haksız değil, çünkü uzun dönemli geziler ve marka organizasyonları belirsiz bir süreyle durdu.
Evden dışarı mümkün olduğunca burnumuzu çıkartmadığımız bugünlerde “Tek başına mı izole olmak iyi, yoksa çok başına mı?” sorusunu masaya yatırıyoruzSalgın tehlikesinin başladığı günden itibaren tüm arkadaşlarımla görüntülü konuşmaya başladım ki bilen bilir, pek hazzetmezdim bu işten. “Ay sakın beni görüntülü aramayın!”dan Houseparty’ye nasıl geçtim inanın hatırlamıyorum. Houseparty, birden fazla kişiyle aynı anda görüntülü konuşabileceğiniz bir uygulama. Açıyoruz bunu, apartmanda altın günü yapar gibi toplaşıyoruz kızlarla, her kafadan başka bir ses çıkıyor. Arkadaşlarım arasında izolasyon sürecinde tek başına olan da var, sevgilisi, kocasıyla olan da. Ben de sordum bizimkilere “Sizce hangisi daha makbul?” diye.
TEK KALANLAR
Tek kalanların durumu dalgalı bir süreç izliyor. İlk günler spor yapıp, yemek yapıp, okudukları kitapları, izledikleri filmleri art arda paylaşıyorlardı. “Kafamı dinliyorum, oh be!” diyorlardı. Lakin ikinci hafta semptomlar değişti, onları sardı bir melankoli.
Evdeki çocukları eğlemek için işte size nefis bir öneri: Amy Adams ve Jennifer Garner’ın sosyal medya üzerinden okumaya başladığı masallar…Hangi anneyle konuşsam aynı konu: “Biz bu çocukları evde nasıl zapt edeceğiz? Sabah kahvaltıyı takiben oyun hamuru saati, bilim saati, jimnastik saati, çizgi film saati derken bir bakıyoruz, öğlen 12 olmuş. Aktivite uydurmaktan fenalık geçireceğiz!”
Doğrudur, şimdiye dek bir düzenimiz vardı, fakat öylesine akla hayale gelmeyen şeyler yaşandı ki, düzenimizi, alışkanlıklarımızı istemesek de değiştirmek zorundayız. Bu değişim süresince eşimizle, sevgilimizle iletişimimiz de değişecek, çocuklarımızla da aynı yollardan geçeceğiz. Kimse tünelin ucunda ne olduğunu bilmiyor. O zaman ne yapacağız? Yaşadığımız bu anı en verimli şekilde kullanacağız. Zamanı kullanmayı hem biz hem de çocuklarımız öğrenecek.
#savewithstories
Bugünkü yazım, çocuklarına İngilizce öğretmek isteyen ebeveynleri ilgilendiriyor. Severek takip ettiğim ünlü bir çocuk kitabı yazarı var, Oliver Jeffers. Kuzey İrlandalı yazar,
Hayatımıza ansızın giren koronavirüs sebebiyle evlerdeyiz. Hayat bir nevi durdu. Eh, haliyle düğünler de ertelendi. Ama moralimizi yerlerde süründürmeyelim lütfen. Güçlü duralım ki etrafa pozitif enerji yayalım.
Bugünlerde hijyeni maksimumda tutup mümkün olduğu kadar az insanla temas etmek durumunda olduğumuz için ötelenen birçok olayın yanında düğünler de vardı. Zaten öpüşmeyi, sarılmayı çok seven bir milletiz, bir de üzerine şapır şupur düğün yapsak hayatta altından kalkamazdık meselenin. Dolayısıyla diğer kısıtlamalarla birlikte bu da yerinde bir karar oldu. Diğer ülkelerin virüs önlemlerini gözden geçirirken İngiltere’ninki dikkatimi çekti. Orada da düğünlere ara verilmişti ve elbette ilk sebep kalabalık ortamdan kaçınmaktı. İkinci sebep ise daha ilginç olanıydı; sigorta şirketlerinin düğün sigortası yapmayı reddetmeleri!
Düğün sigortası
Şöyle bir bilgi çarptı gözüme: Türkiye genelinde yılda ortalama 550 bin çift nikâh masasına