Şebnem Burcuoğlu

Son günlerde bana sıkça gelen şu sorunun cevabını aramaya başladım: “Biz bu yaz nasıl yeni biriyle tanışacağız?”

Gözle göremediğimiz bir virüsten kaçalım derken yaz geldi çattı. Şimdiye dek akış fiksti: Yaza girmeden önce biriken kilolar verilir, gardıroba uçuş uçuş birkaç yeni parça eklenir ve yaz tatili planı yapılır. Singlelar plan yaparken “Nerde hareket orda bereket” sözüyle ilerliyordu; lakin bu yaz, evdeki hesap çarşıya uymadı! Herkes bir yere gitmekle olduğu yerde kalmak arasında sıkıştı. Bir şekilde tatile çıkmayı kafaya koyanlardan kimisi izole bir ev arayışına girdi, kimisi süper hijyenik bir otel… Ama yok, ne yazık ki, o alıştığımız yaz ruhu bir türlü yakalanamıyordu!

No romantik bakışma

“Sağdan soldan duyuyorum, yakın ve küçük arkadaş grupları izole evler kiralamışlar yazlık yerlerde. Millet tırsıyor yabancılarla sosyalleşmekten. Kumsalda happy hourlar, gün batımları, romantik bakışmalar, tanışmalar falan hayal oldu bu yaz. Zaten moralimiz de pek parlak değil” diyor bir arkadaşım. Başka bir

Hayatımız bebek adımlarıyla normale dönerken çevremdeki kumral ve esmer kadınların çoğu radikal bir kararla sarışın oluverdi.

Bilen bilir, biz kadınlar elemimizi kederimizi ilkin saçımıza dökeriz, sonra da elem ve keder gitsin bitsin diye o saçı ya kestiririz ya boyarız. Geride bıraktığımız sıkıntılı üç ay sonrasında da bu ritüelimiz değişmedi, fakat bu sefer daha radikal hareketler geldi sağdan soldan. Çevremde, “Hayatta sarışın olmam!” diyen ne kadar kumral ve esmer arkadaşım varsa hepsi tek tek sarışın oldu. Ben arkadaşlarımın yeni görüntülerine alışmaya çalışırken dünyadan benzer haberler gelmeye başladı; ünlü top model Emily Ratajkowski ve Cindy Crawford’un model kızı Kaia Gerber sarışınlığa adım attı. Yani anlayacağınız herkesin canı eşit şekilde sıkılmış!

Sarışınlar dikkat çeker

Tarih der ki, ilk sarışın vatandaş bundan yaklaşık 11 bin yıl önce Avrupa’da belirmiş ki zaten sarışınlık şimdi de en çok Avrupa’da, özellikle İskandinavya’da görülüyor. Sarışınlık yarışında ikinci sırayı Melanezya alıyor. Globalde

Yeni sosyalleşme metotlarını sizler için gözlemledim, derledim arkadaşlar. Önce yazıyı okuyun, teşekkürü sonra edersiniz

SÜPERMARKETLER

Süpermarketin tarihinde ilk defa ismini hak ettiği süper bir dönemdeyiz. Özellikle popüler semtlerdeki sosyetik süpermarketler 19.00-20.00 saatleri arasında kımıl kımıl oluyor. Kızlar en güzel taytlarını giymiş, erkekler dar kesim eşofmanlarını çekmiş, yüzlerde maskeler, millet birbirini süzüyor da süzüyor. Siparişler hazırlanırken balık ve et bölümlerinde özellikle uzun uzun vakit geçiriliyor, mini tanışmalar gerçekleşiyor. Bilgilerinize sunulur.

PARKLAR

Kim derdi ki parklar eski romantizmini kazanacak? Kazandı işte. Köpüşlerini oflaya puflaya çişe çıkaranlar bile koşa koşa parklara gidiyor şimdi. Etrafımda en az beş kişi hayvan sahiplenmek için arayışta ve yalnızlık da buna büyük etken tabii. Köpüşler birbiriyle koklaşıp oynaşırken, sahipler de samimi sohbetler yapıyor ve hatta telefon numaraları alınıyor veriliyor.

HOUSE PARTY

Bu dönemde çoklu

Malum sebeplerden dolayı tedirgin geçireceğimiz 2020 yazının parlayan yıldızı karavanla yapılan tatiller olacak

Karavan tatili denilince gözümün önüne iki görüntü geliyordu. İlki, börtüyle böceğin, taşla toprağın üzerine park etmiş eski bir karavan; ikincisi ise Burning Man alanının ortasına park etmiş yanardöner, süslü püslü bir karavan. Tam “Bende arası yok. Karavanla ilgili dünya görüşüm bu kadar sığ” derken son aylarda bir karavan meselesidir patladı gitti. E, pandemi huzursuzluğu sürerken, otel havuzunda foşur foşur tatil yapmak yürek ister! Millet alternatif çözümlere yöneldi, bu alternatiflerin ilk sırasına da karavan yerleşti.

Kopup gidelim

Bizim ünlülerden en koyu karavancılar Neslihan Atagül-Kadir Doğulu çiftidir. Son karavanlarına 150 bin lira ödedikleri, içini de 300 yüz bin liraya modifiye ettirdikleri yazılıp çizilmişti. Sonra geçen yıl Çağatay Ulusoy-Duygu Sarışın çiftinin 100 bin liraya bir karavan aldıklarına dair haberler çıkmıştı. Keza

Ayrılıklar hep zordur. Ama en zoru da birbirimize en kenetlenmemiz gereken zamanda yaşanan ayrılıklardır. Ah korona korona, kaç ocak söndürdün de bana?

Çin’in orta noktasında konuşlanan Dazhou’da geçtiğimiz aylarda rekor düzeyde boşanma davalarının açıldığı ve mahkemelerde listelerin uzadığı kayıtlara geçmiş, incir çekirdeğini doldurmayan konuların, iletişim eksikliğinin ayrılıklara yol açtığı konuşulmuştu. Boşanma oranlarındaki yüzde 25’lik artış yabana atılacak şey değildi. Benzer bir trend Japonya’da da baş gösterince Kasoku isimli bir firma, çiftlerin ayrı kalıp kafasını dinlemeleri için oda kiralama sistemini hayata geçirdiklerini belirtmişti.

İyi de yarım saatliğine tek başına oda tutsan ne olacaktı? Yine tıpış tıpış eve dönecektin, eşin yine orada olacaktı. Aranızdaki buzları eritemediğiniz sürece oda moda kar etmezdi.
KILIÇLAR ÇEKİLDİ

“Little Fires Everywhere”: Son günlerde herkes Reese Witherspoon’un son bombası olan bu diziyi konuşuyor.

Konuya girmeden önce aktris Reese Witherspoon’u kısaca bir öveyim: Kendisi gerçek bir kadın hakları savunucusu! Bir de üzerine öyle kitaplar buluyor, öyle bir ekip kuruyor ki yapımcılığını üstlendiği her dizi ödülden ödüle koşuyor. Hollywood’un rol dağıtımındaki cinsiyet eşitsizliğine dur demek için kolları sıvayıp ilkin Liane Moriarty’nin 2014’de çıkardığı “Big Little Lies” isimli kitabını diziye uyarlıyor. Nicole Kidman, Meryl Streep gibi dev isimler oynamıştı hatırlarsanız. Hemen ardından Brian Stelter’ın 2013’de yayınladığı “Top of the Morning” isimli kitabını Jennifer Aniston’la el ele verip “The Morning Show” ismiyle enfes bir diziye dönüştürüyor. Ve son olarak da Celeste Ng’nin 2017 çıkışlı “Little Fires Everywhere” isimli romanına bir dokunuş yaptı, izlerken tadı damağımızda kaldı. Spoiler’a OK iseniz, devam ediyorum.

Güney Koreliler, cep telefonlarına indirdikleri Kovid-19 aplikasyonuyla kimin virüs taşıdığının yanı sıra bir şey daha öğrenebiliyor, kimin kimi aldattığını!

Bir uygulamayı da kötüye kullanmayıverelim diyeceğim ama can çıkar huy çıkmaz! Mesela kayıp telefonlar ve çocukların güvenliği için kullanılan “Telefonumu bul” özelliği en başında ne kadar hoş bir amaca hizmet ediyordu. Gelin görün ki zamanla bu özelliği eşler, sevgililer kullanmaya başladı ve nice ayrılıkların birinci derece sebebi oldu. “Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz” inancıyla milletin çatır çatır kullandığı bu özellik, şimdi de şu kontekste karşımıza çıktı, “Kovid-19’luları bul!”

Bizim Hakimurosan

Bakın aslında bu uygulamanın da özü iyi niyetli. Etrafınızda kimin ateşi yüksekse, belirli semptomlar gösteriyorsa sizi nazikçe uyarıyor. Güney Kore’de son derece efektif kullanılmış; ta ki cingözler mevzuya uyanana kadar. Mesela telefona şöyle bir uyarı geliyormuş: “Yüksek ateş belirtisi. 58 yaşında. Bankacı. Şu mevkide

Koronavirüs sonrası 2020’de evlenecek çiftlerin neredeyse yüzde 30’u düğününü ertelemiş. Nefesler tutuldu, 2021 dört gözle bekleniyor kardeşlerim.Sosyal mesafeyi koruyarak restoranda oturmak, denize girmek, marketten alışveriş etmek falan hep gözümün önünde canlanıyor da bir tek sosyal mesafeli düğünleri hayal edemiyorum. Halay çekmeden dünyaevine giremeyen bir milletiz sonuçta! Hijyen koşullarına uyarak nasıl çekilebilir ki o halay? Elimize plastik eldiven takıp halay ekibiyle uzunca bir sopa yardımıyla mı halaya duracağız? Gelin buketini bekar arkadaşlarına atarken rakibimizi ekarte etmek için elini kolunu tutmayacak mıyız? Ya 50 kişilik çekirdek ailemizi biri diğerine küsmesin diye aynı fotoğraf karesine sığdırmaya çalışırken ne yapacağız? Kına gecesinde eller üstünde tepside oturarak salona girmek isteyen kızımızı kim havaya kaldıracak? İşte tüm bu deli sorular müstakbel çiftlerin kafasını feci halde kurcalamakta!

2021 hava durumu

Düğün olayı “Aman kendi aramızda ufak bir kutlama