Hesaplar yerel seçim için

18 Temmuz 2012

Kılıçdaroğlu, siyasi geleceği açısından en kritik iki günü yaşıyor. “Statükocu politbüro” olarak nitelenen eski yönetimi devirip Kılıçdaroğlu, artık “Türkiye’yi yönetebilir” olduğunu kanıtlaması gerekecek

İki yılı aşan Genel Başkanlığı’nda, 3 kurultay geçiren, 2 PM, 4 de MYK değişikliği sonucunda oluşan yönetim yapısına başkanlık eden CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi geleceği açısından en kritik iki günü yaşıyor desek yanlış olmaz.
Dün başlayan, bugün sona erecek olan 34. CHP Olağan Kurultayı, anamuhalefet partisini, 2014’ten itibaren, yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel olmak üzere seçimler zincirine taşıyacak yönetimi çıkaracak.
“Statükocu politbüro” olarak nitelenen eski yönetimi devirip, bugüne çok da yara almadan ulaşan Kılıçdaroğlu, CHP’yi yönetebilir olduğunu kanıtladı. Şimdi, kendisi ve bugün kurultaydan çıkacak yönetim yapısıyla “Türkiye’yi yönetibilir” olduğunu artık kanıtlaması gerekecek.
İlk sınav yerel seçimler.
Zaten dün, kurultay salonundaki genel havadan yansıyan beklenti de buydu.

Yazının Devamı

Orgeneral Özel bana bilgi vermeliydi

16 Temmuz 2012

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yarın toplanacak olan kurultay vesilesiyle Milliyet’i konuk etti.
Kılıçdaroğlu’nun; CHP’de değişim ve dönüşüm, kurultay hedefi, Başbakan’ın 2014 planı ve Suriye krizi konusundaki görüşlerini Milliyet ekibindeki diğer kalemlerden okuyacaksınız.
Sohbetimiz sırasında, CHP liderine, Genelkurmay Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e dönük; “şamar oğlanı” ifadesine varan sert üslubuna ilişkin sorular yönelttim. Bir zamanlar AK Parti’nin; “CHP eşittir Genelkurmay” diyerek eleştirdiği ilişkide şimdi çok ters rüzgârlar esiyor. Bunun nedenini sordum. Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:

‘Genelkurmay ciddi düşüş kaydetti’
“Devletin bütün kurumlarına saygılıyız. Genelkurmay’a da, BDDK’ya da. Devletin kurumları bir devlette olması gereken çağdaş bir yapılanma içerisinde görevlerini yapıyorlarsa hiçbir sorunumuz yok. Onlara ne uzak oluruz, ne yakın. Onlar, siyasal iktidarın yanlışlarını görmelerine rağmen veya onlara verilen talimat yanlış olmasına rağmen, o talimatın arkasına takılıp giderlerse devlet yara alır. Hukuka aykırıysa talimat, yazılı istersiniz ve sorumluluk üstlenmezsiniz.
Genelkurmay, Suriye krizi dolayısıyla güven

Yazının Devamı

Günay: İnsanlık suçu bu değilse insanlık suçu ne?

14 Mart 2012

33 sanatçı, aydın ve 2 otel çalışanının katledildiği Sivas Madımak olayı artık sadece oluş biçimiyle değil, dava sonucuyla da hatırlanacak.
“35 kişiyi elbirliğiyle yaktılar”ın yanına, “Sonra da zamanaşımından yırttılar” cümlesi eklenecek.
Bakalım Türkiye; Alevi açılımı, insan hakları, daha çok demokratikleşme ve nihayet yargı reformu derken, dün çıkan kararı hem kendi vatandaşlarına hem de Avrupa’ya nasıl izah edecek?
Haliyle çok hükümet ve çok bakan eskiten bu olayla, en yakından ilgilenen isimlerden biri Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dı. Günay, hem Madımak Oteli’nin dürüm yenilen bir lokanta olmasını engellemek için çok uğraştı hem de davanın zamanaşımına uğrama riskine sık sık dikkati çekti.
Dün Meclis’te, zamanaşımı kararının ardından konuştuğum Günay, bu kararın Türkiye’ye ve dünyaya nasıl izah edileceği sorusuna “Bilemiyorum” cevabını verecek kadar tepkiliydi.
Günay şunları söyledi:

Yazının Devamı

Kılıçdaroğlu: Kopanlar yaşamadı

28 Şubat 2012

CHP dün, siyasi tarihimizin en kısa olağanüstü kurultayına imza attı. Eski Genel Sekreter Önder Sav’ın başına çektiği muhalif gruptan 100’e yakın delegenin geldiği, Sav’ın katılmadığı dünkü kurultay, Kılıçdaroğlu açısından, önceki gün atılan virgülün noktaya dönüşmesinden ibaretti.
Mustafa Sarıgül’ün, Deniz Baykal’ın karşısına çıktığı kurultaydaki gibi sandalyelerin havalarda uçuşmasınını bekleyenlerin öngörüleri boşa çıktı. Gerçi, sadece Halk TV kamerasının bulunduğu ve seyircinin alınmadığı salonda, taraftarsız yapılan maç havası vardı ama en azından demokratik olgunluğun hakim olması CHP açısından önemliydi.
Muhalif grubun tüzük bahanesiyle giriştiği denemenin, Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazıldığı bir süreç böylece sonlanmış oldu.

İlk sınav yerel seçim
Şimdi CHP lideri açısından iki önemli evre söz konusu olacak. İlk evre, Haziran’da gerçekleştirilecek “seçimli” kurultaya kadar geçecek süreyi kapsıyor.
Bu süreç, Kılıçdaroğlu ve ekibini, yeni tüzük ve yeni delegasyonla Haziran kurultayına taşıyacak. Kılıçdaroğlu, tam anlamıyla kendi kurultayını toplayacak.

Yazının Devamı

CHP’de ikili yapı artık süremez

27 Şubat 2012

CHP?Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, kurultayda Milliyet masasını ziyaret etti ve sorulurımızı yanıtladı.

33 ilde milletvekili çıkaramayan, yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre tabanının yaklaşık yüzde 60’ının iktidar olacağına inanmadığı CHP, dün kurultaylar tarihine yeni bir çentik attı. Sözü baştan söylemek gerekirse bu çentiğin özeti şudur:
CHP’de parti içi muhalefet açısından artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Deniz Baykal’ın koltuğuna oturduğu andan itibaren hazırlanan muhalif kanadın güç gösterisinin sonucu, dünkü kurultaya katılan delege sayısı 948 de olsa 648 de olsa böyle görünüyor.
Başını eski Genel Sekreter Önder Sav’ın çektiği, bir bacağında eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın bulunduğu muhalefetin, “tüzük bahanesiyle” giriştikleri hamle, tamamı kendi dönemlerinde, “kendi adamları” olarak seçtikleri ve dün Ankara Arena’da Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alan delegeler marifetiyle büyük ölçüde akamete uğratılmış oldu.
Bugün, muhaliflerin talebi nedeniyle zorunlu olarak toplanacak olan kurultayı henüz görmedik. Muhaliflerin katılacaklarını açıkladıkları bugünkü kurultayın Kılıçdaroğlu ve ekibi açısından çok sancılı geçeceği

Yazının Devamı

O isimler yeniden savcılıkta

22 Şubat 2012

Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Hrant Dink cinayetine ilişkin beklenen raporu “temkinli bir iyimserlikle” karşılanmış görünüyor. Bunda, “raporun kamuoyuna açıklanmayan ve gizlenen bölümlerinden kimsenin bilmediği, kamuoyunu şok edecek sonuçlar çıkacak” beklentisinin payı büyük.
Aslında rapor, Dink cinayeti gibi çok çetrefilli bir olayın neredeyse silbaştan soruşturulmasına kapı aralıyor.
Nasıl mı? Bu sorunun cevabını Köşk çevrelerinden aldığı bilgilerle şöyle aktarabilirim:

Kimse bilgi gizlemedi
1- DDK, 13 ay sürdürdüğü çalışma boyunca, bürokrat, polis, jandarma, MİT gibi Dink cinayetiyle ilgili raporlar hazırlamış ya da bilgi sahibi olan kurumların tamamından talep ettiği bütün belgeleri almakta hiçbir sorunla karşılaşmadı. İstediği herkesle görüşebildi.
2- DDK’nın 2 Şubat’ta karara bağladığı rapor, Cumhurbaşkanı tarafından detaylı olarak incelendi. Ancak 2 gündür yapılan yorumların aksine Cumhurbaşkanı Gül tarafından rapora müdahale edilmedi. Kamu görevlilerinin sahip olduğu, yargılanmalarını güçleştiren idari güvencenin eleştirildiği rapora, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili tartışma nedeniyle yeni bölümler eklendiği iddiaları doğru değil.

Yazının Devamı

Terörle mücadelede yeni silah: iletişim

13 Aralık 2011

PKK terörüyle mücadelenin yansıtılmasında, son günlerde farklı bir manzara ile karşı karşıyayız.
Terminoloji ne zamandır değişmişti zaten. “İmha” gibi kelimeler resmi açıklamalardan silinmeye başlanmıştı.
Ancak son dönemde, bizzat resmi organlar eliyle yansıtılan görüntü ve açıklamalar, terörle mücadelede propaganda üstünlüğünün yavaş yavaş örgütten devlete geçtiğini gösteriyor.
Örnekler taze. Bingöl Karlıova’da 1 PKK’lının öldüğü, 7’sinin teslim olduğu operasyon sırasında, bir askerin, üşüyen 15 yaşındaki teröriste parkasını verdiğini, teselli ettiğini gördük. Valilik açıklamasında, teröristlerin devlet karşıtı propagandadan etkilenerek teslim olmayı düşünmediklerini ancak başka çare olmadığına karar verdiklerini söylediği uzun uzun anlatıldı.
Bingöl’deki operasyonda, teslim olmuş, karlar üzerine yatırılmış terörist görüntüleri de sıcak.
Bir başka örnek Cudi’den. Örgütün 7 katlı mağarasında, 3 PKK’lı, üst rütbeli komutanın saatler süren çabayla teslim olmaya ikna edildi. Komutanın, “teslim olurlarsanız ailelerinizin yanına götürüleceksiniz” dediği de yansıtıldı. Yine yakın zamanda, Mersin’in Aydıncık ve Tarsus ilçelerinde yapılan operasyonlarda 8 PKK’lının

Yazının Devamı

‘Beş yılcılar’ YSK’yı bekliyor

7 Aralık 2011

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresine ilişkin tartışma, cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören anayasa değişikliğinin 31 Mayıs 2007’de kabul edilmesine dayanıyor.
Bu değişiklik, 30 Ekim 2007’de referandumda kabul edilip yürürlüğe girdi. Bu arada 22 Temmuz genel seçimi yapıldı ve yeni Meclis, 28 Ağustos 2007’de Gül’ü cumhurbaşkanı seçti. Bu süreçte cumhurbaşkanının 7 yıl için seçileceğini öngören eski düzenleme yürürlükteydi. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliği metnine ise Gül’ün görev süresiyle ilgili bir süre sınırlaması konulmadı.
Bu sürenin 5 yıl mı, 7 yıl mı olduğu tartışması şimdi yeniden gündemde. Nedeni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hastalığının da etkisiyle tartışılan 2014 senaryosu.
Senaryoya göre Gül görevine 2014’e kadar devam edecek. Erdoğan, halkoyuyla 2014’de Köşk’e çıkacak. Gül, milletvekili olmadığı için bir yıllık geçiş sürecinde, Bülent Arınç veya ağırlıklı başka bir isim partinin başına geçecek, Gül önce genel başkan, ilk genel seçimle birlikte de Başbakan olacak.
Bu senaryo “7 yıl” tezine dayanıyor.

Kim, hangi süre için ne diyor?

Yazının Devamı