09.05.2025 - 15:09 | Son Güncellenme:
Su buharının yoğunluğu, sıvı hâldeki suya ve havaya göre çok daha düşüktür. Havadaki çok küçük katı ve sıvı parçacıkların üzerine tutunan su buharı molekülleri, bulutun toplam yoğunluğunu düşürür. Bu parçacıklara yoğunlaşma çekirdekleri denir. Böylece su damlacıkları ve buz kristallerinden oluşan bulutun havada bir yumak gibi bir arada kalmasını sağlanır.
Su molekülleri, aralarındaki hidrojen bağlarıyla birbirlerini çeker. Aynı tür moleküller arasında ortaya çıkan çekim kuvvetine kohezyon etkisi denir. Bu da bulut içindeki su damlacıklarının birbirini çekme kuvveti, su damlacıklarının hava ile temas ettikleri kısımlara oranla çok daha güçlüdür. Kohezyon etkisi damlacıklara küre şeklini verirken, bulutu da içerdiği katı, sıvı ve gaz hâldeki su oranına göre biçimlendiren şeyin ta kendisidir.
Yoğunlaşmış su buharı olan bulutlar çıplak gözle seçilebilir. Atmosferde serbest halde bulunan yoğunlaşmamış su buharı çıplak gözle fark edilemez. Ancak uydu resimlerinde onlar da rahatlıkla görülebilir.
Bulut içindeki su buharı, yoğunlaşma çekirdekleri üzerinde birikir ve damla hâline gelir. Oluşan su damlasının kütlesi yoğunlaşmayla artar ve kütle çekim kuvveti etkisiyle bulutun içinde aşağı doğru hareket eder. Küçük damlalar bulutun içinde aşağı doğru hareket ederken çarpışarak ve birleşerek daha büyük damlaları oluşturur. Damlalar çok büyüdüğünde ise havanın sürtünme etkisiyle parçalanabilir ve daha küçük damlalar haline gelir.
Yağmur damlaları bulutun taşıyamayacağı büyüklüğe ulaştığında aşağı doğru düşer. Bulut tabanından düşen damlaların büyüklükleri birbirine eşitti ya da çok yakındır. Ayrıca aralarında çok küçük de olsa hep bir mesafe vardır. Damlaların düşüş açısı bulut tabanındaki rüzgârın hızı, yönü ve damlaların yoğunluğuna bağlıdır.
Yoğunlaşma çekirdeği, gaz hâlindeki su moleküllerinin üzerine tutunarak yoğunlaşabildikleri toz, negatif yüklü iyon, polen ve deniz tuzu gibi mikro ölçekteki katı ve sıvı parçacıklardır. Yani onlar olmazsa yağmur olmaz.