Abbas Güçlü

Eğitim, Başbakan Erdoğan’ın ilgi alanına fazla girmiyor. Belki de yoğunluktandır. Ama hassas olduğu konular var. Bunlardan birisi de sınavlar. “Çocuklarımızı, şu sınav garabetinden kurtarın“ demesi biraz da bu yüzden. Ama Başbakan ne söylediyse, tam tersi yapıldı.
Veli ve öğrenciler, garabetten kurtarılacağına, tam bir garabet bataklığının içerisine çekildi. Anadolu liselerinde tek olan sınav sayısı üçe çıkartıldı.
Bir milyon ilköğretim öğrencisi dün sınava girdi. Bugün bir milyonu daha girecek. Haftaya da ÖSS var. Onda da 1.5 milyon aday yarışacak. Ve gelecek yıl, bu rakamlar daha da katlanacak..
Milli Eğitim eski Bakanı Çelik’in yaptığı birkaç şeyi anlamak mümkün değil. Örneğin sınav sayılarını niye artırdı, liseleri neden 4 yıla çıkarttı ve en önemlisi de anadolu liselerinde yabancı dille eğitimi neden kaldırdı?..
Bakan Çubukçu, öğrencilerin yaşadığı bu perişanlığa bir an önce el koymalı ve gelecek yıl için SBS ve yabancı dil konusunu mutlaka yeniden gözden geçirmelidir. 

SBS

Bugün ve yarın milyonlarca öğrenci sınava girecek. İlköğretim 7 ve 8’inci sınıf öğrencileri, daha iyi bir gelecek için yarışacak. İyi bir üniversiteyi kazanmanın yolunun iyi bir liseden geçmesi, bugün ve yarınki SBS’leri her zamankinden çok daha önemli kılıyor.
Yabancı Kolejler Sınavı YKS’ye 18 bin civarında öğrenci girmişti. SBS’lerin her birine ise birer milyona yakın öğrenci katılacak.
SBS’ler geçen yıl çok kolaydı. Yüzlerce birinci çıktı. Aynı puanda yığılmalar oldu. Bu yüzden de, SBS’den çok, hiçbir objektifliği olmayan okul puanları ayırt edici oldu. Ve bu da çok büyük haksızlıkları beraberinde getirdiği için yoğun tepki aldı.
MEB, hatasında ısrar etmeyerek, bu yıl daha seçici sorular hazırladı. Ve bunun ilk sinyallerini geçen hafta yaptığı YKS’de gösterdi.
Bugün ve yarın sınava girerken, bu konuda hazırlıklı olmalısınız. Geçtiğimiz yılın sorularına ya da dershanelerdeki deneme sınavlarına göre bir değerlendirme yaparsanız moraliniz altüst olabilir.
Zor

Türkiye’nin sorunları sanki azdı, şimdi onlara bir de mayınlı araziler eklendi. Meğerse ne kadar önemliymiş. Konuştukça yeni sorular akla geliyor. Ama cevap vermesi gereken kurumlar sus pus.
Mayın Yasası’nın TBMM’de yasallaştığı saatlerde, biz de Mardin’de Artıklu Üniversitesi’nde aynı konuyu tartışıyorduk.
Mardin, mayınlı arazilerin en fazla bulunduğu kentimiz. Mezopotamya Ovası’nın tam göbeğinde. 5 bin yıllık bir geçmişe sahip. Çeşitli dinlerin ve kültürlerin merkezi olmuş. Ama şimdi mayınların gölgesinde kalmış.
Kırsaldaki bazı ilköğretim okullarında tek kız öğrencinin olmadığını duyduğumda şoke oldum. Türban öğretim kurumlarında çoktan serbest olmuş. Bol yıldızlı otellerde bile içki yasağı var. Ve böylesi bir ortamda mayınlardan kurtulmaya çalışıyorlar. Ankara’da kopan fırtına, henüz oralara gelmemiş.
Bölgedeki uçsuz bucaksız toprakların birçok ülkenin gözlerini kamaştırması doğal. Bir sulansa bütün Ortadoğu’yu besler. Ama 150 kilometre ötedeki GAP’ın boşa akan sularını

Tam Gün Yasası ne zaman gündeme gelse, sağlık sektöründe sular fokur fokur kaynar. Yine öyle oldu. Dün, Yazı İşleri’ndeki sabah toplantısında uzun uzadıya bu konuyu tartıştık. Söz eğitim ve sağlıktan açılınca, hiç konuşmayan arkadaşlar bile konuşuyor. Bu da zaten konunun önemini fazlasıyla ortaya koyuyor.
Yayın Yönetmenimiz Sedat Ergin, toplumun genelini ilgilendiren kitlesel haber olduğunda daha bir hassas ve takipçi oluyor. Detaylara iniyor, herkesin anlayabileceği bir dille kaleme alınmasını istiyor. Gözden kaçan haberler olduğunda da hiç gocunmadan “Haberi atladık ama yine de verelim. Çünkü bizim okurlarımızın da bu gelişmelerden mutlaka haberdar olması gerekir” diyor.
Masa başında bazen bir konu üzerinde çok konuşup, çok az haber yaptığımız da oluyor. Ama Tam Gün Yasası öyle olmayacak. Konuyla ilgili tüm ayrıntıları A’dan Z’ye haber sayfalarımızda bulacaksınız...
Her iktidar döneminde sağlıkta Tam Gün Yasası en az birkaç defa gelir. Yasalaştıktan hemen sonra değiştirildiği de oldu. Daha taslak

İlahiyat fakültelerinin kontenjanları yüzde 100’ün üzerinde artırıldı. Önceki yıllarda azaltıldığı için bu artışı makul karşılayanlar olabilir. Ama sanki diğer tüm kontenjan artışlarında olduğu gibi bu konuda da enine boyuna düşünülmüş değil.
Bazı meslekler var ki özel öneme sahipler. Öğretmenlik, müftülük, hâkimlik, doktorluk gibi mesleğe mensup insanların farklı alanlara yönelmesi, hele hele meslekleriyle uyuşmayacak alanlarda çalışmaları hiç hoş karşılanmaz.
Mecbur kalıp başka işlere yöneldiklerinde de mesleki itibar erozyonu başlar. Bu da o mesleğin mensuplarının hiç hoşuna gitmez. Zaman zaman meslek odalarının “Yeter artık, şu fakülteler açılmasın, kontenjanlar artırılmasın” yönündeki karşı çıkışları bu yüzdendir.
Şimdi çok sayıda ilahiyat fakültesi açıp mezunlara istihdam olanağı sağlamadığınızda da yaşanacak durum budur. İlahiyat mezunları yarın çok farklı mesleklere yönelmek zorunda kaldıklarında ve içlerinden birkaçı da olsa olumsuz bir davranış

18 bin 500 öğrenci bugün Türkiye’nin en iyi okullarından bazıları için ter dökecek. Aynı öğrenciler gelecek hafta da SBS’de terleyecek. Amaç, daha iyi bir gelecek.
Yabancı Okullar Sınavı YDS’de kazanma şansı bu yıl önceki yıllarla kıyaslanmayacak derecede yüksek.
Amerikan, Alman, Fransız ve İtalyan okulları ilk kez kendi yaptıkları bir sınavla öğrenci alıyor. Türk kolejler ve anadolu liseleri ise SBS ile öğrenci seçecek.
Yabancı kolejlere girmek bu yıl neden çok daha kolay olacak?

Bu yıl daha kolay
İşte size birkaç neden:

Üniversite kontenjanları geçen yıl yüzde 20 arttı. Ayrıca öğrenci affı çıkartıldı.
Bu yıl da yüzde 15’lik bir artış söz konusu.
Medya, kontenjan artışlarını dünden bugüne hep “müjde“ olarak veriyor. Dünkü gazetelerde de yine aynı başlıklar vardı.
Gazeteciler olarak eğer her habere yaklaşımımız böylesine yüzeysel ise, yandık. Kim bilir hangi haberlerde de neleri göz ardı ettik!..
Rektörlerin neredeyse tamamına yakını kontenjan artışından müthiş rahatsız. Çünkü, altyapıları bu kadar artışı kaldıracak bir yapıya sahip değil.
Ama asıl önemli olan, popülizm için açılan üniversitelerden mezun olan gençlerin durumu.
Şu anda sadece 250 bin civarında işsiz öğretmen var. Diğer meslek gruplarının her birinde de istihdam fazlası on binlerce kalifiye eleman bulunuyor.

AB’ye Genç Bakış Yarışması’nda birinciliği “Masalcı“ kazandı. Yarı finalde “Bir Aşk Hikâyesi”, finalde ise “Büyükler için AB Masalı”yla yarışan Yıldırım Koray Balkaya, gelecek hafta Brüksel’e gidecek. Masallarını, bu kez de AB’nin başkentinde anlatacak.
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gerçekleşen final yarışmasında, rap şarkısıyla en fazla ilgi gören yarışmacılardan birisi olan Sefa Çıracı ise Jüri Özel Ödülü alarak Prag’a uçacak.
Gençlerin yaratıcılığının sınır tanımadığı yarışmada ödül alan gençler ve projeleri şöyle:

Birinci:
Yıldırım Koray Balkaya - Hacettepe Üniversitesi / Masal
“Bir Aşk Hikâyesi” / “Büyükler için Bir AB Masalı” (Yarıfinal projesi)