Dünyanın varoşlarında...

9 Ekim 2001


<#comment>Lübnan doğumlu yazar Amin Maalouf, "Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri" (Telos, 1997) kitabının girişinde Kudüs'ün istilacılarca yağmalanmasından sonra, haşmetli sakalı olan bir ulu kadının Araplara çektiği nutku anlatır:
"Kardeşlerimizin akbabanın midesinden başka oturacak yeri yokken, siz huzurlu bir güvenliğin gölgesinde uyuklamaya nasıl cüret ediyorsunuz" diye gürler kadı:
"Ne kadar çok kan döküldü. Müslümanlar hiç bu kadar aşağılanmadılar. Ülkeleri bundan önce hiç bu kadar vahşice perişan edilmedi. Yoksa yiğit Araplar hakarete alıştılar mı?"* * *
Dün, bu krizin simgesi olacak Katar'ın El Cezire televizyonunda Amerikan saldırısından hemen sonra askeri üniforması içinde zuhur eden Usame bin Ladin'in banttan yayımlanan konuşması, bu konuşmaya ne kadar benziyordu:
"İslam toplumu 80 yıldan fazla bir süredir bu acıları, küçük düşürülmeyi ve utancı yaşadı. Evlatlarının kanı döküldü. Kutsal saydıklarına hakaret edildi. Şimdi 80 yıl sonra Amerika'nın da canı yanınca Müslümanların kanı, onuru, kutsallığıyla oyun oynayan katiller, sahtekarca sızlanmaya başladılar."Peki niye büyük bombayı patlatacak takvimin saatini "80 yıl" öncesine kurmuştu

Yazının Devamı

Ecevit'in sonbaharı

7 Ekim 2001


<#comment>Tam 20 yıldır komşuyuz Ecevit'le...
Tam 20 yıl yazda kışta, güneşte karda, demokraside darbede komşuluk ettik güvercinleri ve kedileriyle...
Bir alt sokağına taşındığımızda bu kadar kalabalık değildi etrafı...
Bir sonbahar günü sokağının girişine bir tank park etmiş, siyasetten çekilmesi emredilmiş, yazarlığı engellenmiş, büsbütün yalnızlığa mahkum edilmişti.
Sancılı yıllar boyunca kimi zaman göl manzaralı evinin kütüphaneli salonunda söyleşir, kimi zaman da göle uzanan çam ormanının kıyısında eşiyle yaptığı sabah yürüyüşlerinde karşılaşırdık.

Yazının Devamı

Savaşta ilk kurban, gerçektir

6 Ekim 2001


<#comment>Bindiğiniz uçak kaçırılsa ve yanınızda kamera olsa çekmez misiniz?
Uçaktan cep telefonuyla canlı yayına bağlansanız konuşmaz mısınız?
Bin Ladin'le röportaj fırsatı yakalasanız yapmaz mısınız?
Savaşın bu gece patlayacağını öğrenseniz yazmaz mısınız?
Gazetecilerin "Hayır" demekte zorlanacağı sorular bunlar...
Ve kapıdalar...

Yazının Devamı

Kırmızı notalar

4 Ekim 2001



<#comment>Nazım'ın 1922'de Moskova'da yazdığı "Açların Gözbebekleri", 80 yıl sonra dün Ankara Radyosu'nun 1. stüdyosunda müzikle buluştu.
Davullar gümbür gümbür duyurdu açların ayak sesini...
Trompetler öfkeyle soluğunu üfledi.
100 kişilik koro haykırdı 30 milyonun çığlığını...
Şiirde harflerin satır satır büyüdüğü gibi notalar da çoğaldı koronun dilinde; önce baslar ve tenorlar, ardından altolar ve sopranolar, sonra hepsi birden kocaman notalarla kazıdılar şiiri, emektar stüdyonun duvarlarına:

Yazının Devamı

Sıradan faşizm

2 Ekim 2001


<#comment>Ürküyorum!
Terörizmin akıl dışı saldırganlığından değil sadece korkum...
İnsanoğlunun bunun üstesinden gelebileceğine inanıyorum.
Afganistan'ı yerle bir edecek bir bombardımanda da değil tüylerimi ürperten...
Bunun çözüm olmadığının nihayet anlaşıldığına dair emareler var.
Bu krizde beni asıl korkutan, gündelik hayatın içinde aniden ortaya çıkan, daha kalıcı, daha yakıcı bir düşman:

Yazının Devamı

Çocuklarının poposunu temizleyemeyen ülke

30 Eylül 2001


<#comment>"Türkiye, çocuklarının poposunu temizleyemeyecek kadar ilkel bir toplum mudur" diye soruyordu önceki gün Türker Alkan hocam...
Radikal, durumu "Okullarda orta çağ" başlığıyla özetliyordu.
4 trilyon liralık elektrik ve su parasını ödeyemeyen okulların çoğu susuz ve karanlıkmış.
Akmayan su, mikrop üreten pis tuvaletler demek...
Elektriksiz okul ise, kaloriferlerin yanmadığı soğuk, loş sınıflar...
Başkentin bazı okullarında bile manzara bu...

Yazının Devamı

Kim "terörist"?

29 Eylül 2001


<#comment>"1980'de berbat bir haber yakalamıştım: Komünist Afgan rejiminin kızlarla oğlanları aynı sınıfta okutmasına kızan mücahitler, bir okulu bombalamıştı. Müdürün kafasını kesmişler, karısını öldürmüşlerdi. The Times, haberimi yayımlayınca ingiliz Dışişleri, gazetenin dış haberler servisini uyardı: 'Haber Ruslara destek veriyor'muş. O zaman Afgan savaşçılar, Bin Ladin'ler 'iyi çocuklar'dı. Times'ın o zamanki editörü başlıklarda Afgan gerillalardan 'özgürlük savaşçıları' diye söz etmemizde ısrar ederdi".Bu satırları Independent gazetesinde Robert Fisk yazdı.
Bugünün tersine, 80'lerde Ruslar, komünist Afgan hükümetini devirmeye çalışanlara "terörist" diyordu, onların "terörist" saydıklarının Batı medyasındaki adı ise "Afgan mücahitler"di.

* * *
Kavramlara anlam veren, o anda geçerli güç ilişkileridir.
O ilişkiler değiştiğinde, "mücahit" bir günde "terörist" oluverir.

Yazının Devamı

Yaz bitti

27 Eylül 2001


<#comment>Yaz bitti ve biz hala yorgunuz.
Dünyanın kasveti üstümüze çökmüşçesine bitap vücudumuz...
Ne ışıltılı pastırma yazı, ne ılık güz rüzgarı dağıtıyor kaygımızı...
Geceler uykusuz, günler coşkusuz...
Manşetler üstümüze yürüyor sanki; uçaklar beynimize iniyor.
Haber ekranlarının köşesinde mütemadiyen zemini gösteren kırmızı bir ok, aylardır lanet bir kramp gibi hayatımızda saplı duruyor.

Yazının Devamı