Savaş ve barış

20 Haziran 1998

       HAYALLERİ akıllarından büyük olan Yunanlılar tarih boyunca yaptıklarını bugünlerde de tekrarlıyorlar.
       Yunanistan, Türkiye'nin zayıf anını kollayıp, kedinin önünden peyniri kapan fare rolünü oynuyor.
       Girit böyle gitmedi mi?
       Ege adaları böyle gitmedi mi?
       Yunanistan savaş alanında kaybettiğini diplomasi masasında hep geri aldı.
       Savaş alanındaki mağlup, masada galip oldu...
       Bu becerikliliğini, sırtını daima Avrupa'ya, Rusya'ya, yani Hıristiyan dünyasına dayayarak yaptı.

Yazının Devamı

Hukuk ve eğitimi

19 Haziran 1998

       HUKUK sisteminin çöküşünde hukuk eğitiminin çöküşünün rolü yok mu?
       Üniversite eğitimi ile lise eğitimi arasında fark kalmadı.
       Ya bu durumu böyle kabul edip oturacaksınız, ya da durumdan şikayetçi iseniz düzelteceksiniz.
       Ama düzeltme için cesaret ister, oysa bizde marifet, hiç olmazsa büyük bir ekseriyet için, nabza göre şerbest vermekten geçiyor.
       Yanlış durumu düzeltmek demek, üniversite eğitimini evrensel ölçülere uydurmak demek; dersleri, sınavları, devam mecburiyetlerini, vizeleri, tezleri zorlaştırmak anlamına gelir. O da öğrencilerin işine gelmez, öğrencilerin baş kaldıracağı bir doğruyu savunmak da hocaların işine gelmez. Belki bu kadar çok zaman ayırmak üniversite öğretim üyelerinin dışarıdaki işlerini de aksatır!..
       Bakın, öğrencilerin yıllardır yaptıkları gösterilerin arasında; "Üniversiteye yakışır üniversite eğitimi istiyoruz", diye bir ayaklanma var mı?
       Yok.

Yazının Devamı

Biri yer biri bakar...

17 Haziran 1998

       TÜRKİYE'de hayret edilecek bir durum da şu: Nedense hiç iflas eden yok.
       Siz rastlıyor musunuz?
       Ekonomi yıllar içinde dalgalı bir seyir takip ediyor. Ama bu dalgalar hiç kimseyi batırmıyor.
       Ya kar marjları yüksek, ya tefecilik başka isimler altında yaygın şekilde resmen yapılıyor ve kurtarıcı bir müessese oluyor. Ya da bir saadet zinciri ilişkisi var. Sonuç; mantar gibi, batan yok.
       Bazı battı denilenler de genellikle Amerika'ya kaçıyor ve orada daha zengin bir hayata kapağı atıyor.
       Hatta bu batan istisnaların yurt dışındaki mal varlığı da büyük bir servet oluşturuyor.
       Batıp Türkiye'de kalan birkaç istisna da, olsa olsa yalıdan çıkıp Boğaz'ın en itibarlı tepelerindeki villalara iltica ediyor. O kadar...

Yazının Devamı

Kör dövüşü...

16 Haziran 1998

       TÜRKİYE'de her kafadan bir ses çıkıyor.
       Bremen mızıkacıları gibi...
       O kadar çok inançsız, sonuçsuz, laf olsun diye laf ediliyor ki, söylenenlerin değeri kalmadı.
       Bu kargaşa arasında Mesut Yılmaz iktidar olmanın gereklerini şöyle veya böyle, nasıl yerine getiriyor şaşmamak imkansız.
       Başkası olsa bırakır gider, "Ne haliniz varsa görün" der...
       Bazılarının "Nerede o günler?" dediğini duyar gibiyim...
       Ama Türkiye'nin istikrara kavuşması, onun gitmesiyle sağlanabilecek olsa bu temenniye katılmamak mümkün olmaz.

Yazının Devamı

Koçaryan'la umutsuz!..

14 Haziran 1998

       21. asrın eşiğinde halkların birbirlerine karşı diş bilmesi kadar anlaşılmaz bir şey olamaz.
       Geçmişte y aşanan bazı karşılıklı olumsuzluklar nedeniyle doğan düşmanlıklar, kurulabilecek işbirliği köprüsünü bombalayacaksa, bundan tek tek tüm o gruplara dahil insanların zarar görmemesi imkansızdır.
       Özellikle de küçük grubun insanlarının.
       Bu açıdan bakınca bazı Ermenileri, Ermeni devletinin bugünkü yöneticilerini ve Cumhurbaşkanı Koçaryan'ı anlamak güçleşiyor.
       Oysa 800 yıl Türkler ve Ermeniler iç içe yaşadılar, birbirlerinden etkilendiler, din, dil farkına rağmen kültürleri bakımından adeta birbirlerine benzediler.
       Tüm bu yakınlığa rağmen iki toplumun birbirine düşman hale getirilebilmesi aklın zor alacağı bir durum sayılmaz mı?
       * * *

Yazının Devamı

Koçaryan'la umutsuz!..

13 Haziran 1998

       21. asrın eşiğinde halkların birbirlerine karşı diş bilmesi kadar anlaşılmaz bir şey olamaz.
       Geçmişte yaşanan bazı karşılıklı olumsuzluklar nedeniyle doğan düşmanlıklar, kurulabilecek işbirliği köprüsünü bombalayacaksa, bundan tek tek tüm o gruplara dahil insanların zarar görmemesi imkansızdır.
       Özellikle de küçük grubun insanlarının.
       Bu açıdan bakınca bazı Ermenileri, Ermeni devletinin bugünkü yöneticilerini ve Cumhurbaşkanı Koçaryan'ı anlamak güçleşiyor.
       Oysa 800 yıl Türkler ve Ermeniler iç içe yaşadılar, birbirlerinden etkilendiler, din, dil farkına rağmen kültürleri bakımından adeta birbirlerine benzediler.
       Tüm bu yakınlığa rağmen iki toplumun birbirine düşman hale getirilebilmesi aklın zor alacağı bir durum sayılmaz mı?
       * * *

Yazının Devamı

Anlaşılamayanlar

12 Haziran 1998

      "BU Meclis çalışmadığı takdirde Türkiye'ye çok yeni elbiseler biçilecektir..."
       Bu cümle Başbakan Mesut Yılmaz'ın. ANAP Grubu'nda önceki gün konuşurken sarfetti bu cümleyi Başbakan.
       Başkası söylese ya "önemli değil" dersiniz, ya da "darbe haberi" diye yorumlarsınız.
       Ama Başbakan söyleyince benim kafam karıştı. Acaba Başbakan ne demek istedi?
       Daha ileri gidenler de var:
      "Meclis çalışmalı ve öncelikle irtica yasalarını çıkartmalı yoksa; elbise biçildi de dikişe geçilecek..."
       Ertuğrul Özkök'un istihbaratı da ilginç...

Yazının Devamı

Bu işin de üstünü örtecek misiniz?

10 Haziran 1998

       EDİRNE olayı Türkiye'nin battığını gösteriyor.
       Edirne skandalının yaşanabildiği bir ülkede ne Susurluk çözümlenir, ne Yeşil bulunur, ne de mafya önlenebilir.
       Edirne olayı en üst düzeyde istifalara mecbur eden bir olay olarak tepki görmedikçe Türkiye düze çıkmaz, çıkamaz.
       Cinayetten 20 yıla mahkum bir kişi bir yıl sonra iyi halden açık cezaevine çıkartılıyor.
       20 yıllık mahkumun bir yılda iyi haline hüküm veren bu aklı evvel kim?
       Çeşitli mahkumlar, otelde altı oda tutuyor, cezaevi yerine otelin lüks odalarında yaşıyor.
       Bu da gösteriyor ki bu bir günlük, adi bir firar olayı değil.

Yazının Devamı