Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İngiltere’deydi. Yani 23 yıl sonra bir Türk Cumhurbaşkanı Londra’da kraliçenin davetlisi olarak bulundu.
23 yıl sonra diyoruz çünkü 1989’da da Kenan Evren Türkiye Cumhurbaşkanı olarak İngiltere’ye davet edilmişti.
Ve o zaman, “ihtilalin lideri artık Batı’yla barışıyor, daha doğrusu Batı artık onu tanıyor” yorumları da yapılmıştı.
O zaman yani bundan 23 yıl önceki Londra davetinde ben de vardım. Tabii benim Milliyet gazetesini temsil ettiğim gibi diğer gazetelerin de temsilcileri bu ziyarette bulunuyordu.
Bu seyahat, bizim için çok ilginç geçti.
Mesela bir çoğumuz ilk defa frak giydik. Ve benim için bu ilk, son da oldu.
Devlet adamlarını bilmem ama biz gazetecilerin çoğunun frakı yoktu. Frakımı o zaman İstanbul’da meşhur olan bir elbise kiralama müessesesinden kiralık alıp Londra’ya götürdüm.
“Gün gelecek Türk-Kürt kucaklaşacak.” Bunu kim söylemiş.
Osman Baydemir, yani BDP’li Diyarbakır Belediye Başkanı.
Hem de Erciş’te, hem de deprem felaketinin vurduğu kardeşlerimize.
Zaten 74 milyon kardeş değil mi? Kardeş.
Türkiye’nin her yanı rekor yardımı deprem felaketi gören kardeşlerine ulaştırmak için adeta seferberlik ilan etmedi mi?
Ama Osman bey: “Gün gelecek kucaklaşacaklar” diyor.
Ayol senin gözün kör mü, halk, Türk kökenli, Kürt kökenli bakmıyor “kardeşiz” diyor, yardım sağanağı da bunu ispatlamadı mı? Sen neyin peşindesin?..
Geçen sefer “gazetelerimizin tirajları nasıl artar, okuyucu nasıl çoğalır”, aklımız erdiği kadar yazmaya çalıştık.
Çünkü bir araştırma, bizim bütün gazetelerimizin toplam satışının, İngiltere’nin “The Sun” gazetesi kadar olduğunu söylüyordu.
Bu utanılacak bir durum değil mi?
74 milyonuz.
Gençlerimiz nüfusumuzda önemli yer tutuyor. Okuyanımız ve yüksek tahsillilerimiz her geçen gün artıyor.
Ve olaylar çığ gibi, gündem her gün değişiyor. Öyleyse neden gazetelerimizin tirajı düşük? İşte başta dediğimiz gibi bu soruya cevap aradık ve cevabın bir bölümünü geçen gün yazdık.
Bu arada, geçmişte “gazetelerin Tv’lerden de menfi yönde etkilenmeyeceğini” de iddia etmiştik.
Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada geliyor.
Gördünüz mü!..
Okumaya, ne kadar meraklıyız.
Bu araştırmayı kimin yaptığını bilmem, ama yayımlayan “Sabah”.
Yine bu araştırmaya göre; okuma konusunda çoğu Afrika ülkesinin de gerisindeyiz.
Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, ABD’de yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okuyor.
Dünyada çocuklarına özel günlerde kitap hediye edilmesi sıralamasında Türkiye 180 ülke içinde 140. sırada.
42 yıl Libya’nın başında Kaddafi vardı. Libya halkı adeta ona tapıyordu. O yüzbaşı iken, Türkiye’de bulunan kral İdris Sunisi’yi devirmiş ve Libya’da yönetime el koymuştu.
Yani Trablus’ta eski kral yönetimden gitmiş, yeni kral yönetime gelmişti! Onun adı Kaddafi idi.
* * *
Libya’nın önemi, petrolündendi.
Dünyada en az masrafla, yani en kolay şekilde elde edilen petrol, Libya petrolüydü.
Bu yüzden Avrupa’nın gözü Libya’daydı. Kaddafi hayattayken, daha doğrusu iktidardayken Avrupa onun diktatörlüğünü petrolün hatırı için hep görmezden geldi. Hep ikiyüzlülük yaptı.
Yeter ki Libya petrolünden yararlansınlar, hep bunun peşinde oldular...
İki yenilik son günlere damgasını vurdu.
5,5 milyar liralık güncelleme!..
Erken mesai ve cumartesi mesaisi. 5,5 milyar liralık “güncelleme”, halkla alay edermiş gibi bir cümle. Bunun Türkçesi “zam” demek, değil mi? “Güncelleme” Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in adeta halkın gözünü boyamak istemesi sayılabilir. Tabii boyayabilirse...
* * *
Devlet Bütçesi ÖTV artışından 5,5 milyar lira ek gelir sağlayacak. Bu gelirin 771 milyon lirası içki, 2,7 milyar lirası sigara, 920 milyon lirası ise otomobildeki vergi artışından elde edilecek. Ayrıca cep telefonlarından 660, KKDF oranlarının artışından da 350 milyon lira ek gelir bekleniyor.
* * *
Bunların çoğu dolaylı vergidir. Yani bunların artması gecekonduda oturan işçiye de, Boğaz’da saray gibi villada oturana da aynı yükü getirir. Bu ise adaletsizliktir, doğalgaz ve elektrik zammında olduğu gibi...
KCK kadınlara talimat veriyor: “Gösterilerde panzer altına girin, hatta ölün. PKK kırda terörü şiddetlendirdi, siz de şehirlerde terörü yayın... Mesela İstanbul’u cehenneme çevirin...”
Bu talimatlar aynen saptandı.
Bu mu barış?.. KCK’nın Yürütme Konseyi Toplantısı İstanbul’da yapılıyordu ama BDP’nin ilçe başkanı KCK’ya üye olmadığı için bu toplantıya giremiyordu. Çünkü KCK en üst kuruluştu. KCK, BDP il başkanlarına bile talimat verebiliyordu. Belediyenin KCK üyesi bir çalışanı, belediye başkanına dahi emir verebiliyordu. Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir bir çalışanından emir alanlardan biriydi. KCK örgütünün yargılama yapan, ceza veren mahkemeleri bile kurulmuştu. İşte Türkiye’de 72 milyon arasında barışı, kardeşliği, bunlar, bu yolla sağlayacak!..
Bu Ahmet Türk’ün “başkaldırı çağrısı”nın gerçekleşme şeklidir. “Serxildan”dır.
* * *
Bu yolda BDP yanlış beyandan da kaçınmıyor.
BDP, Kürt kardeşlerimizi tahrik için elinden ne gelirse yapmaktan çekinmiyor.
“Fırsat 1 Mart’ta kaçtı” Ne fırsatı? Terörün yok edilmesi fırsatı.
Kim söylüyor bunu?
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ. “1 Mart tezkeresi kabul edilseydi PKK’nın yok edilme şansı vardı.”
Peki, bu fırsatı kimler kaçırttı?
İlker Başbuğ bakın neler diyor: “K. Irak’taki PKK’nın varlığının ortadan kaldırılmasının mücadelede önemli olduğunu gözden kaçırdık. PKK terör örgütü şanslı bir örgüt bana göre. Çünkü konjonktürel şartlar hep lehine gerçekleşen ve bunlardan istifade edebilen bir örgüt. Biz en az 4 kez PKK’yı elemine etme şansını kaybettik. Bir türlü son darbeyi vuramadık. Bana göre en son fırsat 2003’teki 1 Mart tezkeresiydi. Kabul edilse, TSK adını Yağmur Hattı olarak adlandırdığımız K. Irak’taki 40 kilometrelik bölgeye girecekti.”
Bunu ben, sen, şu, bu söylemiyor. Söyleyen askerlerin en büyüğü, Genelkurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ. Başbuğ şimdi emekli olmasa konuşması eleştirilebilir. “Şunu bunu yıpratmak istiyor, görevde bir asker nasıl konuşabilir” denilebilirdi. Ama Başbuğ emekli; konuşmasaydı olmazdı.
Paşa iyi ki konuştu. Tarih bir de onun ağzından gerçeği öğrendi. Yani Başbuğ bu sözleriyle tarihe not düşmüş oldu. Türkiye’nin en önemli dönüm