Dersim’de neler oldu? Onur Öymen’in Meclis’teki konuşmasından bu yana TV’ler en az 30-40 program yaptılar ve konuşmacılar, tarihçiler Dersim’i anlattılar.
Yani bu programları izleyenler artık Dersim’i biliyor. Ama ben yine de özetleyeyim.
1937’de orada isyan var.
Bu isyanın başındaki kişi Seyyid Rıza.
Yani, “Dersim olayları” durup dururken meydana gelmiyor. Orada bir başkaldırı var.
Hükümet harekâttan önce haber yolluyor. “Askere gidin, vergi verin, silahlarınızı bırakın” diye. Ama bu istekler Seyyid Rıza tarafından reddediliyor.
Bunun üzerine Atatürk’ün emriyle harekât başlıyor.
Meclis’teki, 7 saat süren tarihi tartışmayı baştan sona dinledik.
3 lider kürsüye çıktı...
En iyi konuşma Bahçeli’ninkiydi.
Muntazam bir kompozisyondu.
Konular ayrılmıştı. Benzemeler, cinaslar vardı. Eleştiriler palavra değildi.
Metni hazırlayanlar emek vermişlerdi.
* * *
Meclis “açılım”ı görüştü. Ön görüşme yaptı. Daha doğrusu, önceki gün Meclis’te “açılım, barış”, her şey konuşuldu; kavga da edildi.
Yarın Meclis’te ve ondan sonra da meydanlarda ve medyada “açılım” tartışmaları hararetle sürecek, gerginlik daha da artacak demektir.
Meclis’teki görüşmelerde gerginliğin artmasına başlıca sebep AKP’li Suat Kılıç oldu. AKP’de böylesi yoktu. “Kılıç nereden çıktı?” diye sormak herkesten önce AKP’ye oy verenlerin hakkı değil mi?
Kılıç’ın konusu “açılım” değil adeta muhalefete hakaretti.
Konu açılımdı ama işin başındaki yetkili, yani İçişleri Bakanı Atalay bu konuda yeni bir şey söylemedi. Hayal kırıklığı yarattı.
CHP’li Öymen belki de hayatının en güzel konuşmasını yaptı. “Hükümet Cumhurbaşkanı seçti, Meclis Başkanı seçti, anayasa değişikliğini yaptı ve bizle uzlaşma aramadı. Şimdi suç ortağı mı yapmak istiyor?” dedi. Açılımı PKK’nın nasıl anladığını anlattı. MHP adına konuşan Oktay Vural, “7 yıl önce ortadan kaldırılan PKK’yı AKP’nin dirilttiğini” gündeme getirdi. “Türkiye’nin çözülmek istendiğini” ileri sürdü. “Açılım planının dışarıda yapıldığını” iddia etti.
DTP’li Gülten Kışnak tehdit etti, “1924’te Türk etnik kimliğinin Kürtlere zorla
“Eksen kayması”
Son zamanlarda bu tabir de Türkçemize girdi.
Sık kullanılır oldu.
Yani bir kısmına göre, Türkiye Batı ekseninde idi, şimdi Doğu ekseninde. Türkiye eksen değiştirdi, Batı’dan Doğu’ya geçti.
Bu doğru mu?
Başbakan’a sorarsanız, “Türkiye bir yüzüyle Batı’ya, öbür yüzüyle Doğu’ya dönük”
Yani, iki yüzlü mü?
‘Çok güzel şeyler olacak”. Bu söz Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün.
Çok güzel şeyler oldu mu?
Bize göre tam tersi oldu.
Türkiye bugüne kadar olmadık şekilde, tam anlamıyla ikiye bölündü.
Yani Gül hayalperest. İki veya üç ayda yurtta “Çok güzel şeyler olacak” zannediyor, bunun hayalini kuruyor, ama gerçekte tam tersi oluyor.
* * *
Açılımın içini biz daha öğrenmeden açılım kapanıyor.
Dostluk yok, menfaat var. Bu söz devletler arası ilişkileri izah eden en veciz cümledir.
Siyaset adamları duruma göre, yani memleketin çıkarına, menfaatine göre hareket etmesini bilecek kişilerdir. Onlar için “dostluk”, “çıkar”ın arkasından gelir.
İşte Yahudilerle, yani İsrail’le de ilişkiler bu açıdan dikkate alınmalıdır.
Araplarla da ilişkilerde öncelik menfaate verilmelidir.
* * *
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Halkımız istedi, İsrail aleyhine sayılan kararı aldık” cümlesi yakışıksızdır.
Çünkü,”Peki Ermeni açılımını halk mı istedi?” diye adama sormazlar mı?
Açılım ama neyin açılımı diyenlere Başbakan’ın ağzından önce “Kürt açılımı” dendi. Sonra bu “demokratik açılım”a çevrildi.
Niye?
Çünkü “Kürt açılımı” düşünmeden, taşınmadan söylenmişti de ondan. “Kürt açılımı” demek bir bakıma Türkiye’yi bölmek demekti.
Neye bölmek?
Önce Kürt-Türk diye ikiye.
Sonra Kürt-Laz-Arap-Abaza-Çerkez-Arnavut-Boşnak vs. diye çoğa...
Buna “Kürt açılımı” diyerek kim başladı veya bunu “Kürt açılımı” diyerek kim başlattı?
‘Ben ne direm, tamburam ne çalar? Sanki bu söz bugünkü Türkiye için söylenmiş.
Özellikle Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının tanınmaz hale getirdiği Türkiye için.
AKP, Kürt kökenliler hakkında ne diyor, DTP ne istiyor? Yani “açılım” kimin “açılım”ı?
Şu komediye bakın.
Türkiye’nin, 72 milyonun hiç başka sorunu yokmuş gibi Erdoğan “etnik sorunu” ortaya attı. Bölücülerin ekmeğine yağ sürdü.
Kürt-Türk ayrıştırdı. Kardeşleri kısa sürede birbirine adeta düşman etti.
Bu düşmanlığın ilk habercisi statlar oldu.