<#comment>#comment>İçişleri Bakanı Tantan'ın yolsuzluklarla ilgili dünkü konuşması çok ilginçti. Ama eksikti.
Sadettin Tantan'ın konuşmasındaki en önemli nokta "bazı yolsuzluk dosyalarının sümenaltı edildiğini" açıklaması oldu.
Böyle bir şeye kim cüret edebilir?
Yolsuzluklarla mücadeleyi bu yolla kim veya kimler sabote edebilir?
Sümenaltı olayı yolsuzluk kadar vahim bir olay değil midir? Tantan buna cüret edenleri de açıklasaydı herhalde daha doğru hareket etmiş olurdu.
Bakan Tantan'a göre "yolsuzluklar ulusal güvenliği de tehdit ediyor".Bu hayati konuya da İçişleri Bakanı açıklık getirebilirdi ama getirmedi. Bu çok önemli, çok hayati konuyu da o cümle ile noktaladı. Tehdidin nasıl doğduğuna, buna kimlerin nasıl yol açtığına, bu kişi veya kişilere ne yapıldığına da konuşmasında fazla yer vermedi.
<#comment>#comment>İç içe geçmiş kıdemli kıdemsiz problemler şimdi birbirini tetikliyor. Bu da kaos ortamı yaratıyor.
Siyasi partiler iktidar olunca hemen yandaşlar yaratıyor.
O yandaş müteşebbisler de o siyasi gücün devamlı destekçisi oluyor.
Fasit daire veya kısır döngü...
Amiyane tabiriyle al gülüm ver gülüm.
Demokrasi için, yolsuzlukların önlenmesi için, ekonomik istikrar için bu fasit dairenin, bu çemberin kırılması lazım.
<#comment>#comment>ABD Irak'ı Türkiye'den bombalıyor.
Irak Filistinlilerle, İsrail arasında yeniden şiddetlenen çatışmalar sırasında kuvvet kullanabileceğini açıklayan Arap ülkesi oldu.
Saddam, Körfez Savaşı'nın 10. yıldönümünde yaptığı konuşmada "İsrail'i 6 ay dur durak bilmeden bombalayabileceğini" ilan etti.
Dünyanın İsrail - Filistin arasındaki çatışmaları durdurmak için gayret sarf ettiği, itidal tavsiyelerinde bulunduğu bir dönemde Saddam'ın hareketi herkesten önce ABD'yi rahatsız etti.
Bu nedenle de, Bush ve Blair dün yaptıkları ortak açıklamada; Bağdat'a yaptırımların daha da sertleşeceğini, Saddam'a en etkili şekilde cevap verileceğini belirtiyorlardı.
<#comment>#comment>Türkiye'deki topyekün ekonomik kalkınma savaşı Osmanlı'nın herhangi bir meydan savaşından daha mı önemsiz?
Hayır.
Ama Osmanlı'da savaşı kaybeden komutanın genellikle kellesi giderdi.
Bugün Türkiye'de 65 milyonu sefaletin tutsağı haline getiren, ekonomik savaşı kaybeden komutanlar hala görev başındalar ve sırıtarak TV'lerde poz verip, lafazanlık edebiliyorlar.
Millet onları istemiyor. Onların görevde kalması her şeyden önce milletin moralini bozucudur.
Bundan sonrası için de umutsuzluk kaynağıdır.
<#comment>#comment>Daha iki gün önce "bu istikrar programı sürecek" deniliyordu.
Ama bu sözün üzerinden bir gün geçmeden dün programdan vazgeçildi.
Bundan sonra hükümet ve ekonomi bürokrasisi ağzıyla kuş tutsa kim inanır?
Ortam müsait olsa, hükümetin bir gün dahi durmadan istifa etmesi gerekir.
Aylardır ekonomik programın Türkiye ve Türk insanını düze çıkartacağı anlatılıyordu.
<#comment>#comment>Zirvedeki akıl almaz kavga nedeniyle elektronik mektup (e - mail) yağıyor.
Vatandaşın büyük ekseriyeti Cumhurbaşkanı Sezer'i destekliyor.
Oysa bu kavganın galibi olamaz.
Aslında hem Sezer, hem Ecevit kaybetti. En önemlisi de ülke bir şey kazanmadı.
Anayasa 104. maddenin başında ne diyor:
"Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla... Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir..."Zirvedeki kavga, düzenli ve uyumlu çalışmanın acaba neresinde yer alabilir?
<#comment>#comment>Türkiye'de aklıselim iflas etti, kimsede sağduyu kalmadı.
Türkiye için dışarıda düşman aramaya gerek var mı?
Şimdiye kadar olmayan yapılıyor, askerlerin, bürokratların önünde zirvedeki iki seçilmiş birbiriyle "terbiye sınırlarının dışına çıkılarak" kavga ediyor.
Bu facia, Türkiye'nin iyiye gidişinin en azından bir süre için hayal olduğunun göstergesidir.
Çünkü; sorunları çözmesi gerekenler, kendileri sorun olmuştur.
<#comment>#comment>CHP'de kavgasız gün az. O nedenle de parti içi mücadeleden zaman bulup dışa yönelemiyor. Tasfiye söylentisi var, yeni üyeler kaydediliyor. İl, ilçe örgütleri görevden alınıyor.
Oysa daha kısa bir süre önceye kadar "CHP ülkeye gerekli bir partidir. Onun Meclis'te olmamasının eksikliği kendini belli ediyor" deniliyordu.
Bugün ise; CHP kendi birlik ve bütünlüğünü koruyamazken, ülkeye nasıl huzur, istikrar getirebilir sorusu akla gelmez mi?
Önceki gün önemli bir toplantı vardı.
Toplantının içeriği bir yana, fotoğrafı bile CHP'deki istikrarsızlığı gösteriyordu.