Hidrolojik bunalım

15 Temmuz 2021

Su kaynaklarını o kadar özensiz kullandık ki... Doğayı ve çevreyi öyle hoyratça tükettik ki... Tarım ve hayvancılık politikalarında eksikler var. Sonuç, ekonomik ve politik krizlerden sonra yeni sorun, hidrolojik bunalım.

Kuraklık ve susuzluk iyiden iyiye dünyanın gündeminde. Suyu duyarsız ve dikkatsiz kullanmanın, hatalı tarım ve hayvancılık politikalarının, orman ve yeşil alanların tahrip edilmesinin, doğanın hoyratça tüketilmesinin sonu bu!

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan son rapor gözleri bir kez daha açtı. Net tablo şu: 8-10 ülke dışında dünyanın neredeyse yüzde 90’ı kuraklıktan olumsuz etkilenecek. Denizler, göller, akarsular, yer altı kaynakları maalesef ‘yetersiz’.  Dünya çapında yaşanan ‘ekonomik, politik ve stratejik krizlere’ artık yenisi eklenecek. Nur topu gibi ‘hidrolojik kriz’.

‘Suyun neredeyse altın değerinde olacağı’ geleceğin dünyasında, çok yıllar öncesinde Kevin Costner’in başrolünde olduğu ‘Su Dünyası’ (Waterworld) filminin aksine toprak değil,

Yazının Devamı

‘Su dersine’ tam destek

8 Temmuz 2021

Suyumuzu korumak için okullara su dersi önerisi, geniş yankı buldu. Ömrünü bu konuya adayan isimlerden Tarım, Orman ve Su İşleri eski Bakanı Veysel Eroğlu da tam destek verdi: Hemen, hiç zaman kaybetmeden!

‘Dersimiz su’ya tam destek. Her kesimden. ‘Su dersi’ öyle heyecan yarattı ki. Top elbette Milli Eğitim Bakanı’nda, Talim Terbiye Kurulu’nda. Toplumun geleceği adına son sözü onlar söyleyecek.

Veysel Eroğlu, yıllarca Tarım ve Orman, Su İşleri Bakanlığı yaptı. Şu anda da TBMM Küresel İklim Değişikliği Komisyonu Başkanı. Veysel Bey için ‘Ömrünü tarıma, suya, memleket hizmetine adadı’ desem, yanlış olmaz. Bu konuya tam destek verenlerden. Şunları söylüyor:

“Su hayat demek. O kadar önemli ki. İşte görüyoruz, iklim krizi, kuraklık, susuzluk dünya için büyük tehdit. Okullarda su dersi o kadar önemli ki, o kadar yararlı ki. Talim Terbiye Kurulu bir an önce harekete geçmeli. Sadece çocuklarımızın değil, toplumun ve dünyanın da geleceği için büyük önem arzeden bu

Yazının Devamı

İlkokula su dersi!

1 Temmuz 2021

Su artık en önemli gündem maddelerinden biri. Kuraklık ciddi tehdit. Su kültürünü ve gelecekteki kuraklığı sağlıklı yönetmek ve yaşamak adına ilkokullara, hatta okul öncesi müfredata ‘su dersi’ konulması öneriliyor.

Ne çok konuşur olduk! Ama olumlu. Su... Su... Su... Kuraklık... Kuraklık... Kuraklık... Akılcı, planlı ve ekonomik ‘kaynak kullanımı’. Özellikle de su. Tarımda, hayvancılıkta, endüstride ve evlerde tabii ki.

Özellikle büyük şehirlerde suyun tasarruflu kullanımı çok önemli. Çünkü üretmek için de binlerce litre su harcanıyor. Günlük hayatımızda yoğun olarak kullandığımız giysilerimiz, ayakkabılarımız, gömleğimiz, kazağımız ve benzerleri için hammadde ve üretim aşamalarında su tüketiyoruz. Yaşamın her alanında, her şey için. Yediğimiz, içtiğimiz malzemeler için de su kullanılıyor. ‘Su ayak izi’ yaşamsal bir felsefe. İnsanlar, işletmeler tarafından tüketilen su kullanım kapsamının işareti, kapasite göstergesi. Su ayak izini doğru süreceğiz ki, susuz

Yazının Devamı

Ekmekte zor hesap

24 Haziran 2021

Kuraklık sorunu büyüdükçe en önemli tüketim maddesi olan ekmeğin fiyatındaki artış tehdidi büyüyor. Çünkü rekolte düşüyor, ekili alan azalıyor, çiftçi tarımdan vazgeçiyor. İthalat çözüm değil, mal bulunsa da fiyat sürekli artıyor. Planlı üretim yapmak şart.

Türkiye’de tarımın ayakta kalması için çaba gösterilirken, özellikle buğday, arpa ve ayçiçeği gibi stratejik bazı ürünlerde ‘ithalat silahı’ üretici için sorun olmaya devam ediyor. Geleceğin dünyasında ‘ekmek’, genel değerlendirmesiyle ‘yoksullukla mücadele’ bu stratejik ürünler çerçevesinde gelişecek. Onun için de ‘üreten çiftçiye yatırım zamanı’. Kısa vadede çözüm olsa da ithalatın uzun vadede yeni sorunlar yarattığı ve fiyatları artırdığı ortada. Dünyada da ‘önce ben’ yani ‘gıda milliyetçiliği’ anlayışı yaygınlaştıkça ithalat da çözüm olamayacak.

Bu

Yazının Devamı

İleri arıtması olmayan dursun!

17 Haziran 2021

Deniz salyasıyla etkin mücadelenin yolunu bilim insanları açıklıyor: Bütün sanayi tesisleri ileri arıtmaya geçmeli, bu sistemi kurmayanın faaliyeti durdurulmalı, yerel yönetimlerin denetimleri etkinleştirilmeli ve Marmara Bölgesi’ne göç artık önlenmeli

Deniz salyası en az iki yıl ‘başımızın belası’. İşi sıkı tutarsak ‘zararın kötüsünden dönmek mümkün’. Ama geçici çözümlerle sonuç almak zor. Marmara, Karadeniz’in bir bölümü derken, Ege de tehdit altında. Kirliliğin önünde hiçbir güç duramıyor. Pandemi gibi deniz salyası içindeki mikroorganizmaların yeni salgınlar yaratmayacağının garantisi var mı?

Kirlilik kesin olarak durdurulmalı. Bunun için de sıkı denetim şart. Bazı çağdaş ülkeler de olduğu gibi ‘atık ve arıtma zabıtası’. Zor değil. Bilim insanları ile de yaptığım yoğun değerlendirmeler sonrası 10 ‘uyarı - yorum’um şöyle:

1- İleri biyolojik arıtma tesisleri bir an önce devreye sokulmalı, devlet bu konuda yatırım teşviği

Yazının Devamı

Salya arıtılmazsa tehdit büyüyecek

10 Haziran 2021

Deniz salyası sorunu ciddi. Müsilaj yayıldıkça bundan turizm de, balıkçılık da olumsuz etkilenecek. En az iki yıl bu sorunla yaşayacağız. Önlemler sorunu azaltacak, süreyi kısaltacak. Kirlenmeyi önlemeli, arıtma tesislerini hemen devreye sokmalıyız.

Pandemi yetmezmiş gibi başımıza dert olan deniz salyası yayıldıkça yayılıyor. İncelemeler, araştırmalar, paneller... Çözüm aramak iyi de.. Neden kimse şu soruya yanıt vermiyor: “Aynı tehlike 2007 yılında da yaşandı. O günden sonra ne yapıldı? Ne önlemler alındı ya da alınmadı? Sorumlular kim?”

Çünkü çözüm tek: Kirliliğin önlenmesi. Bu konuda sıkı denetim ve mutlaka arıtma sisteminin her işletme için zorunlu tutulması. Bu sistemi kurmayan fabrika ve işletmelere ‘mühür vurulması’. Yoksa sadece Marmara Denizi’ni değil, birçok şeyi kaybederiz.

“Deniz salyasının mutasyonu eksikti” desek yeri. Çünkü bu kez karşımıza çıkan 14 yıl öncekinden daha farklı ve sıkıntılı. Üstelik daha tehlikeli. “Balıklarda tehlike yok” söylemi de

Yazının Devamı

Turizmde ‘kirletme vergisi’ yolda

3 Haziran 2021

AB ülkeleri doğa ve çevrenin korunması anlamında ciddi önlemler alıyor. Bu, turizmde belli bir süre sonra yeni kriterlerin devrede olması demek. Yani her şeyin bir bedeli olacak. Kirletmenin de...

Büyük şair Orhan Veli ne kadar güzel söylemiş:

“Bedava yaşıyoruz bedava/ Hava bedava, bulut bedava/ Dere tepe bedava / Peynir ekmek değil ama/ Acı su bedava”

Turizm büyük zenginlik. Özellikle coğrafi açıdan doğayla bütünleşmiş, deniz, nehir, gölle güzelliğine güzellik katmış yerler çok şanslı. Orada yaşayanlar da... Oralara gidenler de...

Doğa umudun,sevginin, sağlığın, mutlu bir geleceğin temel yapı taşı. Bu pandemi sürecinde daha iyi anladık ‘turizmi’. Gezin gezebildiğiniz kadar! Benden söylemesi, yarınlarda turizm adına da önemli değişimler gündemde. Yeni kriterler... Elbette iklim krizi temelli. Elbette ülkelerin doğa ve çevreyi korumaları anlamında.

Bir ipucu, yakın bir gelecekte kirleten bedelini ödeyecek. Yani turizm pahalı ve paralı bir alan olacak. Birçok gelişmiş ülke, bu konuda uzmanlar ve ilgili kurumlar kanalıyla

Yazının Devamı

Pandemi sonrası kurtuluş doğada

27 Mayıs 2021

Ne kadar kıymetini bilmesek de pandemiden çıkış yolu da doğada. Psikiyatrist Prof. Dr. Yusuf Alper, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Daha bireyci ve narsist toplum yapısı riski var. Ama çevreye ve can dostlara daha sıkı sarılarak direnebiliriz” diyor

Önceleri ‘doğa intikam alıyor’ dendiğinde herkes güldü geçti. Oysa anlaşıldı ki, pandemi süreci ‘doğaya kötülüğün’ bedeli. İnsanın kendi eli ile yarattığı ‘cehennem’. Neredeyse iki koca yıl... Pandemi, pandemi, pandemi... Aklımızı başımıza almazsak da kolay bitmeyecek. Bunaldık, sıkıldık ve çözüm arıyoruz. Çözüm yine ‘doğa’da.

Bu süreç insanların psikolojik ve ruhsal sağlığını olumsuz etkiledi. Psikiyatrist Prof. Dr. Yusuf Alper, Hacettepe ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi kökenli değerli bir uzman. Ben kitaplarını da (Bütün Yönleriyle Depresyon, Sonsuza Akan Irmakta  Dünyanın Gürültüsü, Yaldızlı Bir Yanılsama) keyifle okudum. Sanat, şiir ve bilimi bir ırmağın sularındaymış gibi karıştıran, kaynaştıran

Yazının Devamı