Hutbe'den sonra...

31 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>
Kötü tezahüratla mücadelede "hutbe"den faydalanmak ilginç bir fikir...
Bir kere maçlarda çığırından çıkan insanlardan henüz ümit kesilmemiş. Siz "Kapkaç yapmayın, vergi kaçırmayın, haraç almayın" şeklinde bir hutbe duydunuz mu hiç? Onların camiye gitmediği varsayılıyor olsa gerek. Peki, tribündekilerin camiye gittikleri ne malum?
Onun da kolayı var!..
Cuma Namazı'nda imamın kaşelemediği biletler geçersiz sayılsın!.. Sonra... Boşta bir sürü imam var, onları da tribün lideri yaparız. Maçlarda ilahi okumak, gol duası, şükür namazları falan!..
Siyasi İslam futboldan niye yararlanmasın?

Yazının Devamı

Aslan Mehmet

24 Temmuz 2003

<#comment>   
   <#comment>      
   Galatasaraylılar, "Beleş Stat" yakıştırmamdan hem çok alınıyorlar, hem de çok iyi ifade ediyorlar alınganlıklarını! Sitemler... Teessüfler... Galatasaray'ın şanlı tarihini anlatanlar.
   Size bir şey söyleyeyim mi? 100 milyon dolarlık Olimpiyat Stadı'nı Fenerbahçe'ye de verseler "Beleş Stat" olurdu benim için; Beşiktaş'a da verseler... O stada sadece bir kulüp taraftarlarının kuruşları, liralarlı, vergi ve kesintileri geçmedi ki yıllarca.
   Bunun parsellenmiş orman arazilerini imara açmaktan ne farkı var? Veya "genel af"tan. Hukuk, adalet ve eşitlik ilkesi ayaklar altında.
   Bugüne kadar Galatasaraylı olarak bir tek Mehmet, hak verdi bana; "Abi düşündüm de sen haklısın galiba" dedi... "O stat halkın ortak malı. Olimpiyat için yapıldı"...
   Mehmet, yirmili yaşlarda Batman'ın Diyarbekr Aşireti'nden bir genç... Güleç, akıllı ve İstanbul'a tutunmaya çalışıyor. Bir Galatasaraylı olarak, kamu malı stadın, kulübüne zimmetlenmesinden rahatsız oluyor.

Yazının Devamı

Rüştü'yü kim dövdü!

17 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     Mahallenin saman kafalı bitirimi vardır ya; aynı mahalleden bir şöhret çıktığında övünür:
     "Bir gün tasımı attırdı, bastım ona sopayı".
     Veya iş yerindeki kıdemli kifayetsiz:
     "Çektim kenara, bir fırça... Bak şimdi ünlü oldu".
     Onlar, bir zamanlar ezdikleri insanlar büyüdükçe küçülürler ve bu hikayeleri anlata anlata hiçbir katkıları olmayan tarihten silinirler.
     Siz Galileo'ya "dünya duruyor" dedirten engizisyon kurulundakileri hatırlıyor musunuz?.. Hallac - ı Mansur'un derisini yüzenleri, Atatürk'ü ortadan kaldırmaya niyet edenleri?..

Yazının Devamı

Cim-Bom'u gençliğinde görecektiniz

10 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     İlhan Mansız'ın "durumu"nu - kendisi de dahil - herkes merak ediyor ama, bayram değil seyran değilken Galatasaray teknik direktörü onu neden soruyor acaba?.. Sayın Terim, antrenman sırasında basın mensuplarının yanına seğirtiyor ve "Yahu siz bilirsiniz" diyor... "İlhan Mansız'ın sakatlığı ne alemde?"
     Terim'in yanlarına gelmesini "anılarına ve tecrübelerine" dayanarak yeni bir fırtınanın ilk rüzgarı ile karıştıran ve tası tarağı toplayıp tüymeye hazırlanan basın mensupları şaşırıyor doğal olarak. Bu tip muhabetteleri bırak; Florya'da basın kartıyla bulunmak bile potansiyel suçlu anlamına gelmiş bir sezon boyunca.
     Kimbilir neler geçiyor akıllardan:
     "Çimenlere mi bastım acaba"!
     "Eyvah sigara izmaritini sallarken yakalandık galiba"!..
     Basiretler bağlanıyor, ağızlardan "kem küm"ler dökülüyor.

Yazının Devamı

Sabırla Mansız Frankenstein olur

3 Temmuz 2003

<#comment>
<#comment>     Şöyle bir anılarınızı yoklayın... Yaşamınızda mutlaka İlhan Mansız'larla kesişmiştir yolunuz.
     Kerameti kendinden menkul, karizması az konuşmasıyla korunan, giyim kuşamı başkaldırma yolu sayan, aykırılığı protest bir tekdüzelikte arayan, varoluş nedenini bile kolayca riske atan, yaşamın anlamını sorgulamayı yaşam kurallarını sorgulamak sanan ve yolu kesişen insanlarda huzursuzluk anıları bırakan kişilerle karşılaşmışsınızdır.
     Altı yılını verdiği Beşiktaş'tan tam bir "aristokrat" gibi giden Ali Eren'e "psikopat" diyebilen isim babaları, henüz o İlhan Mansız'lara bir lakap yakıştıramamıştır.
     Onları yakından tanıyanlar - ki, sayıları çok azdır - asla kötü insanlar olmadıklarını söylerler.
     Bu "kötülük" meselesi görece bir kavramdır.
     Onlar iyi değil, göründükleri kadar kötü olmayan tiplerdir.

Yazının Devamı

Moon Tarikatı ve BJK

26 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Üç şık var: Beşiktaşlı yöneticiler, Güney Kore'de düzenlenen Barış Kupası adlı turnuvaya katılmayı kabul ederken arkasında Moon Tarikatı olduğunu ya bilmiyorlardı... Veya Turnuvayı Moon Tarikatı'nın organize ettiğini biliyorlardı, fakat bu global organizasyonunun ülke çıkarlarımıza ters düşen misyoner faaliyetlerinden habersizdiler.
     Ya da, her şeyin farkındaydılar da para tatlı geldi ve belki kimse uyanmaz kurnazlığına saptılar.
     Her durumda berbat bir iş yaptılar. Beşiktaş'ı dünyaya açma misyonu ile küresel misyonerlik tuzağına düşmek çok ayrı şeyler.
     Ama daha da berbat olanı, bir yöneticinin çıkıp "Turnuvayı kimin düzenlendiği bizi ilgilendirmez, aldığımız paraya bakarız" demesiydi.
     O yönetici, Moon Tarikatı üyesi olamayacağına göre; durum, zafer sarhoşluğunun sağduyuda yarattığı tahribatın büyüklüğü ile izah edilebilir ancak... Daha kestirmesi megalomani. Amiyane tabiri ile şımarıklık.
     İlk üç şık, Beşiktaş'ın yüzüncü yılda yaşadığı mutluluğu bozmamak hatırına "beşer şaşar" çerçevesinde

Yazının Devamı

Kaynayıp gidenler l

19 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Feyzullah Zeren'i tanır mısınız?.. Şayet çıkartamadıysanız sizi suçlayamam... Kendisi ne hortumcu, ne futbolcu... Mankenlere takılmaz, "Ağa"lı dizilerde rol almaz, stand - up yapmaz!
     Türk Sporu'ndaki çürük elmaları ayıklamakla geçmiş çeyrek asırlık bir kariyeri var ki, reyting çağında hiçbir işe yaramaz.
     Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nde başmüfettiş Feyzullah Zeren.
     Aynı zamanda GSGM personeli Yardımlaşma Sandığı'nı Gençlik Spor Vakfı'na çevirip, tırnaklarıyla kazıyarak üyelerine sosyal olanaklar, Türk Sporu'na tesisler, Türk Sporcuları'na ucuz malzemeden sağlık hizmetine kadar imkanlar yaratan bir bürokrat.
     Vakfın Gölbaşı, Erdemli, Antalya tesislerine gidenler bilirler. Gitmeyenler internetten öğrenebilirler. Eserleri apaçık ortadadır. Tanıyanlar namusuna kefildir. Son zamanlarda spor hastanesi projesi ve üyelerine kooperatif evleri yapmak için mücadele etmektedir.
     

Yazının Devamı

Başkanın kıymetini bilin

12 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Yani; Özhan Canaydın kadar taş düşsün başına!.. Dudağının kenarına pirinç yapışmış Galatasaraylı. Sözüm sana.
     Hani Galatasaray Liseliler'in geleneksel pilav gününde herkesi gülmekten kırıp geçiren... Başkan pilava bile zor yetişti diye, "ikinci olduğumuza dua edin" diyen zat - ı muhterem...
     Kaşığın kırılsın; he mi!
     Ne yapsın yani?.. Allah başkanı öyle yaratmış. Ağırbaşlı, soğukkanlı, oturaklı.
     Ataklığı bile planlı. Mesela, mazbatasından önce imparatoru aldı.
     Sabırlı... Terim'in lüks tüketim ithalatına kota koymadı.

Yazının Devamı